ye Yakıtın Kısa Roman Tefrikası Şu rm Neden Evlenemedik 2. Mg una ra Ale deden Selâmi İzzet ee Bir gün, arkadaşlarla, kah- vede otururken, gazetelerden bi- rinde, Roz - Nuar oteline misa- fir olanların isimleri arasında, prenses Babeloff ismini gördüm. Kalbim şiddetle çarpmıya başla- dr... Elza ile gene mi buluşmuş- tum7... Sordum, soruşturdum. Kocası, bir sene evvel, bir av ka- zasında ölmüş, Elza bir sene sü- ren evlilikten sonra dul kalmıştı. | Burada bir hafta oturacak ve Da- nimarkaya avdet edecekti. Demek Elza hürdü.. İki sene evvel, benden ayrıldığı için, mü- | teessir olduğunu hatırladım. Ü- mide düştüm. Onu hemen gör- mek istedim. Kalktım, odama git! yaz- | tim, prensese bir mektup dım. Kocasının ölümünü duy- duğumu söyliyerek arzı taziyet ettim. Elza,dört sayıfalık bir mektupla bana derhal cevap ver- di.. Beni davet ediyordu. Yemekten sonra Roz - Nuar ote'ine gittim. Nefessiz bir yiz gecesiydi. Gökte lar ışıldıyor, sahillerde yavaş yavaş nefes alıyordu. durgun deniz, Kopenhag hatıraları gönlüm- de canlandı. Elzanın yanında uzun sıatleri (oyadediyordum.. İşte onu (tekrar karşımda göre- cektim.. Evet, onu görecektim. Bu müjdeye bir türlü inanamr- yordum. Otele geldim. Garson beni bi- rinci kata çıkardı, bir kapı açtı. Heyecan içinde girdim. Elza, sy ve KIYŞUMĞI, evvelki sarışındı. Tıpkı, iki sene gibi, pembe beyaz ve Üs tünde gene siyah elbiseleri var- dı, gözleri şimşekleniyordu. Elini uzattı. Tuttum, “Safa geldiniz!,, dedi. sesini gene duydum.. öptüm, Sevgili Fakat ilk sözlerden sonra, | hayalim kurudu. Karşımdoki ar- trk bir genç kız değil, bir kadın- dr... Elimde tuttuğum eline bak- tım. Parmağında bir nikâh hal- kası vardı. Bu an, hayatımın en acı anl rından biridir. Elzanm yanında | oturmuş, dum... konuşmıya çalışıyor” Elza, yan gözle yüzüğüne bak- tığımı gördü... Göz göze geldik. dikleşti ve; — Prensin ölümünden sonra. ş Diye bir cümleye başladı.. Yü- züm öyle takallüs etmiş olacak, ki birdenbire sustu. O zaman aramızda bir uçur rum olduğunu farkettik... Ars mızdı, tamiri kabil olmıyan bir şey kırılmıştı. Maziyi ima ede- cek olsak, ağlıyacaktık.. Ağlamış neye yarardı? Yan yana idik ve her ikimiz de hürdük, serbesttik, hayatımı» za hâkimdik.. Tupkı iki sene evvelki âşıkla maşukaya benziyorduk. Fakat konuşamıyorduk. ge söyliyemiyordum. My iyecek olsam, dinlemiye- z Aşık duran pencereden, deni- mn sesini dinliyorduk. Bir Şeyrek kadar oturdum. Nihayet kâlktrm. “A, yıldız. | geçirdiğim | Nazarları | O dı kalktı. — Yarın Kopenhaga hareket edeceğim! dedi. Biz ve elini sıkmadan şey söylemedim. İğildim odadön çık: tım. Dışarda, kaldırımda durdum Otelin yalnız bir tek penceresin- de ışık vardı. Uzun bir müddet bu ışığa baktım.. İçimde derin bir boşluk vardı. Birden, kulağıma bir hıçkırık geldi, Ben de, inledim. odasında, ağlıyorduk.. | Ğ Arkadaşım: | İşte dedi, bunun için iki- miz de evlenemedik.. Gitmek üzere kalktı ve güldü: Acaba bizi bekârlık vergi- sinden muaf tutarlar mı?. dedim.. Bizi çok çok aptal yerine koyarlar.. Zannetmem, Arkadaşım başını salladı: — Hayır, dünyada bu hislere aşina olan binlerce ve binlerce kalp vardır. Bir sigara yaktı, elimi sıktı: | — Güden hayrolsun! deyip | gitti, | BiTTi Polis haberleri Bir bardak çay parası yüzünden Evvelki akşam Çenberlitaşta bir bardak say bir cinayet olmuştür. parası Acem Kurban ve S sminde iki kardeşin idare ettiği kahv seyyar bastırmacı Halit © isminde bir müşteri smmak için girmiş ve | bir çay içtikten sonra pastırması- nı satmak üzere gitmek istemiştir. Fakat kahveci çay parasmı İs- temiş, H — alit ogün alış veriş etme- | diğini ileri sürerek çay parasmı | sonra vereceğini söylemiştir. Halit | le Kurban " münakaşa ederlerken işe Safer de karışmış, münakaşa | Bu esnada Halit pastırma bıçağı» İl | nı çekerek Saferin üzerine atılmış | ve bıçağı Saferin karına saplamış» | Br. Safer ölüm halinde hastahane- ye kaldırılmış, Halit te saklandığı yerde yakalanmıştır. Şüpheli bir adam yette dolaşan otuz beş yaşlarında sefil kıyafetli bir adam yakalan- mıştır. Deli vaziyeti takman bu a- İ sa Müstantikliğinin bir tevkif mü- zekeresile Bursa müddeiumumili- ğinin bir iddianamesi bulunmuş- ni soranlara hiç cevap vermiyen İ ve Hüsnü oğlu Hasan ismini taşı- yan bu adam İstanbula ve akli va- ziyeti tetkik edilmek üzere adli tıp işlerine gönderilmiş, aklında İ bir hastalık görülmediği için İs- tanbul müddetumumiliğine veril. | miştir. Müddeiümumilik te Bursaya | telgraf çekerek bu adam hakkım- da malümat istemiştir. ağlıyormuş gibi | Eminim, ben kaldırımda, Elza | yüzünden Küçükçekmecede şüpheli vazi» | i EŞ | damın üzerinde kendisine ait Bur- İ tur. Bunları ne suretle elde ettiği. | e yö e Iİ TAKVİM 19 ŞUBAT çi Zilhicce Pazar 18 ŞUBAT 3 Zilhicce samazı di cama Imsak Yılın çeçex günler fahınkala SU ISTANBUL BELEDİYESİ Şehir Tiyatrosu Temsiller ei 20 de Li ZEHİRLİ MN KUCAK 4 PERDE Yazan: Lo'c Le Cevuadıç fer cüme eden: , Sait Ali, HALK GECESİ 22 şubat perşembe günü ak” İ şamı İstanbul Efendisi operetine başlanacaktır. BORSA da yıldız işareti olanlar üzer UBAL muamele olanla Yatlârini göst Nukut (Satış) 64), — (Hizalarır lerinde 17 dır. Raka * Lop * Netyork * Paris * Milino * Brütse “ Atina » Cenevre # Sol “A «Pr « Viyana » Madrir * Bertin * Varş * Budapesi * Bükreş msterdsrp İİ Sir Hayrise Tramvay V. Sipor | İİ Bomomi Şetk D.yol D. Muvah, Gümrükler 1993 Mu A. Bağdat 1406 1.85 Rate Anadolu Anadolu 1 Gündelik, Siyasi Gazete İstanbul Ankara pal, (YAKTI) yurda TELEFON NUMARALARI: Yazı işleri telefonu: 14379 Idare telefonu |: 2AST0 Telgraf adresi: Istanbul — (VAKET) Posta kutum Na 48 ABONE BEDELLERİ: Türkiye M0 