Küçüklerin hikâyesi: amma di | Han kızının hikâyesi! sizğ5 kızı öyle güzel öyle gü- » ki. Masallarda tarif edilen ün bile o kadar güzel de - de güzel kızın methini işiten ö- | $ İn büyük hakanı oğ- bu güzel kızı almağa karar â na büyük elçiler gönder- Mo ay istedi.. Ne ise. U - alım.. Han; kızını vermeğe | ii oldu. Fakat kızın gelin olaca | iç, eke çok uzaktı, E.. ne de- © Sizin kısmeti orada imiş. yazıtlar oldu.. Büyük şenlik- İM amm Kız ata bindirildi. En katla, edi hizmetçisi de yanma Si Arkada büyük alay. Ak - "t yolunu tuttular. Güzel kız an- | ni en ayrılırken çok müteessir- > rn kızımı bir kere bir kere a 7 Sonra ona bir mendil 0 Kızım. Dedi.. Bu mendil se b €n iyi dostundur. Başın sıkıştı” n ona gözlerini sil... mm bindiği küheylân da çok dere attı. Az gittiler, uz gittiler, tepe düz gittiler. Nihayet bir 4 geldiler. mai elsi güzel kıza çok fena mu iğ le etmeğe başlamıştı. Yolda su Kiş te hizmetçiden su istiyor fa - izmetçi: > İn. İç... Diye kıza adeta emir veridord, * Diye Ğ Kiz bundan'bir şey anlamamış - | © “İF gece ikisi bir çadırda yatı “| yorlardı, Hizmetçi kız yavaşça ya- Kandan, kalktı. Zavallı güzelin Mendilini çaldı. ,, Süzel sabahleyin kalkınca ken - | e bir hafiflik hissetti. Ne ol - Üunu anlamak için düşünmeğe iç dan kalmadan hizmetçi kuşa -/ ma sakladığı hançeri çı- 577 Sen benim elbisemi giyecek - ÜN de seninkini. Artık Hakan yi dei Metçim im. Sen de benim hiz maze kaz bundan bir şey anla - lie Fakat çok korktu. Hizmetçi | Ye Ty korktuğunu anlaymca ilâ- — Eğer bu sırrı bir yerde söy - n seni öldürürüm.. ız korkudan bir şey ya - çeneli Yüzleri kapalı olduğu i -| dan dileri muhafaza eden a- ba rda bir şey anlamadılar. Ni- tama günler geçti, Sabır ile koruk Ke Yol da yürümekle » Bu koskoca dünyanm — bir ktşesi birbirine bağlandı Ye pi ie dimi memleketi u - Hakan ndü, * im Oğlu “methini işite işi- te âşık olduğu nişanlısını karşıla - mağa gelmişti. Büyük eğlenceler arasında sa - raya gidildi. Hizmetçi güzelin ye - rine hanım, hanım da hizmetçi ye- rine geçti. Günler birer birer geçiyor. Za - vallı kız sesini çıkaramıyordu. Hiz metçi ise memleketin en büyük ha nımı olmuştu, Fakat.. Hakikat ne zaman olsa meydana çıkar. Hiz - metçi bu sırrı bilen mendili yak - mak ve bindiği küheylân: öldürt - mek istedi. Hakanın oğlu küheylânt çok se- viyordu. Hanımın dileği olsun di - ye küheylânın kafasını kestirme - di. Fakat mutfağa asılmasını em - retti, Mendili de yakmağa görmedi. lüzum ... Hanımın hizmetçisi bomboş ge- ziyordu. Ona koyun çobanlığı yap tırıyorlardı. Güzel, terbiyeli. bir kız olduğu için Hakan bu temiz kızı seviyordu. Hakanın oğlu karısmın sözleri - ni babasına anlattı. (Mendil cebim de kaldı) dedi. Hakan: — O mendili de şu hizmetçi ço » ban kıza ver.. Dedi. Mendil tekrar sahibini bulunca kız sevindi.. Göz yaşlarını silmeğe başladı. Mendil onu teselli etti Bir odada yalnız başına - yatan i kızım birisi ile konuşması bütün u- şaklar arasında yayıldı. Hakanın kulağına kadar gitti. Hemen kız çağrıldı. Hakan kı - zın