BABİL VE PERSEPOLİS SARAVLARINDA * DÂRÂ...İSKENDER. Yazan Jehak Ferdi Cellât ortaya ci misafirler telâşadüştü.. “,. Saadetinizi (Ölüm)ün zaferile ihlâl etmek istemem. Beni ve tahtımı himaye eden mabut- Dârânın vazettiği Her zaman hükümdarm arkası- da bulunan Ching - Vong o gece Wo görünmemişti. Dârâ misafir- erinin zevkini ihlâl etmemek i için lar (Ahora)nın şerefine içelim!..,, (Bebiştun) kitabesi Diyerek hazırunu şarap içmeğe davet etti, Davetliler biribirlerine bakışa- | rak ellerini şarap kadehlerinden sellâdına o gece odasından dışarı» | çektiler, Ya çıkmamasını emretmişti. Tribünlerdeki misafirler telâ- ya düşünce Dârâ:; — Ching » Vong'u goğuniz!, Diye seslendi. Çinli cellât iki metröden uzun ha ve geniş göğsü, kalın pazu- Tiyle müthiş bir dev yavrusuna b , Cellât, hükümdarm yanına ge- | ince gürültü birden durmustu. ı erkeş şairin cellâda teslim edi - *Ceğini zannediyordu. Dârâ etra- Fina bakındı: d > Biraz evvel Huma'nın cellâ- 3 verilmesini istiyen bir kadm *esi işittim, dedi, kimdi o kadın? | Hiç kimse başını kaldırmıyor “| e, Kadınlar önlerine bakıyorlar - ir, Hükümdarın bu kadını cellâ- da Yereceğini ve şairi himaye et- tifini herkes anlamıştı. Yüzlerce davetliler srasmda *vbolan kadını bulmak kabil de- İ öildi, Misafirler korkudan, sanki | hançereden nefes alıyorlarmış | ibi, titriyerek, bulundukları yer- | sinip kalmışlardı. Dirâ bu kadar tehdidi kâfi üştü. Cellâdr yanından sav - » ve eline bir şarap kadehi ala- di davetlilerini tekrar neşelen- irmek istedi: O Huzur ve saadetimizi (Ö- a ün zaferiyle iblâl etmek ar- İk Tünunda değilim. Beni ve tahtımı Maye eden mabutlar mabudu Db” nın şerefine içelim.. b Davetlilerin | yüzü gülmeğe siadı.. Herkes kadehlerini dol- haruyordu. br” sefer de Prenses Hera ayağa işti, Elinde çok zarif bir şa- kadehi varı: >— Bize neseyi, saadeti, gülme- m ildiren şair Huma'nın şerefi- dı. özle AİN EU ba iğ ABE, Öyle ya! Biraz evvel bütün ka- dınları açıkça tahkir eden bir ada- mın şerefine kim şarap içebilirdi? ğ at Ge ge lerini o esnada dışardan akseden ordunun boru sesleri ihlâl etmişti. Dârâ sabah olduğunu ve ordu- nun hükümdarı selâmlamak üzere sarayın önüne geldiğini gördü... Derhal yerinden kalktı.. Muha « fızlariyle beraber saraya girdi ve birinci katın balkonuna çıktı. Dâranın arkasından, davetliler İ de, ellerindeki şarap kadehlerini | içmeden yere bırakarak, birer bi- rer kalkmışlardı. .. a Ordular düsman üzerine hare- ket ettiği o gündenberi. Dârâ, he- yedan ve telâş içindeydi. Dârâ yeni düşmanların da eski- leri gibi mağlün ve perisan ola- caklarndan emindi. Dörâ'nın yeni düşmanları ara- sında en kindarı ve en azılısı Med- yalı (Fravartis) idi. Dârâ vaktiyle mağlüp ettiği dokuz düşmanı (İ) arasmda Fravartiş'in babasmı da esir al - mıştır. Fravatiss Dârâdan babası - nin İntikamını alacağmı ilân edi- yor ve : Dârâ'ya: gönderdiği bir mektupta: “.- Başmı kendi elimle: kese- ceğim.. Enseni yağla ve ölümünü bekle! Sözleri yazılıydı. Dârâ bu satırları okuduğu gün- denberi verinde o oturamıyordu. Babil ve Suz'da bulunan en ce- İ ww muharip ve Oo muhafızlarını Fravartis'in üzerine göndermişti. — Onu da babası gibi yakala- | vm bana getirmelisiniz! Divordu. Dârâ, bu mağrur ada- mın yakalandığı gün Babilde bü- yül: senlikler yaptıracaktı. Dârâ o güne kadar on dokuz Lİ Otobüs işleri ve belediyenin düşünceleri. İstanbul Vali ve Belediye reisli- ğinden: İstanbulda hususi teşeb - büslerle işletilmekte olan otobüsle- rin, bir şirket halinde idaresi için otobüs sahiplerinin teşebbüste bu- Tundukları son günlerde gazete » lerde okunmakta ve bu teşebbüse iştirak etmek istemiyen otobüs #8 hiplerinin muhtelif suretlerle üzer- lerine tesir ika edilmek istenildiği