10 — VAKİT K Kalino, mektepten gelirken yol da arkadaşlariyle kavga etti. Al - nından yaralandı: Sofrada babası sordu: — Ne var alnında?. — Bir şey yok. — Nasıl yok, var. — Alarmı ısırdım. — İnsan alnını ısırabilir mi ser- sem.. İnsanm ağzı alnıma yetişir | mi? — Yetişir baba, iskemleye çı - kıp ısırdım. Kalino, der ki; — Ben ayı güneşe tercih ede- | rim, Güneş gündüzleri doğuyor, hiçbir işe yaramıyor, halbuki ay geceleri aydınlatıyor. ... Kanuj — Bana şu tabloyu öl - çer misin?, Kalino — Neyle ölçeyim?. Kanuj — Masanm üstünde du - | ran metreyi al. Kalino — (Ölçerek) bir metre.. * Şez.. Kanuj — Ne?. Kalino — Bilmem.. fak geliyor. * Metre u - .. Kanuj — Kedi geldi kanaryanı ortada bırakma. Kalino — Tehlike yok, kanar - yalar 25 sene yaşarlar. Kanuj — Ne budalasm! ... Kalino — Budalaysam kabahat benim değil; sütninedeyken beni alıp yerime bir başkasını koymuş- lar! .. “Azizim, “Tabakamı masanm üstünde bırakra:şım, lâtfen birine ver de gönder. Kalino.,, Zarfı kapatırken Kalino taba- 15 EYLÜL 1934 HİKÂYE lino Müellifleri:Edmondet Jules ne Goncourt yorsun.. Tabakanı buldunsa yaz“ mıya ne lüzum var. Kalino — Asıl budala sensin.. Yazmazsam adamcağız boş yere tabakayı arar durur.. . » * “Ben elden birine mektup gön- derenlere şaşarım. Adamın mek- tubu adresine verdiiğ ne malüm?. Ben inanmam ve böyle biriyle tubu adresine verdiği ne malüm?. olmak için ben de arkasından gi- derim.,, .. Kanuj — Git bana bir kutu i kibrit getir. Fakat dikkat et kutu rütubetli yerde durmuş olmasın, hepsi yansın. Biraz sonra Kalino bir kutu kibrit getirdi.. Kanuj — Ayol bu kibritler yan- mıyor. iş Kalino — Tuhaf şey, ben hep- sini bir kere tecrübe ettim, hepsi yandı. , » » “İstediğim faturayı hâlâ gön - dermediniz.,, Mektubun burasın - da mağaza sahibi ölür, Kalino şöyle devam eder: “Bu mektubu esasen size kâtibim yazıyor, çün - kü ben fücceten öldüm!..,, . » Kalino Kanujun bahçesinde bir serçe gördü. Hemen tüfeğini aldı.. Fakat bulunduğu yerden nişan- İsyamıyordu. Yavaş yavaş, ayaklarının ucu - na basarak merdivenleri çıktı. U- sulcacık Kalinonun odasmı açtı, usulcacık pencereyi açtı ve ateş etti: — Dan!., Uyuyan Kanuj yerinden sıçra » kasını buldu. “Hamiş — Zahmet edip ara - ma tabakamı buldum.,, Kanuj — Gene budalalık edi - dı. Arkasından Fenerbahçe iki firikik tehlikesi atlattı, İkinci devre biraz daha hare- ! dı: — Ne oldu?, — Allah allah!.. Halbuki tetiği usulcacık çektim!, ..1100EE ENLEM EENNAAAANAN AAA EAAAEĞN rından geçti. Otuzuncu dakikada i Namık sıkı bir şütle topu ikinci defa Beşiktaş kalesine soktu. Bu sayıdan sonra Beşiktaşlılar | Iktısat Vekilinin Vakıt'a beyanatı (Baş tarafı 1 (nel sayıfada) kooperatifler, alıcılarla doğrudan doğruya temasa geçeceklerlir. İnsiyatiflerin tevlit ettiği mü- vazenesizliği, bunların faaliyeti tevzin edecektir. — Bu kooperatiflerin teşkili mecburi mi olacaktır? — Dış ticaretimizi, ber za * man söylediğim gibi, ne monopo- lize etmeği ve nede teşekkülü mecburi kooperatiflere vermeği düşünmiyoruz. Satış