—5—VAKIT 9B, teşrin 1933 Bale hocası Şehir tiyatrosu bale heyetindeki hanımlar nasıl yetişiyorlar ? Samiye, Saniye, Nezihe, Leman ve Turan Hanımlar muharririmize neler anlattılar ? Bizde “Bale,, yeni bir şeydir.| genç kadın sanatkârı, bol son ba - | raretli bir bahis Son senelerde şehir tiyatrosunda | har güneşinin altında (dinlenip) verdim: oynıyan operetler, tiyatroya, az| sohbet ediyorlardı. Pergünt operetinin klâsik dans kadrolu da olsa, bir “Bale,, grupu| Genç profesör öksürdü, yutkun ları konuşuluyor... Genç O profe- nun ilâvesine lüzum sörde kulak kabarttı. Sonra.. Tek| çalışa-| rar ellerini uğuşturdu. Gülümse-| i. Omuzlarını kaldırdı. Kolla-! Celâl Beyle mülâkat Kulak | olacak. göstermiştir. Evelce şehir tiyatrosunda © açılan! mektep kapanmıştır; fakat, tiyat du ve söyledi: Efendiciğim, balede roya bağlı olarak çalışan (bale)! grupu bugün âdeta bir mektep işi ni görüyor. genç hanım var. Grupta şimdi on iki Bale heyetinin | hocalığını yapan Celâl Bey temin! cak hanımın her şeyden evel, mu- i zik anlıyacak iyi bir kulağı olma- h.. Sonra, başlıca şart.. Evet, hiç şüphe yok ki en mühim şart... mütenasip bir vücut, | rını mutedil hareketlerle sağa s0- la savurdu. Ve dedi: Şimdiye kadar fantezi dans | lar hazırlıyorduk. Pergüntte klâ- İ sik danslar var. Almanyanın en İ | ! İ Genç ressamlardan bazılarının | Serginin açılmasında bulunanlar istiklâl caddesinde Tünel civ) — Yaş ne olmalıdır? “D grupu,, ismi etrafında toplan - meşhur Vigman tarzını tatbik et -! J rında eski Rus konsolosluğu yi ediyor ki, iki sene içinde yetiştir- | n dier amlari Üre ğin diği kızların sayısı elliyi geçmiş) |“ Ekseri gelen hanımlar 17-22 tim. Bizim grup bu tarzı dahi pek m in di LE dü > tir. Tahsilini Almanyada yaptık-! arasındadır. Maamafih, o muzik| kolay hazmetti.. Şüphe yok ki kız! saŞiMNNİNE ile: çerilekeni. Mü, Si tan sonra memlekete dönen ve) anlıyacak iyi bir kulağı, mütena “| larımız balede büyük bir kabiliyet — ye 5 rma iel > —.— “Yalova Türküsü,, operetiyle işe| sip bir vücudu olduktan sonra, sahibidirler. Aralarında harikü - | bale hocası ne hesap, ne cebir ho | muvaffak olabilecek miyim? A başlıyan, “Üç saat,, operetindaki | biraz daha yaşlı olmanın ne mah-İlâde istidatlıları vardır; hakika - | casına benziyor. O, bizim bildi. ma bu korku her zaman içim muvaffakıyeti neticesi olarak da| zuru var?!... j ten, hayretlere düşürecek derece | ğimiz hocalardan bambaşka bir | vardır. Ondan bir türlü kurtulf şehir tiyatrosu bale şefliğine seçi *| | — Bale grupunun çalışma şekli | de istidatlıları... Danslar hanım -| profesördür. madım... i len genç hocayla, bol güneşli ti -| hakkında biraz izahat verir misi - | ları sahneye alıştırıyor. İstikballe Şimdi, beş genç kızla konu -| m an Sn sak o yatro bahçesinin bir kıyısında gö- niz? i ri için faydalı oluyor. Cici Lil-| şuyoruz. Evet. Hepsi de güzel. | olmak gayesinde... rüşüyoruz. Celâl Beyne nazik, Ondan on ikiye.. Üçten beşe | yan Harveyin vaktiyle alelâde bir! Ve, hepsi de hakikaten kibar kız- Saniye Hanım dansa 1925 sef ne yumuşak bir adam!... Hem de| kadar çalışırlar.. Bu esnada, oy -| revü kızı olduğunu söylersem ina- |lar.. Bale hocaları, yüzlerine kar- sinde başlamış. Bütün artistleri gi öyle tatlı bir konuşuşu var ki! O--| nıyacak operetlerde bale grupu | Dir mısınız?... Bütün kızların ga -İşi: i nun; omuzlarını kaldırarak, kolla hissesine düşen kısrmlar İ nında açılan bu sergi “Desen, let i viyor. Bu genç hanım, güzel bi — Talebelerim