e AN " m resananen van vere sasssasassssmursaraanameseeesaammmenann Bir Akıl Doktorunun Müşahedeleri Deliler arasındaki müc- rim tiplerinden bir ikisi Hiç haberi olmadan bir kadını yara- layan ve öldüren İstanbul seririyatında M. O. ii da bulundurduğum bastanede hiç sözlerine şu suretle devam ediyor: | yacak sözler. söylediği kaydiyle « | bir gayri tabiilik ve cinneti tema. | ruz eseri addedilecek vaziyette bi- Arasıra herkes buraya emanet eşya | tantik Hikmet Bey aleyhine açılan zasile şu şayanı dikkat deleri okuduk: 26 Temmuz 932 tarihinde İzmir memleket hastanesi mütahassısı -| mn raporile gönderilen bir katilin | müşahe - Tisi,, bilhassa münasebetsiz şeyle * Te İnanışları yüzünden pek ibret a Imacak tarzdadır. Bu adam İzmir kız lisesinde ha deme imiş; lisenin kadın müstah - rindeh Zekiye naminda bir cadımı yirmi yedi yerinden , amış ve başımı > vücudundan Ayırmış... , İ İzmir memleket hastanesi em -| Tazı asabiye ve akliye mütahassısı Dr, Neyzat Esref Beyin katilde ve katilde gördüğü gayri tabiiliği ve “idi müşahede altma alınması lü Zumunu gösteren kıymetli rapo - Yu: İsmir ağır ceza mahkemesi ka- Yarı ve cümhuriyet müddei umu - miliğinden muhavvel evrakla katil maddesinden maznun Taşlıcalı Hü seyin Oğlu Süleymanı 72 gündür! hastanede müşahede altında bu « lundurdum, evrakı tahkikiye ile zabıt varakası ve ilk isticvabatı muhteyi dosyayı tetkik ettim, bu gece bekçisi bulunduğu kız lisesi hademelerinden elli yaşlarında hademe süleyman le görmedim. Binaenaleyh (mua - dil ve ruhi sar'a) vak'ası olarak kabul ettiğim bu katil mecnunun | ö Müşahedösi gene halkım psikolo - | hakiki sar'a nöbetlerini tesbit ede- ! dükkânın rasgele bir tarafına atı- bilmek için daha çok uzun müd - det müşahede altında bulundur - mağa ihtiyaç vardır. Buna gerek hastanenin mahpuslar kısmının va ziyeti ve gerekse teşkilâtı hazıra - ; mız kâfi gelmediğinden omerku - munsİstanbul Bakırköy emrazı a - sabiye ve akliye müessesesine sev- ki ile kat'i raporunun oradan istih- sal edilmesi icap edeceğini mübey yin rapordur.,, Polislerin ifadelerine göre hasta cinayeti hiç inkâr etmemiş, beni periler cinler sardı bu kadmı onun için öldürdüm demiş. di Hademe Demirin ifadesi: Vak'a gecesi yatak odasında yatarken Süleyman geldi bizi uyandırdı sizi gittim, baş muavin hanım: Git polis çağır diye emretti laşıldı. Deliliğini bilmiyorum, va - Eğ /Her günkü e Köprü üstündeki emanet- çiler ve bilet gişeleri Birkaç gün evel muhterem bir i arkadaşımızdan bir mektup aldık. İ Arkadaşımız bu mektubunda Ga- lata köprüsü üzerinde her gün te- ! sadüf edilen bazı uygunsuzluklar ) üzerine nazarı dikkatimizi celbe- i diyor ve maksadını izah ederek| | | “Köprüde bir emanetçi vardır. | | bırakır. Fakat eşyayı verip alır | | ken büyük hicap duymamak ka- bil değildir. Çünkü verilen eşya lir, eşya sahibine bir marka verir- ler. Almak üzere gelince cmanet- Şi eşyayı bilmez siz de beraberce aramak mecburiyetindesiniz. Siz- den sonra gelenler olmuşsa tabii onların altında kalmış olacak, Bul mak için epeyçe zorluk görürsü- nüz. Hangi asırda, nerede yaşı - yoruz memlekette bir hastalık var. Hangi işten bahsederseniz paraya olan ihtiyaçtan dem vuruyorlar. | Birçok isler var ki para falan iste- mez. İşi bilmek ve imanla o iş zerinde yürümek kâfidir. Hele bu emanet meselesi paraya ihtiyaçtan ziyade varidat meselesidir. İyi tan- İ zim edilirse İstanbul belediyesine para da getirir, | — Ecnebilerden sıkılmak lâzım. İ baş muavin hanım çağırıyor dedi, | Kurunu