pi MN de © Dört ağız sazı mütehassısı tm yumurtlıyan tavuklar kesi- liyor mu? (Başmakaleden devam) istifade etmek yolu © varken kö- künden keserek kütüğünü satmak iktisat kaideleri ile telif olunabi - lecek bir tarzı hareket değildir. İlâve edelim ki meyve (o veren ceviz agaçlarının kesilmesi mese - lesi Ziraat Vekili Muhlis (o Beyin geçenlerde Karadeniz mıntakası ile şark vilâyetlerine yaptığı seya- hat esnasında (Hopa) iskelesinde dikkatine çarpmıştır, derhal ce- viz ağaçlarının kesilmemesi için icap edenlere (şiddetle emir ver. miştir. Hükümetin bu hususta ö- nümüzdeki sene zarfında ciddi ba- zı karar vermesi ve tedbirler alma» sı da beklenebilir. Herhalde yaş ceviz ağaçlarının kesilmemesi 0s- babı temin edilecektir. Fakat memleketimizde mevcut ceviz ağaçlarının muhafazası me- | selesiyle meşgul olurken bir taraf- lan da yeniden fidan dikmek me « | selesini de unutmamak lâzımdır. Artvin havalisinin ceviz mahsulü | beynelmilel bir şöhreti haizdir. Bundan dolayıdır ki buralarda her sene ne kadar ceviz yetişir ise hep- side satılır. Bununla beraber © - rada bile meyvesi alman ceviz a- gaçlarının hemen hiç biri insan eli jile “dikilmemiştir, Halk kendi kendine yetişmiş olan babaların - dan kalma ceviz ağaçlarının mah- sullerini topluyor. Fakat yeniden ceviz ağacı dikmek kimsenin hatı- yına gelmiyor. Dikkate'değer olan cihet şudur ki bir kısım halk bu hususta hükü- metin müdahalesini istiyor, “Hü - kömet bizi ceviz ve fındık fidanı dikmeğe kanun ile mecbur etme -- lis diyor. Busöz o belki birçok| kimselere garip gelecektir. Fakat ne yapalım ki bir hakikattir. Mehmet ASIM a meninnet ASIM Konservatuvar getirtiliyor Konsersatuvara yazılma mua melesi başlamıştır. Teşrinieyelin birinden itibaren tedrisat başlıya- cakter. Teşrinievelin yedisinde de yeni müracaat edenlerin kabul im- tihanları yapılacaktır. Bu sene konservatuvara girmek istiyenler geçen senelere nazaran çok fazla- dır. Konservatuvarın eski talebe- leri de çok olduğundan bu seneki imtihanlarda kabiliyet (bilhassa göz önüne almacaktır. Avrupadan dört tane ağız saz. ları mütehassısı getirilmektedir. Bu mütehassıslar konservatuvarda ders verecekleri gibi teşkil oluna- cak seksen kişilik konservatuvar orkestrasında da yer alacaklardır. Orkestra her ay birer büyük kon- ser verecekti. Bu konselere gayet az ücretle girilebilecekitr. Bilecik Valisi Bolu valisi Rrza Bey Bilecik valiliğine tayin edilmiş ve yeni memuryeti yerine gitmek üzere şehrimize gelmiştir. İ 4 — VARIT 23 EYLÜL 1936 Maarifte : Mektep idareleri | Abone olacakları mecmualar hakkında Maarif Vekâletinin fikrini alacaklar Başka başka isimlerle mektep- lere müracaat ederek bazı gazete ve mecmualar namına ilân ve abo- ne bedeli koparmayı kendilerine iş edinmiş bir zümre türemiştir. Maarif Vekâletinden bütün mek- | teplere gönderilen gazete ve mecmualara abone ya - bir tamimde, zıldıkları halde mukabilini görmi: | yen mektep idarelerinin ellerinde- ki vesikalarla matbuat umum mü- ğüne müracaat etmeleri bil- dirilmiştir. Gene Maarif Vekâletinin emri üzerine, mektep idareleri, abone olacakları mecmua © ve gazeteler hakkında önceden vekâlete danı- şacaklardır. Orta mekteplerde yapılan değişiklikler Orta mekteplerde yapılan de- ğişikliklerin alâkadarlara bildiril- mesine devam ediliyor. Öğrendi- ğimize göre, yeniden yapılan de- ğişiklikler şunlardır: Cümhuriyet orta mektebi Türk- hocası Sabri Bey Vefa lisesi Türk- çe hocalığına, Gelenbevi