iz ei evlat Nuri Beyin en büyüğü yirmi al-| tı ve en küçüğü on bir yaşında olmak üzere sekiz kızı vardr. Bir, tek erkek evlâdı olmamıştı. Bütün| uğraşmalar, bütün gayretler bu harikulâde mahlüku dünyaya ge- tirememişti. Bu keder zavallı adamı mahve- diyordu. Erkek evlâtların kızlar- dan daha işe yarar bir matah ol-| duklarına bütün kalbile inanan Nu ri Bey bu isteğini daimi bir iztırap halinde içinde taşırdı, Baş vur- duğu çarelerden hiç biri fayda vermemişti. Bir cok ilâçlar keşf eden ve gazetelerin son sahifele- rile eczanelerin camlarında ismi büyük harflerle bulunan meşhur bir doktorun tavsiyesile yazılı bir kaç psikoloji kitabı bile oku-| ? Fakat beyhude!,. Saime! tombul yanaklı bir türlü vaz muşlu. Hanım dünyaya kızlar getirmekten geçemiyordu. Nuri Bey artık ümidi kesmişti. Dostlarına karşı yeni bir ağız kullanmağa başlamıştı. Bütün ah- baplarına, eşide, dostuna kız ev- lât sahibi olmanın ne büyük bir saadet olduğunu anlatıyor, kendis| sinin bir türlü inanamadığı bu ha- kikate başkalarını © inandırmağa çalışıyordu. “Kızlarımı ğim?..., Bu dehşet verici sual onu bilâ-| fasıla taciz eder, uykusunda bile; rahat bırakmaz, uyandığı zaman zihnine musallat Oolan bu suali daha müthiş bulurdu. Bu sabit fikir 1 temuz 1934 ge-! cesi mahsulünü verdi. Nuri Bey harikulâde bir rüya gördü. nasıl evlendirece- # » * Güneşli bir gündü. Şehrin s0 kaklarında dolşıyordu. Fakat ga- rip bir hal nazarı dikkatini celp etti. Etrafta, sokaklarda, park-| larda bir tek kadın görünmüyor- du. Her yerde yalnız erkekleri vardı. Nuri Bey kendi kendine: | — Allah allah... Kadınlar han- gi cehenneme gitmiş! Diye »öyle- niyordu. Birden yavaş yavaş bir oğultu halini alan sesler işi hayreti büsbütün arttı, Bir âz sonra caddenin nihaye - tinden müthiş bir kalabalık gö- ründü. *O tarafa doğru yürümeğe başladı. Halk birbirini itiyor, el-| lerile hareketler yaparak bağrışı- yordu. Merakla kalabalığın ara- sma karışan Nuri Bey bu kesif halk kitlesinin yaldızlı bir araba- nın etrafını çevirdiklerini; “atları sökülmüş olan arabayı ahalinin; çektiğini hayretle gördü. Arabanın etrafını sivri uçlu, parlak silâhlarını haavda sak! İyarak “Geri! Geri!, diye bağı-| rân muhafizlâr çevirmişti. Ara- bada yumuşak yasdıkların üzerine şeytan bakışlı genç bir kız kurul- muştu. Üzerinde mavi ipekten bir elbise vardı. Başında elmas bir taç piril pırıl yanıyordu. O vakit insana ancak rüyada nasip olan geniş bir anlama kabi-| liyetile Nuri Bey etrafında dönen) bü esrar düğümünü çözmeğe mu- vaffak oldu. Dimağında birden-| “bire parlıyan bir ışık ona her şeyi i du. İ meşgul edemiyordu. İ merden bir sarayda oturuyorlar- izah etti: Alman doktorlarından Sehr.' Yazan; « varzmann harikulâde bir ilâç keştil : emişti. yaya istediği cinsten evlât getire-| biliyordu. Bu büyük keşiften son- ra herkes dünyaya erkek evlât! getirmiş, kadınlar yavaş yavaş a- zalarak dünya geniş bir kışla ha-| İni almıştı. Nuri Bey bu fani'dünyada sekiz kızı ile kalmıştı. Ve sanki yeni bir kontenjan listesi neşredilmiş gibi dünyaya bir tek kadın gelmi-| yordu. Kendi kızları ile beraber! dünyada kala kala yirmi üç kadın| kalmıştı, Netice meydanda idi.. Her kadın milyonlarca lira adiyor- du. Prenslerin, bangerlerin, bü- yük devlet adamlermın paraları bu yolda sarfediliyor, gençlik he- yecanları bir başkasının karısına kur yapmak yolunda tükeniyordu. İ Sokaktaki gürültüye . gelince; bu» nu anlamıyacak bir şey yoktu. Her ne zaman yirmi üç kadından biri sokağa çıksa bu gürültü kopuyor.