13 Temmuz 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

13 Temmuz 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—ö— VAKIT 13 TEMMUZ 1934 Meraklı bir sergüzşet romanı Edgar Pip'in son maceraları Yazn : Arnold Galopen “Epey aradıktan tevkif edildiği Haftanın sekiz günü de Pazar) tatili halinde geçiyor... “Çalışmak, , mastarını tasrif etmeği bilmeyen, “iş,, kelimesinden haberdar olma- yan insanlara benziyorlar. Maama, fih, makineleri işliyen bazı fabri- kalar da yok değil... Birgün umumi meydanlardan birinde oturuyordum. Yanıma pej mürde kılıklı, fakat sevimli yüzlü| bir delikanlı yaklaştı. velâm cim! etmeden sordu: — Siz kime taraftarsınız, Mu- çado'ya mı, Filkomayo'ya mı? Ne yalan söyliyeyim.. Bu su- alden hiç bir şey anlamamıştım ve o da anlamadığımı farketmiş- ti: — Ne birini, ne de diğerini ta- nirim, — Ha.. Siz le mi? — Evet, — Demek ki siyaset kadar etmiyor? Selâm verdi ve uzaklaştı. l Siyaset mi? Neme gerek! Kar-| famı yoracak derdim mi yok? Görünüşe (o bakılırsa burada yakında intihap olacak, namzet- ler propagandacılarını (harekete getirmiş bulunuyorlar... - Londra, ğlenceli | intihap sahneleri iğimi o hatırlıyo- rum. Halk muhtelif namzetler i- çin biribirine giriyor, biribirini dö-| vüyordu. | Konçita'yı bulurum ümidile tekrar “Salvador,, oteline gittim.| Burada da tekrar sukutu hayale © düçar oldum. Konçita henüz gel © Gmemişti. Acaba zavallı kızcağız © ne olmuştu? İlk hafta böyle geçti. Zenci Nisefor çalışıyor ve kârı yaplaşı- yorduk. Zaten gayet fakirane ©-| lan masraflarımızı kısmak mecbu-! riyetinde kaldık... Ve ben de üze-| rimde buruşuk elbisem, başımda sütlü kahve renginde şapkam ol- duğu halde dolaşıp duruyordum. Son günlerde şehirde büyük bir » heyecan hükümferma bulunuyor- du ki, bu da intihap gününün yak- Taştığını anlatıyordu. Cumhur Reisi Muçado halk » arasmdaki şöhretini kaybetmiş. Gayrimemnunlar yer yer toplanı- yor ve toplanmalarda bir darbei hükümet yapılacağından bahsedi-! Tiyordu. | Muçado halkı memnun etmek için bazı müsaadekârlıklarda bu- lunuyor, fakat diğer taraftan da “tedbirlerini alıyordu. Sokağa çıkmak da bir 141. Cad- deye ayak basar basmaz insanın| etrafını propagandacılar sarıyor ve kendilerine celbetmek için dil-! “iler döküyorlirdı. Bunun için bü *| © dün gün kahvede oturuyordum. Bir gün gene kahvede oturur - © ken gazetelerden birini gözden geçirdim. Gazetede gözüme ili - şen bir makalede Cems Rolls na- mmnda birinden bahsediliyordu. Bu Cems Rolls Konçita Gracias - nammda sergüzeşt seven bir ka- yabancısınız öy» miştir. Bu Cems Rolis | İ vurduğu bir darbeydi.. Tam rahat | hesabı yoktu. Her katta telefonlar sonra Konçitanın | ni öğrendim.,, Bin beni ne kadar alâkadar ettiği- 8 siz takdir edersiniz, Makalede deniliyordu ki: “Kadın, gemiden çıkmıya ha- zırlanırken tevkif edilmiştir. Üze- ri arandığı zaman üstünde Ma- dam Gonzales'e ait inci bir ger- danlık bulunmuştur. Emniyeti umumiye müdürü - müz Sinyor Fiyasko tarafından kurnazca isticvap olununca ger - danlığın Cems Kolls namında bi- ri tarafmdan verildiğini itiraf et- görünüşe nazaran Santa » Lucia cümhuriye- ti topraklarına sığınmış bulun »- maktadır. Şimdiye kadar birçok sansasyonel keşiflerde bulunmuş olan meşhur polis hafiyesi Bek- danlo derhal taharriyata (o