vustada bile böyle ema- netçiler olmaz. Belediyece ayni i mahalde raflar yaptırmak sureliy- İ polisler geldi gece bekçisi Süley - | le tanzim edilse ve eşya numara- | manın üstünü aradılar kama bul - lariyle alınıp verilecek diye kaide ! dular, katilin Süleyman olduğu an | konsa para mı ister, Bir de vapurlar için veya her Zekiye Hanımı katletmekle maz - zifesini adam akıllı yapıyordu. A- hangi bir seyrüsefer için bilet alır- Mündur. Katil hâdisesi bir gece | ralarında münasebet te yoktu; her | ken halkın biribirini çiğnemesi u- vakti maktulü yirmi yedi yerinden bıçakla cerh ve basını gövdesin - dön ayırmak tarzında icra edilmiş tir. | Uzun boylu, iri çeneli ve bütün | çhizei bedeniyesi sağlam olan merkum ruhi muayenesinde: katil hâdisesinden evvel kendisine bü - yü yapılıyor gibi itisafı efkâr, bir yerde durmamak gibi zıcretler ve gözlerinin önünde kediler, ufak hayvanlar ve periler peyda oluyor gibi hayali hisler gösteren bir lev- hai maraziye arzediyor: bütün bun ların faili olarak Zekiye Hanımı itiham etmek gibi efkârı itisafiye si var, korkudan vazifesini terket- mek istemek gibi hareketler göste Tiyor âmiri tarafmdan kendisine on beş gün izin veriliyor. Kendisi- | »i hocalara okutuyor. Ve mektep- teki vazifesine avdet ettikten son- Ta bir gece gene ayni itisaflar ayni hayali hisler ile karşılaşıyor, ve fi- ili katil vaki oluyor, katil hâdisesi tamamen gayri şuuri kendisine hiç mukavemet etmeyen, hiç bir eseri İlarruz ve hattâ müdafaa göster - Miyen zavallı ve ihtiyar bir kadını yerinden yaralamak, başını göv desinden ayırmak gibi honharane İ tarzda icra ediliyor. Bu derece İ Yahsi bir vaziyet müvacehesinde Sene gayri şuuri olarak kapıya doğ TU gitmekte olan merkum genç bir dın sesile bir uykudan uyanır Sibi #uura avdet ediyor. Ve bir ko- Yun itaatile muavin Rabia Hanı - Min emrite kendisini polise teslim kisi gece bekçisi idi. Muavine Rabia Hanımın ifade si: Aşağıda bir feryat işittim, te- lâşla indim, son basamağa indi - ğim zaman hâlâ feryadı işitiyor - dum bir de baktım ki gece bekçisi Süleyman gene kadın bekçisi Ze - kiye hanımın baş ucunda kadın yerde çırpınıyor, hemen ses kesil - di. Süleyman benim sesimi işitin « ce bahçeye kaçmıya başladı, ben mektebe doğru yürüdüm, Süley - man bahçeye koştu, hariçten bir hücum vaki oldu, Zekiye hanımı öldürdüler ve Süleyman da onları yakalamağa gitti zannile (Süley - man) diye bağırmağa (başladım, kanlar içindeki maktulün başında kaldım, kimse yoktu, korktum kı- mıldanamıyordum. Süleyman diye şiddetli bağırmaklığım üzerine ge yi döndü, ne oldu ve ne var. Yaka- ladılar mı dedim, inkâr ediyordu, ayni zamanda arkadaşları uyan - dırmağa ve talebenin uyanmama» sına tedbir almak üzere o koştum her şeyi temin ettikten sonra oda ma geldim Süleyman benimle bez raberdi, elleri kanlı idi, kama da belinde... Kurtarmak için kanlan- dı zannettim öldü mü diye sordum gayet müsterih bir halde öldü de- di, Kim öldürdü dedim, ben öldür- düm.cevabını verdi. O zaman, kar til, defol git, erkek hademeleri w- yandır dedim, polise telefon edi - yordum, telefon bozuktu hademe- tanılacak bir şeydir. Gerçi bunlar umumi terbiye meselesidir. Fakat belediyelerce kaideler (o vazedilse ye o gibi mahallerde kaideler iti- İ noktasından tahkikat yaptığı sıra- yat haline gelinciye kadar memur- lar bulundurulsa ve hakkına razı ol | miyanlardan ceza alınsa çok çabuk bir surette alışkanlık hasıl olur. ; Bunlar çok bayağı ve âdi mesele- ilerdir. Fakat halka ve memlekete