| herkes birbirini yemeğe başlıyor- Kazara yirmi üçten biri s0 - kağa bir adım atss erkekler der- hal ayaklarma kapanıyorlar, etek- lerini öpüyorlardı. Maazallah etrafları silâhlı a- damlarla çevrilmiş olmasa kala- balığın bu nadir ve kıymetli mah- lukları yutuvereceği şüphesizdi. Büyük, çok büyük içtimai bir inkılâp olmuştu. Ne milkiyet, ne| de sermaye meseleleri insanları Hitler, Mus- solini unutulmuştu. Yalnız bir fi- kir cereyanı dünyaya hakimdi. | Milyonlarca insan: “Hiç kimse bir tek kadını kendisine hesredemez; bu tabiate karşı gitmektir.,, diye bağırıyorlard. Ne olursa olsun, bu esnada be- şeriyete hediye edecek sekiz tane kıza sahip bulunan Nuri Beyden| daha zengin bir fani tasavvur ©- lunamazdı. Bu şayanı hayret rüya onu cens| petin yedinci katina çıkardı, Mer- Kapılarının önünde sekiz at- Evin uç- bir or dı. lı bir araba bekliyordu. suz, bucaksız bahçesinde kestre mütemadiyen ilâhi nağme- ler çalmakta idi. Odasmda içi ek maslarla dolu bir kasa daima gözü! önünde bulunuyordu. Nuri Bey yalnız başına uyuma- ğa geldiği odada birdenbire göz- lerini açtı. Başı ucunda sekiz kız” larından biri Bir taraftan! opu uyandırmağa çalışırken bir taraftan da: -- Baba, . Hatice evleniyor, u- yan! Diye bağırıyordu. Nuri Bey, uyku sersemliği ile| birdenbire yerinden fırladı. Kurur| muşboğazından kelimeleri güçlük- le çıkararak haykırdı: Kiminle? Prensle mi? Aman dikat etsin.. Sakın erkek doğura- yım demesin hs1.. — Ne prensi canım.. ba!. Deli mi oldun?. İ Nuri Bey kendine geldiği zaman saadetinin bir rüyadan ibaret ol-| duğunu anladı ve bir anda cenne-! tin yedinci katından cehennemin yetmiş yedinci katma yuvarlandı- ğını hissetti. Simdi sekiz kızı da basına top- İanmış, yukardan asağı (o ikinci; | vardı. Uyan ba- Bu ilâcı içen herkes dün-| Y | konseri, 24.05 tagannili cazbant. Pazartes 2 Temmuz ? R.Evvel muz w RE 43 1048 Sab h 5 433 Öğle (2.6 İkindi ni Akşa; 2 Yatsı nsmın > Yılın geşes güleri İw Kalan şüzler (4 TâTa 19,40 147 İ $1d La yi "6 “ » | .. İl 45 İİ Rapyo | SgSugün 18,30 dan 19 ye kadar Fransızca ders, 19'dan 19,30 w kadar Ruşen Fe- | rit bey tarafından musiki müsahabesi, 19,30 dan 21,20 yö kadar Türk musiki | heşriyatı. (Mesut Cemil, Ruşen Cev. det, Kemani Cevdet, Şeref, İbrahim beyler ve Vecihe, Belma hanımlar.) | 2120 den 21,30 a kadar Ajans ve bor- sa haberleri, 21,30 dan 22,30 a kadar Stüdyo orkestrası. Hafif musiki. 128 Kh», Varyov musikisi, müsaha! pürisi, müsahab kestra konse, : s5 m. — 1015 dans 0 plAk ile operet po.) popiler senfonik or - Haberler. 28,13 piyine İ sonatlarından mürekkep konser, 28,16 siirler. 23.25 dans musikisi. 24 müsühnbe, i 823 Khz. Bükres, İ$i m. —1$ — . 15 her) günkü neşriyat, 19 konser ve malisahabeler.| 10 üniversite, 20,15 radyo orkestrası 31 koni) ferank, 3115 oda müsikisi. 21,45 aşk şarkı « alrmın güfteleri, 22 taganni. o 2240 piyano konseri, 28 haberler, 545 Khz. Radapeşte, 856 m. — 20 piyano kon 0,40 müsahabe, 21,20 plâk ile ope - ra, konferans, 72,45 Budapeşte musiki. heyeti tarafından konser, 24 Konferansa, ?L15 #igun mesaisi. Ki. Prag, 470 m. -— 1910 şük, Almahca neşriyat, 20,10 karişı kneşriynt, 21,45 Vieliy. den naklen Fransız modern musikisi, 718 Khr. Roma, 420 m. — 21,45 Campart. den naklen dinleyicilerin arzularına göre par-| çalar. 