3 Eylül 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

3 Eylül 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Velinimet koyunlar ! Çoban, ; yün n. taciri; iri, daballeniin ve terzi nasıl talca taraflarında bir çiftlik İ çobanını çağırıyor: E Mehmet, diyor. Koyunlar İyi bakıyor musun? İçlerin- hasta olan falan var mı?,, ban cevap veriyor: >> “Hayır, beyim. Her şey yo tadır. Koyunların sıhhati iyi- » Artık kırpma Oozamanıda * İki bin kilo kadar yün ala- 5 “Pek âlâ, Mehmet. İşte se- İk maaşın. Al, güle güle sarfet “Bine koyul?,, ban Mehmet parasını alıyor, telini göğsüne götürerek efen- | ENİ selâmladıkıtan sonra çekilip İyor, | | ».. iy bir müddet sonra bir taci Çiftlik sahibi- e arlığanı yaptıktan sonra © 4 anlaşılıyor ve iki bin kadar hk * yün satın alarak onları depo- 3 baklediyor. Yün taciri vazi- iş memnundur. Çünkü her n fiztleri günden güne düşer - ye fiatlerinin biraz tutuns - . *si kendisine epeyce bir kâr İn edecektir. Şimdi o satın al- N bu yünleri AM kuruta- Yı k ri geliyor. MM 8 ondan sonra yünlü mensu- Yapan fabrikalara satacaktır: fabrilenlaro Yünü elbiselik ku- | lara tahvil edecekirdir. Bu inle yün taciri 4 MN yün saye vöcinecekti ... İş ensucat Türk Anonim şirket. Mei mizden bi Si hissedarların umumi içtima - nin meclisi idare ad ayağa kalkarak diyor ki: Bu sene hissedarlarımıza yüz- OR nisbetinde bir temettü dağrı- ve kadar kazanç temin ettik.. Ortiler ve faizler çıkarıldıktan, | Nİ tesisatımıza lâzım olan pa- | * ayrıldıktan sonra bu yüzde 4 bol bol tevzi edecek kadar kâr | Cihada ne kadar buhran il yün gen& fiyatını i afaza ediyor. Fabrikalarımız- ye zlerce amele ve memur yün ha, sinde yaşıyor. Tabii hissedar- mizin da yaşamaları lâzımdır.,, h Stimada yüzde on temettü Ka- d, ediliyor. Hissedarlar memnun t Yorlar, Cünkü onlar da çiftlik- | Yaşıyan koyunlar sayesinde ya” Yorlar, ». . al Mensucat fabrikasında yünlü *e kumaşları yığın halinde du- Yor, Acentelere nümune parça» azırlanıyor ve gönderiliyor. iş hesap ediliyor. Satış şu- güdürü memurlara diyor k v Fiatlerimize asgari kâr ilâ- »., APilmiştır. Toptancılara pa- â, etmiye kalkışmayınız. Fab- Mizda kâriyle yaşamağa mec- diyip gidi- çif Çünkü mensucat fabrika: | yan koyunlar sayesinde "yor, .. İn get terzi toptan kumaş sa- om müracaatla elbiselik da #tiyor. Çünkü müşterileri: | iz, Siterdiği kumaşk nümuneleri İ vi dört ile altı lira arasındadır. Sa- | diyor. ti Ne elbise siparişleri almıştır. yaşıyorlar? O nümunelere göre şimdi toptan- cıdan üç metre ile üç metre - otuz santim uzunluklar arasında parça- lar kestiriyor. Kumaşların fiatle- tış muamelesi bitiyor, Fatura tan- zim olunuyor. Terzi parayı sayı- yor, kumaşlar dükkânına gönderi- liyor. Terzi giderken toptancıya diyor ki: — “Fiatler çok yüksek, her hal- de fazla kâr var değil mi?,, — “Bu zamanlarda (çok kâra İ bakmıyoruz. Yaşayacak kadar ka- zanırsak ne âlâ!,, | — Toptancının hakkı var. O da çiftlikteki koyunların (sayesinde hayatını temin ediyor. s wi gi Mustafa Bey dükkânma gidiyor. Çeşit çeşit kumaş nümu- nelerine bakıyor. Nihayet kumaş- lardan birisini beğeniyor ve ondan bir elbise asmarlıyor. Mustafa Bey diyor ki: — “Tabii değil mi?,, — “Peişn olsa daha ziyade işi- terzi taksitle yaparsınız, mize