olsanız bu yazıya ngi başlığı korsunuz? akşam bir arkadaşım a “— İş öldürmekle kalsaydı ge Gü bahçesinde oturuyor- biraları çekerek Ucu sıcağını unutmı - Sim Bir aralık arka - a derin içini çekti. O iki hafta evvel boşandığı: im. Onun için kendisi. ki; Ni... ” izim, halini bir türlü an.) değil değil mi?., » O kadından kurtul» dolayı mes'ut olmar n içki çekiyorsun!,, cevap verdi: et kurtalduğum doğru - N #es'ut olup olmadığı: el S*ada biraz düşünmek İyor!,, yorum, Boşandığını > un, Gene barışmak is Ayır birader, hayır. Hali orsun, Mesele (odahs N Ne demek istediğini anlıy2 Söyle de Biliyorsun ya, boşanma # meraktar | | l Min mütemadi ihaneti |» | Evet biliyorum, zavallı ar meyse, artık ondar yelim. Geçmişe ma- saum davasında karı : Klisinin söylemeğe ü İL müracaat etmiş w bir hakaret davası aç 2 rkam bu davaya işti Berbaş bir vaziyet! Simd 1n?.,, , k orunla kalsaydı, gen n muhakeme esnasın” v daha fazla kuvvet ver ha evlenmeden evv: ünasebette bulunmu' , “öylemiştim., , | o #ttikce karışıyor. Son Mm Na iy söylediğim için şim ümmi ilk kocası © in açmış, vaktiyle Fena fumu iddia edi Balığa bakın ki adam Kin, ğe Tanıdıklara be - “İlya, Eördüğüm yerde © unu kıracağım!,, Tabi yy nl elinden aldık- mdığı. için değil > 9k anım, ne kıskanma» v Rİ , karısın” N ahati üzerine al - 1 İhiygozoden bu paraları; $, yoksa diyor - Deren deği gi söylediklerim de bu fenası şu k Sözlerin ak aları rome 8 bir, n?,, ader, pek ber ne iyi idi. Fakat herifin büni hakkı yoktur. Çünkü senelerden- beri karisından ayrılmıştır. “— O halde senden ne istiyor” O da izdivacının benim tara * fımdan bozulduğunu iddia edi - yormuş!,, “— Tabii bu iddiasında hak! “— Haklı değil ama, adam son zamanlarda bana yan gözle bakmıya başladı!.,, “ — Varsın baksın; sana ne?.. “ — Sanane diyorsun! Bana r olur mu?. Adam bizim daire mü: diridir, âmirimdir. “ O halde iş değişiyor. işinden çıkarabilir!,, “ — Çıkarırsa başka bir iş bu labilirim. Fakat âmirimin ban yan gözle baktığını daktilo anlar sa o vakit çok müşkül mevkide kalacağım..., , “— Ne demek istediğini yamıyorum.,, Sen “e Anlıyamıyacak ne va Daktilonun karımdan boşandığı mı haber aldığını istemem?.,, “— Daktilonun bununla ne 2 lâkası olabilir?.,, “.< Nasıl olmasın, kızla nişar lı gibi bir seyim!,, “.- O halde k'zla evlenirser yeni bir aile kurarsın!,, bunu bana tavsiye etme! Kızın bizim daire müdiriyle ( âşıka: münasebette bulunduğunu gördü- ğümdenberi...,, “ — Kızla evlenmek fikrinden vazgeçtin, öyle mi?. “.- Maateessüf öyle ( değil Daktilo evvelce bir adamla nişan lıymış. Nişanlısı kızdan vazgeçin ce bizim daktilo hanım herifir yüzüne bir şişe o zaçyağı atmır Şimdi adamcağız buruşuk ve yanık suratıyle dolaşıyormuş. “ — Bu müthiş bir şey! “.- Ben buna o kadar ehemmi: yet vermiyorum. Nihayet insar yanık yüzle de yaşıyabilir, değil mi?, Fakat bundan daha müth olan bir şey var. Nişanlım dedi ğim daktilonun peşine bir herif takılmış. Bu herif katilmiş, üç a * dam öldürmüş. On beş (o seney" mahküm olmuş, geçen sene umu - mi aftan istifade ederek hapister çıkmış... “.