içinde en çok! bale heyetinde çalışmayı kâfi i beğendiklerim! Diye onları bana tanıttığı bal -| hiç te şımarmadılar, : re, bütün operetlerde, bütün Tür Samiye Hanım, (Kulak'arında | çe filmlerde oynamış.. Bir sine halka taşıyan, uzun boylu, 5 İ nun yesi, zanneder misiniz ki, daimi luyor. l Turan Hanımın anlatışına - de, i N !n<S, İma yıldızı olmak yegâne arzusf zarif kız) balede üç senedenberi | Ekzantrik bir konuşuşla bu arzu İ çalışıyormuş, sordum: nu anlatırken şöyle dedi: — Sinema artisti mi, sahne ar - tisti mi, yoksa baleyi mi tercih edi sahneyi, hem sinemayı tadıyorum yorsunuz? ... İnci dişlerini :« meydana. «koyan | Da ai akn de zevk. tep, “İleri ayri.. Meselâ Samiye Hani zarif bir gülüşle ceva pverdi: z e â — Ozkiillsnelikle 3 (Hepsinde (Dolores Delriyoya benziyen $i Slime iötdetik | zel kız) bir dram artisti olmak ii Ni 5 tiyor: — Bana verdikleri rol çok, he İ de çok açıklı olmalı.. Ağlamsl” İ yım; hem de hüngür hürür ağlam* ii i İayam! Ark : Lay skadaşları göllüştüler Turan Hanım, sahnede de, fil — Dolorese benzediği için; kâ e surette dansöz kalmaktır!... Ha *| fir kız! | a 1ş göstermek aze imiş, İyır. Katiyen! İstediğinize soru - Samiye hanım kızarır gibi ol - , nuz, Hepsinin de gönlünde, bir | du. Boynunda sarkan ufak madal — Diş göstermek mi? diye 40 gün sinema artisti olabilmek için | Yonun ince altın zincirini parmak-! dum, bu da ne demek? Kaynar? İ sönmez bir arzu vardır. Araların- | larına doladı: i rollerine mi çıkmak istiyorsunuz" da, günün birinde bir yıldız ol - — Ona benzeyip benzemediği- | Yok, hayır.. Bu, neşenin dif mağı bile düşünenlere rastlarsınız, | mi bilmiyorum... Ama, çok seviyo- | göstermesi. İşte buna bayılıyo * Ah.. Bu uzak, erişilemiyecek bir| rum onu.. Sanatinj de çok beğeni: | um... Göz yaşını hiç, ama hiç se” hayal de değil, şüphe yok ki... Ka-! yorum doğrusu... İ miyorum.. biliyet ve hepsinden fazla, şans| Mavili, çıtırpıtır bir kız, (Ne-| (o Hepsine birden son sualimi s0f” olduktan sonra.. Değil mi beye -| zihe Hanım) bale grupuna gireli| dum: daha bir seneyi doldurmamış.. A-| fendiciğim?... Genç profesörden, bale grupu | ma, pek muvaffak oluyormuş. En çok sahne artisti olmak istiyor. Fa- | nun bazı uzuvlariyle tanıştırılma- kat, tuhaf değil mi? En fazla be- | mı istedim. Ne nazik genç! Der - hal; lâcivert, mavi, sarı, bej, kah-| dendiği artistler, sinema artist'eri| vel cevap veren, bale grupu pr9' arasında.. i fesörü oldu: İ ve rengi grupa döndü. Seslendi: l — Lilyan Harvey, bir; Marle — Samiye, Nezihe, Leman, | Saniye, Turan... Ditrih, iki; Greta Garbo, üç; do- Burnumuzun ucunda gürültülü | lores Delriyo, dört; Jan Kravford, beş... şan hanımlar ne ücret alıyorlar? bir münakaşayı andıran konuşma Nezihe Hanım l ilm u mun, pek film a Sa ili, beji, 4 stüdyosund il Türkçe| ili y a çevrilen ürkçe rengili, lâvicertli beş genç kı# filmlerin hemen hepsinde rolü var) mış. | yumuşak profesörlerinin bu cev# Leman Hanım iki buçuk sene «| bını kuvvetlendirdiler. liktir. Şehir tiyatrosunun oynadı» | & ün bütün operetlerde ve Türkçe | Ford fabrikasında grev filmlerde çalışmış. İ'k sahneye gı-| ; VE j kışı “Yalova Türküsü,, nde ol -! Çesterdeki Ford. fabrikasiyl? muş. * Nev — Jerseydeki Ford fabrikal#” — Leman Hanım, sahneye ilk | ının grav yapan amelesi otome. ! billerle Nevyorka gidip tezahürat” | ta bulunmağa ve oradan da Det *| iraadeti Ford fabrikalarına gitm€" ğe karar vermişlerdir. Diğer Ford fabrikaları amelel€” muhakkak, i caba