gelir. | — “Peşin mi? Bugün peşin kim yaplırır? Eğer üç taksitte veril- | mesini kabul ederseniz...,, Terzi üç aylık krediyi kabul e Çünkü böyle zamanlarda müşteri kaçırmak doğru değildir Terzi de çiftlikteki köyünlat saye sinde kazandığı 'para ile yaşıyor. ». Fakat aradan üç ay değil, altı ay geçtiği halde Mustafa Bey tak- Diyor ki: terziye sitleri ödiyemiyör.. — “Bu zamanlarda borç ödiyen insan var rüldır?,, Mustafa Bey “haklıdır... Han- gi terziye isterseniz sorunuz, on” lardan ayni cevabı alırsınız. Fa-| kat ben kendi kendime © #oruyo- rum: “Şayet hiç bir kimse terzisine borcunu ödemiyorsa, terziler na- sıl yaşıyorlar? Kumaş satan top- tancı nasıl yaşıyor? Komaş ören işçi nasıl yaşıyor? Fabrikayı ku- ran sermaye nasıl yaşıyor? oKo- yunlara sahip olan çiftçi nasıl ya- şıyor? Koyunları kırpan işçi nasıl Koyunları güden çoban yaşıyor? Ya koyunlar masıl , nasıl yaşıyor? yaşıyorlar ?., Koyunlar otlıyarak yaşıyorlar. Ot ise kendi kendine yetişiyor. Ge- ne bu ezeli muammayı koyunlar- dan misal alarak halletmek lâzım | gelecektir: - Hepimiz otlamağa başlıyalirg.. Asliye mahkemeleri nileme bürosundar: Posta ve Telgraf müdiriyeti ta- rafından Emirgân posta ve tel- | graf müdürü Şevket Bey aleyhine | açılan alacak davasının yenilen- mesi muamelesi sırasında: Halen ikametgâhı meçhul bulunan müd- daaleyhe ilânm tebliğat icrasına karar verilmiş olduğundan tetki- katın icra kılmacağı 10 — 10 — | 934 tarihine müsadif çarsamba günü saat 14 te büroda hazır bu- lurması tebliğ * makamma kaim olmak üzere ilân olunur. ide haber verdiğimiz gibi Iranda Ajans Tahran, (Hususi) — Evvelce- iranda | merkezi Tahranda (olmak üzere (Ajans Pars) isimli bir ajans ku- rulmuştur. Açılma şenliğinde, (hariciye müsteşarı Akay Süheyli bir çok meb'uslar ve bütün gazetelerin | müdür ve yazıcıları bulunmuştur. | Hariciye nazırı Akay Kâzımi namına açılma nutkunu söyliyen Akay Süheyli ilk defa olarak ku- rulan Pars ajansının açılmasında hazır bulunduğundan dolayı se * vinçlerini canlandırarak, Alâha: » reti Pehlevinin bu husustaki irşat ve teşviklerini kemali minnet ve- şükranla hatırlatmış ve sözlerini şöyle bağlamıştır: — Hiç şüphe yok ki Pars ajan- st yeni doğmuştur. Bir çok eksik - likleri vardır. Bununla (beraber ajansımızın pek yakın bir vakitte medeni milletlerin ajansları ara - | sında yerini alacağıma, İran mat - İ buatı dünya ahvalinden daha ça » İ buk haber aldığı gibi, dünya mat buatının da İranla daha sıkı te - masta bulunacaklarına o kuvvetle inanıyorum. Tebrizi basan selin yaptığı tah- İ ribat pek büyüktür. Suların 1600 evi sürükleyip götürdüğü tahmin olunuyor. Zarar beş altı (milyon tümen değerindedir. | Başvezir Akay Firuğinin reisliği altında meb'uslar, heyeti mümessilleri ve belediye ( erkânı | toplanarak kazaya © uğrayanlara | yardımda bulunmak üzere bir iane | komisyonu seçmişlerdir, Toplana- cak para ile yıkılan yerler ve hali vakti yerinde olmıyan vatandaş - ların evleri parasız yeniden yap - tırılacaktır. . Selden zarar görüp te arzu edenlere milli banka vası - tasiyle yüzde dört'faiz ve beş se - ne müddetle kredi açılması düşü - nülmektedir. pi tüccar . : Âlâhazreti Pehlevinin refakat- İ lerinde İrana giden ve İran şehir - lerinin mubtelif manzaralarını fil - heyet Isfahana .. me çekecek olan varmıştır. Ae Ilân Tramvay şirketinden 1 Eylül 934 Cumartesi sabahından itibaren tatbik edilecek muvakkat ta- rife, Köprü ve nakil vasıtaları Yesim: | leri dahil olduğu halde aşağıda göste. | rilmiştir; Birinci mevki İkinci mevki | Kuruş Santim Kr. Sant, 6 25 75 37kı'a 8 75 25 Zabit 6 Lal Zabit karne 4 25 Küçük zabit ve çfrat Küçük zabit ve efrat (Karne) Harp malül. leri Mektep tale- besi (15 yaşı- 12 kıt'a 25 75 5 5 na kadar) 5 2 50 Her talep vukuunda biletlerin ve- pasoların ibrazı mecburidir. Müdüriyet mm İstanbul yedinci memur » luğundan: Paraya çevrilmesine karar ve- rilen İstanbulda (Yeşildirekte Koca handa 10 — ll numarada matbaacılığa ait prova tezgâhr eylülün 6 ıncı günü saat 12 de mahalli mezkürda hazir buluna - cak memuru tarafımdan satılacağı | (2063) ilân olunur. (2074) İ Rumeli tarafından | de hazırlanan isyanın onun gay» 7 — VAKIT Gele Paşa harbe ait Bu inkıraz Türk milletinde gözle görülebiliyordu. Ona en zi- yade hanedana ve en yakınların « | da tesadüf ediliyordu. Onlardan sonra nesillerden beri İstanbulda yerleşmiş olan mahafil geliyordu Golç paşa, hatırat defterindeki kayıtlarda saltanat hanedanına mensup olup da erkek tavırlı, kuv- vetli hissini bırakan tek bir şeh- | zade görmediğini yazmıştı. Bu da hükümdarların tahtlarma göz dik- miş olan haris veliaht yetişmeme- si için eskidenberi âdet olduğu veçhile şehzadeleri daha pek genç yaştayken sefahate sevket - melerinden, kadınlarla temas et - ürerek sinirlerini gevşetmelerin - den ve ayni zamanda hariçle alâ- kalarını kesmelerinden ileri geli- yordu. Bu shval ve şerait altında | esasen kuvvetli ve omüstakil bir seciyeye malik olan bir kimse bi- le münkariz olmaktan kurtula- maz, bir kere de öyle olduktan | sonra tabii artık hiçbir tehlike teş- kil edemez! Babası Abdülhamidin tatmin İ ettiği” yüksek “maaşlardan bi - risine sahip olan, refah için- de büyüyen ve hayat mücadele- ,sinin ne demek olduğunu bilmiyen bir İstanbul efendisi harp meyda- mandan olamazdı. Bereket ver- sin Harbiye (mektebinde tahsil paraszdı ve bu sayede aşağı fakat sağlam tabakalara mensup olan bir genç dahi zabit mesleğine lük edebiliyordu: Bu: gibi gençle- ve Gölç paşâ hüsüsi #urette ihti- mam ediyordu. 1883 senesinde yazılmış olan aşağıdaki satırların- da diyor ki: “Abdülhamit ile bugünkü hâ- kim sınıfı teşkil edenler iş başın- da kaldıkça, Türkiyenin kurtul - masını düşünmek mümkün de ğildir.,, Golç paşa, Harbiye mektebin- de pek ziyade memnuniyetle yap- tığı hizmetlerden maada diğer vazifelere tayin olunuyordu. Me- selâ şehzadelerin ilmi talim ve terbiyelerin nezaretini ona tevdi | etmişti. Golç yaşı ilkmekteplerde- İ ki tedrisatla da iştigale mecburdu. Onun için Alman Paşanın ekseri” ya cami ovlularında muazzam Çı- nar ağaçlarının altında hocalarla beraber oturarak erkek, kız islâm çocuklar için tanzim olunacak mektep proğramlarını hararetle münakaşa ettiği görülürdü. Bir de Golç: Paşa, İstanbulu gelecek bir düşman hücumuna karşı müdafaa edecek olan Çatalca hattı isthi- kâmlarını müzakere eylemek üze- re teşkil olunan bir komisyona â- za tayin edilmişti. Tabii Golç pa- $a bu iş için kararlarını verme" den evvel mahallinde tetkikat yapmak istemişti. Fakat Abdül - hamidin şüphe ve