—— i—YAKIT Merakı bir sergüzeşt romanı Edgar Pip'in son maceraları Yazn 1 AĞUSTOS 1934 ; Arnold Galtopen Dilenci Aliye abla Fransız romancısı san'at kudretimize | Salgılı çengili büyük | tamamile inanmış görünüyordu ila dul Bakışları sizin gibi sehhardır. Ah Baron, bana gelmekle ne iyi etti- niz. Ben de romanımdaki kahrama nı tam mânasile yaşatacak birini arıyordum. Aster'i seçmek üzere idim. Bu zat büyük bir artisttir,i fakat sizdeki bakışlar onda yok- tur. Hele zavallı Berta'yı teshir! etmesine başlıca âmil olan bu ta- bii kibarlıktan tamamen mahrum- dur. Ne Aster'den ve nede zavallı Berta'dan haberim vardı. Buna| rağmen: — Evet, dedim, zavallı Berta!| Evet üstat, o teshir sahnesi roma- nınızin en güzel parçasını teşkil eder... Lâmartin bu sahneyi oku- saydı parmağı ağzında kalırdı. M. de la Nuâ dehşeli bir suret- te böbürleniyordu. Romanımı, dedi, kavramış ol- duğunuzu görüyorum. Evet, bü- tün inceliklerini kavramışsınız. Bütün artisler sizin gibi olsa, tem-| sil edecekleri eserleri okusalar ve bilhassa okuyup anlıyabilseler, | filmlerde göze çarpan sakatlıklar meydan almazdı. Dışarıda kabul sırasını bekliyen ler sabırsızlanıyorlardı. Fakat mu harrir bunlara aldrış etmiyordu. Kendisine sordum: — Sinema direktörlerinden bi- riyle anlaştmız mı?. — Henüz anlaşmış değilim. Şimdiye kadar bir çok teklifler! aldım. Fakat bunlardan hiç biri işime gel—'-or. Gudvaya gelmek- ten ras's*dım Pariste ka- zanabileceğim bir para ile iktifa etmek değildir. Burada dolar ge- çiyor... Ben de yüklüce bir para! temin edersem ne âlâ, aksi tak-| tirde hiç bir işe girişmem. — Ekselsiyor sinema kumpan- yasiyle anlaştığınızı zannediyor - dum. — Katiyen anlaşmış değilim... Bakalım... Fakat azizim Fregor- yo, bazı kimseleri kabul etmek mecburiyetindeyim; bunun için müsaadenizi rica ederim. Bu ak- sam birlikte yemek yiyelim. “Şe- refli hırsız,, romanı hakkında bol bol konuşuruz. — Romanınızın kahramanı Ber- taya fevkalâde benziyen güzel bir! film yıldızı da getirmeme mü - saade eder misiniz?. — Güzel bir kadınla birlikte yemek yemekten fevkalâde hoş - lanırım. — Zaten getireceğim kadın ro- manınızı çok okuyan bir kadındır. — Ya öyle mi? —Evet: Geldiğinizi haber alın- ca sevinçten deli gibi oldu. Sizi görebilmek için sekiz gün vapur- da bekledi ve muvaffak olamadı. — Öyle ise bu akşam beni gö- rür. Bu akşam derhal Aster'e mek tup yazıp “şerefli hırsız,, da ken- disine rol veremiyeceğimi bildire-' ceğim. — Ah, doğrusu, benim yüzüm- den mukavelenizi bozmanıza gön lüm razı olmaz. — Ne münasebet? Aster'le hiçi İ kos hırsızlığa ve soygunculuğa baş bir mukavelem yoktur. Yalnız onu angaje etmeğe düşünmüştüm, Ya- pılmış bir mukavele yoktur. xxXvnl Beni otelde bekleyen Gladysin yanına nasıl büyük “bir sevinçle koştuğumu siz takdir ediniz. Beni görünce boynuma atıldı: — Muvaffak oldum, dedim, mü kemmel bir angajman aldım ve ihtimal senin için de bir angajman bulacağım. — Ne saadet, ne saadet!.... Fa kat sevgilim, aldığın rolü: muvaf- fakiyetle başarabileceğini zanne- diyor musun? Bu iş okadar kolay değildir. — Merak etme, dedim, gördü- ğün zaman şaşacaksm. Sen beni henüz lâyıkile tanımıyorsun. Para kazanmak mevzuu bahis olunca nelere muktedir olduğumu bilmez sin, şimdi her şeyden evel şu “şe- refli hırsız,, romanmı tedarik edip akşama kadar okuyalım ve rolleri mizi tetkik edelim. Yarım saat sonra M. Oktavde- lanua'nn kitabından iki nüsha sa tın aldım. Öğle yemeğinden sonra da okumağa başladık... -Romanm başlangıcı fena halde can sıkıcı idi. Herif şahıslardan bahsedecek yerde. sayfalar dolusu tasvirler yapmış eski şatolardan birinde a- ilesinin yanında oturan genç ve romantik bir kızı Markos namında biri baştan çıkarıyor. Muharrir bu iğfal hâdisesi hakkında bir çok felsefi mütalealar