bilmek! Pişen de günün birinde bir dil Bi, Renizi isterim! zim güzel dilimizde, gerçi Sok kitap çıkacak. Konuş" İZ gittikçe temizleşiyor. Biz! ükler, biraz da eski zaman-| İma, hem sizin kolay kolay #madığınız yabancı sözleril N izden geldiği kadar dilimiz. Aiyoruz, ha temiz ve hele size anlata” İyem yazmak istiyoruz. dünyanın diğer dillerin- duğu gibi, Türk . dilinde de İl ve okunması muhak- Azim olan şeyler bulunacak "tatlı da okuyabileceksiniz İakaş, gene bir başka dil bilir- kazanemız elbette dahr Mu büyük olacaktır. i ka milletlerin de, büyülde-| işüncelerini, herkesten önc Sakaınız. Eğer, meselâ bilg: eni veo yolde; İnek istiyorsanız, bu kitap- | end; dilinize çevirirsiniz. şeyleri, hemen örnek alır memleketinizde başarmağa dilimizde, dediğim gibi I kitaplar çıkıyor. çıka- fakat, tutar, bir & © dilin Ke kitaplarında. cursa- “nün ne kadar ilerde bu- Fsunuz. a kaç yaşın-) AZ. hangi metkebe gidiyorsu- Fakat bir yabancı dil öğren- k #ves etmişseniz, hele aile fazında biri de bu yakanc'| ne biliyorsa, sizden keyiflisi| Siktaş icin başka dilde çok, i sok. eğlence kitaplar; | Mm her şey'vardır. y, fniz yerli mecmualar, ki-| lar arasında, obunlarada ilinizi kuvvetlendirmek | bizimkilerle aralarında! Yar diya öğrenmek içir! 2 Bezdirin: İZ. 1 bizimki gibilerse, mesele ee yolunda, yabanc beraber gidebiliyoruz ) bizimkilerden! dala, İYİ görünüyorsa, he- w * Yetişmeğe kendi ken- Maş g vermeliyiz. | Shi, ları görebilmek için ühim yabancı dili öğ- Mutlaka lâzım. Sözlüksüz amca m. —o——..— K ei balığı R 8! derisi ticarette 8 kıymetlenmeye baş- rikada hir deri tica- "gilterenin bir der! deri da y Yirmi bin köpek için sipariş vermiştir | Göz NE *k m ün rengi ğunu yerden biz» Yaş rülür, Fakat yük- rengi değişir İ Yükseklikte gö - a biraz da koyu kül rengi o 10 liralık köpek 110 liraya Bu nası! olur diye merak eder- siniz değil mi?. Köpek, gene ayni köpekti. Fa- kat fiatı, işte birden yüz lira far-| ketti, anlatalım: “Bir hanım, yüzüğünü kaybet. ti. Lâkin evde, yüzüğün kaybol duğu zaman, küçük köpekten baş-| ka kimse bulunmadığı icin ondar şüphe etmeye başladılar. Yüzüğün kıymetli bir laşı var- İ dr. Hem altındı. Yüz Tiralıktı. İş- te mesele buradan çıkıyor ve on| Hralık köpek bir de karnındaki vüz Bralrk yüzük yüzünden böyle bir fark gösteriyor. Kadın, şimdi, ne köpeği öldü- rebiliyor, ne de yüzüğünden vaz- gi yor. S'k sık dektora götürüp (Xx)! suar altında köpeğin içersini mu- İ ayene ettiriyor, ve yüzük orada! mı .değil mi diye daima bakıyor- muş. pp Seyyahı ekmek nası! kurtardı? Ekmek hiç akla gelmiyecek| tarzda insanın hayatmı kurtarır mış: Size şimdi anlatacağımız hikâ-! yecik dağlara tırmanan bir seyy ha mittiş Mi sasidimzasiy » Seyyahın biri iple dağa tırma-| nıyordu. Arkasında sarkan torba-| sında bir bilo ekmek vardı, İp na-| Gemiciler, sahile doğru yüzme- ğe başladılar. Fakat bir gemiden ne umarsı- nız?. | İçersinde insan olmadığı halde senelerce, gemi; kendi o kendine yüzmüş, ilk defa Amerika sahil | lerinde bırakıldığı halde tek bar) şıma yüzerek Atlantiği geçmiş ve| İspanyaya kadar gelmiştir. | İspanyadan görülmüş ve tam elde edecekleri zaman, yeniden| | bir fırtna çktiğr için insansız ge- mi, tekrar gözden kaybolmuş. Senelerden sönra bu gemiyi ge- ne Ameriak sahillerinde buldular İçersinde odun yüklü olduğu ve zannedildiği kadar da zedelenmiş bulunmadığı için böyle yüze gidermiş. yıllarca İnanır mısınız, bu gemi niha- yet elde edildikten sonra da bir i hayli kullanılmış, sefer yapmıştır. sılsa kurtuldu ve seyyah uçurum-! | İ dan aşağı yuvarlanmıya başladı Fakat talie bakın ki, diğer ucun- Jan başka seyyahlara bağlı olan ip, wurumun alt başma kadar u-| zandıktan sonra birden gerildi. Seyyahm vücudu hızla yere vurdu. Yalnız içinde, ekmek bulunan | torbasının üzerine düştüğü içir bir yerine bir şey olmamış, ekmek ona vastık vazifesini görmüştür. Li Insansız gemi.. Büyük bir fırtınada bir gemi, artık işe yaramıyacak ve tehlike- li bir hale geldi diye kendi başma| bırakılmıştı. Dayı 1 — Size, önce Dayı Beyin tanıta- lum: Dayıbey ata, arabaya pek düşkün- dür. Fakat son günlerde atına pek ga- rip bir hal oldu. Yolda yürütmek ka- | bil değil... Ayaklarını sürüye, sürüye, | canı İstemiye istemiye gidiyor. 