Vakıt'ın Edebi Tefrikası: 53 © eler MENEM MEKE Baba-Oğul ZAMANE Makleden : Selâmi izzet Ali Naki adeta hızlı sesle: “Ben muhakkak hastayım, di- ye söylendi. o Buradan gideyim, | daha fazla dutamıyacağım.,, Kalabalığa doğru, sendeliyerek yürüdü. Görenler sarhoş sanıyor- lardı. O yürüyordu. Artık dö - nüp sehpaya bakmıyor, ensesinde yağlı ipin sertliğini duyuyordu. ... Ali Naki evine gelince, ayakla» rum ucune basarak odasına gir -| di. Kapısını kilitledi, soyunma - dai yatağına uzandı. Gözlerinin önünde, dili dışarı fır- lamış avurtları çökmüş, ipte sal- lanan Kaya Hasanın hayali vardı. NE. Küçük ihsan Temyizin kararı tasdikini her kesle beraber Hilmi Müşfik te öğ- rendi. Artık ümit kalmamıştı. Hasan idam edilecekti. Hilmi Müşfik — Hüküm infaz edilecek. Ya | oğlu!. Dive düşünüyorü. Doktor, Ihsanımn sıhhatinden pek memnuh değildi. Sön za - manlarda çocuğun hali onu endi- şeye düşürmüştü. Çocuk, garip garip örperiyor, ttriyordu. Has- talık sanki zekâsmı bilemişti. San ki babasının başına geleceği sezi- yordu. Faciayi kavrıyormuş gibi göze çarpan bir yesi vardi. Hilmi Müşfik: — Manyatizme İradinesi, diyor- du. Bu çocük; hiç bir şeyin far - kında-olmadığı, hiç birşey bilme- diği halde seziyor. Bu hem gârip hem korkunç. Kendisi de bitkin bir haldeydi. Sanki onün 'da kalbine bir kama saplanmıştı. Hâyat ne hazin!. En temiz zannedilenlerin günahı bir gün meydana çıkıyor. Kaya Hasan". İşte mert bir adami. İnsan neye inanacağını bilemiyor. O akşam, hapishanenin kâtip - lerinden biri Hilmi Müşfiğin ka - pismr çaldı. — Sizi Kaya Hüsan mı yolla - di?. -— Eva doktor. Hilmi Müşfik, yeni bir ümide kapıldı ve heyecana düştü. Hiz- metçisini çağırdı. İhsanı sokağa| çıkarması söyledi. Çocuk sördu: -— Neyebeni e Müş- fik amca?, — Hiç yavrum. Senin bir az hava almağa ihtiyacın var.. Gez dolaş.. Gene başın ağrıyor, mu? — Ağrıyor, Çocuk, boynu bükük, dudakla - Yi titriyerek çıktı, Çok mahzun - du. İçine doğmuştu. O bey, ba- mdan haber getirmiş olacaktı, Ni — Bâbacığım!. Diye içini çek- rl evae Hilmi Müşfik, çocuğün yanın * â Kaya Hasan ismi geçmesini *mediğinden, İhsani savmıştı. Vey ğun beyninde esasen kasırga © “Hararet küğücük kemiri « Yordu. Gelene sordu: i — Kaya Hasan ne istiyor? Ne aber gönderdi, Hapishane kâtibi; >> Kaya Hasan size bir mektup Kaya | zaman infaz edilecek?. Yarın mı? i yakındır. — Evet.. Hilmi Müşfik zarfı aldı, evirip çevirdi. Kâtip anlattı: — Bunu gardiyanlardan gi yazmış. Şiltesinin altına koymu Bafa rica etti. Adliyenin eline geçmesin, Doktor Hilmi Müşfik Beye veriniz, dedi. — Bana öyle mi? — Evet Doktor Bey, l Hilmi Müşfik zarfın üstünü o- kudu: lum İhsana verilecektir.,, Doktor kaslarını catti: — Bu da ne demek?. -— Oğluna bazı nasihatler ola - cak... — Zünnetmem... yazmıştır. — Bilmem, Bana rica etti. Bu| mektubu, kendisine bir şey $or- müâdan, size vereceğime yemin et tirdi. Yemin ettim. Mektubu si» ze getirdim. Şimdi Kaya Hasa - rum sizden bir ricası var. — Nedir?. — Bu ridcadan ziyade bir emir- dir. »—Söyleyiniz. «- Her ne olursa olsun, kim ne derse desin, hata ölüm düşeğinde olsanız bile, bu zarfı, İhsan yirmi yaşma gelmeden evvel açmıyaca - ğınıza namusunuz üzerine söz v&- receksiniz. Hilmi Müşfik sârarmıştı, He - yecandan elleri titriyordu. Gözle- rinde derin bir endişe vardı. Bu sözü verecek miydi?. yeğin ede) cek miydi? “Yirmi yaşına gelince Başka seyler vardı. Bu sir, her deyi meydana| çıkaracaktı, Buna emindi. Bu - na kaniydi. Sordu: — Kaya benden namus sözi mü yor , —- Evet. Söz verdiğiniz zaman sözünüzden dönmiyeceğinize e - min. Son vasiyetine riayet edece- ğinize dair bana namus sözü ve - receksiniz. — Son vasiyeti Hüküm ne Her halde söz veriniz — Haberim: yok. Şimdi siz Doktor Bey.. — Peki ama, ya bu mektuptan Kaya Hâsanın kabahatsiz, masum olduğu meydana çıkacaksa? Kâtip şaştı: — Nasıl olur? Kaya Hasan ci- nayeti itiraf etti, tupta oğlundan af talep ediyor. Her halde bu cinayeti, gene oğlu- nun uğruna işledi. — Sen de mi böyle sanıyorsun?) (Devam vat) Bence bu mek- Posta işleri ve yeni DİLİMİZLE; Erkenden.. kulsan, sana sokulsa 0, i gibi; a kolun ylece sonunda bu tzuri yolun Sohtinda derüdd direk ! Sonunda doğünca güneş, yama yata sular4 vurur; damga kanunu Ankaradan yazılıyor — Anka- ra postahanesi, firmalı zarflarda gönderilecek mektuplarla telgtaf- lara ayrıca onar paralık damga pulu ilsak etmektedir. ' Postaha * nece bunun kart vizitlere de teş- mil olunacağı söyleniyor. Yeni damga kanununun ikinci maddesi (ilânı havi olmıyan cep taktvimleriyle yalnız isim, sıfat ve mahalli ikameti mübeyyin kartlar #dresler ve levhaların damga resi ölân) &ski kânunun 32 inci maddesinin 40 mecı fıkrası lâğvedildiği öne sürülerek bu resmin almakta ol: duğu bildiriliyör, minden müafiyetine: dair Bu tefsirde her halde bir yanlış» lık vardır. Alâkadar makamların bu cihete nazarı dikkatlerini celp! ederiz. — -—— Dönanma Piyangosu Türkiye İş Bankasmdan: 16 Tem-| muz 9ğ4 tarihinde Donanma cemiyeti tahvilâtının icra edilen 55 inci keşide sinde ikramiye ve amorti isabet öden tahvilâtin terÜp ve #râ surmaralarnı göslerer cetveldir. Tahvilâtın tertip numarkları: 1648, 2860, 497, 5876, 5637, 5830, 550, 6647, GBİd, 7084, 8574, 9827. İkramiye isabet eden numaralar? İkramiye T. L. Sıta N: 3000 66 Tertip Not 8974 5 — VAKIT 19 TEMMUZ 1934 meş ISTANBULA GELEN İRAN alınca kahkaha ile Farsça yazılar Nasırettin şahı Brindizide kar-| şılamak üezre İstanbuldan Ferik Eşref Paşa, Hariciye teşrifatçıst muavini Refet bey, tercüme oda- sı hulefasından Mihri efendi, ha- riciye mektubi odası hulefasından Rüknettin beyler Sultaniye ve Hubefa vapurlariyle