başla- mış olduğundan Londra ve Mon- tekarlo polisi tarafından dahi ih- bar edilen Cems Rolls'in yakmda elde edilmeşi ve suç ortağı Kon- citaya San Benito hapishanesinde iltihak etmesi beklenilebilir. Bu da taliin aşk ile şevk ile edeceğimi zannettiğim bir za - manda işte polis tekrar peşime ta- kıldı. Kaçmaktan başka çare yok ama, nereye gidersin, nereye ka- çarsın?. Mesane Ah ihtiyatarz kadın1ı ven basamağı , alına bıraktığım! gerdanlığı ne diye alır da yakayı ele verirsin?, Gene işler karıştı!.. Kendimi emin bir yere atmak ve bilhassa şu Senyor Bekdanloya görünmemek lâzım. Düşündüm, taşmdım ve oto mobili satıp suçluları iade mecbu- riyetini tanımıyan (o Venezuelaya kaçmıya karar verdim. Fakat bir az gecikmek hatasını irtikâp et - tim ve bunun cezası gecikmedi. Bir gün otelden çıkarken yanı- ma küçük boylu esmer ve karga suratir biri geldi ve: — M. Cems Rolls lütfen beni takip ediniz? dedi. — Pardon, dedim, yanlışmız var,. İsmim Cems Rolls değildir. — Karakc'da izahat verirsiniz. — Fakat efendi., — Eğer hakikaten M. Cems Rolls değilseniz korkacak bir şey! yok. İ Kaçmak istedim, fakat etrafı- mı polisler almış bulunuyordu. Emniyet müdürlüğüne gittik. Burada büyük bir karışıklık naza- rı dikkatimi celbetti. Odalara gi- rip çıkanın, koşup gidenin haddi çalıyordu. Karşısına o çıktığımız zâman polis müdirini, başında şapkası olduğu halde ayakta bul- duk: (Devamı var) ———ğ—ğ——— YA, Sıvasta tenezzüh katarlar! Her sene olduğu gibi bu sene de devlet demiryolları idaresi Sıvas — Sıcak Çermik arasında tenez - züh katarları işletmiye başlamış - tır, Haftanm muhtelif günlerin- de bilhassa cuma günleri memurin dmla beraber polisin elinden kaç- “maya muvaffak olmuş. Makale- ve tüccar bütün halk trenle Çer- miğe akın etmeğe başlamıştır. Meme emme küreytrikemey yi görüşmediğini söyledi. Şahit ola- Dün bir ölümle tehdit davası görüldü üçü ve (Baştarafı 1 inen sayıfada) i ettiği iddia olunan, odavacıkızın eski nişanlısr.. Budapeştede bü-| lunan bu genç, “kıza oraya gelme- si için mektup mektup üstüne gön- dermiş, kız gitmeyince, kendisi İstanbula gelmiş ve onu O ölümle tehdit etmiş. Dava şekline göre... | Tüccardan İbrahim Ziya Bey tercüman seçilerek, davacıya da-| vasını anlatması söylenildi. Froy- layn Anna Şvarts, Almanca ola- rak kısaca anlattı: — Peşimi bırakmıyor, beni ra- hatsız ediyor. Mektupla tehdit et- tiği kâfi değilmiş | gibi, kalktı, Budapeşteden buraya geldi. Şim- di nişanlımla birlikte bulunduğu - muz evde, tabancaya el attı. Bun- dan başka, bir gün bana sokakta raşgelerek, gene tehdit / yollu çı- kıştı! Şahitlerin anlattikları Şahitler çağırıldı. Beyoğlu mer- kezinde polis Haydar efendi, kı- zın şikâyeti sırasında verdiği mek- tuplarm tercüme © ettirilmesinde hazır bulunmuş, o husustaki zap- tı imzalamış. O kadar.,, (başka bir şey bilmiyor. Dr. Engelman, ikinci şahit.. O- na da, Fransızca bilen bir tercü- man arandı. Terzi Yasef Avram efendi, seçildi. Nişanlının söyledikleri. Dr. Engelman kırk beş yaşında olduğunu, geçen eylülden beri kız- la nişanlı bulunduklarını, dava e- rak dinlenilmesine karar © verile- rek, yemin ettirildi, soruldu: — Ne biliyorsunuz? — Bildiğim şey, nişanlımın teh- dit mektupları aldığı ve bu suretle olduğu gibi, ayrıca, doğrudan! doğruya da tehdit