9 — VAKIT 9 B., teşrin 1943 me Bir avukat iki çocuğunu verem oldukları için öldürdü saran sarruna anem seems eme soanmnme me v00 ba amaa esasa Sıhhi Bahisler SER BaRiMer 221 | ağlam bir çocuk elde etmek şartları Yazan: Çocuk hastalıkları mütehassısı Ali Şükrü den vücut muayyen nisbette isti - fade ettiğinden yemek te o nisbe- te göre yenilmelidir. Çünkü vü- cut kendisi için yenilen yemekle- | rin bazılarından az, emil Zavallı kadın: “Aman bu silâh sesi nedir ? ,, diye kocasını karşılayınca bir kurşun da onun yüreğine saplandı di ma gizi l bir çocuk elde etmek için ak noktalar çok mühim - ca çift teşkil edrken ta - mhhati ve sinni düşünül-! Parisin civarındaki Garş kasa -| diğini söyledi. Sonra bir mektup j vakanın nasıl olduğunu anliyamı- basinin en lâtif bir köşesinde za rif bir sayfiye vardır. Sayfiye iki | yazarak, postaya vermelerini ten-| yan ve evde oturan avukatın $0 - bih ederek yazıhaneden çıktı. | förü de mecruh delikanlının ya - © Para ve aşk bu hakik karslanmak hiç te mümkün i çok alır, sarfeder. Ve bu madde-| katlı bir binadır. Önünde yola na-| çekerse bazan fena neti-| ler de maadin, albomin, yağ, şe -| zır küçük bahçenin sanatkârane İker, su ve vitamindir. Bunlar! işlenmiş bir parmaklığı mevcut - bir şey değildir. Çünkü! sebzeler, etler, unlar, yağlar, şe-| tur. Parmaklıklar nakışlıdır, pen! ; talıklar vardır ki irsi! kerler, meyveler, salatalar deru-| çerelerde kiymet'i dantelâlar var- dolayısile anneden veya bl Çocuğuna geçer ve bazı klar da sari olması dolayı: ine veya babadan çocukla- er. Ve çocukları da has- yur. Meselâ dimağ veya Mtalıklara müptelâ olan an 4 babanın çocuklarmda ay: | silik husule gelir. ? budala, deli N olmamış frengi veya vere- “btelâ olan anne veya baba frenki veya verem Saralı, olur ları N *ole, ynorfine, eroihe müp - "ah anne veya babanın ço-| tçılız, zaif veya zekâca nok a, çi meselesine gelince; bu da ; mühimdir. Burada tara- “N sabsına ait fisyolojik hata- gö “öyliyecek değilim. Yalnız ür anne veya babadan doğa- Socuklardan bahsedeceğim.. Socuklar vücutleri b âmü) etmemiş olanları, has- âra karşı mukavemetsiz o- ı kesretle görülmektedir. arasında ;Solabileceği düşünülürse çift inde bu saydığım noktalara Kalay çok ehemmiyet lâzım geldiği anlaşılır. “ğlam bir çocuk elde etmek ver - nlardan başka bir de hâmi-| ânnenin yiyeceği gıda me- #l,t de çok mühimdir. er memlekette olduğu gibi *de hâmilelik zamanında ba- im âdetler vardır. Müterak Remleketler ahalisi bunları, tratlarını anlıyarak tereket - i halde bizde elân bu gibi â- rin henüz yapılmakta olduğu İmektedir. * Meselâ yenecek şeyler hâmile-! |, #hasında bizde ekseriya tah- *dilir. Et, süt, yumurta, tat- | * birinci gıda farzedilrek asıl Ması lâzım olan gıdalar per - ,tinıfına ithal edilir. Bugün “melidir ki et, süt, yumurta, tat İ Yen bir kimse yalnız şişman İl Bilir, fakat sıhhati tamam de - ir, imi, kalındığı zamandan iti- İİ gıda hususunda dikkat ve nunda bulunur, | Hâmile bir vücudun bu sayılan! i şeyleri bir nisbet tahtında yemesi İ şarttır. Maadin ile albomin vü- cudun esas binasını teşkil eder. Diğerleri bunların hüsnü suretle vücude yerleşmesini temin ettiği gibi bir kısmı da vücut makinesi - nin işlemesi için yağ vazifesini gö tür. Bu sebepten bu maddelerin vücude pek mühim hizmetleri var- dır. Bunlardan birisi noksan