Ni, a e VAKT ın Edebi Tefrikas KISKAN iz nn w sl Hemen fırladım. Telefo- m um. Behire!... Hasta mı? diğ ?. Böyle erken neye isi ir. Acaba bizzat ken- — Sen misin Behire?, — et, Ne var? çabuk söyle. ta ferdi hasta, seni istiyor. Ri. | , hemen gel, Meda, edersin, hastaneye git - evvel gelirim. Gi yon Hasta olan Ferdiymiş. Bi, - Yindim, kahvaltımı ettim. i Xİ yerden telefon ettiler, bir de ben telefon ettim. Y ğa çıktım. olda, Ferdiye karşı ne hisle : olduğumu bilmiyorum. yünü niyetim mi vardı?. Suiniye- mi?. Tahlil edemiyordum. Sara dumanı gibi hafif düşün leş fikrime gelip gidiyordu. 8 diye sanki beni çağırıyor?. ti defa fikir verdim diye mi? | A bana hiç baktırmazdı.. | aş anladım. Doktorundan mem - W olmadığını bir kere söylemiş- | © Neyse, gitmemek olmaz... Aca tesi var? Sormalıydım. Ben de İ dek lâkayt davrandım... , Böyle, düşüncelerimin basit İrini takip ediyordum. Behire beni bekliyordu. Üstün- de Pijama vardı. Endişeliydi. Bir kadın, sevmediği halde, ko- pek âlâ merak edebilir.. A- “ma ne bileyim ben; kızıyorum ie ilam belli etmemeye ça i, Yesmi ve ciddi davrandım. . — Bonjur Behire... Ne var?. > Hemen geldiğin için çok te- ür ederm. | , © Vazifemi yaptım. | Kâdın birliği, kadınların 1.5 20 YUNNMURNAMAMANMANININ Ç Nakleden : Selâmi Izzet dar, halının üstünde ayak izleri yer etmişti. Masanın üstünde tabaklar, ça- uaklar, şişeler, diş fırçası, pudra pomponu, sürmelik, krem vardı. Bunların hiçbirini bilmiyor - dum, görmemiştim. Göğsüm, iptidai, vahşi bir kin- le kabardr. Biraz gözlerimi yum -! dum, Ferdi ile göz göze gelmeme: i ye gayret ederek muayeneye de - vam ettim. “Domuz seni şimdı boğuver - sem ;iyi doktoru anlardın... Seni yüz üstü bıraksam, yarın sabah halini görürdün... Ama Behireyi de sevip okşamak hatırmdan geç- mezdi... Seni domuz seni! Bu halde kalamazdım. Doğrul- dum, konuşmıya başladım: (Devamı var) muhtarlığı ve bayramımız! Köy kadınına köy muhtarlığı ve ihtiyar heyeti azalarma dahil ol- malarına müsaade eden kanunun kabulü dolayısile Kadın Birliği ta rafından Reisicümhur Hazretleri - ne, Büyük Millet Meclisi Riyase - tine, İsmet Paşa Hazretlerine, Halk Fırkası Riyasetine, Dahiliye Vekâletine teşekkür telgrafları çe- kilmiş ve Cümhuriyetin Onuncu! yılmı kutlulamak için Gazi Hazret | lerine, İsmet Paşa (o Hazretlerine, | Büyük Millet Meclisi Riyasetine, Halk Fırkası Riyasetine tebrik tel | grafları çekmişlerdir. Kadınlar birliği Bayramın birin ci günü Cümhuriyet abidesine çe - lenk götürülmüştür. Bayramın ikinci günü de Darülâ cezedeki çocuklara, şeker, çikola - | ta, ve pasta götürmüşlerdir. $ Kadınlar birliği namına, cüm huriyet bayramımız (dolayısiyle darülâceze ziyaret edilmiş ve kü- 1 > Bu sabah Ferdi sancılandı. * Sebi istedi. > Öyleyse muayene edeyim. eya girdim. e vi bakışta hem hastayı, hem *» Hastalık mı?. $a Kama saplanmış gibi bir ağrı. Ğ taraf sancıyor. Nabzı süratli.. Mükemmel bir egü apandisit mel, 9, midesinden sanıyor. Ben böy üni ağrılarmı bilirim, insanı “ günde öldürür. hi, Pktor, muayene ederken, teş- may oyarken ,karnına bakarken, biz sayarken, yavaş yavaş öteki ia tebellür ediyor, meydana çı- Mel şekilleniyor, vücut buluyor- » Bu öteki adam: Aşıktı. Etrafıma baktım. şurada... İki çift yatak birbirine bitişik... tk başının izi el'an duran yas- Be, sevdiğim