pimli Sa RS EE SANS EE ği vive Beni fazla hivram ” Vakıt'ın Edebi Tefrikas a e EL 0 Baba-Oğul 46 i Nakieden: Selâmi izzet Evet, bir an ümidimi kestim. Kendi kendime: Başıboş gezmek, aklına eseni yapmak insana paba| İiya mal oluyor, dedim. Bu sebep-! ten hapse de girdim. Bugüne kas dar başkaları mes'ut olsun diye düşnüdüm. Biraz da kendi saade- timi, rahatım: bulayım.,, İşte on: &n sönra mesele değişti. Haya- “m değişti. Bazan yaşamaktan nefret ettiğim anlar oldu. Yer yü- #ünde didinmekten ne çiakrdı?.. zünde didinmekten ne çıkardı?...! Denize atılmak ve bir daha çık -| mâmak her şeyden iyi değil miy- 52. Hayır,değildi, çünkü İhsan! vardı.. Ama ölümden kim kurtul -| Muş. Dün kaçtın, bugün kaçarsın, Yarın yakalanırsın.. Bir gün belki de şaşacaksınız. Ama şaşmak da! boş. Ben adam öldürmekle maz- sundum, Öldürdüğümü ispat etti- ler. Ben de: —bPek âlâ, dedim, katilim. Mahkâüm edin beni. Artık sehpaya gitmem kaldı. Günümü bekliyorum. İşte bu ka- dar, Hilmi Müşfik haykırdı: — Anladık ama, sahiden öldür dün mü?, Sahiden katil sen mi - sin?. Sahiden katil misin Hasan?. Kaya Hasan sapsarıydı: — Artık bir şey sormayın. ör dürmüş olayım veya olmıyayım. Aramızdaki eski dostluğa güve -| nerek, sizden iki şey rica edece- ğim. — Nedir?. ZE Evvelâ vanacağınıza söz ve- finiz, — Kime söz vereceğim, Kaya | Hasana mı. Katil Hasana mı?.. Kaya Hasan doğruldu. Ateşli gözlerle Hilmiye baktı: — Siz insan adamımız Müşfik Bey. Oğlumu seviyorsunuz, çok seviyorsunuz. Çocuklar, babala - tmın deliliğinden, cinayetinden mes'ul müdürler?, Sizden İhsana dair bir şey rica edeceğim. Selim Nazımın katili olsam bile, bu ri- Samı reddeder misiniz?. k -— Amma mahkemede ti — Katil olsam bile... Cinayetinden © soğukkanlılıkla bahseden bu adamda, Hilmi Müş- fik, bir eza, bir masumiyet hisset*! Hilmi Müşfik ömründe titreme- Mİşti. Fakat bu adamın, can çe * kişen ve ölüme mahküm adamın karşısında ürperiyordu, korkuyor: | a, — Ne istiyorsan söyle, yapaca" İma, dedi, ni Ben sehpada, ip boynumda İmek istemyiorum.. Bu derece $€ şeftiz bir ölüme lâyık değilim. apishanede ölmek (istiyorum... “enliyor musunuz?. Verem elini Şal tutmıyacak, beni cellâttan turtaramıyacak sanıyorum. iz Verem mi?.. Bol güneş ve am bir hayatla seni ölümden Ttarırım ben, , 7 Artık iş işten geçti. Şimdi Hcama gelelim. Sizden bir kitap ie: Okunacak bir kitap... e tabın arasına, zehirli, kuv- i bir zehire batırılmış bir kâ » dedin! | bif vaziyete nihayet verdi; çift- rt . aj yun. Bu kabildir. değil — Evet. — Ama cok kuvvetli bir zehir! mmasın.! ak Kâğıdı yuttuktan, ciğnedikten bir az sonra öleyim. — Bu kâğıdı hangi kitabın ara- sına koyayım ?. — Bir alfabe arasına koy, O- kumayı o kitaptan öğrendim, bel- ki ölümü de ondan öğrenirim. — Peki, | — Söz veriyor musunuz?. İ — Evet. | — Teşekkür ederim, Biraz düşündü: — Şimdi ikinci ricam.. Bu İhsa- na dair., Ali Naki beyin evine gi: deceksiniz.. Ali Naki, unutmayın. — Tanırım., Ne münasebet?, — Benimle ne münasebeti var diyeceksiniz. Kendisini pek az ta- nırım,, Aam elinde bir kâğıt var.. Bana İhsana bir şeyler vereceği: ni vaadetti, Size bir zarf verecek, | mühürlü bir zarf.. Ne