mektebi Türkçe hocası Sami Bey Davutpaşa orta mektebi beden ho- hocalığıma, beden hocası Veli Bey, Davutpaşa orta mektebi yeden ho- calığına tayin edilmişlerdir. Orta mekteplere meccani yazılmak istiyen ilk mektep mezunları Bu yıl lise ve orta mekteplere alınacak meccani leyli talebenin müsabaka imtihanı otuz eylülde yapılacaktır. Öğrendiğimize göre, meccani tep mezunlarının, ellerindeki me- İ zun oldukları ilk mektep idarele- rinden verilmiş iyi ahlâklı, çalış - kan olduklarına ( dair bir vesika bulunması şart koşulmuştur. o Bu vesikayı alamıyan ilk mektep ta- lebeleri imtihana giremiyecekler - dir. iktisat mektebi muallim kadrosu geldi Yüksek iktısat ve ticaret mek * tebi muallim kadrosu dün gelmiş- tir. Bu kadroya göre, İstanbul ti- caret odası umumi kâtipliğinden çekilen Vehbi Bey iki ders okuta- caktır. Ticaret odası tetkikat ve istih- barat müdürü Hakkı Nezihi Beyni lise kısmındaki dersleri lâğvedil- miştir. Haklı Nezihi Beyin yük - sek kısımdaki derslerini Suphi Nu- ri Bey verecektir. Ticaret borsası umum kâtibi Akif Beyiktisat o mektebindeki derslerini birakmıştır. Avrupaya gönderilecek mezunları Avrupaya gönderilecek lise me- zunlarının müsabaka imtihanma dün Pertevniyal ve kız liselerinde başlanmıştır. İmtihanlarda Maa- rif Vekâleti umumi © müfettişleri bulunmuştur. Sporcular, Gençler: Pek yakında İPEK sinemasında hakiki — büyük çok neşeli ve meraklı bir SPOR ve GENÇLİK filmini zevkle göreceksiniz: Çılgın Hayat Oy niyanlar: William Haines — Madze Evani — Conrad Nagel.. Azim ve sâbatin o muvaffakiyeti — Spor ve yarış mücadelelerini — He- yecanve zevki — Eğlence ve hareketle dolu büyük film... orta | girmek istiyen ilk mek- | Artvinde : 8 Artvinintarihive meraklı © — bazı hatıralar nslör 93 harbinden sonra şehri nass işgal ve idare etmişlerdi? l (93) muharebesinin son safha- İ ları, Artvinin karşısındaki yüksek ! dağların sırtlarında cereyan et - miştir. Türk — Rus kuvvetleri arasında 'aktedilen mütareke res- men tebliğ olunduğu zaman bizim askerlerimiz (Süveddüzü) deni - . len yerde bulunuyordu. Bu defa- | ki Artvin seyahatimde iyi bir te - | sadüf beni, henüz elli yedi, elli sekiz senelik bir maziye ait olan bu tarihi hadiseleri gözlerile gör- müş olan yaşlı iki Zat ile karşılaş- tırdı, Bunlardan biri Geliş oğlu | Şeref Ağa, diğeri Gedik oğlu Ali Ağadır. O vakitki Türk ve Rus . asker- lerinin buralarda bıraktığı izler hakkında bir fikir edinmek için | hatıralarını dinledim 93 harbi esnâsında Artvin cephesinde bizim bir taburdan İ- baret muntazam askerimiz var - mış. Mevcudu bin kişi kadar o - | lan bu tabur Ardanuş smtlarında imiş. Orada Kars tarafından ge- len Rus kuvvetleriyle karşılaşmış. | İ Askerlerimizin elinde hemen u - mumiyetle kapsollu silâh varmış. | İ Yalnız o zaman yeni sistem silâh ! | olarak kullanlan Mancester nev - inden beş on tane, kapaklı deni - leri cinsten ise yirmi beş otuz ta- ne kadar hir se varmıs. oArivin havalisindeki ahaliden orduya il- tihak etmiş olan altı bin kadar gö- nüllünün ellerinde de gene kap- sollu tüfek bulunuyormuş, Rus askerlerinin silâhlarına gelince; onlarda da kâğıt fişek- leri bir mil vasıtasiyle iterek. çı- karan eski sistem bir silâh imiş. Hattâ bu silâhm kıymeti Türk as- kerinin kapsollu tüfeklerinden a- İ sağı imiş. Muhataplarım bu hatıralarını naklederken benim zihnim tari- | hin ok ve yay devirlerine gitti, Görülüyor ki elli beş, altmış sene evvelki ordu teçhizatlarının çak - maklı tüfeklerden pekte farki değildi. Bugünkü harp silâhları ile, bin bir çeşit ölüm âletleri, tayyareler, bombalar, zehirli ve boğucu gazlarla, daha yarım asir evvelki harp silâhlarmı karşılaş- tırmak bile insana hayretler veri- yor. Yarım asır içinde, sığmıyacak derecede meydan a» lan geniş mesafe, fikirlere dur - gunluk getiriyor. 