e — 6 — VAKIT 2 TEMUZ 1934 Meraklı bir sergüzeşt romanı Edgar Pip'in | son maceraları | Yazn : Arnold Galopen “ Zavallı İngilizin yüzüne dikkatle bak- tım,aramızdaki benzerlik beni şaşırttı Sam Oh olsun şu Kazimir denilen © herife! Müsabakada (birinciliği, ikinciliği ve üçüncülüğü değil yir- minciliği bile kazanmamış. Bu hal kendisini Edit'in nazarmda tabii yükseltemez. Fakat acaba şimdi nerede bulunuyorlardı? Herhalde karımla beraber Parise dönmüş o- lacak? Bütün gazinoları ve eğlence yer- İerini araştırdım.. Hiç bir tarafta Edit'in izine erişmek kabil olma- dı. Karnaval çılgınlıkları devam e- diyordu, fakst benim de canımı! sıkmağa başlıyordu. Eğlenmek is- temiyordum. Kendimi çok yalnız © hissediyordum. Kara bir yeis için- de idim. Ah Edit , ah” Edit ! Keşke © seni tanımaz olaydım. Şimdi sen- © siz ne yaparım ?. Param var, fakat © bu parayı işletmiyecek, çoğaltmı:| > yacak olursam yakında gene mete- — Jiksiz kalırım. Hiç bir iş yapmadan! iş yaşamak, hem de rahatça yaşa- 5 mak istiyen bir adam için 180 bin! > frank nedir? Bana yalnız bir ev -| lenme acentalığı açmak yardım e- debilirdi. Niste yerleşebilirim. Bu- Tası büyük bir şehirdir, zengini — çoktur, evlenmek isteyipte tanıdık ları olmadığından muvaffak ola-| © jmıyanlar goktur. Uzun zaman düşünüp taşındık- — tan sonra Niste kalmağa karar ver- “dim. i © Şehir gürültülerinden sinirlen- — diğim'için günümü sahillerde, ka- rampa geçiriyordum. Ya uyuk- © İuyor ve yabut gazeteleri oküyor- dum. Ötedenberi gazete okuma-| sını çok severim; şunu da itiraf &- > deyim ki, gazetelerden aldığım il- “hamlar pek çoktur. Bir gün gene sahildeki yerime — giderken liman yakınında kumlar üzerine uzanmış gayet şık elbiseli > biradam gördüm. Bana uyuyan bir “adam tesirini yapan bu meçhul “kimsenin gece şampanyayı biraz la kaçırdığını ve burada yere uzandığını zannettim, Fakat yanı- na yaklaştığım zaman elinde re- > volver olduğunu ve beyaz gömle- nin üzerinde kan izleri bulundu- “ğunu gördüm. Ne olmuştu, bilmi- yorum. Eğildim ve kimse tarafın- “dan görülmediğimi anlayınca cep- lerini araştırmağa başladım. Ceke tinin cebinden çıkardığım bir cüz- danda beş İngiliz lirası ve bazı ev-! rak vardı. Adamcağızın bütün ser-| “weti bundan ibaret kalmış. Cüzda-| nın diğer gözlerinde bulunan ev-' rakı tetkik ettim. İngilterede Nev- tİ'de ikamet ediyormuş. Banker! ve adı Cems Rolls imiş. Ölü- kim olduğunu gösteren yi ir pek çoktu. Zavallı İngilizin yüzüne dikkat- baktım ve aramızdaki benzerlik şaşırttı. Ayni kıra kaçan saç- ayni yüz çizgileri, ayni burun, vücut ve ayni boy. Diğer cep- bir top anahtar ve bir tütün 1 buldum. Zavallıyı tama- nile soyamazdım. Bunun için anah ırı ve tabakayı bırakıp cebine, de aşırdığım Jan Şrader na- h er pasaportu yerleş- 4 sunuz? Bu andan itibaren yeni bir şah- siyet takınmış, Mister Cems Rolls olmuştum. Az sonra