kokusunu duyacak- Köşedi yatan da, can damarı Mane, olan adamdı... di Bu adamı şimdi, şu anda, iste- ü, şekle sokabilirdım. Sırtı üs- ye Peel yatırır, dilini çı - , mefesini tutturur, öksürtür, #Mekletirdim. Ama, bu adam,o iğ Hun yegâne hakimiydi. z e alt odasının kapısı tam kar “3 tesadüf ediyordu. " Yataktan, odanın masasına ka- t zkiyİ ryolaları gördüm. | ilerdenberi hayatımı doldu- | » kadın yatıyordu. Biraz iğil -| i gük çocuklara bazı hediyeler da - i gıtılmıştar. Müessese müdürlüğü "bu hususta şu satırlarla teşekkür ediyor: “Onuncu yıl dönümünü kemali meserretle kutluladığımız bayram münasebetiyle birlik nama he- İyeti idare azasmdan doktor Fethi Beyin refikai muhteremeleri Me - idiha Hanım tarafmdan çocuklara gönderilen hediyelerden ( dolayı birlik heyeti muhteremesine teşek kür olurtur.,, Recep Beyefendinin cevabı C. H.F. umumi (kâtibi Recep Beyefendi kadınlar birliği tarafın dan, cümhuriyet bayramımız mü- ! nasebetiyle çekilen tebrik telgraf İna şu telgrafla mukabele etmişler- dir: “Candan tebrikinizi | en sıcak duygularla karşılıyarak cümbhuri - i yetin edebi saadeti — içinde mesut olmanızı dilerim.,, DE a e Tramvay önünde bir bacak kırıldı Evelki gece saat 23 te Beyazıtta oturan kunduracı Fethi Sirkeciye gitmek için Edirnekapı - Sirkeci tramvayına atlarken mukabil ta - raftan gelen diğer bir tramvayın önünde kalmıştır. Süratle gelen ! 1 tramvayın önünden vücudunu kur taramamış, sağ bacağı tramvayın önünde kalmış ve çarpma netice - sinde kırı'mıştır. Yaralı derhal Cerrahpaşa hastanesine kaldırıla- rak tedavısıne başlanmıştır... | ş 5 — VAKİT 3 2.nci teşrin 1Y33n umu VMUMI HARPTE Teşkilâtı Mahsusa AA AI AAA KA ANA ALA OYSA VAKIT'ın yeni Tefrikası : 2 Kâtibi mes'uller Istanbuldan o kadar ani yola çıktılar ki... Merkezi umumi, o esnada her-| kesin silâh altına alınması üzerine | merkez azasıyle kâtibi mes'ulle vi rin de harbe iştirak etmelerini dü! sünmüştü, Şimdilik yalnız kâtibi | mes'uller İstanbuldan hareketle Erzincana kadar gidecekler ve o - rada emir bekliyeceklerdi. Bilâha re merkezi umumi azasından dok - tor Bahaettin Şakir beyin #imali Kafkasyaya, Ömer Naci ve Ruşeni beylerin İran mıntakasına, Süley - man Şefik paşa, Rauf bey ve U - beydullah efendinin Efganistana bareketleriyle İbrahim, İskeçeli Ali Rıza ve Bulgar meb'uslarından Celâl ve saire beylerin Rumelideki teşkilât gibi muhtelif kollara ay - rılan ve Süleyman Askeri beyin i- daresi altma geçen “Teşkilâtı mahsusa,, işine evvelâ kâtibi mes- ullerin İstanbuldan kara tarikile Erzincana seferleriyle başlamıştı. Kâtibi mes'uller yola çıkmadan evvel onların yerine kimlerin ge - tirileceği mevzuu bahsolduğu za- | man Enver paşa, hep “İttihat ve terakki,, yi zayıf düşürmek kaygu- sile, Kara Kemal beye demişti ki: — Kâtibi mes'uller hareket et- tikten sonra yerlerine okur yazar birkaç inzıbat neferi veririm. On - lar da aynı vazifeyi görebilirler.,, | Bunun üzerine Kara Kemal Bey Enver paşaya şu cevabı ver - mişti: “— Paşam, bu sözlerinizden an laşılıyor ki, bizim teşkilatımızın ruhunu henüz kavrıyamamışsınız. Maiyetimde çalışan kâtibi mes - uller yüksek tahsil görmüş zeval - tır ve cümlesi de merkezi umumi tarafından intihap edilmıştır.,, Kâtibi mes'ullerin Erzincana hareketleri son derecede gizli tu- tulacaktı, Kâtipler ne