25 Varyete. 24 haberler » | 056 Khz. Brtalan, 316 m. — 20 radyo er- kesirası, müsahaba, 28,45 piyano o kanseri, 24,15 sinema orpu konseri, Kir. Denterhlandernder 1511 m — O YAS Chambezrlain) skeçi, 32 meşrli hafif musik 25 haberler, 2$.A0 spor. 2345 haberler, 24 dans musikisi, Khz. Viyana, 507 m. — 20.20 Morsal mnat- Ki takma (ikuartet). 22,15 Tespit edilmemiş. tir. 23 kaberler. 28.15 konferans, 28,35 piyano 252 Khz. Lüksembarg, 18404 m. — Skandi- savya neşriyatı. 20 plâk. 20,15 haberelr. 20,20 plâk, müsahabe, 20,85 pâk, 21 radyo orkes - #rası. #İJ5 haberler, 11,40 konserin devamı 3 pik. 22,30 büyük konser. (radyo arkeatra- "1). 28.25 tagannili İtalyan — operetleri, 23,40 dans plakları, ZAYI 926 senesi liman (dairesinden aldığım cüzdanımı zayi eyledim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin | hükmü yoktur. Nuri (1247) VAKIT Gündelik. Siyam Gazele (stanbul Ankara caddesi, (VARFT) yurdu TELEFON NUMARALARI: Yazı işleri telefon: 24379 tanre telefonu 14310 af adresi: İstanbul — ÇVAMFİ) Pratn kutum Na aa ABONE BEDELLERİ: Türkiye m Er, 3 . 140 Ecnebi 2100 ir 4 “. , 00 Senelik # aylık s aylık 3 aşkı TLAN DORETLER yılularında vap Vlesri #nrların ilan se) Tik sayıfada 280 tri $0 kuruştan başi kuruşm kadar çıkar. Büyük, fazla, devamlı Hân verenlere alı ayrı bandilat vardır #tesirnli ilâ n bir satırı 10 kuruştur KUÇUK ILANLAR: Uk denen 00, üç Geleni Gi ve on defasi 100 kuruştur ân verenlerin bir defamı mecc& Dört satırı göçen ilânlarım fazla tırları beş kuruştan benap edil? Bir defası kardeşlerine otuz lira aylıklı, bir kâtibin telip olduğunu . hararetle müjdeliyorlardı. “ “BİN ! Fakat kaplan İ rı da yüklenmişti. Bütün ihtiyar zabitler gibi, kap; tan dahi verilen emirlerin niçin | ve ne sebeple verildiğini sormak ve düşünmek itiyadında değildi Onun nazarında emir emirdi. O - nun için gece yarısı tam saat on ikide söylenilen yerde bulunmuştu. Ortalık karanlıktı, çünkü barp halinde bulunduğu için liman di- hilinde ancak bir iki fener yan»! yordu. Kaptan karanlıkta etra- fına bakınmakla meşgul iken genç bir bahriyeli zabitin yanında zu- hur ediverdiğini görmüştü.. | İkisi de bir kelime bile teati et-| memişler, fakat ellerini şapkalar! rma götürerek selâmlaşmışlardı. Bu esnada kaptan genç bahriyeli zabitin yüzünü tetkik. etmekten kendini alamamıştı. Bu tetkik nelicesinde genç bahriyelinin kız gibi güzel bir delikanlı olduğunu anlamağa (muvaffak olmuştu. Kaptan gemicilik (hayatında bu kadar kıza benziyen bir bahri- yeli mülâzim görmediği için fev - kalâde hayret içinde kalmıştı. Bu| işin içinde büyük bir sır olduğunu | anlamakta da güçlük çekmemiş | vazifeşinas bir a dam olduğundan hiç sesini çıkar- madan zabiti vapura göndermiş ve kendi kamarasına yerleştirmiş | tı, Genç zabit kamarada yalnız kalınca başındaki bahriyeli kaske. tini çıkararak başını sallamış ve derhal kumral uzun © saçları bir ipek çerçeve gibi güzel (yüzünü ihata etmişti. Violet Magg haya tinin en büyük macerasına doğru| gidiyordu.. Öğleden sonra Swan-| sea vapuruna iki İskoçya alayı ile) bir Amerikan fırkasının ağırlıkla" Koca nakliye vapuru gece yarısından sonra #naj ikide limandan hareketle Man: denizini geçmeğe başlamıştı... Violet Magg ertesi sabaha ka- İ dar mükemmel bir uyku çekmişti Swansea vapuru Banlogne lima: nına girerken düdük çaldığı za- İ man casus kız uykudan uyanmış! İt. Hemen