da sahile gi- derek ilk tesadüf ettiğim polis me-| muruna sahilde bir cenaze gördü- ğümü söyledim. Bunu yapmıyabilirdim. Fakat u- zaktan bir balıkçı tarafından gö-| rülmüş olmaklığım mümkündü. Bunun için gördüğümü söylemek en doğru hareketti, Polis memuru sördu: — Bir cenaze mi dediniz? Ne-| rede? — Şurada tepeciğin ardında. — Boğulmuş birinin cenazesi mi? — Hayır... Zannedersem... Gi- dip bir görünüz. — Vay canına... Bu hafta için-! de bu üçüncüsü! Adetâ bir salgın. Benimle beraber geliniz. Polisi takip ettim. Cenazenin yanına geldiğimiz zaman ölüye baktı ve başmı sallıyarak: — Kibar bir insan... Ben bura- da kalayım, siz de lütfen polis mer. kezine kadar gidip bir: teskere göndermelerini o söyleyiniz. Sizi zahmete soktuğumu affediniz. Ben gidersem serserinin biri ölüyü $0- yabilir. l hk Sonra ismimi sordu: — İsminiz?.. Niste mi oturuyor- — Evet, Univers otelinde oturu- yorum. Ölünün cüzdanmı çıkarıp kartını polise uzattım. — Pek âlâ, dedi, belki malüma» tımıza müracaat için merkeze ça- ğırılırsınız. bir Bundan sonra polis merkezine gidip bir tezkere göndermelerini söyledim ve “İngiliz piyasası, ,de nilen yere gidip kanapelerden biri. ne oturdum. Fakat kuşkulanmağa da başladım. Soyduğum ölünün siması bir an gözümden uzaklaşmı- yordu. Allah verede bu nankörce ha- reket benim için meşum olmasın.. Ben oldukça evhamlı ve hurafele-| re inanır bir adamım. Belki şah-| sımı tekrar değiştirdiğime (fena ettim. Yaptığım hareketin netice- lerini tamamiyle muhakeme ettme- dim. Şüphesiz gazteler bu ölüm vakasından bahsedecek ve pasa » portta yazılı isimlere istinaden ö - lünün adını, adresini vereceklerdir ve M. Jan Şrader de kemali hay- retle “cenazesinin kumsalda bu - lunduğunu,, okuyacaktır, Maska - ralığı düşününüz! Polis tahkikata başlıyacak ve mesele karma karı- şık bir şekle girecek.. Bundan başka belâya bakınız! ki polise adımı, yani Cenis Rolls'in! ismini de vermiştim.. Artık Nis-| te kalamazdım; tüymek icap edi-| yordu. Evvelâ İtalyaya gitmek aklıma: geldi. Fakat bunun için bir pasa -| port almak lâzım. Çeünkü hayat-| ta yerine geçtiğim adam bir pa -| saport almağı akıl etmemiş, etsey- miş çok işime yarıyacaktı, (Devamı var) İT TE HABERLE Başkasile evlenmesine izin vermediği için.. Asurilere ait bir heykel bulundu |. İ 5 Urfada bulunan heykel Urfa, (Hususi) — Urfa etra - fındaki surlar zaman zaman taşla- rından istifade edilmek için yıkıl- maktadır. Geçenlerde bir bina için hazırlanan bir temel kazılır- ken ameleler büyük bir taşa tesa- düf etmişlerdir. Büyük zahmet ve itina ile çıkarılan bir buçuk metre irtifamdaki bu taş Urfa tarihini aydınlatan bir heykeldir. Bu hey- kel beş metre mikâbı ve takriben iki ton sikletindedir. Cebinlik gibi bir örtü altında öturan kadın elini yanında duran| çocuğun başıma koymuştur. Hey» kelin sol tarafında yukarıdan aşa- ğıya doğru bir yay vardır. Maarif | idaresinde okutulan bu azı we) rin yapısı olup “Bedua dalet Ha-| na Heleninea Hanmat şaza,, cüm-| lesini ihtiva etmektedir. Tercüme- si “Bu bedeni yaptıran eleni Nea kadın ile kızları Hanmat ve Za za,, imiş, | ömer Cemal Eskişehirde Bir araba çamura | gömüldü Arabacının cesedi bulunamadı Eskişehirde bir köylü hayvan- | başka bir kadınla münasebet pey- i dalamış, iş ilerledikçe ilerlemiş İ zı etmeği düşünmüş, bir akşam e- | vinde meseleyi Hafize hanıma aç- mıştır. Hafize hanım ön iki yıl İ raftan arazi verilecektir. larına su vermek maksadiyle is - tasyon köprüsü civarında Porsuğa yaklaşmış ve atlarını başlamıştır. | Su içmekte olan hayvanlar bir. sulamağa denbire suya doğru ilerlemişler - dir. Tam bu sırada arabanin su-| ya gömüldüğü ve koşulu olan at- ların arabanın ağırlığı ile yüzemi- yerek su içerisinde kayboldüğu görülmüştür. Kazayı görüp etraftan koşanlar suyun üzerindeki ufak su kabarık- lardan başka hiç bir sey göreme» mişlerdir. Uzun araştırmalar neticesinde! araba çıkarılmış, hayvanlar da ölü ! olarak ve şişmiş bir vaziyette bu- İunmuşlardır. Fakat arabanın sa» hibi suyun içinde kaybolmuştur. Bazı kimseler bu adamcağızın a- rabanın altında kalarak çamurla ra gömüldüğünü tahmin etmekte dirler, Bekçi Ramazan Sİ gi —i pi karısını bir kaç yerinden yaralayıp öldürdü Samsunda tuhaf sebepli bir ök| dürme hadisesi olmuştur. Samsun çarşısının eski bekçi - lerinden Kosovalı Razaman, on iki senelik evlidir. Fakat on iki senelik karısından o bıktığı için ve nihayet Ramazan sevgilisini! eve getirmek, hatta evli olduğu halde bir kere daha evlenmek iş-| Ramazan, bu işteki kas' nuni manileri göz önüne getirme-| den önce karısı Hafize hanımı ra-! temiştir. lık kocasının kendi üstüne evlen- meğe kalkmasından - fevkalâde hiddetlenimiş, bu izdivaca asla ra- | zı olmıyacağını söylemiştir. Hafize hanımım “mümanaatı karşısında da Ramazan âğa hid » âsecumiş, on iki senelik karı ko- canın arası fena halde açılmıştır. Bundan sonra da Ramazan ağa ile Hafize hanım sık sık kavga etme ğe bşlamışlardır. | Ramazan ağa, karısının üstü- ne evlenmek isteğinden bir türlü vazgeçmemiş. arzusuna mani teğ-|. kil eden Hafize hanıma karşı kini gittikçe artmıştır. Nihayet birkaç gün evel Ramazan ağa, © karısına sokakta rasgelmiş, gizlice takip etmiş, kadın hanım hanımcık eve girmiştir. Hafize hanımdan son- | ra kocası da eve girmiş ve tekrar kavgaya tutuşmuştur. Ramazan a- ! ğa, karısına: — Ben başka kadınla evlenme- ğe karar verdim, evin anahtarını bırak, derhal çık git, yoksa seni kebertirim! Demiştir. Kadın bağırıp çağı» rarak etraftan imdat istemiş, kom şular feryadı duyup yetişmişler, bu arada Hafize hanım evden ka- çıp canmı kurtarmağa muvaffak olmuştur. Fakat komşuların ba- şma üşüştüğünü gören Ramazan ağa, büsbütün hiddetlenmiş, e - linde bıçağı olduğu halde sokağa