serdediyor. Ni- hayet kızın babası Markosu şato- dan kovuyor, fakat Berta'da onun la beraber kaçıyor. Markos züğür dün biri olduğundan yoksulluk içinde yaşamağa başlıyorlar. Mar lıyor, yakalanıyor, mahküm edili- yor, bir cinayet yüzünden ölüyor! ve Breta dahi bir manastıra giri- yor. Gladis ve ben romanda bir çok alaylı kısımlar bulduk. Gülerek, konuşarak rollerimizi tetkik ettik. Bu akşam mubarrire kitabından üzun uzadıya bahsedebileceğim. Akşam olunca muharririn otur- duğu otele gittik ve Gladisi kendi- sine takdim ettim. Yemek esnasın da muharrire bir çok dalkavukluk lar yaptım. Yakmda Fransız akar demisine gireceğini söyledim. M. de la Nua nefis şaraplar sayesin de gittikçe kızışıyordu. Gladis ile birlikte romanı sinemada yaşata- cağımızı uzun uzadıya anlattım. Artık şampanyaya sıra gelmiş ve muharrir de fena halde alev- lenmişti. Zavallmın içkiye muka» vemeti yokmuş.. Gladis'e baygın baygın bakıyor, deli dolanıyordu. Büyük manevraya başlamalıydım. — Aziz üstat, dedim, romanı- nızdaki rolleri bize vermeğe karar verdiniz değil mi? — Tabii, dedi, buna şüphe mi var? — Hayır, fakat kabul edip et- miyeceğimizi kestiremiyorum. (Devamı var) bir düğün yaptı! Adana gazetelerinde okuduk: Adanada Mermerli mahallesin- de operatör Ahmet Beyin hasta” hanesinin beş altı adım ötesinde köşe başında iki yenında birer koltuk değneği bulunan pejmür - de kıyafetli sakat bir kadın du » rur, gelenden geçenden sadaka is- ter, Bu kadının adı Aliye abladır. Mermerli mahallesinde oturur. İki oğlu, bir kızı vardır. Büyük oğlu hamallık yapar, bekârdır. Sabahın beşinden akşamm yedi - sine kadar köşe başını bekliyen bu kadıncağız oğlunun mürüvve- tini görmek istiyor. Kimsesiz, u- fak tefek bir kızcağız buluyor. Hazırlıklar başlıyor ve nihayet geçen hafta da düğün başlıyor. Fakat me düğün!... Kına gecesi denilen çarşamba günü akşamı güvey evinde mükemmel bir saz takımı... Gece geç vakte kadar! yenilir, içilir. Mükemmel ve en- fes bir âlem! Ertesi günü güvey koltuğa ve - rilecek. Gelinin geldiği bu ev tâ uzaklardan gelen kadın ve ço- cuklarla dolu, Kapının önünde sa- tıcılar, içerde darbuka, şarkı. Nihayet koltuk merasimi zılgıt- lar arasında yapılıyor. Akşam üzeri yatsı nemazma gitmeden evvel güvey traş edile - de.. Berber makasla tarağı eline alır'almaz tepiside dizili şişeler elden ele geçiyor ve bunlar hep güveynin başı üzerinde kırıyor ve zavallı adam kolonya, lâvanta ve esanslardan sır sıklam oluyor. Bu sırada bir köşede duran kay» nana Aiye abla şöyle bir doğrulu- yor ve: — Ayol! bu düğüne elli tane- cik lira da ben harcadım. Hiç olmazsa birazını da benim başi - ma dökün, ne olur? Diyor ve tabiatiyle arzusu yeri- ne getiriliyor. Traş faslı bitiyor. Güveiye yeni elbiseler giydiriliyor. Güvey iki tarafındaki sağdıçlarının arasın - da camie yollanıyor. Yolda nâ- ralar : — Heyyyyy!... Atalım atalım. Nereye?. Herkesi sevdiğinin ku- cağına. . Eheyyyy!.. İşte Aliye ablanm sevgili oğlu- nun düğün merasimi burada biti- yor. Aliye abla ertesi günü gene koltuk o değneklerine dayanarak ve etrafına tebessümler saçarak | evinden çıkmış ve dilenmek için! o mahut yerine gitmiştir. Şaki Misto çetesi imha olundu Uzun senelerdenberi Mardin, Diyarıbekir ve havalisinde eşki - yalık yaparak asayişi ihlâl edeni meşhur şaki “Misto Ali,, oğulları, Savur jandarma kumandanlığının sıkı takibi neticesinde tepkil edil mişlerdir. Şakiler, jandarmalarımız tara - fından Celilan dağlarında sıkıştı. rılmış, kısa bir müsademeden son- ra teslim olmuşlardır. Bunlardan biri ölmüştür. “dir. Kazan veyekulümdenberi Nüfus ve tapü işleri düzeliyor Insanın bacağını : | kapan kâplıca! | Dikili Kaymakam vekili Ragıp Bey Dikili, (Hususi) — Bura kay - makamı askere gitmiş olduğu için kaymakam vekilliğini Çan- darlı nahiyesi müdürü Ragıp Bey yapıyor. (Kaymakam vekilinin idaresinden halk memnundur. E - sasen bu kazada umumiyetle ida- re işleri iyi gitmektedir. Kazanın nüfus işleri yoluna gir- miştir. Memur Ragıp Beyin gay- retiyle 2050 gizli nüfus meydana çıkarılmıştır. 