— 10—VAKIT 3 MART 1934 Mister Enraytla konuşa konuşa evine kadar vardık. Sonra kendi- sinden müsade iştiyerek ayrıldık. — Bu köpeğin balinde bir to- haflık var, Onun bu derece ürkek olmasının sebebi ne?. Onun ya- bancılardan bu kadar korkması, «szslı bir şeye delâlet ediyor. Bu cins köpekler, hiçbir vakit bu şe- kilde hareket etmez! Markam, bu sözlerle alâkadar — Evet, dedi, köpeğin vaziyeti çok fena, çok hazin, fakat onun bu zavallı haliyle Arşerin evinde vukubulan hadiseler arasındaki münasebete akıl erdiremiyorum. — Fakat benim aklımdan çok müphem bir şey, geçiyor. Bütün — Bundan ne çıkar?. — Bu şeraitle katilin hüviyeti arasındı çok mühim bir münase- bet var, Bu münasebet yarın anla- sılacak... Fakat Vans yanılmıştı. Çünkü o akşım Arşerin evindeki vaziye- ti büsbütün karıştırarak bir hâdi- se vukubuldu. Ve bu suretle hâdi- se yepyeni bir safhaya girdi. Markam yemeğini bizimle be- raber yemiş, saat on bire kadar bi zimle kılmış, sonra kalkıp git mişti. Gece yarısından tam iki saat dı ve beni derin bir uykudan w yandırdı. Telefonun oçalmasma Birkaç e bölme sola öp vap verebildim. Markam, Vanar, arıyordu. Seyyar telefonu, Vansın odasına götürdüm. Vansı uyandı- Tıp telefonu eline verdim. Vans, Markamm söylediklerini dinle - di. Sonra telefonu bırakıp esnedi, gerindi ve yatağının" çarşaflarımı üzerinden attı. Vans bana bıkarak anlattı: — Vans Dine, dedi. Grassi de rurulmuş. İnin pençeresi Cuma, 12 teşrinievvel, gece yarısından sonra saat 3 Vans yatağından fırlıyarak kalktı, Ben de hemen gittim. İki- iniz de'evdan'sccle sorle. çekti. Arşerin evine doğru ilerledik. O- zaya vardığımız saman Markam da,His de oradaydılar, Uşak Gambelin rengi uçmuş, tiril tiril titriyordu. İkinci kata çıktık. Evin cephe tarafına yürüdük ve Gras- sinin dairesine girdik. His ile Mark-m, Grassinin ya- Markam Vansı bir zatı daha tak» dim ettiz — Doktor Jacob Lobsens Gam- bel tarafından davet edilmiştir. D. ktor, hastanm karyolası yar nmda bir sandalye üzerinde otu ruyor ve hastayı muayene edi- yordu. Grassi, sırt üstü yatmıştı. Sır- tında beyaz ipekli pijamalar var. | yi di damdan müsaade almadan a dı. Rengi sapsarıydı. Bizden tarı- fa olan kolu, mütemadiyen oyna: yap duruyordu. Yatak çarşafın ve pijamalarınm üzerinde kın vardı. Gözleri “kapslıydı. Fakat dudakları kıpırdıyordu. Doktor ayağa kalkarak: Sonra Vansa döndü ve: — Grassi, dedi, sol kolundan vurulmuştur! Vans, Grassinin yüzüne baktık» İ tan sonra doktora döndü ve: — Yara, ne mahiyette?. dok- — Darbenin hedefi şiryanı kes- mekti. Fakat ona muvaffak ola- madı, Fakat bununla beraber bir hayli tahribat yapmıştır. lanılmış olması muhtemel mi2. — Çok muhtemel! nı hastaneye naklede- emen maklettirece- Hastaneye naklolunursa, yarın va ziyeti düzelir. Vansm gözleri hâlâ, Grasinin üzerinde dolaşıyordu. Vans dok- tora tekrar sordu: meden birkaç sual sorabi miyiz? Doktor, Grassinin üzerine ii derteceğim. Sedye çinde gelir. Doktor telefona doğru git Onun odasından çıkması üzeri- ne Grassi gözlenrii açtı ve Vansı ne müthiş yer! Vans odanın içinde dolaşıyor. tuğımı unutmuş gibi duvarları ve yordu. etti. Kapının tokmağını çevirdi. Grassinin ayakkabılarına baktı. Bunlar, yatağın hizasında duru- yordu. Sonr: odan i Valet dairesinin kapısını açi riye baktı, Sonra şark tara pencerenin yanına gitti. Pencere- nin perdesin! çekti. Sonra tekeri kepadı, Elbise dolabını aça: çinde eşyayı gözden geçirdi. “| hayet lâmbaları söndürdü ve a4 » | Vans, lâmbayı tekrar açtıktan sonra Grassi sağlam kolunun dir- seğ'ne dayanarak kalktı ve sor dur ir bir şey varın | sor, sana re” senı karıştırmak mı?. Vers, yatan o van #ndalvaya oturarak 80 — Mister Grassi! ğim! Muvakkat bir sargı sırdım! | İ TAKVİM Cumartesi 3 MART 6 Zuhicce RADYO | Bugün İSTANBUL — 18 Plâk © neşri; 18,30 Fransızca dere o (müptedile ve unahsus) 19 muhtelif neşriyat, ajans haberleri, 1930 Türk musikisi meşriyar tirak edecektir.) 