fırlıyarak karısının peşine o düş müştür. Kadınım komşulardan Emin efendi isminde birisinin eyi- | ne sığımdığını görmüş, kapıya da- yanıp zorla içeriye girmiş ve Ha- Fize hanımı orada bıçakla birkaç yerinden yaralamıştır. Ramazan ağa, karısının kan. lar içinde yere serildiğiği görün- ce dçşhalaklı başına gelerek Piş- manlı uymuş vel adinin evinden çıkarak doğru O müdelu- mumiliğe gitmiş, hadiseyi haber vermiş ve teslim olmuştur. Ağırca yaralanan Hafize hanım, hastahaneye nakledilirken. yolda ölmüştür. Ramazan ağa © tevkifhaneye gönderilmiştir. Adliyece takibata başlanmıştır. —ş————ğ—ğ———— .,yşş Aşiretlere arazi dağıtıl- mıya başlandı Tarsus civarında kurutulan 90 bin dönümlük bataklık © yerinde meydana gelen münbit araziye aşiretlerin iskânı için ölçülme işi- ne devam edilmektedir. Bütün'a - razinin filamaları dikilmiş ve köy yerleri tesbit edilmiştir. Köylerin kurulacağı © yerlerde! tapusuz arazi varsa istimlâk edile-; cek ve yahut buna bedel diğer ta- İskân işleri için bir komisyon teşekkül etmiştir. Ölçülen arazi komisyon marifetiyle nüfus nisbe- tine göre aşiretlere taksim edile- cektir, Köylerin plânları da yapılmış” tır. İskân edilecek olan aşiretler de bina inşası hazırlıklarına baş-| lamışlardır. Öyle umuluyor ki son bahara kadar muhtelif kollardan çalışılarak evleri ikmal edecekler dir. e Izmir limamna girip çıkan gemiler 934 mayıs ayı içinde İzmir İli manına giren çıkan vapurlar ve yelkenli gemilerle motörler hak - kında ticaret odasınca bir istatis- tik tanzim olunmuştur. “Bu isttis-| tiğe göre 49 Türk, 2 Fransız, 16| Yunan, 1 Amerikan, 3 Rus, 2 İs- veç, 4 Felemenk, 2 Yugoslav bandıralı vapur girip çıkmıştır. Bundan başka ayni ay zarfında limanımıza muhtelif bandıralı 50 yelkenli gemi ve 68 o motör girip çıkmıştır. Bir köylü araba altında ezildi Bartında gece yarısı değirmen- den dönen Karakoç köyünden Ab- dülkadir oğullarından Durmuş oğ- lu Mustafa, Karapınar karakolu na iki ve merkeze altı saat mesa- fede nasılsa arabanın tekerlekleri | altında kalarak ezilmiş ve ölmüş- tür. Kazanın vukuu esnasında başka kimse (o bulunmadığı için Mustafanın bu kazaya nasıl kur- ban olduğu meçhuldür. Yalnıziki ihtimal vardır: Birisi: Mustafa a- raba üstünde uyumuş ve bir aralık sarsıntı ile yuvarlanarak un yük - lü arabanın tekerlekleri altında kalmıştır. Diğer ihtimal: Arabanın önüne inmek isterken müvazenesini kay- bederek düşüp ezilmiş olmasıdır. Tahkikata devam olunmakta- dır. ği Bir köylü boğuldu Bartında öküzlerini sulamak için köy altındaki dereye inen Horna köyünden Deli Ömer oğul larından Mehmet oğlu yirmi yas- larında Ömer, bir aralık her na- sılsa suya düşüp boğulmuştur. Akşam üzeri, öküzlerin yalnız olarak eve döndüklerini fakat Ö- merin ortada olmadığını gören a- ilesi halkı, onu araştırmağa çık- mışlar ve nihayet cesedini derenin sığ bir kısmında bulmuşlardır.