sorarsa sor-| sun, sakın cevap vermeyin.. Size! Gülfemden bahsedecek.. Ben Gül- İ femi unutmak istiyorum. Siz de| ondan konuşmayın., Vereceği zar| fı alın ve saklayın.. İyi saklayın...) İhsan yirmi yaşına gelince açarsı- niz.. İçinden ne çıkacak görürsü- nüz.. Bir varidat.. Şimdi bana o- raya gideceğinizi, zarfı alacağımı: | za ve vaktinden evvel açmıyaca- ğmiza söz veriniz. (Devamı var) Buğday Alımi MM baş snra birine sayılan) müsbet müdahalesiyle izale edile- bilen istikrarsızlığın tekerrürüne| meydan bırakılmıyacaktır. İ Zirast bankasi umum müdürü Kemal Zsim Bey bana dedi ki: “«— Adana ve Mersin havali - sinde buğday piyasasının ilk açı * İsşı esnasında © fiatlarım düşmesi, Mersin tüccarlarının evvelâ fazla talebte bulunmalarından ve sonra birdenbire piyasadan çekilmele « rinden ileri gelmiştir. Bu vaziyet haklı olarak çiftçinin sızlanması - nı mucip oldu. Halkçı hüküme - timizin gösterdiği alâka ve verdi- ği emir üzerine bankamızın vaktin de yaptığı müdahale, bu gayri ta»! çiyi sevindirdi. Kıbrıs cinsinden olan buğdayların 3 ve yerli buğ- dayların da 2 kuruş 75 santim - den mübayaası, piyasada yalnız Çukurova çiftçisine değil, bütün köylülerimizin lehine bir istikrar temin etti. Ziraat bankası, köylü menfaatine buğday piyasasına hakim bir vaziyettedir. Bundan sonra piyasalarda köylü zararına iş yapılamaz. o Hükümetimizin köylüyü behemehal himaye etmek hususunda çizdiği yüksek prog - ram, bankamızın en esaslı kıla - vuzudur.,, Sıvasta yapılmakta olan silo bitti Ankara, 12 (Hususi) — Vekil ler heyetine verilen buğday mü - İ den alınan malümata göre, mebu- EY Yunan | kabinesinde UBaştaratı 1 ion sayıfada) . olduğundan Çaldaris Parar günü ya- pılması mukatter olan askeri geçit | resminin tehirini emretmiş ve her ih- timale karşı asayiş ve nizamın halel- dar olmaması için gayet şiddetli ted birler almıştır. Bü tedbirlerin neden İleri geldiği hakkında sorulan gilale Başvekil: “Ka- nuni nizamın muhafazası için, icabı halinde muhalefete mürataat etmekten çekinmiyeceği” cevabını vermiştir. Atinadan Son Al- dığımız Haberler : e a a Zabitlerin terfii bir mesele! Atina, 12 (Hususi) — Muhalif Patriş gazetesi yazıyor: Dün zabitler arasında görülen hummalı faaliyet, harbiye nazırı Ceneral Kondilisin kendilerine va ki olan beyanatı neticesidir. Har- biye nazırı, zabitlere başvekilin muhaliflerle anlaşmak niyetinde bulunduğunu, bu itibarla zabit : İerin terfii yıl dönümü meselesin- de fedakârlıklarda bulunacağını, hükümet nezdinde müdahalede bulunmak için kendilerine ihtiyaç hasıl olması melhüz bulunduğu cihetle, vaziyeti dikkatle takip etmelerini tavsiye etmiştir. Harbiye nazırının zabitlere va" ki olan bu beyanatı, başvekilin taraftarları ile zabıta tarafından! öğrenilince dün geceki fevkalâde inzibati tedbirlerin alınmasına lü- zum görülmüştür, Ceneral Kon - dilis, zabıtanın bu tedbirlerini öğ- renince, kendisi de mukabil inzi- bat tedbirleri alınmasını ve birin- ci nümüne piyade alayının ve hü- cum arabaların her ihtimale kar şı hazır bulunmasını emretmiştir.