hareket etmiş lerdir. Sultan Aziz Nasirettin şahı çok parlak bir surette istikbal ettirdi. Şahı getiren vapur İzmire uğradı. Sahillerde merasim ve şenlikler yapıldı. Şah, İstanbulda Beylerbe- yi sarayına misafir edildi. İstanbu- lun her tarafında, oBoğaziçi ve muhtelif semtlerde gezdirildi. (1) Şahın, İstanbulda nazarı dikka- tini celbeden şeyler arasında “kö- pek,, ler birinci dereceyi işgal et- mişti. İstanbulun köpekleri için kitabında şu mıstat yâziyor: Küça hayi İslâmbul ra neba sehğ Belki ba sek ferş kötde ön, Evet, Nastrettin şah, İstanbul sokakları taşla değil, köpekle “dö. şeli diyordu. Nasirettin şahın maiyyeti bu seyahatin hedefi için şöyle diyöt İardi: “Frengistana azimet ve hüküm- daranı izam ile mülâkat etmeyi tasmim buyurmuş ve bundan maksadı âli dahi mücahedatı nef- | si nefisleri ve mâşhüdâti iiüibare- Keleriyle Avtupa milletlerinde hâ- sil olani tariki terakkiyati bu mieim- lekette dahi Küşat büyutmak ve hittai şarkiyenin mahrüm kaldığı fevaidi külliyeyi tamim öylemek.. ilâh... Nasırettin şah, yüz binlerce lirayı maiyeti ile seyahiâte sarfe- derek şahsi zevklerini tatmin € derken, memlekete de yârar işlet yaptı, Fakat bunlar yapıları büyük masrafların karşısında devede ku- İak kabilinde kalıyordu. Rusya, İranın her hareketini kontrol ederdi. İran da bu ?â- mânlar Rusya ile ebediyyen dost geçinmek zarurelinde bulundüğu- 5576 5637 100 4 4 pi iL kele api Edirne val'si Edirne valisi Özdemir Bey me-| zuniyet alarak İstanbula gelmiştir. Edirne vali vekilliğini mektupçu Halil Bey yapacaktır. —> Kırklareli jandarma ku-| mandanı da değiştirildi | Kırklareli, (Hususi) — Kırk » lareli valisi Faik Bey rahatsızlığı dolâyısiyle evvelce alış olduğu! mezüniyeti kullanmak üzere tren ile Istanbula hareket etmiştir. İki aylık mezuniyetini İstanbulda ge-! gönderdi. Bu mektubu, kendi düs önünde mühürledim. — Mektüp mu?. — eebiden mühürlü bir Zarf çıkardı, uzattı: çirecektir. Jandarma kumandanı binbaşı| Serefettin Bey Boluya tayin edil.) 6617 7094 1645 6647 9827 5037 5637 5850 9427 7094 1645 5850 7094 4827 8 | 5637 3 Aa »İâdaki tertiplerin hizalatında gös-! terilen sıra nümaralarındarı ayni tetiip- | İerin sra numaralarına ve 2880, 4978,! 5830, 6814 numaralı dört ndet tertibe kâmilen amorti isabet etmiştir. İkra- miye ve amörti bödeli 22 Temmuz 934 tarihinden İtibaren tediye edilecektir. vi | sö | ii 25 76 91 23 75 2 54 sa 8 39 miştir. Yerine, Bolu jandarma ku- mandanı gelecektir. Amorti bedeli beher tahvil için bir Türk litası on kuruştur. na zahipti, Nasırettin şah Moskö- İ vada seyahat ederken Rus çârina $u telgrafı çekmişti: “Memileketinizde © ilerledikçe tarafı imparatorilerinden befii ka- bul için tertip edilmiş olan gelri- yinlerin #ârafetine hâyran oluyo- rum. Bu Kadâr ihtirâmatı döstane ve âlelhüsüs Moskovada