2 — Dayıbey, modaya falan pek ba- kılan bir yerde otururdu. Herkes çok wk gezerdi. Dayıbeyin her zaman ya - “Su zamanı” denilen, suların kabar- dığı anları biliyorsunuz. İşte böyle bir zamanda Türkân, denizin ortasında bir kaya üzerinde kala kaldı. İmdat is- tiyor. Şimdi, diğer iki arkadaşı onu kurtarmak üzere bir kayık edinmişler- dir. Fakat Türkâna varan en kısa yo- lu, bu çerçeve üzerinde gösterir misi- niç?. Renkli bir kalemle işaret edip bu sayıfanın sağ alt köşesindeki kuponu da keserek beraberce gazetemizin Ço- cuk sahilesi muharrirliğine gönderiniz! Birin üçüncüden başka bir çok diğer halledenlere güzel, hoşa gidecek hediyeler vereceğiz!. ........ Hİ Siz, belki sincap besliyeni görmedi niz. Fakat işte bu kizin altı tane sincabı İvardı. Bir sabah kendilerini gene doyurmaya geldiği zaman bir dene görsün! | Sincaplarm bulunduğu dolaplar bömbos. Kaçmışlar!, Kızcağız çanı sıkılarak, ar- kadaşiyle birlikte ağaçlık'ar arasına çıkın ca bir ses işitti, Yukarı bakınca sincaplar rın bir tanesi; Siz bulabilir misiniz? Bülduğunuz takdirde renkli kalemle boyayıp kendinize saklayınız . Bu bil İ İmecenin mükâfatı yok. Sadece sizi eğlendirmek için açlar üzerinde gördü. Öteki altı sincap ta çok uzakta değildir Beyin beygiri nında kalandardağa kendisine, bir gün bir — Onu ışiilaşt lüzindir, de « di. Dört bir etrafı iki dirhem bir çe - kirdek görünce, kıskançlıktan gözü fenalıklar geliyor, bayğın"ı" yor, Dayıbey, şapka aldı. Küheylânıma güzel bir 3 — Şimdi tutabilirseniz tutun. Sa- hideni şiklik merakı mıdır bül Yoksa hasir şapka başinı, ensesini dalıyor | da, kızğınlıktan nereye kaçacağını mı | bilmiyor?.. Dayıbeye bakarsanız, o yakında m- tna bir kostüm bile alarak, yarışlara) girecek. Yeni icatlar: Görünmiyen hafiye “Televizyon,, isimli âleti icat eden İngiliz, bir diğer mühim şey i daha bulmuştur. “Televizyon, la, ta uzaktaki bir adamın hayalini de görebileceksi- niz Bu yeni bulunan âletlede, siz görünmediğiniz halde, havada İ geceleyin ucan bir tayyarenin izi- ni hâkip edebileceksiniz, Bunun tecrübesi şöyle yapıldı: İcat olunan şey yeni bir projek- tördür. Gece vakti tayyareler mi uçuyor. Meselâ muharebe zama — nında ise, kendinizi hiç gösterme- İ den, bu tayyarelerin sizden oldu - ğunu pek âlâ bulabiliyorsunuz, Tayyarelerin şekli, projeklörün arkasndaki film üzerine çıkmak» tadır, Buna, (Görünmiyen hafiye) de Yiyebilirsiniz. Ni İcat edenin ismi Beyrd'dir. . 1 Beyrd pek genç bir fen adamı - dır. Uzun zaman sessizce, kendi başma çalışmıştır. Televizyon tecrübeleri, ilk defa Londrada bir at yarışında yapıl dı. Yarışa epey uzak bir yerde * olduğu halde, ayni şeyi ilerde, ka- palı bir sinema içersinde, ayni za- manda görebiliyordunuz. Bunu gittikçe daha ilerleterek, her yerde, her şeye, daha ucuz o- larak tatbik etmeğe çalışıyorlar. a Eğlenceli Fıkra: Kırabilir mi? Tahir, eve babasının yemek ta» bağını götürüyordu. Yolda, Necmiye rasladı. Necmi, Tahirin elindeki çıkına bakarak, içinde ne olduğunu sor- du, Tahir çıkararak: Babamın yemek yediği tabak dedi. Eve götürüyorum. Necmi: — Bu tabağı bir tekmede kır- sam ne olur Tahir; diye (delice i bir sual sordu. Tahir: - Hiç, dedi. Ne olacak?. — Ne mi olacak . — Öyle ya... Necmi, bunun üzerine, sahiden söyle bir gerinerek Tahirin elin- deki tabağa bir tekme © indirdi. Tabak havalanrlr. Yere düştü. Par- çaları dağıldı. Ve: — Gördün mü?. dedi. Tahir, hiç istifini bozmıyarak: — Gördüm, dedi. Fakat sen İ daha iyi göreceksin. Çünkü bu | tabağı, annem, sabahleyin senin annenden almıştı. Akşam ya verecektik.. Büyük fareler Afrikanın cenubunda Yuh---- burgun simalinde verli kabilele - “Bizane,, kıtasında —. rin vaşadığı adli fareni ör misli büyüklüğü! - de bir #sm fareler etrafa bir İ hayli dehset salmıslardır. Bu hayvanlar ki ve o köpeklerden hir korkmadıkları gibi salyaları zehirli olduğundan ısırdıkları ye- ri zehirliyorlarmış. | gyzy DİKKAT Salı günü Bilmecelerimizde hediye kazananların Tistesini Bulacaksınız. Mirvi