93 harbinde Artvin cephesin - de Türklerle Ruslar arasında ce - reyan eden muharebe b'r buçuk, iki ay kadar sürmüştür. Bu cep- | hede arkerlikçe galip ve mağlup vaziyeti tahakkuk etmeden müta- reke aktolunmuştur. asırlara O zamanlar Artvinde üç bin zakere edilmeğe başlanınca Art - vindeki Ermeniler gizlice Rusya - ya müracaat etmişler, kendileri- nin Rus idaresine alınmasını iste- beş yüz evlik Ermeni varmış. Mü- | tarekeden sonra sulh şartları mü- | mişlerdir. Bunun üzerine çarlık Rusyası, harben Ruslar tarafın - dan işgal edilmemiş olmasına rağ- men Ârtvini o ve havalisini iste- mekte israr göstermişlerdir. Bu suretle Artvin sulhen Ruslara terk olunmuştur. Çarlık Rusyası, kaza markezin- deki Ermenilerden başka bütün Artvin kasabasının ve köylerinin ve etrafının tamamen Türk ol - makla beraber Çoruh nehrinin iki tarafını teşkil eden büyük dağla - rın fevkalâde sarp olmasını naza- rı dikkate alarak buraları husu- si bir idareye tabi tutmuştur. Bu hususi idarenin hedefi Artvin, Şavşet, Borçka ve havalisinden asker almamak, yalnız bir mik- tar vergi koymak, buna mukabil mektep açtırmamak suretiyle" bu- ralardaki Türkleri tamamen cahil bırakmaktı. Bu idare tarzının neticesi ola- | rak halk tabakası her gün biraz i daha cehalete dalıyordu. Bugün Artvin ve havalisi ahalisi ahlâk - larmın saffeti ile tanınmıştır. Öy- | le iken Ruslar zamanında mem - leketimizin bu köşelerinde bir kaç büyük cinayet olmaksızın bir gün geçmezdi. Ruslar, Türklerin böy- le biribirlerine düşmelerini kendi rahatları için hoş görürlerdi. Bun- dan dolayı canilerin, yakm olan Türk hudutlarma iltica etmeleri - ne karşı bile göz yumarlardı. Artvinliler Rus işgalinden son- ra Çar hükümeti namına Artvine en yüksek idarei mülkiye âmiri olarak gelen (Şufinski Petro Pet- roviç) isminde bir Rus erkânı harp kaymakamının garip hatıra - smı hâlâ muhafaza ediyorlar. Bu adamın kardeşi, o vakit Rus Ça - rının ikinci hukuk müşaviri imiş. | Bu itibarla Çarın sarayında husu- si bir mevkii haiz bulunuyormuş. (Şufinski) Artvinde gizlice müslüman olmuş. Güya kendisi- ni zahiren Rus idaresine karşı hıristiyan gösterir, fakat Artvin - de kendi yanında ( hizmet eden Türklere ve jandarma neferlerine müslüman olduğunu söylermiş. Hattâ müslüman oluşunda sami- miyetini göstermek için Şavşet- | ten Batuma gizlice getirilen bir sünnetçinin eliyle sünnet bile ol - muş! Şavşetten Batuma bu sün- netçiyi getiren de, o zaman jan- darma baş çavusu Tabahizi Meh- met ağa imiş. Şufinski bir gün Şavşetin Mirya nahiyesinde bulu- nan bir türbede Veyselkaraniye ait olup müslümanlar tarafından ziyareti âdet olan bir külâhi ya- nında, gene © Zaman sıra çâvu$ - larından Keleş oğlu Şeref ağa bulunduğu halde ziyaret etmiş!, Fakat Şufinskinin böyle gizli din tuttuğu Rus idaresince hissolun « duğu için kendisi Tiflise kaldırıl. mış. Oradan da Moskovaya gö- türülmüş, Nihayet menküp olmuş | İ mağa, imiş. Artvin ve havalisinde Çarlık idaresi otuz sekiz sene devam et- miştir. Umumi harpte bütün bu havali iptida Türkler tarafından işgal edilmişken sonradan tekrar Ruslar eline geçmesi üzerine bü - tün Türkler