İstanbuldan hareketleri esnasında, ne de yolda kendilermi kimseye tanıttırmıya - caklardı. Yalnız yolda nereye vâ- sıl olurlarsa orada vilâyetin en yüksek memuruna müracaat ede - bileceklerdi. Hüviyetlerini tayin için her kâtrbı mes'ule bir vesika verilmişti. Bu vesikada: “Filânca bey Erzincan ve daha ileriye git- mek üzere berayı memuriyet izam olunmuştur. İcabında kendisine muaveneti Jâzımede bulunulması rica olunur. diye yazılıydı. Bu vesika dahi polise filân gösteril - miyecek ve icabında yalnız vilâ - yetin en yüksek memuruna ibraz olunacaktı. Kâtibi mes'uller, hareketleri i- çin verilen kararın ertesi günü İs- tanbuldan o kadar ani bir surette yola çıkmışlardı ki, evlerine gidip silelerine bile haber vermeye va- kit bulamamışlardı. Giden heyet azasının beraberlerine eşya alma- ları da menedilmişti. Yalnız her kâtibi mes'ule birer yeni dürbün verilmişti. Bundan maada yollar - da barınmak için çadır filân alın - mıştı. f O zamanlarda “İttihat ve te - rakki,, nin İstanbul teşkilâtı kâ - tibi mesulleri hamal Ferit, Hasan Basri, Memduh Şevket, Etem ve kâtibi meleğin. kâtiplığını ya - #oun çıkan birinci tefrika- mızın hulâsası : “İttihat ve Terakki, hükümeti umu- B wi harp başladığı saman Osmanlı ordu” | S sunu da selerber halo o getirmeğe sale vermişti. Aynı zamanda cemiyet, mer -Z B kezi ureumide bir içtima aktederek Vun- Seda, ileride biz de harbe iştirak edecek : ; i Zu ve istibbarat teşkilâtı vücuda getirme tar olan Harbiye nazırı Zewver Yaşa İĞ. Sİ Fakat İttihat ve terakki merkezi wi misl de bilk kayt ve şart o fikri törviç ediyordu. Teşkilât: mahsısadan maksat, Osmanlı ördüsunun vazifesini kolaylaştır. mak alınukla beraber, Enver Paza mez- tarsak, ordularımıza yardım etmek İçin, “Teşkilâtı mahsuna,, namı altnda bir çe yi düşünmüştü. Teşkilâtı mahsusaya en ziyade taraf- kür teşkilâtı kendi tarsftarlarma tevdi ederek İlübat ve Tereakkiyi saft düşür- mek İstiyor, Taht Paşa ise İttihat ve Te- rakkiye mensup olan mütekait zabitleri cemiyetlen uzaklaştırarak fırkaya istedi. gi serbest şekli vereceğini düşünerek Bo İĞ ver Paşayı atlattığına kani bulunuyordu. Teşkilâtı mahsusanın vücuda gelme- sise salk olan bu mt fikirlerden başka bir de ilâm ittihsdı ve bütün Türkleri bir araya toplamak gayeleri de mezkör teşkilatı Bilhassa Envei Paşa, bütün Avrupai ve İZ Asyalı ialümları ve Türkleri hirteştirece- Bpiai ve Adiryatik denizinden Hint sular: İğ na kadar yeni bir Osmeniı devleti kuru» çağın takayyil etmekten bir am bali kalmıyordu. İşte umum! harbin başlangıcında te- esliş eğen Ve bütün safhaları bir çok mlihim hadiseler, heyecanlı ve merakı vakalarin dolu olan teşkilâtı mahsusa, yukarda nakleltiğimiz. gizli kuvvetlerin çarpışmamndan ve birbirine zıt olan fikir. lere hizmet ettirmek istemesinden doğ teesslisüne hadim oluyordu. İ ii gd 5 5 “Utihat ve Terakki, fırkam sefer- berliğin Gün edildiği günün gecesi mer kezi ümumide Leşkilâi mahrusanm vüsu- di getirilmesine karar verdiği zaman bü işini masrl ve me şekilde yapacağı hek- kında kali bir fikre malik değildi. TANEN yam | 10 aka pan küçük İhsan beylerden retti, Heyet bir gün zarfında hazır- lıklarını mehma imkân tamamla - dıktan sonra Haydarpaşadan tre- ne rakip olmuştu. Kâtibi mes'uller Haydarpaşa- dan Ankaraya kadar trenle gide - cek ve oradan araba