625 evlenme, 407 doğum; 1001 ölüm ve 17 yeni nüfus bulunmuştur. Ragıp Bey çalışkan bir memurdur. İşlerine vazifesine son derecelerde bağlı - buradadır. Maliyesi Kazanın senelik geliri 80.000 liradır. Bunun yüzde 70 şi kabili tahsildir. Borç için yüzde 10 nis- betinde hapis vardır. Maaşlar her ay munlazamen; verilmektedir. Merkeze irsalâtı otuz bin lira ka- dardır. Kaza çok verimlidir. Me- murlardan $ imal yapan yok - tur, Mal müdürü Ahmet Bey fal zilet ve meziyetiyle tanınmış bir zattir. Tapu işleri Burası Bergameya bağlı iken Kuyudat ve defterler perişan bir hale gelmiştir. Ora tapu memu- ru sulistimalden beş seneye mah - küm olmuştur. Hapishanede gün- lerini doldurmaktadır. Yeni ta - pu memuru Naci Bey altı seneden beri bu perişan kuyudatı Berga - madan tekrar çıkarmağa uğraş - maktadır. Şimdiki tapu memuru Naci Be- yin çalışkanlığı sayesinde buranın muhacir ve mübadil işleri kâmi - len bitmiştir. Mahkeme işleri Burada bir sulh hakimliği var - dır. Kazahalkı işleriyle ve güç - leriyle (o uğraştıklarından kavga gürültü olmamaktadır. Haftanın iki günü muhakemelere tahsis o - lunmuştur. Bu muhakemeler ise 10 dosyayı geçmez. Cezai ve ci- nai yakalar pek ender olur. Burada hayat nasıl geçer? Burası sahil olduğundan gün - düz biriken iç sıkıntıları akşam üzeri denize dökülmektedir. Bu - rada oturulacak yerler, gençler birliği salonuyla deniz kenarında»! ki iskele rıhtımıdır. Sinema ve saz gibi eğlence yerleri yoktur. Köylere yapılan seyah; | lüle şubelerine mensup hekim Halkevi çalışıyof çok faydalı oluyor Sinop, (Hususi) — Halkevi zin faaliyeti günden güne artı tadır. Bilhassa civar köylere tip edilen seyahatler hem şeh lerin gezip eğlenmesi, hem kö nün birçok iyi şeyler (o görüp mesi noktalarından bilhassa dalı oluyor. Geçen hafta Kabalı nahi gidildi, dil, edebiyat ve tarih besi azası bu gezintide | köyl uzun boylu konuşarak sözler lediler. İçtimai yardım ve kö ler köydeki hastaları muaye: tiler, ilâç ve sıhhi üğütler ler. Temsil şubesi mensupları biyede yaptırılmış olan aç sahnesinde » Yaşar Nabi B “Köyün namusu,, isimli o pi oynadılar. Köylü, halkevi azasınm bi yaret ve faaliyetinden (çok m nundur. Halkevimizin O spor şube! teşebbüsiyle bu hafta bir kayık! rışr ve yüzme müsabakası yaP vam olunuyor. : Spor bolcuları önümüzdeki hafta ' Ayancık gençler birliği futbol krmiyle bir maç yapmak üzertii! yancığa sidecek'ir, Sarköyde kasır Şarköy (Hasa) gün saat 19 raddelerinde Yi ile beraber müthiş bir kasır köy ve civarı balkmı heyf düşürmüştü. Kasırga yarım devam etti, bir çok ağaçlari künden çıkararak devirdi. köyüne bağlı Kızılca terzi ki de bir dul kadının harmanı dırım düşrek 14 araba mikti daki demet yığınlarını tutu#! Köylü, fırtmaya rağmen söndürmek için çok çalışm Bu havalide altı aydanbert” mur yağmadığı için halk adeta hasret çekiyordu. böylesin» değil!, e Her saat Bergamaya bir mobiller gider ve gelirler» zifesinden çıkan memur: balk sahile inerler, geç vakti, dar aileleriyle beraber ors0” 1 kit geçirirler. Bilhassa vap diği günler rıhtım üzeri kalabalık olur. Tuhaf bir kaplı” Dikili yakınlarında bir var. Bunun suları oralar? taklık husule getirmişti” bir insanım bacağı bura? derisi ve etleri param pars” muş! Herkes, acaba | içinde ne vardır?. ediyor. Tahlil “yapılmamış” #4 halde kezap olsa gerekti”. Burayı gidip görmek ist Durup dururken bir b8“ lamazdım!. rl Burada iki gece kaldi yi run gelmesine bir hafta Ki kit olduğundan bu mü harabeleriyle meşhur “a mayı görmek istedim. e