21 Ruşen © Ferit Bey tarafından konferans, ajanı haberleri, 21,30 Necip Yakup Bey orkestrası tarar fından hafif musiki, VARŞOVA : 1916 m. 17,40 Hastalara teseli neşriyatı, 18 Ruhi neşriyat. 19.20) sanında konferans. 23,15 Plâk ile oda ve salon musikisi, 24 Müsahabe, 24,05 Hafif musiki konserinin devamı. BUDAPEŞTE: 550 m. 17 sesi plâkları. 20,40 Stüdyodan du. Kendisi, Grassinin yaralı yat- | zemini tetkik ediyor, eşyaya bakı- | Vans, daha sonra kapıyı tetkik | 23 Veres Sigan takımın konse- VİYANA: 507 m. 18,10 Andre Hum- mer takımının konseri. 19,45 Aktüalite. 2030 Eva Hadrabova tarafından şarkı: 21,10 Nasihat. 21,15 Viyana musi- di. Nabzmı eline aldı. Gözlerinin | Pis sonra Vansın hususi telefonu çalı | i ISTANBUL BELEDİYESİ Şehir Tıyatrosu Temsiiler akşam 5 19,30 da Efendisi "| Opereti. Yazar: Musabip zade Celâl Bey, UM Vw Türkiye Senlik ep EE memleketinizde âdet değil mi?. a cevap vermek uzun ım, benim, di- ntikamdır. N emin ettiz —iBanler; kalacağımı çerda | olunuz. Fakat sen de bize yardım Devamı ver) - İİ memleket dolaşalım!,, Şimdi Yollarda avare dolaşan, köşe- Psikoloğlar, “hâşarat, dediği- Sokak serserileri gezginci iyiig Sokak serserileri gi Tren onların, vapur onların arkadaşiyle dar yaptığı kısa bir gezi Bu bir uzun hikâye mevzuu dur... On bir yaşını yeni dolduran Ha- Hil, bugün artık kaldırımların ço- cuğu değildir! zi Kaldırımların dünkü “Haşere,, ii, bugün Galatadaki, çodukları 18» lâh yurdunun en namuslu, en ter- biyeli ve hayatı en düzenli çocu- gadur... Ben Hallonun hikâyesini, kendinden duyduğum gibi, anlata” cağım... : — Sekiz, dokuz gara — diye Hallo söze başladı — bamın dayağı bir gün beni ie kaçırdı ağabey... Onun bir lâfı var diz İnsanın medeniyete girebilme- | # si için kötek birebirdir... Ben öyle pek te huysuz bir oğ- lan değildim, ağabey... o Amma, ne bileyim, babamm medeniyeti- İ ne bir türlü giremedim ki, dayek- #IZ geçen bir gün olmuyordu. Ca- | nrma tak dedi... Karagümrüklü Selâhattin diye, ben yaşta bir arkadaşım vardı. Ne ana, ne baba... O Karagümrükteki evinde dedesiyle beraber oturu" yordu... Evden kaçtığım ilk gece, onlara gittim... Selâhattin de deli | dolu bir çocuktu. Haftasma varma | dan bir akşam bana dedi ki: “Se- ninle biz bir iş yapalım? Memleket A uykudan uyan. | boşalttık. 25 papeli koynumuza Gecenin yarısında inle bir eğlenti ya- Dedi. Beyoğluma çıktık. Bir pas- tahanede oturduk. o Patlayıncıya kadar yedik, sonrasını sorma ağa» bev... Kenar sokaklardan © birine saptık... Ertesi gün 25 pape'den metelik kalmnmmetı Seyahate mevla erkacak Kemeti Selâhattin: — Vapura, trene vara verilmez! ir | Çoban moruğun biriydi. Serseri ve kimsesiz ço” cuklar nasıl yaşarlar? Çocukları kurtarma yurdun. bulunan “Hallo,, macerasını anlatıy. Dedi. Haydarpaşaya © bel . Niyetimiz Ankarayı i. Tren akşam üzeri | Bütün gece vagondan vagona 4 laştık. Kontrol memurları | dirmanın yolunu bulmuştuk: iz bu zümrenin huylarmı şöylece | bi | sabahı asıl bulacaktık? Çaresi ire, kasabadan kasabaya dolaşır» | bi Koş lardan birini gektik kenara... ile dayadık ağzımızı me: Kana kana içtik südünü... O kırda bayırda gezdik Sıgarı iktan ölüyorduk. İstasyonda bulduğumuz parçalarmı kıvırdık, sıgara ni ne içtik. O gece İstanbuldan bir tren geldi. Atladık.. V. bu sefer pek kalabalık © deği Amma, artık, kontrol memi na “babamız önde oturüyor!,, İyemedik. Kimse görmeden birinin oltma gizleme Âçk canımız çıkıyordu. Birde bir sepet... İçinde kabukla hu bir şeyler... Muz... Yiyebildil miz kadar yedik, Azama, açlığı bir türlü geçmedi.. İkinci bir İ nepe altında da Yiyecek » Del pe da tatlılar, kaymaklar Yarı yolda, tren durdu, V: na bir adam girdi. Tavuk izi görünce küçük (di “Bire edebsizler!, ze öyle bir saldırışı var kit... Kİ şi kerdrk... Tavukların sahibi ko ie Sonra, bir şaşırtı yapıp, o farkına varmadan vi na döndük.. Tuhafa bak, ağabey, biz tr biner binmez; şimendifer “dü dedi kalktı. Zavallı adam d başmda kala kaldı. Bu seyahatten sonra da zaman sürünür gibi yaşadık. 97 di artık kendi emeğile yaşı? çalışan ve kazanan bir adam. i nn ne kadar lâzmm olduğunu »iğ