koopratifle- rini kurmağa teşebbüsten maksat, demin bahs ettiğim muvazeneyi temin edebilmektir. Satış koope- ratifleri teşkilâtlar Ziraat Ban - kasına bırakılmış olan kredi ko - operatifleri ile hemahenk yürü - dükleri takdirde istihsal ve satış işi yoluna girmiş olacaktır. — Ziraat Bankasnada bu teşkilâtlandırma işinde büyük bir rol verileceğini işitmiştik. — Evet; doğrudur. Ziraat Ban- kaşmin reorganizasyon kanunu lâyıhası darı diğerleri gibi Heyeti Vekilede tetkik olunmaktadır. Banka, ziraati silânse edecektir. Yani, asıl sahibi olan zürram kredi bulması için çalışacaktır. Zürra üç neve ayrılacak ve bunla- rin en başında da, arazisinin ge - nişliğinden ziyade sây ile istihsal eden küçük Zürra bulunacaktır. Bu suretle zirai ıslahat da kendili- inden vukua gelmiş olacaktır. Bunlar ârasmda daha başka tedbirler var mıdır — Standardizasyonu zikrede- rim. Mahsullerimizin alıcıları - mızca makbul vasıflarını tayin et- murta, portakal için arkadaşla - rım © çalışıyorlar, (o Marmaranın zeytin tanesi de, fındık gibi mu - ayyen bir sekle bağlanmıştır. Vekil Istanbula geliyor Ankara, 14 (A.A.) — İktısat ketli geçti. Fakat bu geyre | biraz daha harekete geldiler, birinci devre gibi mütevazin şa . ; Maç tekrar müsavi şekle girer gi- yılamazdı. Beşiktaş kendi nısıf | bi oldu. Fakat sayıların müsavi. sahasma çekilmiş, Fenerbahçe . ! leşmesi pek mümkün olamıyaca - nin orta şiddedte tazyikini karşı: ! ğa besziyordu. Bununla beraber | lamak için çalışıyordu. Dördün- | maçın bitmesine dört dakika kala cü dakikada Şaban, arkasından Süleyman birer fırsat kaçırdılar. Fakat on ikinci dakikada Cava « dın firikikten Beşiktaş kalesi önü- ne düşürdüğü top, Fikretin ka- fasile Beşiktaş kalesine girdi. Beşiktaş takımında yorgunluk çok artmış görünüyordu. Bu iti - barla bu dakikadan itibaren Fe - nerbahçe tazyiki daha çok arttı. Bir iki Fener şütü yandan, üstten geçti, gitti. Beşiktaş kalecisi bir aralık gene sıkı bir şütü ancak yumrukla kornere çelecek vakit sıkı bir Beşiktaş hücümü esnasın» da top Hakkının bu hücuma de- ğer bir şütü ile Fener kalesine girdi ve maç bu suretle, yani 1 —2 Fenerin galibiyetile bitti. . ; » Yukarıda da işaret ettiğimiz gi- bi maç hiç zevkli ve güzel olma- | dı. Hele birinci devre pek tatsız- dı, Yalnız Fener takımı daha çalışıyor, rakip hatları kısa pas - larla yarıp geçebiliyordu. Yakında Türkiye birinciliği buldu. İ maçlarına girecek olan Beşiktaş Yirmi beşinci dakikadan imei! takımmın eski formuna yaklaş - Beşiktaş bir az canlanır gibi ol- | ması için üç beş sıkı maç daha du. Muhacimler Fener sahasma | yapması muhakkak lâzımdır. #rdiller, fakat kaleye sokulamadı | © Futbol mevsimine şild şampi - ar. Otuzuncu dakikaya doğru | yonluğu ile giren Fenerlileri teb- iki Fener şütü daha kale Kenarlar | rik ediyoruz. Vekili Mahmut Celâl Bey bu ak- şam 19.5 te hareket eden İstanbul treniyle şehrimizden müfarekat etmiştir. a —— Radyo ve propaganda “Prayer Presse,, yazıyor: İngiliz gazetelerinin bildirdi - ğine göre Siemens