tereddütleri bu gibi işlerin yapılmasına müteham- mil değildi. Çünkü Golç paşa ken- disi tarafından değil, harbiye na- zırı tarafından o komisyona seçil- mişti. Şimdi Abdülhamit mahal linde tetkikatı bir manevra telâk- ki ediyor, Alman paşasının kasten Harbiye mektebinden uzaklaştı- vilmak istendiğini ve çoktanberi kendi aleyhine Harbiye mektebin- | nımda işe yarıyabilecek bir ku | | lınmasınım 3 EYLUM 1934 sm Türkiyede Harbiye mektebine ve hatıralar... Çeviren: A. C. mmamumumy Yazı No.sı 5 bubeti esnasında patlak verece - ğini zanneyliyordu. Onun için, şa- yet harbiye nazırı kendisini Ça- talcaya gönderecek olursa ona taat etmiyerek derhal gelip ken- disine malümat vermesini emret» mişti, İbtilâller çıkacağını ve sui- kastler yapılacağını düşünerek hasri olan korku hastalığı yüzün- den Abdülhamidin yaptığı bu gi- bi müdahaleler, devlet işlerinin muntazam bir surette yürümesine mâni oluyordu. Golç Paşanın başka komisyon- larda da azalığı vardı. Meselâ İs- İ tanbul ve Çanakkale boğazları - ir surette tahkimi, orodunu yeniden teslihi ve memleket mü - Jafaa nizamnamelerinin tadili i » çin yapılan müzakerelere de işti « rak ettiriyorlardı. asri Bü gibi komisyonlardaki faali yeti Golç paşanın Türkiyedeki en ani vazifelerini teşkil ediyordu. Bu komisyonlara dair hatırat def- terinde şu kayıt vardı: “Tayin e- dilen saatten bir iki saat geçtikten sonra korhisyon azası nihayet top- lanabiliyordu. Bu azanın cümlesi İ devlet ricalindendi, yüksek me- muriyetlerde bulunuyorlardı. Oturdukları yerler şehire da - ğınık bir halde uzaktı. Geç ka- vazife dolayısiyle ve yahut vapur kaçırmak gibi sebep- ler ileri sürülerek mazur gösteril- mesi kabil oluyordu. Ondan son- İ ra, içtimam mevzularma dair bir müzakere yapılıyor, ( gazeteler, mecmualar karıştırılıyor, bir ara- lk azadan bazılar: traş oluyorlar, ondan sona bir az daha müzake- re ediliyor, sık sık, hattâ çok çok kahve içiliyor ve birbiri arkasma sigaralar yakılıyordu. Ondan sonra, bütün içtima 6s- nasında sessiz ve sakit bir köşede oturan yavere müzakeratın neti - cesi hakkında bir rapor hazırlan ması emredilerek komisyon da » ğılıyordu. Tabii bu raporun ha- zırlanması da epeyce zaman sürü- yordu; çünkü içtima esnasında bir sürü âlimane kelimeler kulla- nılmıştı. Bir müddet sonra, ha - zırlanan raporu müzakere etmek için tekrar toplanılıyordu. * Bu suretle hiç bir netice elde etmeden senelerce devam etmiş olan komisyonlar vardı. Müza * kerelerin en esaslı noktası, efen - dimizin, yani Abdülhamidin işit - mek istediği şey bulup çıkarmak ve ona göre br lâyiha tanzim et- mekti. Onun için son karar gene padişaha kalıyordu... Bazan padişah, komisyonların müzakerelerine bizzat iştirak e diyordu. Bu hal, mühim karar- lar verilmesini icabettiren siyasi gerginlik zamanlarında vaki olu- yordu. Fakat böyle vaziyetlerde dahi kati hedefi tayin edebilecek bir iş görülemiyordu. Golç Paşa, 1885 Bulgaristan karışıklık da hatıra defterine şunları yaz - mıştı: “Müthiş bir sıcak içinde beş saattenberi zati şahaneyi bekli « yoruz Arada sırada mabeynciler- den birisi giderek padişahın ge - lip gelmiyeceğini soruyor ve ne- ticede gene muğlak bir cevap ge- tiriyor. senesinde kları esnasın (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: