2D ARNE 22 AALAAAAAAZI cehennemde zannettik! Ne isterseniz yapınız.. Altınları bâna çıkarınız. Ben üst tarafına karışmam... e Tekrar kendime geldiğim za - man (Dekompresyon) kamarasın- da bulunuyordum. O vakit bir daha bu belâlı yerde denize in - memek için yemin ettim. Fakat ertesi günü tabii yeminimi unuttum. Fakat bir kere denizin dibine indikten sonra orada yemi- nimi tekrar ettim. Çünkü bu se- fer on dakikadan ziyade aşağıda kalamadık, Çünkü fırtına denizin dibini o kadar altüst etmişti ki o vaziyette bir şey yapılmasının im- kânı yoktu. Batan zırhlımın göv- desi kapkara ve çamurlu sularla örtülü bulunuyordu. Bu defa kendimizi cehennem- de zannettik. Biraz bu vaziyette kaldıktan sonra (Costello) “yuka- rıya çekiniz!,, işaretini (o vermeğe mecbur oldu. Vapura girdiğimiz zaman başlıklarımız derhal çıka- rıldı. (Costello) dedi ki: — “Bu iş böyle devam ede - mez!, (Bunu söyledikten sonra kaptanın falân yüzüne bakmadan hepimizi bıraktı, alt kata indi ve kamarasına girerek kapısını kilit» ledi, Onu ancak bir saat sonra gö rebildik. Hepimiz büyük kama * rada tonlanmıştık. (Costello) burada bize bir fikirtelkin etti: — (Hampshire) yı berhava et meliyiz!,. dedi, yeni olduğunu ben biliyordum. Kaptan Bu tatbik da biliyor gibi görünüyordu. usulü bir harp sefinesine gene | Bunun ne demek | etmek pek tehlikeli bir işti. Çünkü | bütün mühimmat ve cephane de - posu da beraber berhava olabilir - di. Bu infilâk sefinenin vaziyetini büsbütün değiştirebilir ve iş daha ziyade zorlaşırdı. Bundan başka bütün sefine paramparça olabilir ve aradığımız milyonlar da deni - | zin dibindeki çamurlar içinde kay- bolup giderdi. Onun için kaptan (Costello) - mun bu teklifine itiraz etti. Bu me- sele üzerine aramızda açılan mü- makaşa iki saat kadar devam etti. (Costello) okşijen ile çalışarak hayatını tehlikeye koymağa niyeti olmadığını kat'i surette söyliyerek bu münakaşaya nihayet verdi. Bu nun üzerine kaptan süküte mec - bur oldu. Bi, müddet düşündü, taşındı. Niahyet dedi ki: — “Ne isterseniz yapınız, al » tmları bana çıkarmız da üst tara - fma karışmam!,, (Costello): — “Aliriglet! dedi. Bunun ü « zerine tekrar hazırlandık vakit ak- şam üzeri idi. Deniz diğer günle » re nisbetle daha fırtınalı idi. Bu sefer beraberimize iki büyük pro- jJektör aldık. Diğer aletleri yuka, rıda bıraktık. Pek ağır olan dina- mit fişeklerini kemerlerimize bağ. ladık. Bağlamadan evvel onların ! emniyet kapaklarını iyice muaye- ne ettik. o Ondan sonra hayatı» mızı Allaha emanet ederek deni - zin dibine inmeğe hazırlandık. Bu sefer talih bize yardım etti. Çünkü indiğimiz zaman kendimi. Zi tam vapurun güvertesinde kes- tiğimiz noktada bulduk. Denizin altındaki cereyanlara karşı müca- dele ederek gövdeye tutununcıya kadar aradan bir saat geçti. On- dan sonra dinamit fişeklerini se- finenin gövdesi içine bağlamağa muvaffak olduk. Çünkü kolları - mız açık deliklerden içeriye gire » biliyordu. Ondan sonra fişekle - rin emniyet kapaklarını açtık. Bu işleri bitirdikten sonra (Cos tello) bana doğru yaklaştı ve çe » | lik parmaklarile üç defa başıma vurdu. Bu hareketi aramızda ve - rilen