başına şapkasını giy- miş ve üniformasını düzeltmisti Ondan sonra kaptan gelerek ka a pıya vurmuş ve Violet Magg ka| pıyı açmışlı. Dilsiz, selâmı müte- akip ikisi de vapurdan çıkmışlar: | dı. Hava kapalıydı. İnce bir yağmur yağıyordu. Swau- odan üç yüz metre kadar uzaklaştıkları esnada arkadan yavaş yavaş bir otomobilin geldiği görülmüştü. Bu! — otomobil onların önünden geçmek | üzere iken, kaptan daha ne oldu. ğunun farkma varmadan Viole'' * Magg derhal otomobile atlayıver- i müş ve otomobil son süratle ora -| dan uzaklaşmıştı, Hayret içinde kalan kaptan toz ve o dumandan başka bir şey görememişti. Violet Magg'ın (o İngilterede Fransaya geçmesi nasıl hazırlan! mış İse seyahatinin diğer teferru:| atı da ayni dikkat ve (o ihtimamla yoluna konulmuştu. Fransada, İs viçrede ve Almanyada bh) | rafta bir deri bavul İM ME Kararma MASKELİ KADIN Violet Mog kapıyı açmıştı: Dilsiz selâ- mından sonra ikiside vapurdan çıktılat 62 — İngiliz ajanları bu büyük seyahal plânının muvaffakıyetle — tatbiki için bütün teferruatı en ince nok- talarına varıncıya kadar (o düşün- müş'erdi. Fakat bu ajanların hiç Yirisi ne Violet Magg'dan, ne de enun yapacağı işten haberdar idi- EN vs. , O otomobil Violet Magg", rıh - tumdan şehrin o kenarmdaki bir köşke götürmüştü, Bir Fransız ca» susu olan bu köşk sahibi de ağur- tosun sekizinde sabahleyin bir İn- giliz bahriye zabitinin köşke gele- ceğinden ve arkasındaki bahriye üniformasını çıkarip o Amerikalı bir salibiahmer hemşiresi kıyafe- tine gireceğinden başka (bir şey bilmiyordu. Diğâör birisi, bir İn- giliz casusu da, saat on bir deo köşkte bulunacak olan hasta bakı cı hemşire Gladis Young'a mühür- bili- yordu. O İngiliz casusu bu mü- hürlü zarfın içinde Giadis Young lü bir zarf teslim edeceğini İ namına tanz'm edilmiş bir pasa - pot, bir çok para ve Luganoya ka- dar bir şimendifer bileti bulundu- ğundan haberdar değildi. . Violet Magg iam saat on ikide oköşkten çıkarak yaya olarak yö- İlk sokâk kös, bekliyordu Bu otomobil önu alarak şimendi- rümeğe başlamıştı, şesinde bir otomobil fer istasyonuna götürmüştü. Elin. deki bilete göre kendis'ne tahsis üstündeki duruyordu. kompartı- edilmiş olan mevkiin Bu bavulun anahtarı man kapısının sağ tarafındaki yat. tığın arkasında gizlenm'sti, Violet Magg öğleden sonra Parise vasıl olmuştu. Kız Pariste kalmadan şimal istasyonundan çıkıp Liyon istasyonuna gilmiş ve orada tek- rar teene binerek Cenuba doğru hareket etmişti. Ertesi günü Vio- let Magp İsvicrenin Lozan şehrin- de bulunuyordu. Kız tabii Fran sa ve İsviçre hudutlarını kolaylık- la geçmişti. 10 ağustosta akşam geç vakit Lugano gölünün kena - rında Villa Gereseoyu ziyaret et - mişti. Kızı getiren otomobil vu. zaklaştıktan bir çeyrek saat sonra Villanın deniz kenarında © kaptsi önünde bir mo'ör B motöre bir kırmızı salip hemsi biner binmez motör son süratle gölün sularını yararak (o uzaklaş- mıştı. Violet Magg bu motör se - yahati esnasında © arkasındaki hemşire kıyafetini çıkararak artık madam Thurn kıyafetine girmişti. Madam Thurn İsviçre tabiiyetinde idi. Kocası İsviçre gazetelerinin Berlin muhabiri idi. Mösyö Thurn Berlinde Charite hastahanesinde hasta yatlığı için madam (o Thurn kocasını ziyarete gidiyordu, İsviç- redeki Alman memurları mada » mın hasta kocasını ziyaret etmesi için Almanyada üç hafta ikameti- ne müsaade etmis'erdi. (Devamı ver)