ve bir aldaniş Divan edebiyatından Liksinenlerde boğuk, havasiz, karanlık bir kuyudan korkup kaçanların ürperen ruhu hü- küm sürüyor. Bu havasız, bu karan- ha, ufunetli ve lime, lime enerjiyi, ideali, hayatı, güzeli parçalıyan çağ bir kamçı ile sonlanacaktı. & Nihayet bir gün onun etrafındaki kalabalık in- dan bir hortlak görmüş gibi tiksindi- ler, Şimdi bu aristokrat bozması ede- biyatın yamaçlarından burunlarını t- kayarak koşanlar kendileri için yeni, yepyeni bir çatı, bir estetik çatısı ara- maktadırlar, Gerçi bu çatının adı kon- muştur: Halk Edebiyatı! Halk edebiyatının. adında değil, fakat bu yeni mimarinin biçimi, har- <ı hakkında çok defa pek yanlış gö - rüşlere sahip olmak âdet haline gel - miştir, Helk edebiyatının örneklerini geç- miş günlerden almak bunlardan biri- sidir. Bir de divan edebiyatına mukabil halk edebiyatını müdafaa etmek tari- hi manasiy'e bir hakikattir. Fakat ta- rihin kiymetini yalnız tarihin tetkiki- ne hasretmek lâzımdır. Halbuki bir çeyrek asra yakın 2a- imandır ki, bizde Halk edebiyatını Di- van edebiyatı ile beraber yaşamış © - lan manzum ve mensur bir görüş ve dayuş tarzını kabul etmek diye dü- şünenler bir haylidir. Halbuki bizim Halk edebiyatı de- diğimiz edebiyatın damarlarımda ne feodalitenin, ne de (Ampir) in este- tiği fikri ve felsefesi odalgalanmıya - caktır. Çünkü bugünkü halk, ne dünkü | feodalitelerin serfi, ne de imparator - ların tebasıdır. Derebeği, imparator bu devre ne kadar aykırı ise serf ve teb'a da bu devre göre o kadar geridir. Bu devir halkınm dünyayı görüşü, ve anlayışı bakımından (dünkü halk dediğimiz serf ve tebaya benziyen ta- rafı olmamak lâzımdır. Onun estetiği A tamamen ayrı çeşniler taşır. Dünkü Halk edebiyatının ruh iti- bariyle daha küçük mikyasta bir Di - Yan edebiyatı olduğunu hatırlama - miz lâzımdır. Meselâ, Divan edebiyatındaki met- hiyelerin küçük ( çapındakilere Halk edebiyatında daima rastgelebiliriz. Bi- Yİ veziri âzamı methediyorsa, (öteki de nahiyenin ileri gelenini ayni gekil- de daha katıklı bir dil, dalar az sanat” la, daha fakir bir dekor içinde met - hediyordu. Ruh ayni rubtu. l Aşki, dini, hayatı görüşü de pek büyük fark yoktu. Yalnız fark dil ve dekor zenginliği farkı idi. Türk Halik edebiyatı, bizim serf, Ye teba olmıyan halkımızın edebi - Yatını dünkü serf ve teba edebiyatın- | dan örnek almaya ç cebredemeyiz. / Böyle bir düşünce, halkı serf, ve te - ba diye kabul edenlerin geri, iptidai mantıklarının bir meticesi olabilir. Buna başka türlü mana verilemez. Halbuki biz, halk edebiyatı dedi - ğimiz zaman her zamandan evvel en- da yeni bir mimari, ve yeni bir görü- | yün manasını anlarız. Bu geride değil, ileridedir. Dünkü hayatımızda değil, bugünkü varlığımızı çerçeveliyen 805- yal şartlardadır. Sadri Etem and ri ei if | | ye erkânı ile belediye fen heyeti | ! beş kişilik bir kafile bugün Ana- Adliye “sarayı Eski Devlet Şurası arasında yapılacak Şehrimizde bir adliye binası in- şası kararlaştırılmış ve bu binanın inşası için de bir karşılık © bulun- muştu, Yeni adliye binasının ar- sası hakkında şimdiye kadar ba- zı arsalar mevzuu (o bahsolmuştu. Bir aralık Sirkeci istasyonu karşı. smdaki arsaya yeni adliye binası- nın yapılması düşünülmüş, fakat bu fikirden de vazgeçilmiştir. Nihayet en muvafık bina ola - rak eski Babrâlide Meşrütiyet bi» dayetinde yanan eski şürayı dev - let binası arsası adliye binası için en münasip bir mahal olarak mu - vafık görülmüştür. Bu saha adli- tarafından müştereken tetkik edil- miştir. Adliye binası bu arsada yapldıktan sonra İstanbul vilâyeti- nin şimdi bulunduğu eski sadaret binası ile İstanbul maliye ve polis idarelerinin bulunduğu eski dahi- liye ve hariciye nezaretleri bina - ları da kaldırılacak (o ve bunların yerine vilâyet, belediye, polis gibi | resmi devlet daireleri için bir bi- | na inşa edilecektir. Moskova elçimiz dün Sovyet Rusyaya gitti Moskova büyük elçimiz Vasıf Bey, dün “Çiçerin,, vapuru ile Odesaya hareket etmiştir. Vasıf Beyi Büyük Millet Meclisi o Reisi Kâzım Paşa, : Mardin mebusu Ya- kup Kardi, belediye reis muavini Hâmit, Roma büyük elçimiz Hü- seyin Ragıp Beyler, şehrimizdeki Sovyet maslahatgüzarı o ve Vasıf Beyin diğer birçok arkadaşları tu gurlamışlardır. Dil kurultayımıza iştirak etmiş olan Sovyet bilginleri profesör Sa- moiloviç ile profesör Mesçeninof da ayni vapurla o memleketlerine hareket etmişlerdir. ağ mz Üniversitelilerden bir grup bugün İzmire gidiyor Üniversite talebesinden yirmi ! farta vapuru ile İzmire gidecektir. Üniversiteliler İzmirde dokuz €y- lül bayramına iştirak edecekler ve İzmir peynelmilel panayırını da gezeceklerdir. Roma büyük elçimiz Bir müddettenberi “şehrimizde bulunan Roma büyük elçimiz Hü- seyin Ragıp Bey bugün Ankaraya » « » Bir kere kışın soğuk hava in- sanı sağlamlaştırır. Seçimi Defterlerin tetkiki bü akşam bitiriliyor İntihap encümenleri tarafından | defterlerin tetkiki bu akşama ka- | dar bitirilecek ve keyfiyet yarın vilâyete bildirilecektir. Defterle - rin pazar ve pazartesiye asılması muhtemeldir, İntihap encümenle- rinin faaliyetini tetkik etmek üze- re Silivriye giden fırka idare he- yeti azasmdan Galip Bahtiyar Bey dün dönmüştür. Ayın yirmisin » den itibaren yüz altmış sekiz ha» tip şehrin muhtelif yerlerinde be- lediye intihabı etrafında konfe * rans vermiye başlıyacaklardır. Hatipler arasında (o hanımlar da vardır. İntihap evelce de yazdığı mız gibi bir günde bitirilecektir. Şayet muayyen nisbetteki rey te - min edilmezse müddetin birgün daha uzatılması muhtemeldir. İn- tihap on teşrinievelde yapılacak - tır. — Yeni tertip Ergani tah- villeride büyük bir rağbet gördü İkramiyeli Ergani demiryolları (C) tertibi tahvilâtınm satışları hararetle devam etmektedir. Bir- kaç gündenberi banka gişelerinin önünde mutattan fazla bir kalaba» hk — birikmektedir.. Dün de meç vakte kadar Cümhuriyet Merkez Bankası gişelerinin önü pek kala- balıktı. İstikrazm A. ve B. serilerini ha- mil olanlara C. serisindeki tahvil. leri de almak üzere verilmiş olan altı günlük müddet dün bitmiştir. Bu müddet zarfında alınmıyan son tertip tahviller bu günden itiba - ren bankalar tarafından serbest olarak satılacaktır. Şimdiye ka - dar satılan tahvillerin yekünu bir milyon lirayı tecavüz etmiştir. Selânik sergisi ve tüccarlarımız Selânik beynelmilel sergisine iştirak etmek üzere bütün ticaret odaları numuneler hazırlamakta » dırlar. İstanbul ticaret odası da bazı numuneler toplamıştır. Top- lanan numuneler Türk Ofise gön- derilecek, bunların Selânik sergi» sine gönderilip gönglerilmemesi hakkında Türk Ofisi bir karar ve- recektir. .. . Toz, toprak, pislik, o mikrop kalmaz... Koca Mustafapaşadâ bir evi periler taşlıyormuş! Kocamustafapaşa civarında bir perili ev hikâyesi çıkmıştır. Koca» mustafapaşada Alifıkıh mahalle - sinde oturan İbrahim Bey ismin - ae birisi zabıtaya müracaatle ge» celeri evine taşlar atılmakta ve bu ! sırada evin bodrumundan da bir| takım gürültüler duyulmakta ol; duğunu söylemiştir. Ibrahim Bey taşlar atıldığı sx rada etrafı araştırmış, fakat kim- | seyi görememiştir. Uzun tarassut- lara ve araştırmalara orTağmen bodrumdan gelen seslerin mahiye- tini de bir türlü anlıyamamıştır. | Evin taşlanması ve bodrum gür rültüleri mahallede duyulmuş ve evde periler olduğuna dair birçok dedikodular çıkmıştır. Bunun üze- rine İbrahim Bey zabıtaya müra - caat etmiştir. Zabıta bu iddia ir zerine lâzım gelen tertibatı almış ve gece