— Ya seni de öldürürse?.,, “.- Herifin ne yapacağını | miyorum. Yalnız sokakta rasgel dikçe sağ elinin şehadet parma ğını sallıyarak beni tehdit edi - yor. Bunun ne demek olduğunu kolayca anlarsın!,, “.— Anlıyorum birader, anlı - yorum, Çok müthiş bir vaziyette sin. İstersen artık bu babsi bıra- kalım da başka bir şey konus lım?,, “.- Peki başka bir şey konu şalrm, Ümit ederim ki karımdan boşandığım halde neden betbah' bir adam olduğumu tamamiyle anlamışsındır.,, Dedikoducu yi dl Rİ -) — VARIT © T AĞUSTOS 1944 Istanbula gelen Mısırlılar müştekidir! BM Bas tarafi 1 inci sayıtada) | istiklal ülküsünün Türkiyede göz” İ leri kamaştıran bir heybetle tesi -! sidir. Hepsi de bundan duyduk- lari iftiharı ne engin bir samimi yet ve ne coşkun bir belâğatle anlatıyorlar! Konuştuğum Mısırlı zevatın hepsi de memleketimizi ilk defa ziyaret ediyorlardı. Hepsi de bu| ziyarelten memnundular, Ne ya- zik ki hepsi de kendilerine yol gösterecek bir kimse bulamadık - ları, şehrimizde yaz mevsiminin nasıl ve nerede en eğlenceli ve en istifadeli geçirileceğini bilmedikle- ri için şehrin göbeğinde büyük birl otele ' yerleşmişler ve son sıcak günleri terliye terliye, kaçtıkları sıcağa burada da kavuşmak yü » | zünden talilerine küse küse geçir- mişlerdir. Kendilerine, bizim bile yazın şehrin göbeğinden kaçarak serin- likler, yeşillikler içinde, deniz ke- narlarında vakit geçirdiğimizi an- den mahcubiyet duyarak beni u- lattığım zaman, bilgisizlik yüzün- tandırdılar. Bu noktanın alâkadar makam- lar tarafından nazarı dikkate a- lınmasını, seyyahların elineverile- cek mufassal rehberler hazırlan - masını şehrimizin menfaati ve mi- safirlerimizin istirahati namına temenni etmeyi bir vazife sayıyo- rum. Misafirlerimizle konuşuvorken anladığım bir nokta da şehrin gö- beğinde büyük otel fiatlerinin pa- halı görüldüğüdür. Bu pahalılık, bir çok yolcuların mezuniyetlerini kısmalarına saik olmaktadır. Hal- buki bir seyyahın ikameti ne ka - ed yük olur. Onun için bu nokta da nazarı dikkate alımmağa değer. Konuştuğum zevat içinde bü - İ yük hukukcular bulunduğunu 8öy- lemiştim. Bunlarm biri, müste - şar meleki Yunus Salih Paşadır. Biri de Mısır temyiz mahkemesi erkânından Hâmit Fehmi Beydir. Sonra Mısır mebuslarından Ab - dülmutami Bey elhüseyin, Abdül- hamit Bey elbradmi, İsmail Os- man Bey Abazah ile tanışmak şe- refini kazandım. Hepsi de cid > den güzide, değerli, yüksek sima- lardı. “Hepsi de memleketimizi seven ve Mısır gazetelerinde mem leketimiz haberlerini dikkat ve €- hemmiyetle takip eden anlayışlı, kavrayışı kuvvetli, tecrübeli in » sanlardı. il Osman Bey Abazah seyahat ve ziyaret dolayısiyle mühim bir işi de takip etmekte idi. Mısırın en kuvvetli şahsiyetle - rinden biri ve en büyük iktisatçı) sr Talât Harp Paşa, Mısıra ihda ettiği bir çok