Kara Adil arkadaşına yol verdi: — Buyurun! dedi. Şerif odaya girdi.. Etrafına çep © çevre bir göz gezdirdi.. Yemek o- dasr, salon, yazı odası iyi bir zevk- le döşenmişti.. Züppelikten eser yoktu.. Şerif eşyalara, yeni tak- dim edildiği bir kadına bakar gibi bakıytrdu.. Yeni ahbabın evi, tetkik edil - © meğe değer... Sahibinin tıynetini, ahlâkını, duygularmı belli eder, ” Adille Şerif yeni tanışmıslar, çok sevişmişler, birbirlerinden hoş lanmışlardı. Esasen, hayatlarmın müşterek bir çok safhası vardı. İkisi de uzun zaman Diyaribekirde bulunmuşlardı. Ergani madenin- de çalışmışlardı. Adil, oralardan bir çok hatıra- lar getirmişti.. Büyük bir akrep kurusu.. Ko - caman bir yılan.. Dicle sahilin - den almmış bir kurbağa, bir kap- İumbağa sırtı.. Şerif bütün bunları elliyor: — Olur şey değil, diyordu, bun- ları, ne diye topladmız?. Fakat hiç bir şey ona yabancı gelmediği için, odada rahat rahat dolaşıyor, yadırgamıyordu. Yazı masasmın önünde birden © bire durdu. Me Hayret!.. Diye haykırdı, tip- kı benim masamım üstünde duran taş... Adilin yazı masasının üstünde, kâğıtlar uçmasın diye, bütün bir taş duruyordu... Bu taş Diyarıbe - Kirin kara taşlarından biriydi. “Şerif tekrarladı: —Evet, benim masamın üstünde duran taş.. Adil: — Diyaribekir taşı, dedi, bir ba tıradir.. Bu taşın bende öyle bir hatırası vardır ki... , Şerif dinlemiyordu: — Ben bu taşla adam öldür - Adil taşı eline almıştı. Bu söz üzerine bıraktı. Taş yorgun bir gürültü ile masanın üstüne düştü.. — Ne söyliyorsunuz!.. Yok ca nım, sizde katil hali yok.. — Bu katil sayılmaz zaten.. Birden uzaklara daldı ve dalgın dalgın anlattı: — Diyaribekirdeydi... İstanbu- la hareket edeceğim akşamdı... Tren Mardine gece yarısı kalkı - yordu. Ben erkenden Mardine in- miştim.. İstanbula geliyorum di- ye seviniyordum.. Seviniyordum ama, bir az da dertliydim... Hayır » dam değil, çok dertliydim. Çün- arkamda bir kadın bırakıyor - um.. Evet, Diyaribekirde bir ka dın sevmiştim.. İsmi neydi baka- yım?. Hatırımdan çıkmış. Ne tuhaftır, seneler geçince insan u - nutuyor... Ama ne olursa olsun, | o kadmı çok sevmiştim ve çok se- viyordum. Birden aklıma esti. Trene çok, pek çok zaman vardı.. Otomobile atladım, tekrar Diya - ribekire geldim.. Vedalaşmıştık | ama, bir kere daha onun yüzünü görmek istiyordum.. Doğru evine koştum... Yani kendi evime git « tim.. Çünkü evimi olduğu gibi, bütün «şyasiyle ona bırakmıştım.. Deli gibi idin, ne yaptığımı bil - miyordum.. Gitmeklen vaz mi se çecektim?. Onuda beraber x MI e si ği e Taş Mediha Münür alacaktım?.. Aklımdan bin bir türlü düşünce geçiyordu. Kapıyı açtım, odaya girdim... Bir de ne göreyim?.. Büyük sedirin üstünde iki gölge var... Birbirlerine sarıl » (e BNN Yelkenli Gece yarısı nasıl delinip battı ? limanında konak va İzmir mış iki gölge. Biri kalktı.. Bu kal-| PS" iskelesi karşısında bir kaza kan bir erkekti. Yüzünü görecek zaman bulamadım... Her şeyi an lamıştım.. Gözlerimi kin bürü » müştü.. Elime masamın üstünde duran kara taş geçti.. Kaptım ve fırlattım. Taş adamın tam alnı! na geldi... Adam düştü.. Ben ge- ri döndüm, çılgın gibi otomobile atladım, Mardine indim.. Tren de kalkmak üzere idi... Arkamda bir ceset bırakmış kaçıyordum.. Adil sap sarı olmuştu: | — Hayır, dedi, arkanda bırak- | tığın adam ölmedi... Geriledi, masanın üstünde du- ran taşı aldr. — Sendin hal. Ve kolunu kaldırdı.. Taşı fırlat- ti. Taş kârşı duvara çarptı. Şerif eğilmişti Bağırdı: — Çıldırdmız mı?. Adil derin bir nefes aldı: — Bir şey değil, dedi, bir ak- sülamel,, Hakkmız var.. Delilik olurdu.. Sizin deliliğiniz gibi bir şey.. Neyse, mademki sen beni öldürdün, bende seni öldürdüm, fit olduk... Hem sorarım sana: Değer miydi?. Adanada ge . Yağmura şiddetle #' .