şekil, medeniyet verir işlerin ko- laylıkla görülmesini temin eder. i Meselâ ada vapuru için bugünkü i şekille yarım saat zarfında beş kişi bilet alırsa siraya konduktan sonra ayni saatte bin beş yüz kişi- ! nin bilet alması temin olunur. Man i zara da değişir, Vakit kazanılır i ve hiç kimse rahatsız olmaz.,, — Ne kadar haklı değil mi? Fa kat bu haklı sözler acaba alâkadar ları dikkatlerini celbedebilecek mi? , a leyman zabıtaca müvacehe edildik te bu itirafları inkâr etmiştir. Kendisinin ifadesi | (Zekiye Hanım bana büyü yap- > ne yaptığımın farkında değil İ Jim. Tatil esnasında bu kadın ba - | i na bir şeyler yazdırdı, düşüp bayı- i hyordum, bir iki saat böyle adeta | ! kendimden geçmiş, baygın kalıyor İm dum deli gibi olur, çeşit çeşit kü - çük küçük adamlar görürdüm, bu kadın benim yarıma gelir oturur, yanımdan gelir geçer, öksürür bir| takım şeyler gözüme görünür, bu i kadının yüzünden deli gibi oldum, *decek olan diğer hademeleri u 7 diğerlerini nöbetçi koydum o a -| bu adamları kovalabdımi; basan da Yandırmağa gidiyor ve getirilen man neye yaptın alçak diye azarla | bu acuze bazan yirmi yaşında bir Polise bilâ mukavemet teslimi nef *ediyor. Bu vak'yı takip eden üçün | €ü safhada merkumu sakin, haya- li hislerden ve efkârı itisafiyasin - den kurtulmuş bir halde buluyo - tuz. Ve 72 gündür müşahede altın dım, hırsızdı dedi, nereden biliyor | kalın gibi görünürdü. Bir defa | diğer hanım gitmişti tekrar kedi - sun dedim bana büyü yapıyordu mektep müdürüne şikâyet ettim, diye cevap verdi. Artık polis ve| ondan sonrn hüsbütün deli gibi ol müddei umumi gelmişti. Bilâhare Rabia (o Hanımla Sü -| müracaat eltim, beni bu mektep «| ellerim kan içerisinde idi.,, dum, hariçte bir çok kimselere v 9 — VAKIT Kadriye H. - Hi kmetB. Şehadeti dinlenilmiyen bir zat-Kadriye anımın yengesi Zehra Hanım şeha- dete geldi, üç şahit daha... tahkikat sırasında Hikmet Beyin İspironun meyhanesinde kendisi « nin ifadesini alırken Kadriye Ha- nımdan yakışık almıyacak bir tarz da bahsettiğini anlattı. Hikmet Bey, bu şahitliğine iti - raz etti ve Zehra Hanımın bahset. tiği sırada asıl tahkikatı yapanın başkası olduğunu, kendisinin Ad- liye Vekâletinin tensibiyle tahkik işine yardım ettiğini, doğrudan doğruya ifade almak salâhiyeti bu lunmadığını ve meyhanede ifade aldığı iddiasının asılsızlığını ileri tesbit olundu, İstanbullu, kırk ya- | sürdü. Bu müdafaasının hakikat şında olduğunu, inşaat (işleriyle | olduğunun siyasi kısım müdür mu meşgul bulunduğunu söyledi. Sı-! avini Ziya Beyle polis Tahsin E - ra, tam doğru söyliyeceğine dair | fendinin ifadelerinden de anlaşı. yemin etmesine gelmişti, ki Hik-| lacağını ilâve etti... met Bey ayağa kalktı ve şöyle söy-! © Bu itiraza karşı da Zehra Ha- ledi: nım ifadesinde ısrar etti.. — Bu zat, benim davamda şa- hitlik edemez! Reis Aziz Bey, sordu: — Niçin? — Çünkü, bitaraf değildir. Ara mızda şahitliğe mâni hal mevcut- tur, Kendisi benden on bin lira tazminat dava etmiştir. Ben de ondan on beş bin lira tazminat dava ettim. Hukuk mahkemesin- de karşı karşıya davacı vaziyetin- | de bulunuyoruz. Reis Aziz, azadan Nusrel ve A- sım Beyler kısaca müzakere etti- ler. Reis, karşılıklı davaların mev ! zuunu istizah etti, Hikmet Bey, ağır cezadaki bu dava olduğunu söyliyerek, şöyle devam etti: — Güya ben lüzumsuz yere tah kikatı uzatmışım da, hemşiresi Kadriye Hanım ve diğer bazı kim- seler gibi mevkuf bulunan Nâsır | Beyin zarara uğramasına sebep ol- muşum. Açlığı tazminat davası bu iddialadır! Nâsır Bey, arada bu meseleden dava bulunduğunu tasdik etmekle beraber, mahkeme şahit olarak din lenilmesine lüzum görüyorsa, ha- kikati saklamıyacağını söyledi. Mütaleası sorulan müddeiumü: ! mi muavini Salim Bey, aradaki va- | ziyetin şahitliğe mâni teşkil ettiği mütaleasında bulundu. Mahkeme heyeti, “Ekseriyetle,, bu vaziyette bir şehadetin vicdani kanaati tat- min edemiyeceğine karar verdi. 