ola- rak yenecek olursa, © vücut nok- san olanın yerine kendisininkin - | den sarfederek yenilen yemeğin müvazenet nisbetini temin ederse | de fakat bu defa kendisininki nok ! sanlaştığından hücrelerin terkibin | İ deki ahenk bozulur. Hastalıkir, ! sızılı, zaif veya ham vücutlu ola-| cağından bittabi karnındaki ço - ! cuklar da ayni hale maruz kalır. Meselâ et, yumurta, pilav, ha - mur tatlısı yenilip sofradan kal -! i kılsa, etin ve yumurtanın içerisin- | de albomin maddesi fazla, diğer | j maddeler az, pilâvda şeker fazla | il yağ var, diğer maddeler az, ha- | var, diğer maddeler azdır. O hal- İde bu yenilen yemekle vücude | fazla miktarda albomin, şeker, i yağ giriyor. Fakat maadin pek laz giriyor demektir. | Albomin gerçi vücut hücreleri - inin nümasına hizmet ederse de yalnız başına bu vazifeyi göre -| mez. Çünkü albominin vücutte | sarfolunup kalan posası vücut için | muzurdur. İşte bu muzur madde eğer maden'i yemek yenilirse vü- | cude giren maadinle birleşir ve İ bu posa vücude zarar vermeden / idrar ve saire ile dışarıya çıkar, Eğer maadin yenilmezse bu albo min posaları vücutte kalarak vü -| i cude muzur tesirleri dokunmaya i başlar. ağrılıklı, sızrlı veya şiş - man olur. Bittabi karnındaki yav- İ runun hücreleri de anyı akibete| | uğrar, İ Maadinin vücutten a'bomin po-| j salarını atmak hassasından ma- ada bir de vücut hücrelerini yap- | mak hassası vardır. Bundan baş- ka madenler arasında iki mühim | madde daha vardır ki birisi demir Idam Edezer'den sayfiyeyi olduk I du. dır. Velhasıl heyeti umumiyesi ihtiyaç denilen kara bulutun say- fiyedekilerin yanından bile geçme diğine delildir. Saadetin ve servetin bir iltica - gâhı gibi görünen bu güzel sayfi- yede bundan bir kaç gün evvel en acıklı aile facialarından biri oy » nandı. Sayfiyeyi tutmuş olan Parisin tanınmış avukatlarından Mösyö Hanri Blavo bu sayfiyede kendi- sinden on yaş küçük zevcesini ve yetişkin oğlu ile kızını öldürdük- ten sonra kendisi de yesinin tesiri ile hayata gözlerini kapadı. Mösyö Blavo elli üç yaşında idi. Pariste Lâvuvazye sokağında ida- rehanesi, Viktor Emanüel soka -| ğında da süslü bir apartımanı var | dı. Facia, muharrirlerin muhayyele lerinden geçen vakalardan çok dehşetli olduğundan tasvire de - ğer: Avukatın Jan isminde bir oğlu, Jaklin isminde bir kızı vardı. İş leri yolunda ve serveti dünya ga-| ilesini düşünmiyecek kadar çoktu. Çocuklarının hasta olduklarını gö rünce geçen mayısta Vikerson'a gitti ve Garş sayfiyesi sahibi Ma- ça mühim bir kira ile kiraladı. Bir kaç gün sonra bütün aile si binaya yerleştiler. Binanın zemin katında mutbak, kiler, ye- i mek odası, ve iş odası vardır. Bi- rinci kata çıkılmca Mösyö Blavo ile zevcesinin ve çocukların yatak odaları, hamam, tuvalet kabinesi görülür. İkinci kat ta hizmetçile- re tahsis olunmuştu. Avukat bazı ailesi efradı ile 0- turarak, bazı da iş odasına çekile- rek işlerini gözden geçirirdi. Gün- düzleri de Paristeki yazıhanesine inerdi. Mösyö B'avo, her iki ço- cuğunun verem olduğunu biliyor- Bütün ihtimamlara rağmen hastalığın önüne geçilemiyor, he- le yirmi üç yaşındaki kızı Jaklin günden güne eriyordu. Avukatın kâtipleri patronlarının çocuklarını ne kadar sevdiğini bilmiyorlar ve Ertesi günü Blavo evde kaldır. Günü gayet tabii olarak geçirdi. O sırada muhakkak olarak tasav- vur etmş