bir parola idi. Artık. bom » baların fitillerini © tutuşturabilir- dik ve bunu yaptıktan sonra uzak laşmak için 6 saatlik bir mühleti « miz vardı. Ya fişeklerden biri aklına esip altı saatten evvel patlasa idi, o za- man yukarıda, vapurda bekliyen- ler güverteye toplanarak bizim i- çin kısa bir dua okumaktan başka bir şey yapamazlardı. Fakat ne (Costello), ne de ben dinamit fis şeklerile deniz altında ilk defa ça- lışmıyorduk. Şimdiye kadar işler yolunda gitmişti. Onun için bu defa da yolunda gitti. Vapura çıktığımız zaman kap» tan hemen demirleri aldırdı. On. dan sonra son sür'atle o tehlikeli yerden ayı" İık. İyice uzaklaş- tıktan sonra vapurun süratini azal tarak beklemeğe başladık. Niha- yet, tam hesap ettiğimiz £ vakitte (Hampshire) nin medfun olduğu yerde deniz sathının evvelâ ka « rıştığını ve kaynaşmağa başladı - ğını gördük. Bir kaç saniye son » ra da aynı mahalde küçük bir su sütunu havaya doğru yükseldi. Fakat bundan sonra başımız - dan pek müthiş bir vak'a © geçti. Suyun üzerinde tam vapurumuzun istikametinde bir torpilin (bütün sür'atile bize doğru geldiği görül « dü. Bunu evvelâ ben farkede - rek: — “Dümeni sancağa oalmız!, diye bağırdım. Aynı saniyede kap tan da bu tehlikeyi görmüştü. O da: —“İki makine birden © bütün kuvvetile ileri!,, emrini avazı çık» tığı kadar bağırdı. Yemin ederim ki, gelen torpil vapurumuzun kıç tarafından on | metre açıktan geçip gitti, Bu torpil on yedi senedenberi uyumakta olduğu uykusundan in- filâk neticesinde uyandırılmış ve bulunduğumuz istikamte doğru # tılmıştı. Torpilin makinesi, es- rarengiz bir surette batan köhne kruvazörü gelip mezarında iz'aç | edenlere derslerini vermek için lâ zım olan kuvvet ve kabiliyetini muhafaza etmişti! Bu torpil hadisesi denizin dibi» ne indiğimiz zaman bizi orada ne- ler karşılıyacağını dalgıç efendi « lere pek güzel bir surette hatır - latmıştı. İşte, münis bir yolcu va » puru içinden deniz altında çalış - mak başka, mermiler, maynler ve torpillerle tıklım tıklım dolu olan bir harp sefinesi içinde çalışmak başkadır. (Devamı var) ızmız Halkevi neler yapıyor? Halkevi reisi Yüce Beyin VAKIT'e beyanatı İzmit, (Hususi) — Dışarıda bir teviye yağan yağmuru dindirme ğe yeltenen sert ve asabi bir rüz - gür var.. Yüce beyin çalışma oda sındayım. Rüzgârın ıslıkları pen cerenin camlarını kamçılıyor.. Kü çük odayı bir mangal söylemek fazla ki halk © cigarası içilir... Yüce Beyin sahavet dama Birini söndürüp bi- var.. rı üzerinde. rini yakıyoruz. Kocaeli vilâyeti (o denilen bu, İ mor kanatlı, yeşil yamaçlı belde | yi şüpheyok ki Yüce Bey herkes- İ ten iyi bilir ve tanır. Filânca na hiyenin, filânca köyünün, filân- ca mevkiindeki çeşmeyi, tarlayı, bahçeyi Yüce Beyden sorun. Bilmem bangi kazanın hangi yerinde sakin sarı çizmeli (oMeh- met ağanın soyunu, $sopunu Yüce Beye tanışm.. Size, muhak- kak ki, en doğru haberi halkevi- mizin sevimli reisi söyler. C. H. Fırkası idare heyeti reisliğini u - zun yıllarbüyük bir muvaffakıyet leidare eden Yüce Bey, şimdi hal- kevimizin reisidir.. Aynı muvaf- fakıyeti şimdiki mevkiinde de gös termektedir. Vilâyet umumi meclisi azalı » ğma büyük bir ekseriyetle seçilen Yüce Beyi tebrik ederken, Vakıt okuyucuları için , konuşmak ka- İ çılılır fırsat değildi, Bu, soğuk ge cenin sıcak köşesinde Yüce Bey, halkevimizin yapacağı işleri şöyle anlattı; | — Şimdiye kadar yaptığımız işleri birer broşürle © cümhuriyet bayramında neşrettik. Bundan sonraki yapacaklarımızı (o hulâsa edebiliriz. Dil, tarih, edebiyat şubesi muhtelif kollara ayrılarak çalış » masına devam ediyor. Güzel sanatlar şubesi için dü- şündüğümüz şekiller üzerinde yü- rüyoruz. Şehir bandosunun ısla - hı ile bir caz heyeti teşkil etmek üzereyiz. Temsil şubemize bağlı gençle» rimizin hararetli çalışmaları ol - makla beraber kadın azanın nok sanlığı dileklerimizin yapılması » na mani teşkil ediyor. Bununla beraber umulan randımanı mu - hakkak ki, alacağız. Spor şubemiz çok çalışmakta dır. Bu, memlekette bütün genç lik bu, şubeye bağlıdır. Bundan | başka alaturka ve alafranga gü - reşçileri de çatımız altına topla » mış bulunuyoruz. İçtimai yardım subemiz çalış- | masını arttırmış ve bütün doktor. larımız bu şubeye girmek suretiy le kıymetli alâkalarını göstermiş bulunuyorlar. Halk dersaneleri kursu da ça- | dillerden ! İngilizce kursuna fazla rağbet ok | İışmaktadır. Yabanci duğundan ikinci bir dersane daha açmıya mecbur olduk. Almanca, usul defteri, hesap, yeni ölcüler kuren cumartesi günü acılaraktır. Kitaphane ve neşriyat şubemi- zin bin vüze yakın değerli eseri vardır. Okuma odamız olmadığı için özülüyoruz. Maahaza bu ma niin önüne seçmek Üzereviz. Köycülük şubemizin faaliyeti t sıcaklandıran büyük | Halkevinde, | İzmirde iki yaşmda bir yavru» annesi de vefata mek zannı altında mahkemeye ve rildi. Vaka şöyle olmuştur: İkinci Süleymaniye mahallesin de Muharrem ağa sokağında 18 numarada Atiye isminde bir ha- nım oturmaktadır. Atiye hanı - mın iki çocuğu vardır. Çocuğun biri sekiz yaşında Mehmet, diğeri iki yaşında Asımdır. Atiye ha - tirdikten sonra çocuklarını evde bırakarak komşuya gitmiştir. Atiye hanım komşusun j da kahve içmiş, hoşbeş etmiş, ko- | muşmuş ve bu muhabbet uzun müddet devam etmiştir. Annelerinin evden gitmesini fırsat addeden iki çocuk yalnız başlarına oynamıya başlamışlar - dır. Asımla, Mehmet bir müddet konuştuktan sonra odadaki man- galı (o devirmişlerdir. Mangalın misafirliğe Mehmet, kendisile Çinede jandarmalıktan Oo yeni terhis edilmiş olan ve Şevketiye İ mahallesinde oturan Salih çavuş oğlu Mehmet, arkadaşı Emin oğlu Yusufun düğününe davetli olarak iştirak etmiş, düğün meni israfat kanununun ve kadın oynatmak memnuiyetinin hilâfına (olarak tantanalı ve çengili tertip edilmiş tir. Aydının Kozdibi mahallesin « den Süleyman kızı çengi Melek te Melek bir ak- düğüne gelmiştir. bik evel Mehmetle hususi surette eğlenmişti. sin dağıldığı sırada, saat 24te | kendini bilmiyecek derecede sar- hoş olduğu halde Meleği gene gö» türmek istemiş, Melek muvzs'a - İ kat etmediği için kendisini sürük lemiye başlamıştır. Fakat Sarıoğ lu mahallesinde kasap molla Ah. I medin tarlasından bu suretle ge - çerken 4 metre derinliğinde bir! IM. i durmuş değildir. Kış olması do »| İ layısiyle köylere seyahatimiz yok sa da alâkamız kesilmiş değildir. | i Köylüler evlerine istedikleri za - man gelir, arzularını, dilekleri- ni söylerler, biz de (elimizden gelenleri yaparız. 46 köyde oku ma odası açtık. Buralara uğrıyan arkadaşlarımız okuma odalarınm faaliyetini birer raporla bize bil- diriyorlar. Ve okuma odaları va- sılasiyle gayelerimizin kökleşme- sine çalışıyoruz. Müze ve sergi şubemiz tasar- ruf haftası dolayısiyle yapılacak işleri üzerine almıştır. Gördükle- rinizi yazabilirsiniz.,, Yüce Bey sözlerini bitirmişti; sağımızda, solumuzda birçok genç başlar belirmisti. Dışarıda yağ - rüzgâr hızını kat kat arttı- rırken, bu, şsençler Yüce Beyle beraber, evlerinin sıcak çatısı al tında ülkülü işler görmeğe başlı rorlardı. A Cevdet Haydaroğlu mur, i devrilmesi cak yanarak öldü. Bu çocuğun | çılması üzerine Asım kendini sebebiyet ver- | taramamış ve ateşlerin nım üç gün evel evinin işlerini bi- | Mehmet düğün gecesi, herke» | Anası ihmal ve lâkaydi ile ölüme sebef olmaktan mahkemeye verildi ve ateşin ortaya # ortasr düşmüştür. Asımın ağabeysi de henüz yaşındadır. Böyle âni bir hadis” karşısında apışıp kalmıştır. Ço De yapacağını şaşırmış ve faci$! haber vermek üzere annesine kö muştur. Bu müddet zarfında zavallı Asımın göğsü, kaşıkları mesanesi çok feci bir şekilde ya” mıştır. Atiye hanım eve geldii zaman çocuğunun acı feryatlarif le karşılaşmış, fakat hiç bir şel yapamamıştır. Asım derhal İz” mir memleket hastanesine kal rılmış ise de bir müddet sonra müştür. Hadiseyi müddeiumumilik hs ber alıralmaz derhal (| tahkikat” başlamıştır. Müddeiumumi ölen Asımın annesi Atiye ihmal ve lâkaydisi yüzünden me sebebiyet vermek suçu ile ab ölü kemeve vermiştir. Gece kadın peşinde gelmek istemiyef Melek'i sürüklerken kuyuya düştü,öldi kuyuya düşmüştür. Melek, Mehmedi kurtarmsf' çalışmış ise de muvaffak olam*” miş ve jandarma karakolunu #f seleden haberdar etmiştir. Jandarmalar kuyudan Meh” li din ancak ölüsünü çıkasıbileriş” ve müddaimmumt Tad. tye f yet etmiştir. : Melek istintak © e ilmektedi” Ölen Mehmet evlidir ve refil ! gebe olduktan başka bir kızı İ bir de oğlu vardır. Türkiye demiryollar! kongresi Türkiye demiryolları konf: sı İzmirde Aydın demiryollf” merkezinde toplanmıştır. Dİ Devlet demiryolları namına mum müdür muavini Vasfi B€ hareket reisi Nüzhet Bey teştif yeli reisi Muhtar, şark demi rı namına müdür M. Pascal, Ks** ba demiryolları namına M. Te Andon ve Naci Bey, Aydı” demiryolları kumpanyası nam”. müdürü umumi M. Mazat konf€ ransta hazır bulunmuşlardır. i Konferansta bütün demir”? , lar şubelerini al;kadar eden" mumi meseleler, demiryollar * t relerinin biribirleriyle mi gi İeri ve bilhassa kamyon meselesi görüşülmüştür. Bursa ovasında" köylS” su bastı Birkaç gündenberi devam e lodos fırtınası Ulu dağdaki BU rı birdenbire eritmiştir. Bu! gün mütemadiyen yağa” y ö lar da inzimam edince de mış Bursa ovasını su istilâ Saka çiftliği, Panayır, nl! Peltik, Balıklı, İsabey, , 597” köylerini su istilâ etmiştir” 44” Şehirde de Gökdere Sir : miş, tahribat yapmış, be ağ nin duvarını su almıştır. F ye” el'an devam etmektedir. mahsulâta zarar vermişti.