edildiği... — Doğrudan doğruya © tehdit nasıl oldu? — Aleksander Şpitser, Buda - peşteden gönderdiği mektuplara cevap alamaymca, İstanbula gel- miş. Bir günkapı ( çalındı. Ben, açtım ve karşımda onu görünce hayret ettim. Aleksander Şpitser derhal içe- riye girdi. Salonda bulunan ni- şanlıma tehdit yollu sözler söyle- meğe başladı. Onun, kendisiyle beraber yaşşmasını istiyordu. Ni- şanlım, teklifini reddetti: “Çok rica ederim, beni rahat (o bırak!,, dedi. Bu genç, hiddete kapıldı. Hatta elini cebindeki tabancasına attı. Ben, bileğinden kavradım ve kendisini dışarıya (o çıkardım, Ni- şanlıma da, polise müracaatla ca- nmı korumak için tedbir alınması-! nı istiyebileceğini izah ettim. İşte, mesele bundan ibaret! İ Beyoğlu merkezinde, Budapeş- teden gönderilen mektupları ter- cüme eden Adnan Bey, mahkeme- ye gelmemişti. Adnan Beyi dava-| cı hiç © tanımıyordu. Bu itibarla, | hadiseye dair bir şey (bilemediği! neticesine varılarak, çağırılmasın- dan vaz geçildi. Okunan mektuplar... Müddeiumumi Nurettin o Bey, Mektup tercümelerinin okunması isteğinde (bulundu. Hayli uzun birkaç mektup, zabıt kâtibi Per- tev Bey tarafından okundu. Her Aleksander (o Şpitser, bu! mektuplarda aşkından, Froylayn| ncü cezada okunan aşk mektupları! bilecek hale geleceğ Anna Şvartsı çıldırasıya sevdiğin- den bahsediyordu. Mektuplardan birisi, hulâsa o- larak, aşağı yukarı şu mealdedir: “Anna! Gel, bir an evel Buda» peşteye gel. Eğer gelmezsen, öle- ceğim, Mahvoluyorum, * Bana acı, Anna! Ben, sensiz © yaşıyamam. Sen, benim için hayatta her şey- sin. Benim senden başka istedi- ğim, senden başka idealim yok.| Pek çabuk olarak, geleceğini müj-| delemeni (o bekliyorum. Pek ça- buk!,, | Gelmezsen adam öldüreceğim... | Başka bir mektubunda, cevap! alamadığı için sitem eden delikan-| İr, coşkun bir tarzda aşkını anla- | tırken, bir aralık “Sen buraya gel- mezsen, ne yapıp yapıp ben ora- ya geleceğim. Gerçi, parasızlık sıkıntısı içindeyim. Fakat, adam öldürerek para tedarik edeceğim. Öldüreceğim adamı tasarladım bi- le!.. Anna, gel, Gelmezsen, kan- İı bir vaka pahasına da olsa, beni orada bulacaksın. Mutlaka sana kavuşacağım!,, Diğer bir mektubunda da, yeis içinde kıvrandığını (yazan âşık, “En samimi arkadaşım olan Gustl,! dün bir motosiklet kazasına kur»! ban gitti. Onu bugün gömeceğiz. | Artık büsbütün yalnızım. Bütün| ümidim sende, Anna!,, diyordu. | Bir mektupta da, bugün işsiz ve parasız olmakla beraber, atiden! l deil daha evvel gönderdiği bir mek -| tuptaki “Biliyorum, benim seni geçindirecek param yok. Fakat, benim feragatim, acaba senin mesut olmanı temin edebilecek mi?.,, sözünden farklı bir düşün- ce ortaya koyuyordu. Bu mektupların okunması bitin! ce, davacr, Berlinden gönderildi - | ği kaydiyle, mahkemeye bir mek-. tup daha verdi. Bu, daha müphem ifadeli idi. Reis vekili Ali Hik- | met Bey, müddeitumumilikten € - sasa dair ifadesini sordu. Müddeiumumi Nurettin Bey, tehdit suçunun usulü dairesinde sübut bulmadığını, mektuplarda yazılanların sarih mahiyette olma dığiını, tehditten ziyade aşkın şid- detine delâlet ettiğini ileri sürdü. Buradaki ziyaret sırasında doğru- dan doğrüya tehdide gelince, bu- nun da tek şahidi kızın nişanlısı olduğunu, halbuki aradaki rakip» lik vaziyeti dolayısile onun tama- miyle bitaraf