bir tek nefer kalma - yıncaya kadar muhacir olmuş, Anadolunun orta vilâyetlerine çe- kilmişlerdir. Sekiz, dokuz sene kadar süren bu muhacerettir ki Günün Siyaseti Tayyare karşısında deniz kuvvetleri Deniz kuvvetleri, tayyare kuvvet- leri arafından imha olunmak tehlike- sine maruz mudur? Bu mesele o İngiltere gibi deniz memleketlerinde son derece dikkat ve ehemmiyetle münakaşa olunmakta - dır. Yapılan neşriyata göte bu mesele üzerinde iki fikir mektebi vardır. Birincisinin telâkkisine göre hava kuvveti, bali hazırda deniz kuvvetine ancak yardımcı olabilecek bir vaziyet. tedir, İkincisine göre hava kuvvetleri, de niz kuvvetlerini tehdit eden en büyük tehlikedir. Hava kuvvetleri olsa olsa ancak en yeni harp gemilerini tehdit edemiyecek bir vaziyettedir. Bu iki fikri tenkit eden mütehas - sıslara göre ikinci telâkki günden gü- ne kuvvet bulmaktadır. Çünkü hava silâh: günden güne inkişaf ediyor ve mülecaviz bir silâh olmak haysiyetiy- le fevkalade ehemmiyet kazanıyor. Bununla beraber, | ağır silâhları, deniz kuvvetlerinin günü geçmiş sa- yılamaz. Bir batın evvel, torpitoların leci ü tehlikesi ile karşılaşan harp gemileri, o buna karşı çare buldular. Harp gemilerinin etrafına ağlar ku - ruldu ve bunlara benzer tali bir takım teslihattan istifade edildi. Daha son- ra tahtelbahirlerin tecavüzü ile karşı- laşan harp gemileri buna karşı da ye- ni silâhlarla cihazlandı. Şimdi de harp gemileri, tayyerelere karşı, (tayyare toplariyle silâhlandı ve yapılan tecrü- belerden mühim neticeler alındı. Bununla beraber tayyarelerin harp gemileri üzerindeki tesiri meselesi an- cak gelecek sene (o toplanacak deniz konferansından sonra anlaşılacaktır. Ancak bu konferans neticesinde en büyük harp gemilerinin yapılıp yapıl- mıyacağı anlaşılacak ve her alâkadar devlet ona göre tedbir alacaktır. Nisbeten o küçük harp gemilerine gelince bunlar, tayyare bombardıma- nından süratlariyle, düman perde” riğle, mukabil taarruzlariyle kurtula» bileceklerdir. Bilhassa mukabil taar - ruz, bu kurtuluş çarelerinin en mü » himmidir. Bununla beraber istikbal muhriple- rinin tayyare ( Laşıyan gemilerini de birlikte bulundurmuyacaklarmı o kim tahmi nedebilir? Harp gemilerinin şu veya bu şe « kilde tayyare taarruzlarma karşı gele- bilecekleri ileri sürülmekte beraber ti- caret filolarının tayyare hücumlarına karşı ne ile müdafaa olunacakları me- selesi kalıyor. Tahtelbahir, ticaret ge- ine karşı müthiş bir âfet olduğu- nu isbat etti. Tayyarenin daha mü - debbir olması kuvvetle muhtemeldir. O halde belki de ticaret gemilerini tayyare filoları ile korumak icap ede « cektir. İnsanın icat kuvveti (bir lâhza durmıyor. o Tank ihtiraımdan evvel sipere karşı hiç bir kuvvetli tecavüz vasıtası yoktu. O halde ayni icat kuv- vetinin bugün karşılanamıyacak de » vecede tehlikeli görünen (ber silâha karşı yeni bir silâh icat etmesi her za- man beklenebilir. nan Türklerin bugünkü iktisadi ıztıraplarına sebep olmuştur. Artvinliler, Ruslar zamanında kendilerine mektep açtırılmamış olmasının acı hatırasını asla unut- muyorlar. Bugün Cumhuriyetin nimetlerinden istifade etmek için her şeyden evvel okumağa, yaz - ilim ve fen tahsiline heves gösteriyorlar. Maalesef bu hava» Vide henüz halkın ihtiyacı ile mü- tenasip derecede mektep açılama- mıştır, Meselâ Artvin merkez ve mülbakatında tahsil çağında yedi bin iki yüz çocuk olduğu halde bunlardan ancak bin üç yüz ellisi ilk mekteplerde okutulabilmekte- dir, Mehmet Asım