Küçük Hikâye ; Küçük i i biriki Fatma bir ananın, bir babanın) Karık bir mana. İçinde ancak iki, bi Hrt Hasan Bey hali! tane ateş var.. Pencerelere kâğıtlar ya- ş Gülel ie adi çi olan akıl. pıştarılmış. Yerde bir tek yatak. İçinde © öaçi Re iyi kalpli oldu-! iki küçük çocuk yorganları sırtlarına al herkes ıkaralar babası”) muışlar. biribirlerine sokulmuşlar.. İsın- İ ismini vermişti | İ Küçük Fatma da bakan Gİ Şetipmi | e "ia . © Gördüğü bir taki yetişmiş angal başındaki hafif, renksiz bir ka yyl Ayyy Babasi ğ > * İİ e e a fair karşında kali) öm daki aş e ear Giyen ı Oğtuna Hediye Verdi ! Wüssimiyyiiiüyyyiririyye nel | dım etmek isterdi. geldiği kadar yar. Yerde ufak bir tencere. Kapağı açık. e e e e e e dg Bunl li | i Mz ire verdi ve kaç: (o Küçük Fatma bunu görü N Bil M 3 yl are unları Biliyor Musunuz? i a ürüye gitti. dı. Başı dö iç bi SE ye Müthiş bir kaş günü ii. Üç günden! e Mine öl ve BŞ VE vey lise Para nedir ? 1 — . e NE alalı ee AM Serie? İŞ urmuş, tramvay yolları bile ka 77 İşte küçük hanımcığım.. Bu kü - asında kullanılan m Yy öğ — GL panmı:| illerin babanı öldü. Ben de. çamaşıra (para) var. Acabı bu hedir?. Böy | Jayvanları sevini: Yalnız bizim memleketimizde. | iğ | Küçük Fatma, kara; fırtnaya, tipiye. ege gidiyorum. Aldığım! le bir sual karşısında kalınca: eviniz m bütün dünyada Oumumi w bakmıyarak sm şile ev kirası veri : ğ İn a ye, Bşk Bala karma ei eke) > Amma iirip şey. Arm ib. ONLARA ekini ri hep altın | e vard ça “parası da| günden beri taliimiz fena. Hava müt- parayı da kim bilmez.. diyeceksi- Y di Edi SR deri ştü. Sebebi ne diye? | Mm, a niz. ardım Ediniz ! | im Kolay: Altın ve gümüş $ & va fırtınalı ve tij * dönüşte ha-| le nerede iş bulunur! Kim ça - v H Jar i i ya insanlarında makbul ç arel Mw ie rma otomebile bi-| maşır yıkatır, tahta sildirir? Elimizde Dn ne olduğunu, ne mekik İyem im evi bir madendir. Çünkü azdır. E- 4 E ml mo nesini olan san eliz kürk e dp bain 5 4İĞ; çat e ildiğini her halde i- | içinde faidesiz, lüzumsuz hiç kak "Mİ der altın da demir gibi çok bu - m © caktı, Herkes memnun. Gülü al mi Kömürcüler de pek fena e:| “770 MA; Dünyada ilk in- $ yoktur. Hepsinin bize faidesi verdir | lunsaydı altının kilosu da 5 kuru N İ larda, teneffüslerde oynuyor, a sözü öldliz ilme ll beş kuruşa sat. ri — “e başladılar. Bir- Fakat faideli olanları bize alışmış bulu- Tİ sa satım alınırdı. a ik i ik içi » ir) ü r i ; v kene HU Ty” km içinde bizim köçük Fa Tabii herke| veremiyorlar. Al kızım. m da v1zemek venleceletir. Bürey Yİ yy e e ak irleri | 9 Miçe ie a van Sİ mba göl Ta eğ ve kazar han Arar citiler. Bunlar © Kesler olmasaydı, evlerimizi türel işte gümüş ve altın devirlerin | ? ei | volacağız,, » "ayecek, içecek ve giyecektir: İ basardı. Burnumuzu, dilimizi siçanlar de insanların para (taşıması Z0r ! fi sl a | © Küçük Fatma bu sözlg” 0, 6 Make) ilk zamanlardaki bu maddeler de İ yerlerdi. r işti, Hele 100 tane altın lira taşı * İ | © Biraz behyede kartı mad, mea tün damarlarının çek” ui | tabii bir çiğ balık, bir elma veya Kedileri seviniz, onlara yemek vw mak bir hamallıktı. 1 Pütün sm biribirine giri. Y. | men yaşarıyarşambı yda yol ee başka bir şey e? Ga e mi Mühim ve tanmmış bankalar o e bee JE ve İİ, Kadıncağız sözünü değildi. Insanlar çoğaldıkça çalış- | niz. Sonra her tarafa pinler. zaman (o (banka kâğıdı) yani knpelir. Koi ne Başlarını! şarı | , . hüngür hüngür ağlamağa tılar. Ve çalıştıkça bu gibi madde- Bıyıklarını kesmeyiniz. Sonra kolaj (banknot) isminde bir nevi kâğıt o | İder geçirdiler. Eldivenleri; marağai böyle birr. ler de çoğaldı. Ama, işin garip bir | alamaz, hissedemez ve fareleri tutamaz. çıkardılar. Bunların altınları ban- Ey llken seme dye iğ Hansmefendi.. dedi Benim gibi tarafı vardı. Bazı | insanlar çok | Çünkü kedilerin kolu ama makinesi be kanım kasasında duruyordu. Gür e km tee nde yardımı ancak ba | kurnaz oldukları içim balık tutu-İ Tacdmaş Kedileri dövmeyiniz. Fazlaj zel ipekli kığda basılmış olan bu mein halefet edeceğini ad mler ipe a El memek İyi tarmılarlar... İ banknotlar çok kolay taşındığı, EĞİNİ adılar. ayr Elmer geye e A, Geray rare Evlerimizi kimij 5 > İ | vardır YEK girmiş, yere eğil-| çıkardı. Cebindeki bütün parayı kadın) S-* çok zaman sarfettiklerinden | bekler. Sürülerimizi kim muhafaza #der, için A tarafından rağbet gö" rüyordu. Amma umumi. harpten yarin 5 kartopu yapıyor, uzaklara atı - yor, kahkahalar mektebin bahçesini dol duruyordu. Diğer sınıf ta muallimleri ile birlikte bahçeye çıktığı için şimdi ye- »i bir vaziyet olmuştu. Her iki smıf ara- sında bir kartopu muharebesi... Bunu düşünen yaramazlar avazları çıktığı ka- dar haykırdılar: — Muallim Bey kartopu oynıyalım. Kartopu.. Dördüncü sınıfla karşı karşı- ya olmaz mi? Her iki sınıf muallimi evet, hayır de- meden yaramazlar iki taraflı oldular. yağdırdılar, cağıza uzattı ve hiç bir şey sö kapıdan fırlayıp çıktı. Kara, tipiye, fırtınaya bakmıyarak yoluna devam elti. Geç vakit eve geldi- ği zaman annesi, babası onu ağlamık - tan gözleri kızarmış olduğu kelde gö - rünee merak ettiler. O sessiz olarak © günkü olan şeyleri anlattı ve hımçkıra giyecek tedarik edemiyorlardı. İşte bazı. insanda, fazla yiye- cek, bazı insanda da fazla giye- cek olunca bunlar: — Sen onu bana ver, ben de sa na, sana lâzım olan şeyi vereyim. hımçkıra ağlamağa başladı. * Babası ve annesi küçük Fatmanm nun oldular, Ona birçok para verdiler. Bileziklerinin yerine daha güzelini aldı- lar. Masalcı easy sana saa arar Dediler, ve bunu karşılıklı değiş- tirdiler. Ama, gene insanlar çoğalmca "bu malları değiştirmek zorlaştı. Öyle ya, ben kunduracıyım.. E- limde, avucumda kundura Var. ben öyle Sabahlara kadar bizi yabancılara ke kdirn muhafaza eder. Köylerde yasavan lar köpeğin faidesini daha iyi bilir. cek veriniz. Onları seviniz. Dövmeyini: kızdırmayımız. Sonra sizi ısırırlar. Ağızları salyalı köpeklerin yanına kulmayınız. Belki ü pek rsurırsa derhal yaptırmayanlar Türler. ş sne her memleket altm ve giz” müş paraları kasasına doldurdu. ra) vardır. kâğrt paralara (banknot) *İ Sebebi de banknotları söyliye söyliye dilleri alışmış olmasından ileri gelmek- tedir. pod | imdi bütün dünyada (kâğıt pa- alışmış insanlar derler.. eski zamanlardaki Bazı dilleri akat karnım aç. Şimdi Küçük Fatma biraz yaramazdı ama bu derece haşarılıktan da hoşlanmazdı. Bir kenara çekildi. Küçük arkadaşları - ni seyre daldı. Bir aralık birdenbire bir şey oldu. Bahçenin köşesinde bir çocuk kafilesi toplandı. Derhal kahkahalar yük seldi. Acı bir ses bu kahkahalar ârasın- da kalpleri parçaladı. Küçük Fatma ne olduğunu anlamak için o tarafa gittiği zaman ne görsün. Öteki sınıftaki bir kız üzerine yaramaz erkekler kartopu atıyorlar. Kızın arka- sındaki paltosu çok kuvvetli olmadığı i- çin çekiştirirken onu da yırtmışlar. Kız- cağız yarı çıplak avazı çıktığı kadar ba- arıyor. Gördüğü manzara küçük Fat- mayı korkuttu. Derha) muallim beye ko- şarak vaziyeti anlattı ve muallim bey © tam zamanında yetişti ama. Kızcağızın elbisesi yırtılmış, soğuktan tirtir titri » yordu. Muallim de yaramazlara cezalar verdi. Paydos