olduğu faciayı hissetti - recek hiç bir harekette bulun- madr., Geçen cumartesi avukat saat girdi ve sıhhatini sordu. Kadın, suretle geçirdiği ve dedi ki geceyi gayet tabii bir cevabını verdi her vakitkinden soluk.. Yoksa bir rahatsızlığın mı var?. Avukat, hafif bir bir şeyi olmadığı cevabını verdi ' ve aşağı kala indi. Aşçı kadın mutbağa inmişti. Blavo kadına. hanımın kendisi ile o gün pişecek tebessümle diğini söyledi. Aşçı kadın yukarı çıktı. Arka- merdiven sahanlığında durdu, hiz metçi hanımı ile konuşurken yirmi / altı yaşında bir delikanlı olan ve bukuka devam eden avukatın öğ- !lu Jan ayaklarına bir terlik göçir- miş ve arkasında çaketsiz olarak odasından çıktı. Babasını görün ce yemek odasına inerek kahvaltı edeceğini söyledi ve beraber in - mesini rica. gili. i Avukat işi olduğu cevabını ver: idi. Fakat betbaht delikanlı iki İ basamak merdiven iner inmez bir tabancanın patladığı duyulu. Bet- i baht delikanlı hafif bir sesle: — Ah baba!. Canımı çok acıt- tın!... İ deyerek yere yuvarlandı. ! Mösyö Blavo, oğlunu böylece yere serdikten sonra kızının yatak odasına girdi. Kız henüz yatak - İta yalıyordu. Meyus baba, saşkın şaşkın ba - kan Jaklinin göğsüne bir kurşun ! sıktı. Kız da o anda öldü. Betbaht baba bu iki cinayeti bir i kaç saniyede yapmıştı. Kurşun seslerini duyan Madam Blavo de- li gibi odadan fırlayarak merdi - İ yen sahanlığına koşmuştu. Ne ol- duğunu anlıyamadığından dehşet- ten dışarı fırlamış gözler'e baka - irak kocasına bağırdı: İri Ne oldu?. Ne oluyor?, Yok dokuzda kalktı, karısının odasma | — Sen nasılsın Hanri?.. Yüzün | yemekler hakkında görüşmek iste-| sından merdivenleri çıkan Blavo, | ,,am lâzımdır. Çünkü dahili İnadeni, diğeri kireç madenidir.. Wde büyümeye başlıyan yav -| Bu ki maadin çocuklar için fevk- m da yemeğe ihtiyacı vardır.! elâde mühimdir. Meselâ çocuk iç, "mek ağız ile değil, ai demir madenini annesinin karı: | ,<Sİ vasıtasile olur. Çocuk bu | nında iken hâmileliğin son ayla - | kiniyorlardı. Jan kendisini mi öldürdü?, Şu dakikada zavallı kadın oğ -| lunun son zemanlarda sevdiği bir kızla bozuştuğunu hatırlamış, ço. | İcuğun Yyeisle kendine kıydığını İ sanmıştı. Daha kendini toplıyamadan M. | onun kederini fazlalaştırmamak! Ve için sıhhatlerini sormaktan bi'e çe| Maamafiyh, facianın vukuü ge- leceğini gösterecek hiç bir emma re yoktu. nına koşmuş, onu boş yere & du. Tam b mağa çalışıyordu. da bir tabanca sesi daha duyuldu. Meğer avukat, ber ihtim z İşi iki rero ver hazırlamı;, volveri alınınca odasına kosarak ilk res İ ötekini almış ve karısının üzerine aleş etmiş. Kadın yaralandıktan sonra güç- lükle caddeye bakan pençereye ka | dar koşlu. Orada “imdat!,, diye bağırarak yere düştü. Bu üç cinayetin ifası avukatı kadar müteheyyiç etmisti ki | kendisi karısını vurduktan sonra | tabancasını yere atarak sendeliye sendeliye bir kaç adım âtti. Ve sonra boylu boyunca yere düşlü,, | Fartı teheyyüçten kalbinin bir da- marı kopmuştu. Sayfiyedekilerin haber vermesi üzerine vaka mahalline yelişen Gars jandarmaları, kanlar içinde yatan üç betbahtın ve damarı ko- parak ö'müş olan babanın cesetle- rini buluyorlardı. Beraber gelen doktor, hepsinin öldüğüne kana - at getirdikten sonra jandarma za- biti ilk tahkikatı yaptı ve dört ce- nazenin kaldırılması emrini verdi. le Vaka şahitlerinden aşçı Madam