ve şirket teşkili teşebbüsünün vilâ- yet ve belediyece iltizam edilmekte olduğunun işaa edildiği işitilmek » tedir. Yapraklar sarardı. Yağmurlar başladı, Sahillerde kimseler kal- madı. Herkes sayfiyeden şehre döndü. Köşklerin pancurları ka - pandı. Yalnız Ridvan beylerin köşkü | el'an canlıydı. Feyyaz artık Rıdva veye iyice ısındırmıştı, Bir an evvel düğü - nün olması için, altan alta çalışı- yor ve düğünün köşkte yapılma « sını istiyordu. Rıdvan bey buna da tazı oldu. İzin kâğıtları asıldı. Ve o gece köskte yakın ahbanlara ve dostla- İ ra bir ziyafet cekildi. Ziyafette doktor Cemil de var- dı. Doktor Cemil hep bu izdivacı düsünüyordu: “Bu muammaya aklım erme- di gitti. Nesrinin anlattıklarından hiçbir şey anlıyamadım.. Benim bildiğim bir şey var. Nesrin bu hayduda bu katile varamaz. Eğer varıyorsa gizli bir maksadı var de- mektir, Bu da elbette meydana çı- Bundan başka belediyece tevet- sül edilmiş olan otobüs işletme im- tiyazımn dahi akim (kaldığı gene bazı gazete neşriyatından anlaşıl - maktadır. Halbulü 15 - Temmuz » 934 tarihli tesmi gazetede de neşre- dilen 9-7.934 tarih 2571 sayılı ka mun mucibince belediye sınırı da - hilinde muayyen mıntakalar ara - sında yolcu © nakil vasıtası olarak otobüs, omnibüs, otokar (işletmek haklı münhasıran belediyelere ve- rilmiş olduğundan mevzuubahs im- tiyaz teşebbüsünün akameti hek - kındaki neşriyat doğru değildir. Diğer taraftan otobüs sahipleri- nin şirket teşkiline matuf teşebbüs- işahsi irleri kacak, lerişahsi takdirleri olmak- ie bu er af ie Fakat doktorun endişesi her denlerin otobüs imtiyazmın beledi- İl an artıyordu. yece filen İstimali halinde, uğraya: cakları zararların belediyeye tevec- cüh edemiyeceği va böyle bir te - şekküle girmek istemiyenlerin taz- yik olunmasına müsaade edilemi » yeceği ve mevzuubahs şirketin teş- kili teşebbüsünün Vilâyet ve bele- diyece ilzam edildiği hakkındaki şayialarm da doğru olmadığı alâ - kadar hemşerileri melhuz zararlar- dan korumak “üzere beyan “olumur. O gece hadisesiz geçti. Ziyafet samimi ve neşeli oldu. Bir tarafta genç kızlar gülüp oynuyorlar, bir tarafta beyler ne- #eli neşeli konuşuyorlardı. Herkes ruzur ve sükün içindey- di. Doktor Cemil yan gözle Dilfe- rip hanıma bakıyordu. Dilferip hanımın sükütu da samimiydi? Hayır, buna da inanmıyordu.. i kazandım. muharebe yapmış ve memleketini baykırdığını yüne amiri iğ İşte o zaman, samimi idi. Nesrin de o zaman Feyyazdan af dilemiş, onunla evlenmeğe razı olmuştu. İste bütün sır buradavdı. Nesrin Feyyaza (yaklasmakla, annesini aldatmak istivordu?.. dar genişlettikten sonra, ecdadı- nın büyük hükümetini ihyaya mu- vaffak olmuştu. İran hükümdarı bu muvaffakıyetinden sonra, son- suz mücadelelerinin hatıralarını yada vesile olmak üzere (Karn- su) nehri vadisinde iki yüz metre yükseklikteki (Behiştun) o kayası üzerine bir kitabe yazdırmıştı. Bu kitabe Suz ve Babil lisanlari- le iki parçadan ibaretti. Kitabe- nin etrafına güzel çiceklerle za - rif tarhlar yapılmıştı. Kitabenin üzerinde Dârâ'nın resmi ile, mağ- lüp ettiği asilerden dokuz kişinin resmi vardı. Bütün resimlerin üş- tünde de mabut (Ahora Mazda) nın kanatlı resmi yapılmıştı. Dârâ bu kitabenin en sonunda: “Ben, bütün hu muvaffakıyet. leri Ahora Mazdanın sayesinde nun içindir ki, şimdiye kadar ne Ay, ne de güneş seyrini değiştir - meği. Onlara: Mütehavvil olmadık - ları için taparım. İnsanlar arasm- da, ahval ve harekâtmda bin dere- ce sabit ve tahavvülsüz birini görseydim, şüphesiz onada ta- pardm!,, (Devamı var) (1) Dâri'nm O (Rehiştun) kitabesi ilköünce İngiliz âlimlerin- den Ravlinson tarafmdan okun - muştur. Kayanm eteğinde ve su - yun cereyan ettiği mahalde Dârâ tarafmdan on iki Stad muhitinde geniş ve zarif bir hahce yapılmış- tır. Dârâ meşhur on dokuz muha- rebelerinden muzaffer / olarak döndükten ve meshur asilerinden dokuz kişiyi vakalavın imha et- tikten sonra, bu büyük zaferini bütün dünyaya ilân evlemişti. Ki- tabede bulunan o asilerin adlar: şunlardır: 1 — Aterniya, 2 — Ni- din Tahel, 3 — Firaurt, 4 — Mar- tiya, 5 — Citranta Kima, 6 — Ba- vazdata, 7 — Arşa, 8 — Frada, 9 Monka. Ravlinsonun iddiasme göre bu asilerin en ziyade güçlükle - elde edileni Firaurt idi. Dârü bu sahte hükümdarın tac ve tahtmr yere vurmak için bütün avenesini para ile satmalmıştı. Kitabede en ön - de duran, bu adamın resmidir. Diyordu. Kitabenin kaidelerinde ayrıca şu sözler yazılıydı: “Düşmanla döğüşmek Kolay - dır, Fakat, insan kendisini daha evvelden hazırlarsa döğüş mu- hakkak surette mütecavizin gale besiyle neticelenir. —ıIı— “Çirkin erkeklerin, güzel ke- âmlardan vefa ve sadakat bekle. mesini gülünç bulmaymnız! Eğer çirkinler hu ümitle yaşamamız ol- salardı. güzellerin “kıymeti kal mazdı!,, —ın — “Aksam olunca sabahr özleriz. Güneş doğunca da mehfabı hekle- riz. On iki saat icinde zevk ve duyguları bu derece tahavvül e - den İnsanları memnun etmek el - beite kolay bir iş değildir.. Ve bu- yi wi vw iL e EYLÜL 1994 m. VARII ır? Tefrikası: 40 yamammununuuuzzuzzzzuzzzz Ölüme Susayan Gönül hayla güldü: tur, Hâkimdir. Eza ve cefa «der. kar..., Kat ettim, Dilferibe biraz bakıyordun. geçenleri biliyorum. İşte diyor « dun, yuvasını mes'ut eden bir kas dım. Kızına fedakâr, kocasına #a- dık.. Evet, evet ama. N çalttı: ğim zaman, tıpkı Nesrinin Feyya. zı reddetmesi gibi, Dilferip de be» ni reddetti. ettim. İnat ettim. Ve nihayet Dil feriple sevişerek evlendik. AM LZ Yazan : Selâmi İzzet Birden aklma bir şey geldi: “Sakın bu izdivaç bir ayıbı örtmek için olmasın?.. Sakın Dil. ferip hanımın mazisinde bir gü « nah bulunmasın?.., Bunları düşünürken O koluna Rıdvan bey girdi: —- Ne o Cemil, burada yalnız oturmuş düşünüyorsun ?.. Yüzün bir tuhaf.. Adeta surat ediyorsun, — Hayır.. İtiraf et, bir sey canmı sıkıyor, — Neden?.. — İtiraf et, bana kızıyorsun. — Bu doğru. — Bunun sebebi de bu izdivaç değil mi?.. Annesinin sessiz ii « razma, Nesrinin isyanlarma, se » nin arzun hilâfma kızımı Feyva- za vermekte ısrar ediyorum... Fs" kat etrafına bak. Bak herkes na» sıl mes'ut, nasıl eğleniyor.. Tarat etmekte hakir olduğum bundan belli değil mi?. Doktor Cemil urun bir müddet düşündükten sonra Rıdvanm yü - züne baktı: — Seninle eski dostuz Rıdvan., Her halde, her zaman seninle ay» ni fikirde olmıyabilirim ve bunu da sövliyebilirim değil mi?. Rıdvan bey güldü: — Elbette. — Bir nokta var, ki seninle Kar bil değil anlasamıyacağız. i — Nedir bu?. > — İnsan daima müsamahakir olmalıdır, çünkü hayatta herkes kabahat işliyebilir, bir hata yapa» bilir. N — Rıdvan bey bu sefer kahka» . EL — Havdi doğru sövlüyorsm diyelim. Fakat bu sözüne Ben muhatap olamam. Bövle bir der. se benim ihtiyacım yok. — Bu ders değil bir mülâNaza. — Felsefi bir mülâhaza, z — Ben beşerin zaaflarmı pek iyi bilirim. Doktor yalnız vücudu değil, ayni zamanda ruhu da tes ' davi ile mükelleftir. Bumu yapar." ken tecrübelerim bana (gösterdi, ki hayatta yumuşak olmak sert ol- maktan daha iyidir ve sertlikle el. de edilemiven seyler yumuşaklık. la elde edilebilir. ; — Sen iyi söylüyorsun ama, hayatta sevmiş gibi konuşmuyor- sun.. — Affedersin ama, ben bir ke- re. — Hayir, benim bahsettiğim aşkı tanıyamazsın. O aşk despof- Sert ve hadititr. Kırar, ezer, yi « — Vay vay vay. — Meselâ biraz evvel sana dik- garip Doktor şaşaladı: — Yoo.. — Karıma bakarken aklından Rıdvan bey sokuldu, sesini al- — Dilferiple evlenmek istedi « İstemedi. Ben ısrar (Devamı var)