tedarik ede- rek Sıvas tarikile Erzincana vara - caktı. O esnada yolculuk etmek çok müşküldü. Çünkü seferberlik dolayısile ortalık karmakarışıktı. Trenler muntazam işlemediği gibi at ve araba da bulmak kolay de - ! ğildi. i Heyet (Bicer) istasyonuna mu - iba- i sonra bir hafta Yazan: A. MiL mak için tek bir araba bile kalma- mıştı. Çünkü ciheti askeriye hepsi- ni askeri nakliyata tahsis eylemiş- ti. Heyet uzun müddet araba ara - dıktan ve bulamadıktan sonra ni- hayet Mahmut Kâmil Paşaya mü - racaat etmeğe mecbur kalmıştı. Bu nun üzerine güç belâ, bir araba te- darik edebilmişlerdi. Şimdi seyahat artık bu araba ile Sivasa kadar devam edecekti. He- yet Ankaradan hareket ettikten ve geceleri konaklarda, çadırlarda geçirip gündüzleri yel aldıktan zarfında o Sivasa muvasalet edebilmişti. Yolda as - kerlerin develerle nakliyat yaptık- ları görülüyordu. Arada sırada da, teşekkül eden bazı taburların meç bul bir semte doğru gitmekte ol - dukları müşahede ediliyordu. Ankara ile Sivas arasına heyet tek bir ağaca bile tesadüf edeme « mişti ki gölgesine sığmarak Ağus- tos güneşinin kızgın ateşinden kur tulup bir müddet istirahat tedebil- sin onun için her konakta daima çadır kurarak onun altına iltica ey lemek lâzım geliyordu. Bir gün bu suretlte bir tarla ortasında istira - | hat edilmekte iken kâtibi mes'ul - lerden birisinin tıraş olmağa kal - kışması ve dağ başında bile şıklı ğa olan meclübiyetini ispat etmesi diğer arkadaşlarının kendisile is - tihza eylemesine sebebiyet vermiş ti, Gayet zor şerait tahtında yapı » lan seyahatin yeknasaklığı ve et - rafın ıssızlığı içinde büyük bir hâ- dise teşkil eden bu tıraş olma key- fiyeti kâtibi mes'ulleri epeyice gül dürmüştü, İçlerinden birisi o arkas daşına: — Azizim, burada kır ortasında bu gece cinsi lâtiften birisinin zi - yaretini kabul edecek isen vaktile haber ver de, biz de çadırlarımızı seninkinden uzaklaştıralım!,, diye bitap etmesi üzerine maltruş zat: —“ Hayır, azizim, öyle bir niye tim yok. Fakat bir gün gelir belki ben de diplomatlar sırasma geçe - rim diye şimdiden kendimi her gün tıraş olmağa alıştırıyorum:,, Cevabını vermişti. - O zamanlarda Muammer Bey Sivas valisi idi. Kâtibi mes'uller Sivasa muvasalet ettikten ve bir hana yerleştikten sonra gidip Mu - ammer Beyi ziyaret ve ona vesika larını ibraz etmişlerdi. Mahmut Kâmil Paşanın Ankarada verdiği İ vasalet ettiği zaman orada on se - kiz saat tevakkufa mecbur olmuş- İ tu, Çünkü oradan ilerisi için yol i münakâlâta açık değildi. Bu on ! başka bir tren daha gelmişti. Çı - kan bu posta ile alınan gazeteler ide “Yavuz,, ile “Midilli,; nin İstan bula geldiği yazılı bulunuyordu. Kâtibi mes'uller (Bicer) den An 'sekiz saat zarfında İstanbuldan | araba heyeti Sivasa bıraktıktan sonra tekrar Ankaraya avdet etti - ği için kâtibi mes'uller Sivasta bir gece kaldıktan sonra yeni bir ara- ba tedarik ederek Erzincana doğ - ru yola revan olmuşlardı. Bu sefer kendilerin; götüren arabacı bir Ermeni idi, Türklerin kâmilen silâh altına a karaya vâsıl oldukları zaman İs - tanbuldan hareketlerindenberi üç gün geçmiş idi. O 2; Mahmut Kâmil Paşa Ai andanı idi. Şehirde hususi ulan: | lunmasından ve arabalarının da as keri nakliyatta kullanılmakta ol - masından dolayı bir Türk arabacı bulamamışlardı. wi i (Devamı var)