icra ölu- nan fevk imayetüsavvur gelriâyin! hâtirimdan ctkmıyacağı gibi teba- ama dahi mucibi şükran olacak * tir; “Hâküyi kulvakayi sehe 1872, 2 mayıs.,, Rusya hükümeti İrandan gör-| (1) Nasttettin şah bütün Meya) hâtlerini üç büyük cilde toplamış» tr. İstânbul seyahatinden birinci ciltte bahsetmektedir. Kitabmda ziyaret ettiği yerlerin birer tarih- çesini de yapmıştır. Hükümdarları Yazan: Niyazi Ahmet Istanbul sokakları taşla. değil köpekle döşelidir. Nasıreddin Şah, Figaro gazetesini eline gülmeğe başladı. karmakarışıktı e gl düğü bu yumuşaklığı daima ii mar ederek nüfuz ede ede bir İran taksim etmeye kadar vardı. Nasırettin şahın maiyetinin b kısmı birer dalkavuktu. Tarih birçok misallerini © gördüğümüz gibi bu gibi dalkavuklar çok de fa hükümdarı fena yollara sev » ketmeye kuvvetli birer âmil olü 4 yorlar. Nâsırettin şahini nazırlarındaş biri şahım seyahati için aklma geleni söylüyordu. Bittabi bun « lar ümümi fikirler üzerinde daima menfi tesirler hüsule getiriyor. v Buna bariz bir misal de hazırla » rındân birinin şahıri seyahati için; “Maksadı seyghat şah hazretleri nin zevki hümayunlarını tatmin,, dediğidir. Halbüki ayni seyahat esnasında Nasirettin şah Paris be- lediye reisine söylediği sözlerde: “Bu seyahatini, yalnız zevk ve maşa için değildir. Temssta bu « ığum hükümetlerle o samiu rabıtalar tesisidir.,, demişti, Nasırettin Şah bütün seyahat « lerinde her yerde büyük mer le karşılanıyordu. Pari gün Figaro gazetesi fasında “Hoşamedi,, ve bazı mimi yazıları Farsça yazmıştı, Pariste o vakte kadar böyle bir şey yapılmadığı için Figaro heyeti ti tahririyesi epey zahmet çekmişti. Şah geldiği gün kendisine bu ge zeteden bir tane verdiler. Nasıret- tin şah gazeteyi alıp göz gezd miş ve kahkahalarla gülmeye b lamıştı. Çünkü yazı hem ki a karışık ve hem de ters basılmiışlı. Fakat bunun hiçbir £ ebönimi yoktu. Figâro şaha gösterilen hü nükabüle tercüman olmuştu. Şah, İngilterede hiçbir yerde görmediği bir merasimle karşi- landı. Sekiz bin askerin geçit ret mi ve gece birinci derece gemiles rin iştitakiyle yapılan donanma #lâyı İngilterenin Nasirettin hin şalisma bir cemilesi değildi tabii. Dofiânmülar geçerken Na: rettin Şaha şunları söylüyörlard -- Şu gördüğünüz gemi wilyon İirâliktir. Sizin hüküm bir serislik varidatr.,, Tayinis gazetesi şâh İrana gi tikten sonra yazdığı büşmakalad diyordu ki: iğ “Şehtmetlü Sah Hazretleri A rüpadan İrana övdet etti. A pağt bizzat görüp Avrüpaın vet mehbalarını tetkik ile hi esbabinı Kendi mehileketine nü * kil ve İran ahalisini bundan mü tefit etmeye karar vermiştir. nüfi setiani husülü İran ahalisi rafından ümit olufimüşsa da b simdilik hir semere ümit edeme yiz. Çünkü tadilât ve ıslahat W ticon vücuda getirilebilir, terakki ne Kadar ağır ve olursa o kadar daimi olur,,, «Derasi;