zili de çaldığı için herkes dağildi. Çocuk Müsabâkası Yavrularınızın en son fo- toğrafını bize gön | | ... — Nerede oturuyorsunuz kardeşim? — Uzakta... — Şimdi böyle nasıl gideceksin? EL bisen yırtık. — Haydi beraber gidelim. Küçük Fatma hemen oradan geçen bir otomobili çağırdı. İkisi de beraber bindiler. Kızm evine doğru uçarak git-| tiler. — Şu ev bizim.. — Bu ev değil, âdeta karışık sokakların © içi i kulübesi | ür i yeni yl MM 1 << Ken veya örkek 10 yaşına kadar yav- 'veği gayri ihtiyari sızladı. Fakat otomo- sre — moni oi bi Sleğret de bilden inip &ve girince nasıl olup ta bu 2 — Fotoğraflar kart postal veya daha facia karşımda birden bire düşüp ba- Miyüik boyda atmalıdır. e 3 — Yoloğraflarım arkasına yavrumuzun i Müsabokumeza iştirak eden çoruklürdan: Öztürk (Bir ay evvel iki yaşını doldurmuştur, 15 kile gelmektedir) 1953 sendel başında tertip ettiğimiz gü #el ve gürbüz çocuk müsabakası vesiletiyle bir çök yavruları tanıtmış ve onlars bir çok &n hediyeler vermiştik. 1984 senesi günel ve gürbüz çocuk mü- aabakamız da geçen batindanberi bağlamış- tar, Müsabakamıza iştirak etmek çok kalay- > saa NA EEE .. .. Fi 1934 Gürbüz / |bir ekmekçi kunduraya ihtiyacı meği çok olsun. Bu çok zor bir kıymetli şey buldular Bunu da elden ele değiştirmeY© dılar. Bu kıymetli maddenin adı | da (para) dır. bulacağım ki, onun | olsun ve ek-| İşte insanlar kendi aralarında başla kelime bulunuz. olsun.. Birinci ve “Beş harfli bir Bir hayvanın ad! | beşinci harflerini kaldırmca arka- ya giyilir bir $€Y göstersin.,, Doğru halledenlerden 150 o- kuyucumuza muhtelif hediyeler vereceğiz. Hediyelerimizin içinde kıymetli şeyler vardır. Hal varakalarma isimlerinizi okunaklı yazarak “YAKIT gaze- tesi çocuk sayfası muharririne,, gönderiniz. ismi ve adresinizi okunakiı dolarak yazınız. 4 — VARIR olarak gönderiniz. ize gönderilen ber fotoğrafı sera te miu- hakkak şürette gazetemize bisacafız. Bunların basılması bittikten sonra bütün Anndöhü ye İstanbul okuyucularımızm işti” gekilön bir seçme yapacağız. hediyeler vereceğiz. yiniz, cak yeri neresidir?.. DÜNYANIN EN SICAK YERİL| Muallim — Ali Efendi, söyle * bakayım.. Dünyanın en sr Ali — Mangil zaman bizim küçük oda.. ŞAŞMIŞ! —— Sarmısığı hiç sevmem.. Fa kat çemenli pastırmıya bayılırım. Buna ben de şaşıyorum. — Ben de şaşıyorum ya.. DENİZ! Bir adam seyahat ederken bir | kaşıbaya uğramış. Üç gün kal mış, Gittiği günden geldiği güne kadar hep yağmur yağmış. Seya hatten döndüğü zaman: —S. kasıbası nasıl bir mem- lekettir. Diye sormuşlar. O da hiç istifini bozmadan kı- saca cevap vermiş: — Deniz gibi. —— USLU DURMASA! Anne — Bak oğlum. İşte (Çocuk sayfası mubarririne) | böyle kuzu yaramazlık etmiş. An- | nesinden kaçmış.. Kurt ta onu ye miş. Çocuk — Eğer kuzu usulu dur- saydı o zaman biz onu yerdik değil mi? koyduğumuz | fendi. » | BURUN PARMAĞI Muallim bey burnunu karıştı İran küçük Aliyi gördü, Muallim —Buraya geliniz, e- Ali geldi. Muzllim parmakla - rını göstererek sordu: Muallim — Bunların isimleri nedir?. Ali — Baş parmak; ( şahadet parmağı, orta parmağı. Yüksük parmağı, serçe parmağı! . Muallim — Şahadet parmağı ne demek... Türkçesini söyle. Ali — Muallim — Senin gibi (o yara» mazlar burnuna ( sokarlarsa bu parmağı burun parmağı! derler.. —— SULAR NEREYE GİDİYOR? — Ahi... Derelerin suyu nereye gidiyor, bakayım?. — Denizlere gidiyor, baba.. — Güzel, ya denizler ne için taşmıyor.. —— Denizde o kadar çok sünger var ki... ARMUT Muallim — Oğlum.. Armutlar ne zaman toplanır. Yaramaz — Bahçedeki köpek bağlı olduğu zaman! |