—.. ihtiyaç görünüyor Memleketimizin (1933 pamuk masulü hakkında Adana ticaret o- dası tarafından bir istatistik hazır- lanmıştır. Yerli 5,118,118 kilo ve ekspres 14,567 kilo pamuk mah sulü olacağı tahmin edilmektedir. Diğer taraflarda ekilen yerli ve ekspres pamuk mahsulâtının umu- mi yekünu 13,576,218 kilo tahmin edilmektedir. Adana ticaret odası bu rakamla rı tesbit ettikten sonra kuraklığın devamı dolayısiyle pamuk mahsu- lünün bu sene pek çok olmıyaca- ğını ve muhakkak yağmura ihti - yaç olduğunu ileri sürüyor. Bilhas- sa diyor ki; — Neşvünema © vaziyette bir yağmur daha görürse bu rakam- larm pek çok yükseleceği muhak- ESER kaktır. Il Varlık | Ankarada on beş günde bi neşredilmekte olan Varlık mec muasmın İ temmuz tarihli ikinci sayısı çıkmıştır. | Gittikçe artan bir - tekâmülle| neşredilen Varlığı bütün okuyucu: larımıza tavsiye ederiz. TİPİ DİNDİ Yazan: Mahmut Yesari 258 Sayıfa 65 Kuruş Mahmut Yesari: İpsanların en ince si- sirlerini, en seçilmez Fikirlerini büyük bir vakuf ve itinah bir çalışma ile bu romanında göstermiştir. Bütün okuyu- cularımıza tavsiye ederiz. mem Gelen ER Hik olmus, burada demirlemiş olan seksen tonluk palamut yüklü yel « kenli bir gemi batmıştır.. Yelkenli motörle işliyordu ve İ sabık polis komiserlerinden Antal- | İyalı Hüseyin oğlu Ali Rıza Beye aitti. Yelkenlinin: ismi (Selim) ili Göztepe vapuru Karşıyakadan | konak vapur iskelesine gelirken projektörü olmamasından (Selim) i yelkenlisine çarpmıştır. Söylenildiğine göre vapurun projektörü üç gündenberi bozul - muş. Karanlıkta vapurun önünde bulunan gemici, yelkenliyi sekiz metre yaklaştığı sırada tehlikeyi görmüş ve: — Tornistan!., Diye bağırmıştır. Vapurun kap- tanı Muzaffer Bey idi. Tehlikeli vaziyetin bu kadar dar bir sahada görünmesi üzerine kaptan yapura tornistan yaptırmak istemiş ise de buna imkân hasıl olmamış ve vas pur yelkenliye çarpmıştır. Vapurun kaptanı kaza üzerine yelkenlideki kaptana: — Bir şey var mı, yardım ister misin?, Diye sormuş.. Yelkenli kap - tanı, karanlıkta yelkenliye ne ol - duğunu görüp. anlamadan: . — Hayır. Cevabını vermiştir.. o Kazanm sebeplerinden birisi de yelken» lide fener bulunmaması imiş. Kas zadan sonra kaptanın: — Bizim fener vardı, ama sön- müş. Dediği ve feneri (o çıkartarak yaktığı iddia edilmektedir. Kazanın diğer bir sebebi de yelkenlinin körfez vapurlarının iş» lediği hatlar üzerinde demirlemiş olmaşı imiş. Körfez vapu şirke - İtinin şimdiye kadar bu sefer hat- ları üzerinde hiç bir geminin de- mirlememesini müteaddit defalar alâkadarlara bildirdiği ileri sürül- mektedir. Yelkenlinin kaptanı kazadan ne kadar zarar görüldüğünü bilme - den Göztepe vapuru kaptanının yardım teklifini de redelmiş oldu- ğundan Göztepe vapuru yoluna devam etmiştir. Fakat bir az son- ra yelkenli batmağa başlamıştır. Kaptan imdat istemiş, civardan yetişenler kaptanı ve tayfaları kur» | tarmışlardır. Yalnız yelkenli ve içindeki pa- lamutlar batmıştır. o Palamutlar tüccardan Pol Filineziye ait ve si- gortasızdır.. Balan yelkenli sahibi körfez vapur şirketinden tazminat iste - miş ve dava açmıştır. Liman re» isliği tarafından da hadise hak - kında tahkikata devam edilmek - tedir.. Daktilo aranıyor Türkçeye bihakkın vakıf mü- | €essesemiz için seri yazan bir daktiloya ihtiyaç vardır. Lisan bilen tercih o'unur. Vakıt Yur- İeket Haberleri © Nafıa Vekilimizin | | VAKİT e | muhabirimize kilimiz Hilmi Beyefendi dün Ada-| nadan şehrimize gelince Vekil; Beyi Yenice istasyonunda vali, | mebuslarımız, belediye ve fırka | mum memurlar, bir polis ve jan -| yakından tanıyan ve seven fırka i arkadaşları ve birçok halk karşıla” mıştır. | mektepli hanım tarafından bir bü- | ket takdim edilmiş, Çankaya mek tebi talebesinden Turhan Efendi tarafından Mersinin dilekleri hak- kında temenniyatta bulunularak: Liman yapılması