dis Italyadaki buhran uz (Başmakaleden devam) tühat istemediğini, söylemekle be- raber sadece fütühat siyaseti takip! ediyor. Bu fütühat siyasetinin! en parlak bir nümüunesini bundar beş altı ay evvel görmüştük. Muso- lini büyük faşist kongresi münase- betiyle söylediği bir nutukta: “ talya için Avrupada yapacak bir şey yoktur. Faşizmin milli emeli Afrikada ve Asyadadır.,, demişti. Umumi harpten sonra: Adriyatik denizinin nihayetinde (Tiryeste) Hmanını alan, bir ittifak muahede-| si ile Arnavutluk üzerinde tam bir himaye tesis ettiğine kani bu -| lunan, nihayet maktul Avusturya Başvekili Dolfus ile anlaşarak bu memleketi de kendi nufuz mınta- kasr haline getiren İtalya Başve- kili Musolini Avrupa kıtasında a- labileceği her şeyi almış, henüz almadıklarını da artık çantada keklik farzediyordu, işte bu fikir ve kanaat ile o tarzda sözler #öy- lüyordu. İtalyanların hayalini Af! rikadan ve Asyadan yeni fethedi- lecek ülkelere doğru sevkeyliyor-| du. Musolini umumi harp neticesin- de İtalyanın hissesine düşen gani- metleri az gördüğü için dünya ha- ritasına yeni bir nizam vermek is- tiyor, bu maksatla sulh muahede- lerini bozmak işinde Almanyaya da el altından yardım ediyordu. Yalnız İtalya Almanyaya yaptığı yardımlara mukabil kendisi için tehlikeli bulduğu anslus davasın- dan onu vazgeçirmeğe çalışıyor- du. Hulâsa Musolini bu suretle #a- dece Avrupa sulhu için değil, biz» zat İtalya için de tehlikeli bir oyun oynuyordu. İtalyanın siyaset gemisi mutlâ- ka bir gün sert bir kayaya çarpa” caktı, Netekim öyle oldu: Bir ke- re İmam Yahya vasıtasile Yemen- de takip ettiği müstemleke siyase- ti İbnissuut vasrtasiyle İngilizle- rin darbesine uğradı. Ondan son- ra İtalyanın kocaman harp gemi- leri küçücük Arnavutluğun muka- vemeti ile Draç limanından çeki- lip gitmeğe mecbur kaldı. Üçüncü olarak Avusturya hâdiseleri ile Almanyanın anşlus hareketi Mu- 4 — VARIT TI AĞUSTOS 1934, — — solininin Orta Avrupa siyasetine son yumruğu vurdu. Musolini siyasetinin mağlübiye- tini gösteren bu hâdiseler şüphesiz İtalyanlar için birer ihtar mahiye- tindedir. Zira Musolininin harp ve fütühat siyaseti devam edecek olursa bir gün şimdi elinde olan- larr kaybetmek, daha doğrusu Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak tehlikesine işaret etmektedir. Bu mağlübiyetleri ve tehlikeleri İtalya efkârr umumiye- sinin görmemesi kabil midir? Eğer eski dahiliye müsteşar (Leonardo Arpinyati) nin tevkif ve nefyi hakikaten denildiği gib Musolininin harp siyasetine aleyh- tarlıktan ileri gelmişse Musolini- nin faşist teşkilâtı üzerindeki nu: fuzu ilk sarsıntıya uğramış demek- tir. Musolininin işlerinde tehlike- li hatalar bulunması şüphesi çok zihinlere girmiş deracktir. Evet, Musolininin: “Avrupad: yapacak işimiz voktur. Gözlerimi: | bir! Beş gündenberi şehrimizde bu-! lanan Kembriç üniversitesinden! üç İngiliz genci, dün gene, küçük otomobillerine binerek, ta Cenubi Afrikaya kadar uzıyacak olan se- yahatlerine devam etmek üzere yola çıktılar, Kembriçli gençler, üç kişinin ancak sığabildiği küçük bir oto-| mobille, Londradan kalkmışlar ve| bir çok Avrupa hudutlarmı geçe -| rek şehrimize gelmişlerdir. Avusturya Başvekili Dolfus, öl-| düğü gün, Viyanada bulunmuşlar» dır. Buradan Yunanistana,: oradan İtalyaya gidecekler, sonra Afrika" ya geçeceklerdir, oradan ikisi geri dönecek, biri orada kalarak dahâ ilerlere gidecektir. Her üçü de 25 le 30 yaş ârasın- da olan bu gençlerle, dün sön ba reketlerinden evvel görüşen mü - harririmiz, intibalarını şöyle an latıyor: Üniversiteli genç İngiliz sey * yablariyle görüşmek üzere ; belk İ üç defa otele gittim. Üçünde de, yatlıkları veya dı- şari çıktıkları haberini verdiler, Fakat seyahatleri esnasında şa- yanı dikkat bazı şeylere tesadüf etmiş olmalarına pek ihtimal ver- diğim bu delikanlılarla muhakkak konuşmak istiyordum. Dün,'oto mobilleri kalkmadan, daha yarım saat önce kendilerini otel methalin- de buldum. Memnunen görüştü- ler. Biri Goldmen, diğeri Krihe ve üçüncüsü Bakster isimli olan bı gençler, Kembriç üniversitesinde iktisat tahsil etmekte o imişler. Mister Goldmen üniversiteden me- zun olmuştur. Onun için, bu sene, hemen on iki ay seyahat edecektir Ötekiler, ders zamanı yaklaştığı i- çin yarı yoldan Londraya dönme! mecburiyetindedirler. Sırayla hepsine sualler sordum: — Seyahatinizde hangi yolu ta- kip ettiniz? inerse İtalya Triyeste cihetinden tehlikelerin en büyüğü ile derhal karşılaşmış. olacaktır. . Çünkü Brenner geçidine kadar inen ve c zaman yetmiş iki milyon nüfuslu bir memleket haline çelen Alman- yanın motörleşmiş orduları İtalya hudutlarında kâfi derecede muka- vemet görmezss nihayet altı saat içinde Triyesteye inebilecektir. Sonra Almanya ile İtalya arazınde! azami yüz'oh kilometreden ibaret| olan hava hattı bomba tayyareler' ile yarım saatlik bir mesafe oldu ğunu da unutmamak iktiza eder. Demek istiyoruz ki, İtalyanır istikbali Afrikalarda ve Asyalards! fütühat arkasından koşmak değil, | sadece Triyeste limanını ve umu - İ mi karp neticesindeki kazançları: zi Asyaya ve Afrikaya çevirelim. demesi hatalarm en büyüğüdür. Bu söndeki hatanın derecesini sor | Avusturya hâdiseleri çok açık ola: zak göstermiştir. Avusturya ile birleşmek fikrinden asla vazgeç- mek İstemiyan Almanyanın hüdu- du bir gün Brenner geçidine kadar Li z nı muhafaza edebilmesindedir. Musolininin zannt hilâfına ole rak İtalyanın Avrupada yapacal | başmı kirletmektedir. işi pek çoktur. Ve asil marifet İtalya için hakikaten hayati olar| bu işleri başa çıkarabilmektir. ? Mehmet ASIM kizin ği Otomobille dünyayı dolaşan. Kembriçli genç anlatıyor iin Nereden gelip nereye gidiyorlar ? — Viyanadaki sokak muharebesi nasıl oldu? — Ölüler toplanırken — En iyi yol nerede? — Çadırlı otomobil — Fransa, Belçika, Holanda, Almanya, Çekoslovakya, Avüstur- ya, Macaristan, Bulgaristan, Tür- kiye, -— Almanyada mühim hâdisele- re tesadüf ettiniz mi? — Biz Almanyada ikisini, meş- bur 30 haziran günü geçmiş, hü-| cum kıtaatı asileri öldürülmüş ve| her şey sükünet bulmuştu. Herkes suspustu. . Bu meseleye dair - tek | lâf eden bile. yoktu. Maamafih, biz İngilizler çok iyi muamele gör- dük, — Viyanadan geçerken o neler gördünüz? — 25 temmuz günü Viyanada idik. Yani Avusturya Başvekili Dolfusun öldürüldüğü gün... — Sokak muharebelrini gördü- nüz mü? Başınızdan bir kaza geç medi mi? — Sokak muharebelrini, tama men gördük. Bütün arkadaşlar, çektiğimiz fotoğrafları banyo et - tirmek üzere bir fotoğrafçı dük - kânma gitmiştik. Bilmem Viya - naya gittiniz mi? Tam ortasında (Ring) denilen büyük bir meydan- lık vardır. Radyo istasyonu onun bir kenarındadır. Bizim fotoğraf- çımız da oradaydı, Haymverler'ir radyo istasyon dairesini ihata et - “tiklerini'şördük: Makineli tüfek - ler faaliyete'geçti, sokaklara bari- katlar kuruldu. — Polis size mümanaat etmedi mi?Çekinmiyor muydunuz? — Polis bizi geri çekmek, dağıt- mak, uzaklaştırmak istiyordu. Fa- “ kat buradan kalkan öbür yana gi- diyor, köşeyi siper alıp seyrediyor- duk... Çok meraklıydi!. — Günün hangi saatindeydi? — Öğleden sonra saât dört var- dı. Saat altıya doğru başvekâle' dairesinde Dolfus öldürüldü, — Hâdiseye sahne olan yerler - den ölüler çıkarılırken gördünüz mü? — Sonra; biz ecnebilere oteller- den veya bulunduğumuz yerlerden a Köprüye yanaşan vapurlar fazla duman bırakmiyacaklar Köprüde duran Akay ve Şirketi Hayriye vapurlarının hareketle - rinden evvel sık sık faryap etme- leri ve bacalarından fazla duman çıkarmaları Köprüyü boğucu bir duman tabakası altında raakta, , gelip geçenlerin üstünü Faryabın tesiriyle Köprü boya ları da bozulmaktadır. Bundan başka vapurların Köp- rüye yanaşırken üst üste bağlan - ması Köprünün dubalarını fazla tezyik neticesinde bozkamta Köprüyü aşındırmaktadır. Bunları nazarı dikkate alan be- lediye, Köprüyü duman istilâsın dan kurtarmak için vapurların faryaplarını ya yolda ve yahut şamandıraya bağlanarak yapma « larını Akay ve Şirketi Hayriye i- darelerine bildirecektir. | Hakimiyeti dışarı çıkmamamız tenbih edildi. İdarei ürfiye ilân olundu. Her ak - şam polis gelip otelleri yokluyor pasaportlarımızı muayene ediyor - du. Viyanada çok heyecanlı gün- ler geçirdik. — Bundan başka (o başmızdar geçen en heyecanlı vaka nedir? — Hiç!! Biz, daha ziyade eğ lenmek ve iyi vakit geçerimek isti- yoruz. ; — Bu ilk seyahatiniz mi? — Otomobili'iki senedir kulla- nıyoruz; İngilterenin içinde o ço gezdik, Dünyanın bu tarafına ilk seyahatimiz... Bulgaristana kadar gayet iyi geldik, orada beş defa lâstiğimiz patladı. En iyi yollar Holandadadır. Sizin de Trakyada yeni bir yol yaptırmakta olduğu - nuz görülüyor. Bu yol, büyük Bal- kan yoluna bağlanınca daha mü- kemmel olacak.. Geçtiğiniz yerlerde otellerde mi kaldınız, yoksa?.. — Bütün konakladığımız yer - lerde çadır kurup yatarız. Otomo - bilimizde bütün çadır tesisatı var Ancak bazı şehirlerde bu müm - kün olamıyor. Budapeştede tama- men kamp hayatı geçirdik. Buda - peşte çok güzel bir yer... — Burası naml? — Budapeşteden son 3 en gü” zel yer olarak İstanbulu bulduk. En fazla da burada kalmış oluyo- ruz. Adaya, Modaya gittik, Aya- sofyanın yeni mozayiklerini gör- dük. Üniversiteyi bitirdiğimiz za- man belki gene geleteğiz.. Kembriçli seyyahlar, Vehedik- teki adreslerine, gazetemizden üç nüsha göndermemi istediler, — Biz de yazı yazarız, dediler. Bütün Balkanlarda karşımıza ga- zeteci olarak ilk siz çıktınız. Mem- leketimizde alâka var. Bunu da biz yazalım... Teşekkür ettim. Hikmet Münir Moskovaya giden muharrirlerim'z Moskovada toplanacak olan Sovyet muharrirleri kongresine iş- tirak edecek olan Bolu mebusu ve Milliye refikimizin! baş muharriri Falih Rıfkı Bey O- değaya vapurla hareket etmiştir. Pariste bulunan Mardin mebu- su Yakup Kadri Bey de kongrede bulunmak üzere oradan Moskova- ya geçecektir. Giüiliyime Adliye vekili Adliye Vekili Saraçoğlu Şükrü ) Ankaradan gelmiş, Pe - pore Ferit ve Saracettin B.ler Vaarif Vekâletince her yıl ve | filmelit'ilamifezilei mehkâfati bil sene yüksek tedrisat muallimle - rinden mülğa darülfünun edebi - yat fakültesi omüderrislerinden Ferit ve orta tedrişat muallimle - rinden tabiiye hocası Seracettin Beylere verilmiştir. l Bugünkü Alma i eki e, 5 Sx a li Günün Siyas kimlerin elind Hindenburgtan sonra “Al Hitlere geçeceği tâ 1933 sen Kânunusanisinde anlaşılırıştı. denburg, o gün Hitleri Baş getirmekle bu meseleyi hallet Her Hitler, Hindenburg'un © lefi olmuştu. Daha o zaman N kümetinin reisleri vaziyeti bö lamışlar ve böylece (anlatı Almanyada liderin vekili Hes o zaman şu sözleri 86) “Lider, Hindenburg'un canl! dir. Hindenburga sadakatin lidere sadakattır.” Ceneral Fe berg isa gene ayni sırada ş$W söylemişti: “Mareşal, yeni AF ya giren kapıyı açtı ve Almaf| hinin asırdide rüyasmı tahaki tirdi."” Hindenburg, 1918 de *il çamurlarında boğulmak üzere man milli ananesini kurtardı. boğulmek üzere olan ananeyi €! ona yeni bir canlılık, yeni yeni baytak verdi ve milliye liğe dayanan yeni bir umumi ti ona istinat ettirdi. Maveşal Hindenbürg, mut çi krallığa inanan bir adam ol çin, Hitlerin mutlükiyetçiliği! zaheret göstermesi hayret mamıştı. Ona göre Hitlerin tin de eski hâkim sınıf'arın gitmiyecek bir çok şeyler bul! beraber bu hareket Bismark yasının milli « siyasi istim; vam ettirebilecek oyezâne “Hindanburg” un ölümiyle m9 ne ile mili sosyalist hareketi şahsiyette toplandı. O dar He Hitler! Hindenburgun ölümü bir $ ca, Almanya izin bir tehlike Almanyada bu düşünüşü Y# luyorlar, Gerçi Hindenburge 1) mürahereme ona çan © vermiştir, fakat bu müzaberci âmil olmaktan uzaktı. Onun if| denburg'un ölümü, Naziliği | uğratmıyacaktır. Çünkü Yi Militaristler ve sanayiciler H çıktan açığa müzaheret cdiyd | Gerçi Hitlerin siyasi kudi) hiyet itibariyle Sezar'arın ölçülüyorsa da bu kudreti d&| dığımız üç grupun mü eesiyle ölçmek icap eder. © manyanm dahili siyasetini # üç grupun vaziyeti tayin e # Hitler kendisi orduya ettiği ve orduya dayandığı ” gramının milliyetçi kısmi vermekte ve sosyalistçi di rağat etmektedir. ” Hitler, âmmenin bürmeli miş bulunuyor. Nüfuzla onu kommünizm ejderha o den Sişrfid saymaktadrisi ed mandası altında ali birinin ona muadil bir tur. Belki 19 Ağustosta cağı reyler, geçen Te ri ğı reyler kadar çok olmi kat Almanyanın yüzde hakkak ki, ona rey verestk yonlarca müntehip üne iktisadi tazyik onları air meğe sevkedeceğinde” asıl hislerini anlamak PX olmıyacektır. Ak Xi KAR $ ei Mar Eski eser'erin P 'den mimar Sedat © beri Bursadaki Nd lerin resim ve P'. $i yordu. Maarif eserler üzerinde E den s münasip gördüğün i çalışma merkezini 9 gi miş ve Bursadan *” iii