Ufak Hikâye un. Bir Gemi Battı... Küçük (Hasan) ın hatıra def- terinden: la) tatili zamanı. Herkes anasının, babasının yanına dağıl- mış, kırlarda, bayırlarda koşmuş, oynamış; nihayet mekteplerin a - sılma zamanı gelmişti. Karadenizden gelen vapur müt hiş bir talebe kafilesi yüklemişti. Mektepler © perşembe günü &- çılacağı için Türkiyenin her tara- fından İstanbul ve Ankara yolunu tutan binlerce talebe, şen ve şatır kahkaha atarak, şarkı söyliyerek geminin salonlarını çınlatıyorlar - dr. Herkesin yüzü gülüyor, herkes kı söylüyor. ir alan diğer yolculara da sirayet etmiş. Vapurun (başında .güverte yolcuları ile ortadaki bi- rinci, arkada ikinci mevki yolcu -| ları da şarkı söylemiye başlamış a, Bu eğlence çok sürmedi. Bir « denbire sert bir rüzgâr şıpır şıpır seslenen dalgaları azdırdı. Dalga- lar yavaş yavaş kabârmıya, biraz daha yüksek kıvrılırken, köpük - ler çıkarmıya başladı. Hafif hafif tatlr esen rüzgâr kudurmıya ve a- yakta duranları sarmıya başladı Başlar döndü, gözler kızardı. Mi-| deler bulandı. Nihayet biraz evvel şarkılar yükselen gemiden feryat yükseldi. Fakat hain gördü. Biraz daha (kudurdu. ine gemiyi beşik gibi salla - mıya, denizin muazzam dalgala - rından birinden alıp diğerine at - rüzgâr bunuda oldu ki... Geminin içindekiler ar - tik kendilerinin sağlam kalmıya - cağma hükmettiler.. Avazları çık- tığı kadar bağırmıya, haykırışmı- ya ve ağlaşmıya koyuldular. Ar - tık gemide yalnız makine sesi yük seliyor, başka hiçbir şey işitilmi - yordu. Felâketler biribiri üstüne ge - lir.. Koskoca B.x gemi oca de - nizde bir limon kabuğu gibi altüst oldu. Ve bu hareket ilk defa ol » madan üçüncüsünde tamamlandı. Koca gemi bir, iki, üç deme- den kapaklandı. Yolcusu yüzlere baliğ olan vapurda kızıl kıyamet koptu, feryatlar. bağrışmalar ol - du... tıkları bu gemi, daha fazla tabia- tın kuvvetine dayanamadı ve alt üst oldu. İşte o zaman felâket gö- züktü. Analar; babalar, çocuklar, kardeşler birer boş çuval gibi de- nize atıldı. O günkü korkunç hali burada anlatmak ve sizi heyecana getir - mek imkânsızdır. Fakat bunu ben gördüm. O binlerce vapur yolcusu deli gibi su üstünde yüzerken ben de suya atıldım. Biraz sonra can kurtaran gemisi yetişti ve bizi denizden palamut toplar gibi topladı. Eğer can kurtaran simitleri olmasaydı, şimdi çoktan bir yunus balığının karnında gıda olarak bulunuyor » dum. Artık bu deniz seyahatinden sonra uzak memleketlere gitmiye tövbeliyim. S.C. mıya başladı. Bu o kadar geri yy yg yy Yazısız Hikâye: yy yg yy yy 1çlğlmar * “ağ | : dl çala Çok geçmeden insanların yap-! I,. Hayvanlar güler... Uy yy ay Evet.. Biz gülüyoruz ya.. Hay» İ vanlar neye gülmesin. Amma di - yeceksiniz ki bizim kara kedi gü- ler mi?., — Evet güler.. Hayvanların gülmesi bizim gi- bidir. Ancak yeri ve zamanı ayrı- dır. Biz memnun olduğumuz za - man güleriz. Bir de acı acı güle - riz. Halbuki hayvanlar düşmanla rına karşı şiddetle dişlerini göster» | mek için gülerler, Bu suretle kar- şısındaki düşman hayvanı korkut- mak isterler. Meselâ aslanm ağzı- nı açarak gezmesi, kaplanın dai - mi sırıtır gibi olması, hep bu gül me hikâyesinin sonudur. Beygir, öküz, inek hepsi dişlerini göster - mek suretiyle düşmanlarını kor - kutmak ümidiyle dişlerini göste - rirler. Demek ki bizim yükümüzü taşıyan bütün hayvanlar güler. Yalnız bizim gibi kahkaha atmaz ve keyifli zamanında gülmezler. Bilâkis çok müteessir oldukları ve düşmana karşı gelmek istedikleri zaman gülerler, .. 