60 yaşında bir kadın Nasır Bey, bu karar üzerine sa- londan çıktı. Şahit Zehra Hanım, çağırıldı. Zehra Hanım, İstanbulludur, altmış yaşındadır. Kadriye Hanı- mın dayısı olan bahriye kaymaka- mı merhum İsmail Hakkı Beyin | zevcesidir. Hikmet Beye bir ka- rabet ve husumeti bulunmadığını söyledikten sonra, yemin etti, ve Hakkında sui kast teşebbüsü da, kendisine karşı yakışık almı- Kadriye Hanım tarafından müs- davaya ait muhakemeye, dün saat | on üç buçukta İstanbul ağır ceza | mahkemesinde devam edilmiştir. Dünkü muhakemede “dinlenil- mek üzere çağırılan şahitler ara- sında Kadriye Hanımın kardeşi Nâsır Bey de vardı. Nâsır Bey, mahkeme salonuna girdi, hüviyeti Bundan sonra bu tahkikatı son safhada Hikmet Beyle birlikte ya» pan o zamanki müstantik, şimdiki Ankara adliye müfettişi Nazım Be yin istinabe yolu ile alınan ifadesi okundu. Nazım Bey, kendisinin daha ziyade evrak üzerinde meş - gul bulunduğunu, sorgu ve cevap. larla doğrudan doğruya alâkadar olmadığını, aradaki münakaşaları zaptelmediğini, hayli zaman geç- İ tiği için teferruatı unuttuğunu, bus nunla beraber Hikmet Beyin Kad. riye Hanımın yüzüne karşı ve ay. rıca annesi Nadire Hanıma; karde- *“ şi Nâsır Beye, kocası Fâik Beye; Kadriye Hanımı tedavi etmiş olan © doktor Arapyan Efendiye Kadriye Hanım hakkında isticvap sirasın- da iddia olunan yakışık almıyacak tabirleri sarfettiğini işitmediğini, - böyle sözler hatırlamadığını anla- tıyordu. Hikmet Bey, “Bu ifadeye karşı itirazım yoktur. Netice itibariyle iddiayi teyit etmiyor. İddia doğru olsaydı, orada bulunan Nazım Be. yin işitmiş alması icap ederdi,, de- di. Neticede, muhakeme, başka üç şahidin dinlenilmeleri için, teşrini saat on üç buçuğa bırakıldı. Vergi kaçakcıları Bundan doluz ay kadar evvel makarna fabrikatörü Raka bira - derlerin kazanç vergilerini ketmet tikleri haber alınarak tahkikat yapılmış, çift defter kullandıkları anlaşıldığından mesele mahkeme ye intikal etmiştir. Defterdarlık kazanç komisyonu fabrikada tetkikat yaptırmış, 257 bin lira vergi tarhetmiş, Raka bira derler buna itiraz etmişler, neti, de vergi 78 bin lira olarak tesbit e dilmiştir. Bu paranın tediye müd- deti bitmiş, fabrika sahipleri ver « dum. Müdür bana on gün izin var | İTİ vermediklerinden haciz me - di, Bucada on gün kaldım gene'u- murları haciz muamelesini yap » yuyamadın» mektebe dönüüm: Ze; mak üzere fabrikaya gitmişlerdir. kiye bana mektepte para çalındığı | Fakat memurlar fabrikayı kapalı ten kurtarınız dedim, Bana mektep ten çık dediler, Bense çıkamıyor * (lerin birini polise gönderdim VE bazan bana şeytanlar görünürdü | nı söyledi ve o gece Fethiye Ha - | bulmuşlar ve polise haber vermiş - nımla beraber gelerek yüzüme gül | lerdir. düler. Mangalın kenarma oturdum İddialara göre fabrika alât ve e devatı ve 16 bin liralık makarna - lar Beşiktaş ve Balıkpazarındaki gizli iki mahalle taşınmıştır. Bu mesele hakındaki tahkikat devam etmektedir. ler görünüyordu sonra çay içmeğe başladım, o zaman kendimi kay - bettim merdivenin yanıma geldim 1 evelin on sekizinci çarşamba günü | i i .İ 4 / i i