| Başvekile mensup olan zabit - ler, zabitlerin terfii yıl dönümü lâyihasının kabulünde ısrar etme- sini ve kendisine karşı besledikle- ri bütün muhabbet ve merbutiye- te rağmen, bu meselede Ceneral Kondilisin noktai nazarı terviç edeceklerini bâşvekile söylemiş - lerdir. Zabitler tarafından vaki olan bu teşebbüs, başvekil üzerinde te- sir etmiştir. Başvekil, vaziyetin tasfiyesi için yeni intihabat yap * tırmağa meyletmektedr. Atina, 12 (Hususi) — Ayan meclisi, dün zabitlerin terfii yıl dönümü lâyihasını tadilâtla kabul etmiştir. Müzakerede hazır bulu- nan” Ceneral Köndilis, lâyhanm aynen ve bilâtadil kabulü husu * sunda ısrar etmiş Venizelist aya- nın lâyihada yaptırmak istediği tadilât, - fırkacılık zihniyetinin mahsulü olduğunu söylemiş ise de sözünü dinletememiş, Venizelist olan ayan meclisinin ekseriyeti lâyihada münasip gördüğü tadilâ- tı yapmıştır. Hükümet mahafili, ayan tara - fından yapılan bu tadilâtı lâyiha- nm reddi suretinde telâkki eyle- mektedir. Hükümet mahafilin - san meclisi, ayan tarafından lâyi- hada yapılan tadilleri reddedecek bayaa merkezleri yirmiye çıkarıl- mıştır. Muhtelif yerlerin vaziyeti i yerlerinden istenilmektedir. 4000 tonluk Sıvas silosu ikmal edilmiştir. > Zilede silo yapılıyor Zile, 12 (A.A.) — Ziraat Ve- kâleti burada 4 ilâ 6 bin ton buğ- day alacak bir sile yaptırmağa karar vermiş ve gelen mühendis» ler, istasyon civarında silonun ye-; Ver İm ielerdir.. İnşantm) na vakit başlıyacağı henüz belli: İ detin geçmesini bekliyecektir. ve lâyihayı tekrar müzakere ede- rek aynen kabul etmek ve kanun mahiyetini almak için kanunu ©- sasice tayin edilen iki aylık müd- Hükümet gazeteleri, lâyihada tadilât yapmış olan ayan meclisi- ve şiddetle hücum ediyorlar. olmamakla beraber, silonun bu sene alınacak yeni buğday mah - sulüne yetistirileceği kuvvetle tah min olunmaktadır. YT Meğer çoluk taşlarile yaptıkları oymalardan ibaret! TRKE ET ET » 5-- VAKİT Türk - İran hudutlarında Neler gördüm? Yazan: Erzincan mebusu Aziz Samih Kilisenin divarındaki mühim ve tarihi yazılar 13 TEMMUZ 1034 —— A > | çocuğun çiviler ve çakıl | Ziyaret denilen mevkiin yanın-| tık buralarda bu tarih kış başlan- dan Baş kale görünüyor. 18 ağus- gıcı demektir. Bulunduğumuz ye- tosda (Deir) yahut (Kanlı kili- rin denizden yüksekliği de 2200 | se) yahut (Şikefti) nahiyesi de-| metredir. Geceleri çadırlarda ba- nilen yere geldik. Nahiye A rınmak epeyce zor olüyor. Dir den (Elbis) yoliyle (Kaşgul) kö- | yüne geldik. Yolumuz Büyük Zap | İda | ırmağının kenarlarından geçiyor « du. Büyük Zabın kaynakları Kaş- ,gul ve Karahisar 'dağidir. Biz | Kaşgul civarında * İran ve İngiliz heyetleriyle beraberdik. Ruslar | | Hanik civarında idiler, | | 21 Ağustosta İngiliz topograf | | heyeti reisi Miralay Rayder ordu- || gâha gelerek ava çıkmış olan ko- || misyon kâtibi Mösyö Habardın I- ran cihetinde Aşnok köyü civarın- J da Kürtler tarafından atılan kur « | OE | şunlarla elinden ve ayağından ya- | | > en olduğunu haber verdi. N ngiliz heyeti yaral ş Beyazıtta kışla kapısında | j,, Ard. Ki dad zi olan bu köyde 50, 60 kadar ev. raya nakletti. Habardı ziyaret et- | var, Meşhur bir kilisesi olduğu -| tik. Bütün heyetlerin en genç ve | nü Mösyö Minorski