1001 Sual... yy Bunlara cevap veriniz 1 — Ördekler yüzmeğe ne za- man başlarlar?, 2 — Farenin ne zaman dişi ağ» ' rır?, 3 — NiçinTki gün biribir ar- kasma yağihmu; 'yağamaz! Babası maymun m Maymunlarla insan arasında alâka bulan adamlar pek çoktur. Hele bir âlim daha ileriye giderek diyor ki: — Dünyada ilk evel maymun lar vardı. Bu maymunlar yavaş yavaş vabşilikten kurtuldular. Ni- hayet medeni oldular, Yani büyük babalarımız maymunlardır. Biz de onların torunlarıyız. Bunu söyliyen adam çok çirkin imiş ve maymuna da benziyormuş. Bir gazeteci bu âlimin fikrini okuyunca hemen şu cevabı vermiş: — Belki o âlimin büyük babası maymundur ma bizim babamız halis Adamdir. .. En kısa gün ... Senenin en uzun günü ile en kısa günü mevsimlere göre deği- şir, Yazın günlerin uzun olduğunu biliriz. Fakat en kısa günler de kışındır. Ve bugün teşrinisaninin 21 in- ci günüdür. Yalnız yedi saattir. Halbuki en uzun gün haziranın 21 indedir ve 16 saattir. Bunun sebebi, dünya döner - ken hafif meyilli olmasıdır. oy yy yay Yumurcağın Sergüzeşti : | Gelecek Perşembeye Muhakkak Okuyunuz ... yyl yy . ALAY... ..100lcevap.. a .. Rasathanede ... Küçük Alinin sınıfını geçen s€- ne muallimi rasathaneye götür - müştü. Çocuklar Kandilli rasathâ-| nesinin alt ve üst katını gezdikten sonra dürbün dairesine geçtiler. Muallim uzun teleskobu gös - tererek: — İşte yavrularım.. dedi. Bu ay dürbünüdür. Bununla aya ba - kılır, Küçük Ali muallim beyin ya - nma yavaş yavaş gitti: — Muallim bey... dedi. Müsa- ade ederseniz size bir şey soraca- ğım.. — Sorunuz Ali efendi.. — Bu dürbünle şimdi aya ba - karsam görebilir miyim.. — Hayır yavrum. Geceleri ay çıktığı zaman bakarsanız görebi - lirsiniz, Köçük Ali muallimin bu söz - leri üzerine derhal şu cevabı ver- di: — Aman muallim bey, gecele- ri ayı ben gözümle de görürüm. .. Budatuhaf.. Küçük Alinin babası çok çalı » şır. O gün cuma olduğu halde sa- bahtan akşama kadar, başını kal- | dırmadan çalıştı, uğraştı.. Akşam | nay yy yy yg Eylül Bilmecesi yy ag yy 1 yy yy Doğru değil mi? 1 — Ördekler suya girince yüz- meye başlarlar. 2 — Kedi ısırınca farenin dişi ağırır. 3 — İki gün biribiri “afkasına yağmur yağamaz. Çünkü arada bir de gece vardır. yy Ayyy gag yl geç vakit küçük Aliye seslendi: — Yavrum, pencereden bak.. Ortalık kararmış mı?. Küçük Ali hemen pencereye koştu. Sonra babasına (dönerek saf bir tavirla: — Elektrik lâmbaları yanma « mış babacığım da., İyi göreme dim. 1 ATA yy gg yg pg yg yg nz ş yy 150 Okuyucumuza hediye veriyoruz Perşembe günü genç okuyucu: | larımızdan bilmece istemiştik. Bize kendi kafasından bilme - ce tanzim ederek gönderen oku- yucularımızın miktarı pek çoktur. Bu okuyucularımızdan bize ilk de- fa bilmeceyi gönderen Çanakkale de avukat Davut bey oğlu Muam- mer beyin hem bilmecesini, hem de resmini basıyoruz: Bilmece bildirmece, Yedi harf ve üç hece.. Sepet yapar gündüz gece... İşte size bir bilmece., Kolaylık da olsun size.. Çalar oynar gündüz gece., Kaldı artık bulmak size.. Bunu doğru halledenler ara » sında 150 okuyucumuza şeker, çi- * kolata, kitap, bisküi, kart postal ve muhtelif hediyeler vereceğiz. Hal varskalarına isimlerinizi okunaklı yazınız ve mektubu (Va j kıt çocuk sayıfası muharriri) ad « iresine gönderiniz. ailiğğküinkelie Vi