firması Atina- da yetmiş beş bin İiraya mal ola cak bir telsiz istasyonu kurmak İ teklifi ile Yunan hükümetine mü- racaat etmiştir. Bu para için Yu- nan hükümetine kredi verilecektir. İ Fakat esas şart olarak yüksek ve büyük ses kudretini haiz olacak bu istasyondan irsalât ve neşriyat yapmak için Alman şirketinin de hak ve salâhiyeti olması ileri sü” rülmektedir. Gazeteler bu teklifi tefsir e - derken bü ticari plânm arkasında İ Alman propaganda nezaretinin bulunduğunu ve bu nezaretin bu suretle Balkanlarda ve şarkta ye- ni Almanya propagandaşını yap- mak için müsait bir istasyon kur- mak istediğini kaydetmektedirler. sarma ie Beynelmilel hava müsabakaları Prag, 14 (A.A.) — Beynelmi- lel tayyare müsabakasına iştirak eden tayyareler Romanyadan ha- reket ettikten sonra Rimini, Zag- rep, Viyana ve Berno tarikile yap» tıkları uçuştan sonra saat 14,10 da yere inmiye başlamışlardır. Bi - rinci Polonyalı Vlodarkieviç'dir. Üç Çekoslovakyalı tayyareci onu i müteakip gelmişlerdir. mek lâzımdır. İncir, üzüm yu -| Arsen Lüpen'in Sergüzeştleri Arsen Lüpen, oğlunun düşmanı mı? Yazan: Maurice Leblanç “17 Fakat tetiği çekmedi. Raul'u öldürmek suretiyle ne maksadına erişmiş ve ne de para koparmış o- labilirdi, Bundan maada Raul'ün, Toması ateşe atmış olmak için kendini feda etmesi hatıra gel- mezdi. Ara yerde bir blöf, anlaşa- mamazlık ve yahut yanlışlık var- dı. Bundan maada polisin gelmesi ne kadar yarım saat vakit vardı.. Tomas ikinci bir puro yakarak alaya başladı: — Aşkolsun! Tam Lüpen vari bir oyun oynadın. Dünyadaki şöh- retine lâyık olduğun görülüyor. Bartelmi'nin hakı varmış. Bütün dedikleri çıkıyor, Yalnız bu ko- medyalar bana vız gelir. Lüpen!.. Biraz düşün!.. Beni polise teslim etmiş olsan bile teslim ettiğin a- dam Arsen Lüpen'i oynatmak is- teyen bir adamdan başka bir şey değildir. Çünkü beni tanımazsın. Niçin polisten korktuğumu zan- nediyorsun? Ben kar gibi tertemiz bir adamım. Bana atfolunacak hiç bir suç yoktur. Raul da işi alaya vurarak: — Ya öyle mi? dedi, o halde ne den suratın yemyeşil oldu? Niçin ikide birde saate bakıyorsun? — Oh... Senden daha ziyade baktığım yok. Namuslu bir adam olduğumu tekrar ederim, — Alâ! Şu halde namuslu efen- di arkana dönüver, şu anahtarı al! ve arkandaki masayı aç... Mükem- mel!,. Gözlerden birinde bir fiş var, Şu fişi bana ver.. Teşekkür ederim.. Çok lütufkârsın! Bu ma» sada heran görülebilecek bazı fiş- ler vardır, Senden bahsolan fiş de | oradadır. oŞuradaP.O.R.S.T. harfleri sırasiyle ara ve bana “T,. rumuzlu fişi ver. Sana ait olan taf | silâtı “T,, yani “Tomas,, fişindeki tafsilâtı okuyorum, dinle: “Tomas Bukmeker. Boy: 1,75; gö ğüs: 90; Bıyıklar fırça gibi ; alın: Basık; yüzünün ifadesi: - Bavağı ve bazan hayvani; ev adresi: Har devu caddesi No: 24 — Grenel — Bir sucukçu dükkânınm üst katı; Tomas suçukçunun karısmı sev- mektedir; yatağının yanmdaki ko ğım tafsilâtın sathi kısmıdır. Bur” ları, baş müfettiş Guso gelinciy* kadar şuracıktaki masanın üstün” de bırakacağım... Fakat bunlar” dan