Döler bir muharrire demişür ki: “— Mösyö Blavonun birdenbi- re çıldırdığmı zannediyordum. Yu karıda ne olup bittiğini tahkik et- meden aşağı koştum. Şoför Jan âyıltmak istiyordu. Zavallı de'i. kanlının sütlü çikolatasının hâlâ dumani tütüyordu. Şoföre: — Çabuk kaçalım. Mösyö çıl » i dırdı. Hepimizi öldürecek. dedim, Halbuki Mösyö melek gibi bir f adamdı. Hiç huysuzluk etmezdi. | Karısını ve çocukların: fevkelâde severdi. Çocuklarının verem olmasi onu çok üzüyordu. Hele Matmazel Jaklinin ümitsiz olduğunu biliyor, kardeşinin de kurtulamıyacağını İ tahmin ediyordu. Bu yeisli düşün- ce onu son derece şaşiritı ve tü- bancasını kullanmağa kadar sü- rükledi.,, Şoför de efendisinin çok vic- | danlı bir adam olduğunu ifadesin- de söylemiştir. Blavo zengin bir adamdı. Aya- lette bir de şato satın almıştı. “İki çocuğunun ölüme mahküm olduk. ları ve analarınm de onların yanın da vereme kapılacağı yesi betbaht avukata, romanlarda işitilmemiş olan bu cinayeti yaptırmıştır. Ekalliyetler le kandan lüzumlu mevaddı v8 posalarını da göbeği vası- * iade ederek beslenir. Ve N ie Anın için gıda alırken ay- ki amanda yavrunun yeni teşek- *den hücrelerine yarar hangi Mektiz lâzrm ise onları intihap et- ağ nek intihap edilince göz ve h *bin hoşuna gidecek şeyler ol ti dır. Vücudun da hoşuna Xi, şeyler vardır. Onlar ye- d, , Vem valide sağlam olur, hem Yrünun temel taşları sağlam US olur, Ya; Yenilen yemek'!er- ; | rından itibaren alarak çocuk ken-| | di kara ciğerinde depo yapmış ol. | duğu halde dünyaya gelir. Anne- | sinin memesi zamandan itibaren anne sütünün terkibinde maadin az olduğundan çocuk kendi deposundan azar â zar sarfederek bu noksanı telâfi eder. Eğer anne hâmilelik zama - nında bu noksanı telâfi ettirecek kadar maadin yemezse çocuğun bünyesi zaif kurulduğu gibi aynı zamanda kara ciğerine depo ala-| madığından zaif, ve kansız olarak i emmeğe baş'adığı| biran tereddüt dünyaya gelir ve doğduktan sonra Perşembe günü aksamı avuka- tın yazıhanesinden ayrılacağı si - rada kâtipleri ertesi gelmiyeceğini günü gelip sordular, Avukat eder gibi oldu. Sonra ne yapacağını henüz bilme İmama are sane testere ege asa aran anne sütündeki maadiu bu noksa- nı telâfi edecek kadar olmadığın» dan bu çocuklar tombul dahi ol - salar kansız, yani kan zafiyeti var- dır. Entani hasta'ıklara mukave- met noksandır. Bir hasta olunca derhal ölüverirler. Sonu yarın j Blavo saklı tuttuğu si'âhı karısına çevirdi. Tam bu sırada, evde bulundu- rulan Matmazel Kler Kravs ismin- deki bir hasta bakıcı, silâh sesle- irini merak ederek facianın vukua | geldiği sofaya inmişti. Matmazel Kravs, Madam Balvonun maruz olduğu tehlikeyi görünce erkekçe bir cesaret göstererek katilin üze- rine atıldı ve silâhı elinden aldı. Matmazel Kravs hemen alt ka- ta koştu. Silâhı telefon âletinin * masasına bıraktı. Diğer taraftan CENEVRE,8 (A. A.) — Tah. rir komitesi, Fransız murahhas he- yetinin teklif ettiği karar suretini ittifakla kabul etmiştir. suretinde Bu karar memleketlerde Jark, din, ve dil cihetinden akalli - yet teşkil eden halka hürmet ve iayet gösterilmesi hakkına 1922 nda milletler cemiyeti bütün heyeti umumiyesi tarafından teyit edilen esas hatırlatı mıştır. Komite bü karar suretinin ikin- gi kısmını teşk'l eden ve yabudile rin hizaayesine dair olan fıkrayı *da kabul etmiştir. 7İ