Ka, 7 400 ww. MAN ÜCRETLERİ: Ticari ilânlarm in sayıfalarında san- tani 80 İuruştan başlar. Tlk sayıda 260 kuruşa kadar çıkar. Büyük, fazla, devami: ilân verenlere Git Ayrı tenzilât va Resimit Hânların bir satırı 10 kuruştur. KÜÇÜK İLANLAR: Bir defn 30, WS dean S0, iç defam 65, dört defası T5 ve on defan 100 kuruştur. Üç aytık ilân verenlerin bir defası macca- İİ endir. Dört satırı geçen Münların feza Satırları teş kuruştan bosap edilir Ecnebi vi Kr. 1450 s0 * Senelik 6 aylık 3 aylık 1 aylık T gun UMUM! HAR ei 5—VAKIT 18 ŞU3AT 1934 —— PT Ec #TeşkilâtıMahsusa | 2 | e AAA LK KR VAKIT'ın yeni Tefrikası : 106 Yazan: A. MiL | Tabana kuvvet köye doğru ı kaçmışlardı Rivayet edildiğine göre deve kuşları böyle yaparlarmış. Karşı- dan avcıyı gördükleri zaman ka- falarını otların arasına gizlerler ve İve bu vaziyette onlar avcılar gör- Jmedikleri için avcıların da onları |göremediklerini zannederlermiş. | Halbuki karşısındaki Rus tor- İpidoları onları görmüş ve o tarafa doğru şiddetli (o bir ateş açmıştı, Torpidolar sahile o kadar yaklaş- mıştı ki her an karaya asker çıka- rıp iki arkadaşı esir alabilirdiler.| Kâtibi mes'ul bey bunu düşündüğü işin arkadaşına: “— Gel birader burada durmi-| “İyalım, Daha içerilere kaçalım! | Yoksa son günümüzde Rusların e- İiline esir düşeriz!,, İ| Demişti. Kamil Bey de bu teklifi muvafık bulduğundan hemen mr- sır saplırmın arasından geçerek ve| emekliyerek gerilere doğru gitme-| ğe doğru başlamıştı. Bir müddet bu suretle geriledikten sonra yolun| kenarına çıkmışlar ve ondan sonra tabana kuvvet vererek köye doğru İl kaçmışlardı. Hayvanlar ise, Rus| İtorpidolarını ilk defa gördükleri İzaman bağladıkları bir ağacın di- İbinde kalmışlardı. Trabzon sokaklarında dolaşırken yanan binanın önünden de geçmiş- ti, Bu esnadı Riza Beye: —“ Bu bina ile bizim de bavul ve içindeki elbiselerim ve çamaşır- jlarım da yandı. Şimdi böyle dim- dizlak kaldık!.,, demişti. Riza Bey bermutat kâtibi mes'ul beyi Allah- tan yardım beklemeğe davet ede- rek ve Allahın inayetiyle herşeyin yoluna gireceğini söylerken kâtibi mes'ul bey binanm dört duvarı içi ne girerek etrafma bakınmağa baş lamıştı. Bir aralık başını yukarıya doğru İınca evvelce klübün bmam dairesi olan yerdeki duvardan aşa ğıya doğru bir kayış sarktığını gör“ müştü. ei Bu kayış bir bavul kayışı olabi» lirdi. e Kâtibi mes'ul bey bunu gö- rünce Riza Beyi çağırarak: —* Bak, Riza Bey, galiba be- nim bavul hamam dairesinde kal- mış, yanmamış, kayışı duvardan aşığıya sarkıyor! Riza Bey de hakikaten kayışa benzer bir şeyin sarktığını görmüş- se de yanan bir bina içindeki bavu- İlan sağlam kalacağını ihtimal ver- mediği için kâtibi mes'ul beye: | Relay —“Yanılıyorsun, * bina Yandık - Kâtibi mes'ul ve Kâmil Beylertan sonra aylardan beri duvarın İiköye varır varmaz doğru kahveye üstünde