söyledi. Ken-l faal ve çok sevilmiş bir arkadaşı. disi askerleriyle ve Madamiyle | nın bu kazaya uğraması hepimizi gezmeğe gitti. Ben de arkaların| kederlendirdi. Fakat yaralar e < dan gittim. Mösyö Minorski Mak) hemmiyetli değildi. Ateş eden ta taşı gibi yumuşak bir taştan! yapılmış duvarlar üzerindeki çiz- gilerin hangi lisandan, ne türlü bir yazı veya işaret olduğunu an- lamak için Ermeni papasiyle çok ciddi konuşmağa dalmıştı. Ma - | dam, gülerek bana dedi ki: | — Bu yazıları her kesten evvel ben keşfettim. Bunlar çocukların! ve köylülerin ellerindeki çakılar, çiviler ve sair sivri şeylerle duvar üzerinde oynamalarından husule gelmiştir. Yazılık, antikalık falan yoktur. Papss palavra atiyor. Hakikaten de böyle idi. Kilise bir ket ve bir salonla daha içerisi de bir odadan ibaretti. Kapının | üzerinde (Sen Jorj) un kabartma” sı var. -En içeride bir perde gös! terdiler. Burası, Mösyö Minorski| yet göre (Sen Bartelmi) nin ve Er- meni papasına göre Kirkor pey - gamberin mezarı imiş, Binanm hıristiyanlıktan daha eski olduğu ve Sen Jorj heykeli - nin sonradan oraya konulduğu ri- vayeti de vardır. Ve hakikate çok yakındır. Ermeni papası bizi ziyarete gel» di. Bize bile Ermenilik propagan- dası yaptı. Ermenistanı 6 kadar büyüktü ki Büyük İskender bile bu memleketlere sahip olamamış- tı. İrandeki Pişdatyan, Sasaniyan, Kiyanyan, Aşkânyan gibi (yan) ile nihayetlenen hanedanların hep Ermeni oldüğunu iddia ediyordu. Biz buna mufassal bir tarih der- si verdik amma galiba hiç te ikne edemedik. | Bazı yeyecek almak için Baş kaleye yolladığımız arkadaşlar geldiler. Her şey pahalı imis. Pi- rinci sekiz kuruşa, şekeri beş ku- ruşa a'mıslar, Ağustosun on dokuzu oldu. Ar- Kürtleri Iran hükümeti şiddetle a- ramağa başladr. di Biz Kaşgoldan kalktık. Vadi - den geçen yolda ilerliyoruz. İki | tarafımızda elli, altmış metre yülk- sekliğinde müthiş kayalar var, Fa kat bunların da bir güzelliği var. Bir ssat kadar yolumuz böyle kö, kunç bir güzellikle sürdü. Aşağı Telik köyündeki karakol çavuşu - nun bir kahvesini içerek tepelere çıktık. Kotorda çadırlar görünü- yor. Buradan derelere tekrar ine- rek Razi'ye geldik. Artık Saray kazasina yaklaşmiştık. Dağlarda da eski yükseklik ve çetinlik kal- mamıştı, a Harbi umuminin en zorlu kav galarının havadisleri hudut seya- hatinin zevkini kaçırmış, herkes kendi memleketini o düşünmeğe başlamış, hudut meselesi ehemmi- | yetini kaybetmişti. Mevsim de ilerlemiş, ağustosun 25 ini bul - muştu. ş Saray kasabasının şarkında ve şimalinde 18 kadar köyde oturam lar o (Takuri) . aşiretindendirler, Reisleri Hüseyin Bey Ahurikte turuyordu. Bu aşiret bir ihti süvari alayı teşkil etmekte oldu p ğundan seferberlik emri üzerine toplanmıştı. Sarayın garbindeki 27 köyde de (Mokuri) aşireti v. di. Bunlar da toplanmıştı. i Milân aşireti Saray civarında | Bilecek, Şerefhene, Engiz, Kor- can ve diğer 12 köyde oturuyor- du. Şemiski aşireti Saray kazar sinin Futur tarafındaki hudut ci- varında bulunan köylerde idiler. Bunlar, Milân aşireti ile beraber bir ihtiyat süvari alayı yapıyor - lardı. Bu alaylar Sarayda top - lanıyorlardı. Ni “a (Devamı Yar) a *