hayırlı ve faydalı müesseseler arasmda bir de bir matbaa tesisine muvaffak olmuş ve bu matbaaya merbut olan bir huruf dökümhanesi vücude getir- miş. Bu dökümhaneyi mitkemmel - leştirmek için ilk hatıra gelen şey kardeş Türkiyeden istifad: etmek! olduğu için Mısır'ı mebus İsmail Osman Abaza Beyin bu yaz memleketimizi ziyaretinden isti - fade ile kendine bu işin tetkiki de teklif edilmiş, o da bu isle meş - gul olarak çok iyi neticeler elde etmiştir. Yakında hurufat dökümcüleri - ecek istifade o kadar bü -| müddet Mısırda çalışmak davet olunmaları beklenir. üzere Muhterem misafirlerimiz için - den İsmail Osman Bey Abaza! ile ayrıca bir mülâkat imkânını da bulduğum için saygıdeğer mebu - sun suallerime verdiği cevapları! naklediyorum. İ Sordum: — Ziyaretinizin intibalarını an- latmak lütfunda . bulunur musu- nuz?, — İstanbulun şanlı ve uzun ta- rihinin her safhası insana başka bir intiba veriyor. Gözler, mazi- nin ihtişamı karşısında kamaşı - yorken, birdenbire bu şehirin bir aralık geçirdiği kara günler hatı- ra geliyor ve daha sonra Büyük Gazinin bütün memleketle birlikte İstanbulun damarlarına ve şiryan- larına isale ettiği coşkun hayati - yet seli, bunu takip eden büyük kalkınma hamlesi ile Türkiyenin en büyük milletler safında tam| müsavat dairesinde duruşu, Tür - kün bütün dünyaya hakkını tanı; tarak yurduna hakkiyle sabip ol- ması, göz önünde ceste ceste can- larıyor. Şehrin güzelliği ve Bo ğazın eşsiz cazibesi ise ayrr.. Muhterem muhatabım Arapça- nın bütün tatlı fesahati ile söylü- yordu. Kelimelerin içimde bırak- tığı aksini bir az dinledikten son- ra anlattım: — Bu sene İstanbula gelen Mi- sırlıların sayısı geçen seneden da- ha çok. Bu sayıyı daha fazla ço- ğaltmak için ne yapmalı? Cevap verdi: — Bana kalırsa bu nokta ehem- miyet vermeğe değer. Mısırlılar, üsti erler ci millet asırdide hayat müşareketinin do- ğurduğu rabıtalar, onların birbir-! lerini sevmelerini temin ettikten! başka Mısırlıların Türk kardeşle- rine karşı derin bir itimat hisset - melerini de temin etmiştir. Bina- enaleyh Mısırlıların İstanbulu ve Türkiyeyi ziyaretleri için yapıla- cak küçük, fakat muntazam bir reklâm, her sene buraya bir çok Mısırlıların gelmesini temine kâ - fidir. Sıhhi propagandanın en kuvvetli propaganda olduğunu bi- lirsiniz. Türkiyede tedavi şehir - leri çoktur. Bursa, Yalova, Tuz- la ve saire gibi. Bu su şehirleri- nin sularmdaki şifai hassalar hak- Öyle ise Bu zatların içinde mebus İsma-) gag” (Baş taratı 1 inci süyefuda! Mahsulâtımızın hariçte istihlâ: kini temin etmek icin ecnebi mem- leketlerden alabileceğimiz şeyle - rin tayini, onlara mukabil menfa- atler gösterilmesi icap eder. On- lardan smai mamulât satın alaca * ğız. Halbuki diğer taraftan bi: kendi memleketimizde sanayi vü cude getirmek mecburiyetindeyiz Bu itibarla her iki ihtiyacı telif e- decek bir iktısadi usul takip etme! mevkiinde bulunuyoruz. Bunun icin bir ihsaivat sistem” meselesini (D&mographie) mem leketin genis bir surette sınaileş- trilmesiyle değil, meselenin dai- ma iyi hal caresini teşkil etmiş © lan muhaceret ile hal etmeliyiz. Maamafih bu umum! istikamet rasyonel bir tarzda inkişaf ede - ceği zaman sanayiimizin faydalı olacağını inkâr etmeği icap ettir. memelid Zira bu sanavi yerl kında neşriyat yapılır, bu suların tahlilleri anlatılır vetesireri gös - terilirse, Türkiyeye gelecek Mısır- h seyyahları birden kabarır ve tedavi için Avrupanın su şehirle - rine gidenler burayı tercih eder- ler. Söz buraya gelmişken Mısır ile Türkiye arasındaki iktisadi münasebetlerden bahsetmek iste- dim ve sordum: — İki memleket arasındaki ik - tısadi münasebetleri inkişaf ettir- mek icin neler yapılabilir?. Mısırlı mebus cevap verdi: — Size bu dakikada rakama is- inat eden malümat veremiyece - ğim. Fakat her iki memleketin de bu vadide biribirinden mühim istifadeler temin edeceğinde şüp- he yoktur. Her iki memleket. de birbirinin piyasasında kuvvetli bir mevki tutabilir. İki memlekette - ki iktisadi ticari işlere nezaret e - denlerin bunu temin edecek yolu bulmalarını, her hangi bir müşkil varsa onu bertarafetmelerini te - menni ederiz. Bir az da Mısırın siyasi vaziye- ünden bahsetmek istedik. Sordum: — Mısırm siyasi vaziyeti ne merkezde Yakında bir yenilik beklenebilir mi?, Cevap verdi: — Mısırın bugünkü siyasi vazi- yeti müstakardir. Kral Fuat Hz. memleketi yükseltmek için çalış - maktadır. Mısır o parlamentosu memleketi bihakkın temsil etmek- tedir. Onun için yakın zamanda Mısırın siyasi vaziyetinde bir de- gişiklik beklenmez. (Yenilikten maksat eşhasm değişmesi ise, bu bir muahede akti bahsine DİZ) bunun bu sıralarda vuku bulaca- ğını ümit etmiyorum. Söz, vara vara umumi iktisadi buhrana vardı. Muhterem mebus ilâve etti: — Mısır, umumi buhrandan çok derin bir surette müteessir oldu. Mısırda buhrandan en çok müteessir olanlar, çiftçilerden zi - yade arazi sahipleridir. Bununla beraber Mısırlılar vaziyete intiba- ka karar vermişlerdir. Mülâkatımız nihayet bulmuştu. Misafirlerimizi fazla rahatsız et- memeyi nezaket borcu sayarak teşekkür ederek ayrıldım. ömer Rıza nereye ? rı için memlekette işlenmesini te- min eder ve bunların ham madde halinde gidip işlenmiş ( bir halde memlekete dönmesine mani olur. Bundan başka usta sanayi ame- lesine olan ihtiyaç dahi göz önün- den uzak <*bulundurulmamalıdır. En nihayet, ;muheceret için yeni yollar açılmasına kadar, sanayi sayesinde işsizlikle daha kolayca mücadele edilmiş olur. Hali hazırda milli iktisat neza- reti tarafından takip olunan iktı- sadi siyasetin bu — istikamete hiz- met ettiği fikrindeyiz. Fakat bu- gün kullanılan ham (maddelerin yerli ve yahut ecnebi olmalarına e- hemmiyet verilmeksizin bütün sa- neyi şubeleri müsavi olarak hima- ye edilmektedir. Çünkü » bunlar işçilere iş temin etmektedir ve ti- cari hayat “icin icap eden döviz takyidatı nazarı dikkate alınırsa - gi 2