ve Tarsus çayınm dağıtılması istenmiştir. Vekil bey Bu çocuğun nutkundan çok müte- bassis olarak çocuğu alnından öp: müştür. Vekil bey şerefine akşam bele- diye tarafından bir ziyafet veril » miş, vekil bey geceyi vali kona * ğmda geçirmiştir. ! Hilmi Beyi vilâyet konağında ziyaret ederek “Vakıt,, onamma! sorgularıma cevap ( İütfetmesini diledim. Vekil bey bu ârzuma çok büyük bir memnuniyetle mukabe lede bulunarak sorduğum suallere $u cevapları verdiler: j “— Malatya seyahatinizin neti- cesi, Ergani hattı hakkındaki ma- lümatı lâtfeder misiniz? “ — Malatya, Elâziz üzerin - den Erganiye kadar gittim. Hat- tın Erganiye kadar olan kısımları daha evel ihale edilmiş olduğu için her tarafta büyük ve canlı bir fa- aliyetle karşılaştım. | | | İzmir meb'usumuz Mahmut Esat Bey İzmir Cümhuriyet Halk fırka- sınım Dolaplı kuyu (mabfelin- de kendisine sorulan O sual« lere cevaben, kadın erkek kesif bir müntehipler kitlesine hitap ile hükümetin şimendifer siyasetini, i şahsi borç için hapsin ilgası se * ! beplerini kanunu medeninin mü - i him birçok noktalarını izah etmiş-; itir. Nutkun sonlarıma doğru, Mah- mut Esat bey, memlekette milli sevgiyi, milli vahdeti inkısama uğ- ralan, onu zaafa düşüren farma - sonluk, komünistlik gibi beynel - milel teşekküllerle şiddetle müca- dele etmek zaruri olduğunu, Türk ! lüğü bu gibi teşekküllerin tuzağım- i dan korumak icap ettiğini, kadın, erkek bütün Türk gençliğinin tek bir kaya parçası gibi bütün mede- niyet âlemi muvacehesinde müte- sanit olması lüzumunu israrla ileri sürmüştür , Hatip, sözlerine şu cümlelerle i nihayet vermitşir: — Her millete, milliyeti kutlu olsun. Her milletin milliyetiyle ö- ğünmeye hakkı vardır. o Ancak, ! duna daktilo işaretli mektupla müracaat, LİN MEM adli ben, Türk olmasaydım o kendimi dünyanın en bahtsız insanı sayar- Hilmi Bey, son tetkik seyahatı hakkında M Mersin (Hususi) — Nafıa Ve | reisleri, şehir istasyonunda bilü-| seneden darma müfrezeleri, kendisini çok | Mahmut Esat B. Izmi bir nutuk söyledi | almak için bir Türkün Pİ“ beyanatı er izahat veriyor Malatyada su işlerini teli tim. Büyük mikyasta me üzerinde çalişan bü vilâyeti su işleri ehemmiyetli bir mev” lindedir.. Onun için biz. | itibaren (o fazlac* j kadar olacağız. Ben orad8 Elâziz şube hattı da mütesbi ihale edildi. Halk o bunde” büyük bir memnuniyet du! — Mersin limanı inşasi Vekil Beye istasyonda genç bir | daki mütaleanız nedir? “ — Mersin limanının il rafında müşait denilebilecek” kilde müzakerelerimize de' diyoruz. — Tarsus çayının ve Seyh” Ceyhan ırmaklarının dağıt ve övanın (o sulanması haki ne düşünülüyor? “— Seyhan — Ceyhan se rının iska işinde kullanılms# henüz bir teşebbüste bulun” Tarsus bir © kısım arazisini ç mak için Berdan (Tarsus vd çayından istifadeyi tahaki tirmek emelindeyiz. Bu | (Ayan proje) hazırlanmış(" defa onu da tetkik edeceği” Vekil Bey C. H. Fırkatif” Halkevini ziyaret ederek köylülerle hasbihal yapmişi”. Şereflerine belediye bahçesi ka tarafından bir öğle ziy#” rilmiştir. Meh Vekil Beye Cümhuriyet Bankası idare meclisi a Reşat Bey de refakat etmek” Mersinde açılacak şube tetkikat yapmaktadır. Lümmu 0d” dım. Türk olmanın zevki şerefi dünyanın hiçbir ölçülemez. Biz sulhçuyuz. Sulh Hiç bir milletin tol da gözümüz yoktur. o ben şahsan iklim değik. nunun kanamasma f87' Bunu günah sayarım. F ale sından, bu Türk elinde parçası koparmak emek yi yabancıların önce iki Mİ”, gi kün silâhına cevap vermek pi buriyetinde bulundukla”f” unutmamaları lâzımdır” Baha Bey nasıl - Adapazarı, 31 eHusesi) p zifesine giderken bir Egil sinde boğulan müddei ha Beyin cenazesi, bi ei arasında Hacı oğlU #4 kaldırılmıştır. Baha Bey Sakarya” içirirken bataklığa sap” ğulmuştu.. Kıymetli “ deiumuminin bu Adapazarında büyük uayndırmıştır..