güzel yüzünü, tam bir temizlik gösteren gözlerine baktı. — Kızım... Dedi.. Sende bir sir var,. Nedir? Kız söylemek istemedi: — Söyle diyorum.. Ben bütün bu ülkelerin hakanıyım.. Sana hiç kimse elini bile kaldıramaz. Kız başından geçenleri anlattı. Hiz - p Çiçeklerden koku | çıkarınız? Lavantalar, kolonyalar, güzel kokuların hepsi çiçekten çıkar. Fa kat bunun nasıl çıktığını acaba bi- liyor musunuz. Bu o kadar zor bir şey değildir. Fakat.. Bir şişe içine çiçekleri doldurunuz. Üzerine su koyunuz. Bir kaç gün sonra bu su- dan alacak olursanız koku çıkar. O halde koku toplamak işi çok kolay değildir. Onun da kendisine göre bir çok usulleri vardır. En çok kokulu olan çiçekler gül, menekşe, karanfil, yasemin ve sa- iredir. Bu çiçekleri demet demet toplar | sınız. Fakat bunların çok iyi açıl -! İ mış olması lâzımdır. Eğer gonca | halinde çiçek varsa onu toplama - | 1808110000881 080 ARAN ARAN A4 i Bunları Biliyor Musunuz ? Ürününün ndan eva nas rardan vyupansnbna0000014100 AAA Neden yoruluruz ? Çok çalıştığımız zaman, çok konuştuğumuz, çok uğraştığımız zaman yoruluruz. Bu yorulmak ne dir? Yorulmak esas itibarile iki kı - sımdır: Beden yorgunluğu.. Kafa yor - yınız. Çünkü goncanın henüz koku | gunluğu.. su yoktur. Bu çiçekleri güneşin altına koya rak biraz kurutursunuz. © Bu çiçekler kururken siz de şi- şenizi hazırlayınız. En birinci cins» ten mayonez yağı alınız. Çekirdek siz beyaz pamuk alıp büyük parça halinde kesiniz. Bunları şişenize bastırınız ve üzerine mayonez ya” ğı dediğimiz zeytin yağını dökü - nüz. Yağları pamuklar. tam çekince bırakınız. Fazla zeytinyağı dök - meyiniz. o Kuruyan çiçekleri alıp bir başka şişeye (o evvelâ bir avuç tuz, üzerine kuruyan © çiçek yap - raklarını onun üzerine bir sıra yağlı pamuğu, tekrar üzerine tuz, çiçek, yağlı pamuğu koyunuz. . Tam şişe dolunca ağzını iyice bağlaymız. Hava girmemesi için kapağmı da balmumu ile çeviri - niz. Bunu güneşli havaya, açığa bı - rakınız. Bü şişe güneşin o altında 15 gün kadar kaldıktan sonra dik- kat ile şişeyi açınız. Yalnız bir sı- ra pamuğu alınız. Göreceksiniz ki dışarıdaki kokunun aynı sizde de var. Bu çok zor bir şey Hem de eğlencelidir. değildir. Bunu iyice öğrendikten sonra is- tediğiniz şekilde kokular da çıka- rabilirsiniz. vnamınasarsananınsntama0 metçinin yaptığı şeyleri birer birer söyledi. Hakan bu sözlerin hakikat oldu ğunu hemen anladı. Çünkü güzel kızın sesindeki eda, tavırları, vazi- yeti bunu ispat ediyordu. Hakan hemen hizmetçiyi mem - leket dışına sürdü, Bu güzel kız Beden yorgunluğu muhtelif u - zuv hareketlerimizin neticesindeki yorgunluktur. Vücudumuzun hammülü bir dereceye (kadardır. Ondan fazla uğraşacak olursak damarlarımız, nihayet kalbimiz vazifesini iyi yapamamağa başlar. Ve nihayet son bir raddede kalır. Ondan daha fazla çalışmasına im- kân yoktur. İşte bu zaman öldüm. bittim.. Yoruldum.. Der ve kat'iy » yen çalışamayız. Beden yorgunlu - ğunu gidermek için en iyi çare ya - tıp uyumaktır. Kafa yorgunluğu ise çok oku - mak, çok yazmakla olur. Bu bir günlük bir kaç günlük değil aylar- ca çalışma neticesinde - meydana çıkar. Kafası yorulan bir adam ap tala benzer. Söylenen sözleri anlı- yamaz. Çünkü dimağı tamamile ta bii vaziyetini kaybetmiştir. Ne için 10 bir 70 bir sayarız ? Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on deriz. Ondan son- ra hep onar onar sayarız. Acaba neden? Ecdadımız bu rakamları icat e - derken tabii çok düşünmüşlerdir. Fakat bunda gene tabiatin olduğunu unutmamalı? Biz muallimimizden, muallim mualliminden, o mualliminden ve nihayet ilk hesabı icat edenelere kadar bu iş dayanır. çalışmağa ta - tesiri İşte o ilk hesabı icat edenler mu | hakkak ki parmaklarını sayarak sayı öğrenmişlerdir. Bu sayı da bir iki diyip 10 da bit miştir. Çünkü insanların 10 parma ğı vardır. On rakamı bence gene baştan başlıyarak devam edilmiştir. Şu halde insanların 12 parmağı olsa idi rakamlarda 12 on iki sayı- İ lacaktı. 10 parmağı olduğu için 10 ar o - nar sayıyoruz. Ne için 10 parmağımız var ? İki elimizde 10 parmağımız, iki sereeaazamı İLİN İ.....2 inci te sorsam Bu haftaki bilmecemiz heceler- den cümle teşkilidir: dı — lan — lu — kut — ten — kalp — liği — şen — yet — ri — kırk gün kırk gece düğün şenlik (hu — cüm — kü — dün. yaptı. Hakikat her zaman meyda - na çıkar... Doğru halledenler arasında 150 okuyucumuza muhtelif hediyeler vereceği, N , 2 inci teşrin bilmecesi : ayağımızda 10 parmağımız var, A- caba ne için? Bunun sebebini insanların ilk ceddinde aramak lâzımdır. Biliyor sunuz ki insanların ilk ceddi mil - yonlarca sene evvel kayalar arasın da yaşıyan bir mahlüktu. Bu mah - lük asırlarca tekâmül ede ede ni- hayet insan şeklini buldu. Ilk in - sanların ve hattâ hayvanların da parmakları be$ tanedir. Yumurta içindeki civcivin obeş parmağı vardır. Kurbanım beş par mağı vardır. Ancak civcivler, kuşlar, kazlar, tavuklar ayakları - nı çok kullanmadıkları için ancak 3 tanesi ile iktifa ediyorlar. Yani tabiat bunların iki parmağını ko- parmıştır. Insanlar ise beş parmağını kul - lanmak mecburiyetindedir. Parmaklar neden hepsi bir büyüklükte değil? Ellerimizdeki oparmaklarımız, hattâ ayaklarımızdaki parmakla - rımızın hiç birisi ayni o uzunlukta değildi. Ne için? Bunun cevabını veren gene tabiattir. Eğer ellerimizin parmakları ayni büyüklükte olsa idi, o zaman her işi yapamıyacak- tık. Bir şeyi ayni kuvvette tutamı - yacaktık. Ayaklarımız da ayni şe - kilde yürüyemiyecektik, Buna yazı yazarken dikkat edi- niz, Parmaklarımız ayni uzunluk - ta olsa idi. Kalemi istediğimiz gibi tutamazdık, Defteri istediğimiz gi İ bi alamazdık. ) Halbuki tabiat herkesten daha İ iyi bilir. Ve istediği gibi yapmış - (ar. Şuna dikkat etmek lâzımdır ta- biatin yaptığı hiç bir şey fazla de - ğildir. Hepsinin kendisine göre va zifeleri vardır. Ersa 288 SAC REREMEEERE ERASER EESEEEEEEEYEREEMENEEEAAEEEE EE Hediyelerimiz arasında biskül, çikolata, kart postal, kitap ta var» dır. Hal varakalarına isimlerinini ve adreslerinizi okunaklı yazarak (YAKIT Çocuk sayıfası muharri- rne) gönderiniz. İNÇ