bavul Kalır mı?.,, cevabımı igiderek Rus torpidolarının etrafı İvarmişti. Fakat kâtibi mes'ul bey topa tuttuğunu haber vermişlerdi. israr ediyor ve (görülen kayışm | Köy halkı top sodalarımı İŞİMİĞİ | eaelaka kendi bavuluna “sit oldu- ğunu söylüyordu. (Devamı var) Çünkü © torpidolar, kahvedeki | manas ihtiyarlardan aldıklırı habere gö, Denizlide eski re, sık sık gelip o havaliyi bombar- | eser aşker çıkarma- er dıman ediyorlardı. Ne ise, Ruslar dıklarından ve atılan Oo mermiler| İZMİR, — Denizli Valisi Fuat isabet etmediğinden kâtibi mes'ul| Beyden İzmir Valisi Kâzım Paşa Bey bu sefer de büyük bir tehlike-| Ya bir mektup gelmiştir. Bu mek- den kurtulduklarından gidip atla-| tupta Denizli civarındaki Hiera- rmı bulmuşlar ve binerek Trabzo-| polis harabelerine giden; yolun, na, yollarma devam etmişlerdi. | seyyahların kolayca geçebilmele- Beyler| rini temin için ıslah edildiği ve bu , |yol üzerinde, Çürük su ve çayı üze» rinde 30 metre uzunluğunda ayak- , |ları demirden büyük bir köprü ya- ij mişlerdi. Daha evvel avdet etmiş| oılmakta olduğu bildirilmektedir. | olan Riza Bey de orada bulunuyor- Denizli Valisi Fuat Bey, asarı- du. Vali Bey. teşkilâtı mahsusa| atika faaliyetile çok yakından a- âzasını Trabzon civarmdaki soğuk | ikadar olmakta; Denizlideki asa- su denilen yerde yemeğe davet et-| yatika işlerinin tanzimile meşğul mişti, İ olmaktadır. (Ramsey) in ciltlerin- Bu davete icabet etmek için kâ-| den ve Karl Humanın (Hierapo- | ibi mes'ul Bey kendisine biraz çe-| lis) hakkındaki eserleri Denizli ki düzen vermeğe (o mecburdu.| yilâyeti bütçesinden talep ett Trabzona gelinciye kadar kıyafe-| miştir. Bu ciltlerdeki ölmüş şehir- tine ehemmiyet vermese de olur-| lere ait kısımlar Denizli vilâyetin- du. Fakat Trabzon bir şehirdi.| ce tercüme etirilecektir. O şehirin sokaklarında hapis İkaçağı gibi dolaşmak mümkün de| gildi. Fakat onun ne elbisesi, ça- maşırı, ne de parası vardı. İstabuldan Trabzona getirtmiş| olduğu bavulu Trabzon İttihat ve| İ Terakki klübünde duruyordu. Fa-| “İzmir Rehberinde Denizli | Vali- kat klüp binası kâtibi mes'ul bey| si Fuat Beyin icraatmdan bahsedi- cephedeyken bir Rus bombardrma-| lecek; Denizlideki asarıntika hak- nı esnasında yanmış ve yıkılmıştı. Şimdi binanm dört duvarından başka bir şeyi kalmamıştı. lecek ziyaretçilerin Denizlideki e- | Kâtibi mes'ul bey ziyafet dave-| serleri görmeleri de tavsiye edile aldıktan sonra Riza Beyle| cektir. Kâtibi mes'ul ve Kâmil Trabzona geldikleri zıman gidip vali Cemal Azmi Beyi ziyaret et- Denizli Valisinin eski eserler etrafındaki alâkası şehrimiz asarratika mu- hipleri cemiyetince takdir edilmiş ve sevincle karşılanmıştır. İzmirdeki Asarratika Muhipler Cemiyetinin yakında tabettireceği kında mücmel m-lümat verilecek» tr. İzmir âsarratika işleri için ge- İni