çok daha mühimleri vardır. Tomas endişeli bir sesle sordu" — E.. daha neler varmış ba” i kalım? — Hususi hayatına ve şahsi €#" rarına müteallik bazı tafsilât va” Bunlar arasında bazı fiiller vardıf ki bütün tafsilâtı elimdedir. Tomas, elleri takallüs etmiş ek duğu halde revolveriyle oynuyor * du ve yavaş yavaş bahçede gart” jm bulunduğu tarafa bakan pe cereye doğru ilerliyordu. Pencer€" ye geldiği zaman: — Palavra, dedi, Lüpen düf meleri, Elinde bir tek delil yoktu Raul Tomasın yanına yaklaş8 rak samimiyetle ve alayla: j — Birak şu revolveri, dedi kaçmağa kalkayım deme.. Aram | da kavga yok. Arkadaşçasına ke" nuşuyoruz. Daha on beş dakikf vaktimiz var, Dinle Tomas: Hs" kiki deliller toplamağa vakit bu" lamadım. Fakat bu delilleri tof” lamak Guso ve arkadaşları içi” bir çocuk oyunundan başka bif şey değildir. Maamafih bazı yeni" likler de var, Neden bahsetmek #* tediğimi bilirsin... Daha üç güt evvel... Tomas sapsarı oldu. Cinaye henüz çok taze ve hatırası (o <0”) canlıydı. Raul izah etti: — Hizmet ettiği acentelik ta * rafından benim için tahkikata m€ mur edilmiş olan Centilmeni ut! mamışındır. Nasıl oluyor da onuf yerine gelebildin? — Onun arzusu üzerine gel' dim. — Yalan! Ben acenteye telef0f) edip sordum. Bir kaç gündenbe ri Centilmeni görmedikleri ce vabını verdiler... Tam pazar ak şamındanberi.... (o Bunun üzeri tahkikata başladım ve daima de vam ettiğin “Zanzi - Bar, a gi tim. Pazar akşamı birlikte ve 8 yet sarhoş bir halde bardan çil modinde acık mavi renkte iki ipek mışsınız. O andan beri Centilmef| . don ve aynı renkte iki çift çorap | den haber yok. var.,, İ —DBubirşeyifade etmez. Söyle bakalım, doğru değilmi? | (o Eder eder... İki kişi sizi b Tomas şaşkın bakışlarla Raulü seyrediyordu ve ayağa kalkarak: — Ne demek, dedi, palavranm bu kadarını isitmiş değilim. — Dur , efendim, acele etme! Bunlar, oturduğun yerde polis ta- rafından yapılacak araştırmalar ile tesbit edilecek hakikatlardan - dır. Sen sucukçunun evinde oturur ve “Zanzi Bar,, a muntazaman de- vam edersin. Tomas şaşkınlığını gizlemeğe çalışarak: — Pek âlâ? diye bağırdı. Far- zedelim ki dediklerin doğrudur, sonra ne olacak? Rütün bu tafsi- lât bir sue teşkil eder mi? Sen bun larr, mahküm edilmeme kâfi suç mu sayıyorsun? — Mahküm olmana kâfi değil- se bile kodese tıkılmana yeter.. — Seninle beraber. — Hayır! Çünkü bu tafsilât se nin hakkında polis için o topladı arada nehir kenarında görmüşle" İ Kavga ediyormuşsunuz. H i İ “imdat!,, diye bağırmış... Bu ş8 hitlerin isimlerini aldım. Tomas itiraz etmedi. Fevkalâ de korkmuştu ve sık sık nefes 8 İıyordu. Raul devamla: ; — Anlıyorsun ya, oCentilmef ne yaptığını izah etmen lâzımd" Helbuki adamcağız boğulduğun dan söyliyecek söz ne olabili Dün akşam Centilmenin cena7€' bulundu. Tomas yeniyle alnımın teleri" siliyordu. Cinayet anını, sarhoş” suya düşmesini ve bütün o kor kunç macera tafsilâtını — hatır! yordu. Maamafih gene inkâi kalkıştı: — Kimsenin haberi » yoktur. Kimsenin haberi yoktur, (Devamı var)