sayılamıyacağını, hulâsa şahitliğinin suçun sübuti - yetine yetmediğini izah etti. Her Aleksander Şpitserin beraetini istedi. Mahkemenin kararı — Sorunuz davacıya, başka bir diyeceği var mı?. Tercüman, kıza müddeiumumi- nin mutalâasını nakletti. O, bir an düşündü: | — Şu halde, dedi, katla görüşeyim! Bir an durdu. Sonra: — Hayır, hayır! Dedi. Ben ona mutlaka ceza verilmesinde! Israr etmiyorum. Bu, kanunun, ve mahkemenin bileceği iştir. Ne icap ediyorsa, onu yapsınlar. Ben yalnız rahatbırakılmamı, hayatı - mın emniyet altıma alınması için ! bir avu- | Dolfus ile Musolin! ay sonunda görüşecek Viyana, 12 (A.A.) Siyal mahafil, M. Musolini ile M. fus arasinda musammem mülâki <—. tın temmuz nihayetinde İtalyan! Riçiyone şehrinde vuku bulacağ! nı tahmin etmektedir. j İki devlet reisinin bu mülâkat siyasi bir mahiyeti haiz bulunm*” © makla beraber, bu esnada bey * N nelmilel siyasi meselelerin göz i den geçirilmesi mür-“-'*-, A vusturyanım Roma sefiri mülâkat ta hazır bulnacaktır. Kralcılık temayülâtına karşi, bir tezahür mü? Budapeşte, 12 (A.A.) — Azesli gazetesi, M. Dolfusun kabinesin de yaptığı değişiklikleri kralcıl temayülâtına karşı bir tezahül şeklinde tefsir etmektedir. Aslı çıkmıyan bir haber Ankara, 12 (Hususi) — Ü” niversite Roma hukuku Profesör Mişon Ventura Beyle profesör He” ningin becayiş edilecekleri haberi doğru değildir. Alâkadar zevali tekzip ediyor. ai Ölüm cezası Konya, 12 (A.A.) —1932 se“ nesinde konyanın muhacir paza' rında Mamuriye mahallesinde ce evlerine girmek suretiyle para* sına tamaan Yahya kızı Hava vi evlâtlığı Ayhanı feci bir | surett€ öldüren Sultaniyeli Abdurrahmar "si» ;, oğlu Mahmut ve Aksaraylı Yusuf İniri, oğlu Hasan haklarında konya ağı('» ceza mahkemesince verilen ölün, cezası bu sabah cümhuriyet mey” âa.jan - m mamamağ ılı e a) asılmıştır, il di ğe — Izmir 9 Eylül panayırı İzmir — 9 eylül panayırı mü nasebetiyle Bükreşten İzmire bü yük bir seyahat tertip edileceği panayır komitesi reisliğine bildi rilmiştir. Sinemalar açılıyo o (Baş tarafı birinci sayıfada) “ — İstanbul sinemacıları, İstan” bulluların en esasi: şefkat yurtları 0 lan Darülâcezeye vermekle mükellef oldukları müterakim vergi ve aids tamâmiyle vermiş olduklarından 8i16* maların kapatılmalarına da bittabi ka" nuni lüzum kalmamıştır.” Diğer taraftan sinemacıların işleri" ni takip eden heyet namına Şadi v€ Cevat Beyler de: “ Sinemaların Belediyece kapat" ması dolayısiyle mahkemeye vaki mü” racaatlarını geri aldıklarını, vergi *€ resim yüzdeleri sinemacılara ağır £ diği için meselenin İktisat ve Ticarti bakımında tetkik olunarak işin tes” yollardan halli zımnında hükümet n€* dinde teşebbüste bulunduklarını Darülâceze aidalını tanıyarak teyit #© i tiklerini söylemişlerdir.” b müracaatta bulundum! nd id Muhakeme bitti. Ali Hikim© Nusret ve Tahir Beyler, kars”. İ kısaca müzakere ettiler. Müdd* umuminin isteğini isabetli ör ayni esastan sözler birlikte olar beraet kararı verdiler. Karar, tercümeedildi. kre” elbiseli, kırmızı bereli, sari sf ve mavi gözlü kız, neticeyi 59 ri bir halde karşıladı. Reis “* Ali Hikmet Bey, bundan “yi tehdide uğrarsa, adalet kapı#' daima açık bulunduğunu, di etti. Froylayn Anna Şvarts, K bir gülümseyişle, başını eğdi * şekkür etti... N

Bu sayıdan diğer sayfalar: