çanlar aman ” No, Kamely alı Kadın Yasan 4 <Dağİy Dumus fils m zahip olde, başı- e açıldı. Si larda çok gör Oyunu seyrettiğini 7 İren Oynan; tar g ân oyunla ben de alâka- olmuyordum, hep ona bakı - Yordu, *i; ven. Fakat baktığımı da belli Ye çalışıyordum. ındaki locada oturan bir | danla tsaretleştiğın: gördüm. Lo a kadınla © hususiyetim o tag nim, eski bir fahişeydi. Ar- Mim istemiş, muvaffak ola- * Yarisin şık muhitlerinde ei ıkları olduğuna © güvenerek ir, atılmış terziliğe başlamış- | dan gre görüşmek için on ie stiladeyi düşündüm, benim ğin sh ve Düşü #özümle selâm verdim PN im oldu. beni loca - dı, Me ismi Prüdansti. Kırk Ağan a, şişman bir kadındı. Zn an lâf almak için sözü u» amiya, doksan dereden su getir: | ia yoktu. Esasen benim Le ik istediğim şey de pek vaa, görile işaretleştiği bir s1- erdum: > Kime bakıyorsunuz?. > Margörit Gotyeye.. > Tanır mısınız?. >> Evet, hem müşterim, hem Deimdur, o. ayşen sokağında. mı oturu - Yö LZ manada Tualet odası- vi resi, benim odamla kar- e yadır, 1 Sean kadındır diyor- Üz musunuz? A ayır, ama lanımak ister - 0 iy” Hayır, beni ona götürün. © Evine mi?, > Evet, > Bu daha güç. — Neden?, are > Çünkü onu himaye eden ih- W şn dük var, çok kıskanç. imâye tabiri de güzel! Pradanş tekrar etti: İtme Evet, himaye ediyor; ara - şka bir münasebet yok. Bu a ba; Tsi eya sonra Prüdans, Margö- ükü Dedim — Onun iie. ibi evine kim götürecek?. İsterseniz buraya çağıra * ki; için mi yalnız gelmiş. >> Ama SK iz ya daği'siniz, | liba. & götürürüz. İyi, deki bi kimdir?. ir adamdır. Sizi kia Giur. perdeden sonra is beraber gideriz, son Urum. iy g Oren gidip örkadaşıma ir: ar verenin, * Ole, b: bir sırada, elim: | nasıl tanıdığını anlattı. w Vakıl'ın edebi tefrika sı “MORE 7 Terceme eden Locadan çıkacağım esnada Prü | | dans resiendi: — İşte dük geldi. i o Baktım. Margöritin arkasında yetmiş - ilik bir ihtiyar oturuyordu. Ona şe» ker verdi, Margörit gülümsiyerek yemeğe başladı, sonra ona doğru uzandı: “İster misiniz?,, Demek ister gibi işaret etti. | Prüdans: — Hayır! işareti verdi. Margörit dükle konuşmıya baş- ladı. / Bütün bunlar çocukluk gibi gö- rünür; fakat o kadına ait olan her şey aklımda; ondan bahseder. İken aklımda olanları anlatmadan İ geçemiyorum. Gastona beraber gideceğimizi i söyledim. Kabul etti. O da kalktı, Prüdansın locası- na çıkmak üzere yürüdük. Kapı - rit gidiyorlardı. O ihtiyarın yerinde olmak için ömrümün on senesini fedaya ha- zırdım, Sokakta arabaya bindiler ve dört nala uzaklaştılar. Prüdansın locasına girdik. Perde kapanınca hep çıktık, ibir arabaya binip Anten sokağı 7 İ numaraya gittik. Prüdans eve gir- memizi teklif etti. Derhal kabul İettim. Margörite yaklaşıyordum. Sözü ee dolaştırıp ona intikal ettir. J EN sordum: | — İhtiyar dük şimdi Margöri- tin evinde midir?, l — Zannetmem. Gaston dedi ki: —Yalnızsa canı sıkılır. tievarm var) Romayı | Ziy aret ei z *wei say'iumızda) lâkadar olmak için Sovyet birliği ile Japopyanın da bu işe (iştirak etmelerini şart koşmaktadır. Bunun sebebi Amerika teslihat programının Avrupadan fazla Ja- ponya ile alâkadar olmasıdır. Bundan başka Sovyet Rusya , Avrupalı olduğu kadar Asyalı bir devlet olduğu için onun teslihat programı Avrupa devletlerini alâ- kadar ettiği gibi Japonyayı da alâ kadar etmektedir. Sinyör Musolini bu işin biribi - rine bu derece karışık olduğunu diğer devlet siyasilerinden odaha evvel kavramış bulunuyor. Son zamanlarda İngilizler tara- fından teklif olunan © asıl misak ? projesi yeniden mevzuu bahsok makta ve bilhassa bu projenin bi- rinci kısmındaki maddeler dikkati çekmektedir. Bu maddeler İngiltere, Ameri - | ka, Fransa, Almanya, İtalya, Ja - ponya ve Sovyet Rusyanın çalış - malarını birleştirmelerine yol açı- yordu. Sinyor Musolini dörtler misakının genişletilmesine de taraftar bulun- maktadır. Bu suretle Rusya, Ja- ponya ve Amerikanın da bu misa- ka iştirak etmeleri ihtimali pek za yi€ değildir. nin önünde durduk. Dükle Margö-| almamalı Ge; İzzetİsi mm 4” > — VAKIT 1? Inci kânun 1937 VAKIT'ın yeni Tefrikası : 29 Almanlar tarafından 1 rabzona gön- derilen Hoca ef.nin marifetleri Almanların da, sefarelte iz | sokmağa muvaffak olamadıysa ka | Tr U M U M JJ ARP IZ usa | Teş ilat Mahsusa A A ŞARINALA e ş Yazan: A. MiL Hoca efendi cübbesinin etekleri İ miş, kendilerine mahsus bir teşki - | bahat kendisinin değil, onu dımdız | ni toplayıp ta işe başlayıncıya ka - İlâtı mahsusası vardı. Almanlığa | lak Trabzon sokaklarında bırakı - dar Rus toplarının | tedarik hizmet etmek, Alımanlık için pro paganda yapmak ve şark memle - ketlerini Alman nüfuzu altına al - mak gayesini takip eden bu Alman | | teşkilâtı harice karşı kendisini bir cemiyet halinde gösteriyordu.Trab zona gelen hoca efendi işte bu ce * | miyet tarafından oraya gönderil - mişli, Hocanın yanında pek çok pa ra bulunuyor ve bunu öteye beriye dağıtarak adam kazanmağa çalışı- yordu. Bu adamlar hoca ile bera - | ber Rus hududuna gidecekler, hu- dut ahalisini de ayaklandıracaklar ve hudut boyunda çıkardıkları hâ- diselerle Türkiyenin harbe iştiraki ni tesria çalışacaklardı. Almanya Türkiyenin bir an ev - vel harbe girmesini şiddetle arzu ettiğinden buna muvaffak olmak | için elinden geldiği kadar çalışı - yordu. Trabzona gelen hoca efen - İ dinin buna muvaffak olamıyacağı aşikâr ise de, sefaretlerdeki cemi yet onun kalabalık ağızla söyledik lerine ve yaptığı vaadlerine inana- rak hocanın cebini doldurup Trab zona göndermişti, Eğer istanbula dönmezse Hoca efendinin ne Trabzona gtldiği ağilaşılır anlaşıl maz onun Trabzondaki tahrikâtı - | na derhal bir nihayet verdirilmişti. Bu maksatla hoca bir gün teşkilâtı | mahsusaya mensup zevat tarafın - dan klübe kendisine Trabzonda kalamıyaca- ğı sureti münasebede anlatılmış ve | hemen İstanbula avdet etmezse a- kıbetinin fena olacağı bildirilmiş- ti. Hoca Efendi İstanbuldan gelir - ken kendisi için güzel bir at ta ge- tirmişti. Bu ata binerek bazan şe - 10g isvseg 'npiodiğvşop opul3ı ay olduğundan bir de seyis etmişti, Velhasıl hocanın keyfi pek yerinde idi. Fa- kat teşkilâtı mahsusa tarafından gelen bu tepeden inme tehdit kar- şısında puslayı taşırıvermişti. Na - sıl şaşirmasın ki, o gün klüpte vu- ku bulan “mülâkat, tan sonra kendisini tekrar Trabzon sokakla- rında gördüğü zaman cebinde bir miktar yol parasmdan başka her şeyini kaybetmiş bir halde görü - yordu. Çünkü gerek o güzel atı, gerekse “memleket uğuruna sarf edeceği paraları, teşkilâtı mahsu- sanın daha ziyade isine yarıyaca- ği için, Trabzondaki “mamülkünü valanın müdafaası için oraya hibe eylemiş,, bulunuyordu. Maamafih, bu hoca efendi İstan l : bula avdetinden sonra az zaman zarfında kendisini tekrar toplama- ğa muvaffak olmuştu. Bir kere bö- rek, baklavanın lezzetini aldıktan sonra onun arkasını bırakmamak hoca efendinin şanından olduğun- dan bizim hocada Trabzondan piripâk avdetini müteakip hemen Alman sefaretine müracaatla ba- şından geçen imacerayı kendi kafa sına göre yana yakıla anlatmıştı. ,Şayet Türkleri b bir an evvel harbe maksatla | “davet,, edilmiş, orada | veren teşkilât mahsusanın idi! İsaklava tepsisinin başında! Hoca efendi bu suretle sefaret nezdinde kendisini her türlü fırsat tan ibra ettirdikten sonra yeni bak lava tepsisinin başına geçmek za - manının geldiğini anlıyarak demiş itikis “İşte maatteessüf Trabzon i - şimiz suya düştü, Fakat ben size | i başka sahalarda da hizmet edebi » Tirim. Meselâ Romanyadaki Türk- iler nezdinde çok nüfuzum vardır. Bilhassa (Solina) islâmları beni çok severler, onlara her istediğimi | yaptırtabilirdim.,, Hocanın bu teklifi üzerine sefa- retteki cemiyetin istihbarat şubesi erkânı kulaklarını çıkartmışlardı. (Solina) diyince akıllarına derhal mühim bir mesele gelmişti: Rus - larm Karadenizde inşa ettikleri bir İ dritnot için Fransaya siparis edil - miş olan büyük çaptaki (e topların | yakında (Sülina) dan geçerek va- purla Rusyaya nakledileceği Al - manya sefaretine haber verilmişti. Bu topların nakline ve Rusyaya geçmesine mâni olmak çok mühim idi. Topların (Solina) dan geçer - ken imhası kabil olursa, Rüs drit - notu bütün umumi harp esnasında muatta| kalacak, hiç bir işe yaramı yacaktı. Onun için hoca efendi (Solina) dan bahsedince hatıra bu mesele gelmişti. Bittabi, bu isle meşgul o - lup olamıyacağı kendisine soruldu ğu zaman hoca efendi kendine: | — İşte börek baklava tepsileri gene fırından çıkıyor!,, diye düşü- nerek bü işe dair uzun uzadıya ver diği izahat sayesinde bu defa her - halde muvaffak olacağı hakkında sefaret nezdinde gene bir kanaat husule getirmekte ( gecikmemişti. Velhasıl, hoca efendi Trabzonda ceplerini boşaltlıktan bir müddet sonra, tekrar İşini uydurarak İstan- buldan Romanyaya müteveccihen hareket eylemişti. (aş tarafı 1 imei suyafamızda) Reinhardt'ın haklı olduğu çar- (Solina) dan gelip geçtiğini ve dritnota yerleşti. rildiğini veyahut hocanın, paraları ceplerine yerleştirdikten sonra, bu işle meşgul olmak zahmetini ihti - yar etmeğe bile lüzum görmediği - ni yazmağa hacet var mı? Ikinci hâdise Bu hoca efendi vakasından” son ra Trabzonda geçen ikinci bir hâ- dise de şu idi: Bir gün Trabzondaki Alman kon solosu vali Cemal Azmi Beyi ziya ret ederek Alman şifresinin İngiliz ler tarafından çalınmasından dola yı Trabzon telgrafhanesine gelen bütün telgraf muhaberatmın resmi veya gayri resmi olsun, muvakkat bir zaman için mühürlenerek mu - hafaza edilmesini ve bahusus teş - kilâtı mahısusa namına gelen tel - grafnamelerin de kısa bir müddet hıfzedilerek mürselünileyhlerineve rilmesini rica etmişti. Konsolos bu ricasını bir kaç defa, ve adeta ısrar derecesinde, tekrar ettiği için ka - bul ettirmeğe de muvaffak olmuş- tu. Alman şifresinin İngilizler tara- fından çalınması ile telgraf muha - beratımızın tevkifi arasında hiç bir ş münasebet olamıyacağı ve Alman konsolosunun belki bir çaresini bu ilup bu müddet zarfında telgraf muhaberatımızı tetkik ettireceği ve ya çaldıracağı düşünülerek bu tev- kif emri az zaman sonra kaldırıl « mıştı, » Riza Bey (Arhavi) ye hareket etmeden evvel Trabzonda vukua gelen üçüncü bir hâdise de Rizede bulunanRus konsolosunun bir müd detten beri Trabzona gelerek ora- da ikamet etmeğe başlaması idi, | Bu tebdili mevki etmenin bir se - i bebe istinat ettiği nazarı dikkate a j I lınarak Rize Rus konsolosu takip i olunuyordu. Zannediliyordu ki Ri- ze konsolosu Trabzon Rus konso - loshanesinde biriken evrakı Rusya ya götürmeğe memur edilecekti, im var) Avrupanın en güzel kızı lan ve gene Zaharef gibi bu işle | meşgul olduğundan hiç bahsetmi» çabuk anlaşıldı. Çünkü Hedy gü. | yen, onun gibi nadiren görülebi - İzel olduktan başka zeki idi. Hedy |len bu genç, Hedyye birdenbire İ bir müddet çalıştıktan sonra Çe - | tutulmuş ve çok geçmeden ikisi kosloyak bir kumpanya onu Esta. | arasında aşk başlamıştı. 1 sy yani “İstiğrak,, adlı eserde ça- Fotoğrafı hiçbir yerde çıkmı » lışmak için aldı. yan Mandel Hedy'yi görüp sev« Hedy, mevzuu ulvi bir aşk olan dikten sonra onunla evlenmeye ku eserde fevkalâde büyük bir | karar verdi. Fakat izdivacın şartı, muvaffakiyet kazandı. Eser, Prağ | sahneyi ve sinemayı bırakmak ve da birkaç kere gösterilmiş, büyük | bir daha fotoğrafını çıkarmamak. ibir rağbet görmüş, daha sonra Vi. &. j i yanaya geçmiş ve bütün Avrupayı Bu şartı kabul ettikten sonra İ dolaşmıştır. i Mandel, karısının yer yüzündeki Hedy daha sonra Viyana tiyat. | bütün fotoğraflarını toplamıya rosunda çalıştı ve bütün Viyanayı | başladı. cezbetti. Bütün bu fotoğrafları toplamı" Ona alâka duyan genelarden | ya imkân yoksa da Hedynin bum biri Hritz Mandeldi, Bazil Zaha -| dan sonra bir kimse ne yüzünü, irof gibi silâh ticaretiyle mesgul o © ine de fotoğrafımı görecektir.