becerebilecek miyim? Acaba ! rini bu akına davet etmişlerdir. — Yıldız olabi'mek için, “hel İ — Sinemada en çok hangi ar-| | tisti beğeniyorsunuz? | Hiç düşünmeden: — Dolores delriyoyu! Istanbul Şehir tiyatrosu bale heyeti san'atkârları iş başında rınr mutedil hareketlerle sağa 80- la savurarak, boynunu oynatarak, oturduğu yerde bacaklarını kıvı - rarak, dizlerini bükerek, belini — reveranslar yapar hafif! bütün itinalarla iğip doğrultarak| lâkırdı bir “Bale,, profesörünün karşısında bulunduğunuzu derhal anlamama- nız için —dostlarım, bana gücen- meyin — pek kalın kafalı olmalı sınız... Ellerini uğuşturuyor, kaş - larını, gözlerini oynatıyor, mem - hun bir adam tavriyle: (dansların, rakısların) provaları yapılır. — Dersleri nazari ve ameli di- ye ikiye ayırıyor musunuz? — Vallahi beyefendiciğim, böy le bir tasnif yapmadık.. Hem, işin doğrusu, böyle bir tasnife de lü- zum yok bence.... Dansa ait ekzer- sizleri yaptırıyoruz. Artiste, ko - laylıkla bacaklarını kaldırabilmek kolaylıkla dönebilmek © usullerini belletiyoruz.. Yetti gitti, fendiciğim.. Almanyada baleye karşı müt - hiş bir arzu ve müthiş (bir ha'ep Orada hakkiyle bale ar- tisti olabilmek için, konservatu- var gibi müteaddit seneler esaslı bir tahsil takip etmek icap ediyor. — Bizim bale grupunda çalı - gibi, anlatışını görüp te beye - — Bale hayatına atılmanızd?| maddi kazanç düşünceleri mi & * mil olmuştur? — Beyefendiciğim, diye gülüm süyor, Türk kızlarında karşı çılgınca bir arzu, bir heves var.. Bu suale beş genç kızdan © baleye | vardır... çılgınca ki etmiş ve balet grupuna alın - yakarmasın.. Ama, elimizden bir şey gelmiyor ki, beyefendiciğim!... Kendilerin - de pek fazla kabi gördüklerimizi imkân alıyor, Gün geçmiyor — Kazanç meselesi on'ar içif | dördüncü, beşinci katagoridedir" beyefendiciğim... Heysi de bu i# i zevkleri için atılmışlardır... birkaç talip bize müracaat olmasın; ması için yalvarıp Bale şefi ezilir, büzülür gibi ol- | durdu. Beş genç kız başı bize du. Ellerini uğuşturdu. Omuzla -| döndü. Profesör rica ediyordu: rmı kaldırdı, Yutkundu ve sustu. | — Kızlar... Biraz sordum: gelir misiniz?.. Samiye, Samiyeci- | — Altmış lira mı? i ğim.. Nezihe, Neziyeciğim... Tu- — Çok çıktınız! rancığım, Lemancığım.. — Otuz mu? Burada bir kere daha iman et - Pek indiniz... itim ki, Ce'âl Bey, profesörlerin — O halde ikisi ortasını bula-| en yumuşağıdır. Gözlerimin ö-! lim... İ nünde iki hayal vardı: Kerat cet- — İsabet... Maamafih... Hiç! velini ezberliyemediğim için ke-| şüphe yok ki yüksek bir kazanç!... | mikli parmakları arasında kulağı- İ çıktığınızı anlatır mısınız? Almanyada da bir bale — Ne gibi? bu kadar kazanır... sı... Sonra... Dört meçhullü mua- — Heyecan duydumuz mu? Biraz ileride; mavi, | delelerin altından bir türlü kalka) — Ooh! Evet.. Pek çok heye - sarı, bej, kahve rengi bir grup...| madığım için tekdirine uğradığım | can duydum. Korkuyordum: A -! Beş altı genç kız cıvıldaşıyor... Ha cebir hocası.. Evet, t ve heves nisbetinde çalıştırıyoruz işte... — Bir hanımda, bale grupunda çalışabilmesi icin ne gibi şartlar arıyorsunuz? Parmaklarını — çıtlattı. ranslar yapar gibi iğilip doğruldu. Başımı sağa sola oynandı. Ve, yu- valarında uçmağa çalışan yavru - lar gibi mutedil çırpınma hareket- leri... (Muhakkak ki Celâl Bey çok ateşli bir genç!) sonra, göz - ? “ini on adım ilerideki yeşil kane- * «e dikdi: Şehir tiyatrosunun iki yanımıza Reve- dansözü | mın kıkırdağını ezen hesap hoca-| lâcivert,