ev tarassut altına alınmış- tır. Memurlar birkaç gece evde beklemiş ve etrafı gözetlemişse.de Ibrahim Beyin dediği gibi ne taş- lama, ne de gürültü duyulmuştur. Bu taşlama ve gürültü işlerinin bir garaz neticesi veya lâtife için İbrahim Beyi tanıyanlardan “ biri tarafından yapıldığı anlaşılmakta- dır. Zabıta bu garip hadise etra - fında tahkikat vavıyor. dükkânlarını geç kapat- mak istiyen esnaf Dükkânlarının kapanma saat - lerinin on dokuzdan yirmi bire çı- karılmasını istiyen esnafa beledi- yece kati cevap verilmiş, müdde- ti yenideri uzatmıya imkân olma - dığı bildirilmiştir. Kapanma sa - âtlerini uzatmak istiyen esnafın a- dedi kırk beştir. Bunların hepsi ayrı ayrı şeyler satan esmaflardır. Temizlenmiyen sokaklar Yangın yerlerinde biriken süp- | rüntüleri çöpçülerin © almadığı ve | dördüncü derecedeki sokakların hiç süpürülmediği buralarda otu » | ranlar tarafından bilediyeye şi -| kâyet edilmiştir. Belediye, şube müdürlerine gönderdiği bir emir- de bu şikâyetlerin göz önüne alır- | masını bildirmiştir. Milk Müdafaa Vekili | Milli Müdafaa Vekili Zekâi B. dün sabah Ankaradan şehrimize gelmiştir. Dehri Efendi — Bilâkis en kor. kunç hastalık mikropları kışın mey » dana çikar, i ağ Görüvor? 3 — VARIT 7 EYLÜL 1934. o. SOHBETLER ii. je Mektep disiplini Maarifimizin bu seneki manzara » sını neye benzeliyorsunuz? Het imti- handan sonra, smıflarda, Yeniçeri o - caklarında olduğu gibi (âdeta kazan kallayor. Nerdeyse talebe muallimle « ri Voyvoya tutacak. Nerdeyse mual « limler yeniden Oo mektebe başlıyacak, Nerdeyse, herkes, Maarif nazırı Hâ « sim Paşa gibi: — Şu mektepler olmasa maarif iş- leri yolunda yürüyecek! Oo Hükmünü verecek, Her kafadan (o bir ses duyuluyor, ber sesten bir kavga çıkıyor ve bu gü“ rültü arasmda işitilmedik şeyler öğre- niliyor: Sorulan sual yanlışmış!.. Bu olur şey midir? Böyle şey du- | yulmuş, görülmüş müdür?. Böyle bir itham altında, muallim boyun büküyor. İmtihan günleri mahşer günü gibi, alan satanı tanımıyor, Ve bu karmaka- rışıklık ortasında, kaydedilmemiş neti- celer defterlere geçiyor: Seksen kişi | imtihana girmiş, üç kişi muvaffak ol- muş!.. “ Ve ondan sonra imtihan kâğıtları. nı bir tetkik daha. Muvaffak olanlar arasına altı kişi daha ilâve ediliyor. Geri kalan yetmiş bir kişi, elde a sa, ayakta çelik pabuç, (eski zaman goygoycularına dönüyorlar. Kapı ka - pı dolaşıp dert yanıyorlar, haksızlığa uğradıklarını söyliyorlar. Muallimden şikâyet ediyorlar, mümeyyizden şikâ- yet ediyorlar. . Bir lubalilik, ki, Oo ancak mahalle kahvesi yaranına yakışır... ni Mektep disiplini o denen bir şey vardır: Bu disiplin, her şeyden ün « | tündür. Çalışan geçer, çalışmıyan dö- ner... Ve susar, çalışmağa bakar. Hale vü sızlığa fert uğrayabilir. Nihayet bir akaliyet kendilerine haksızlık edildi « ğinden efendice, sessiz #adasız şikâ * yet edebilir. Fakat bir eksöriyetin, hem de büyük bir ekteriyetin haksız- ığa uğradığı o ancak bu sene bizim mekteplerde görülüyor ve bundan da belli oluyor ki, maarifte disiplin gev- şemiş değil, hiç kalmamıştır. Mekteplerde her şeyden evvel di- siplini temin edelim. Lâubaliliğe ni » hayet verelim. Eğer ipin ucunu kaçı» rırsak, ne bina para eder, me pro » gram, Bugün asıl yürekler acısı olan im- tihan neticeleri değil, o göze çarpan karmakarışık o manzaradır: O Çobansız 5 bir sürü manzrası.. — Selâmi izzet Yeni açılacak ilk Gi mekteplerin kadroları İstanbul ilk tedrisat müfettişle- ri dün kırk dördüncü ilk mektep- te Maarif müdürü Haydar beyin reisliğinde toplanarak Şişlide, Ak- saaryda, Haydarda (Fatih), Se- lâmsızda (Üsküdar), Kadıköyün- de, Trabyede yeni açılaack olan ilk mektep kadrolarını tespit et- mişlerdir. Kadro Maraif - Vekâ- letine gönderilmiştir.