—10 — VAKIT 1 Ağustos 1933 m TI yaşmda! 200 Müessesenin iştirak etti! Bernar Şov Mesleniyetimiz, dönüm noktasında dönebilecek mi? Parlamentolar işe yararmı? Şovun yeni eseri Bir kaç gün evvel Bernar Şov 77 inci yıl dönümünü tes'it etti, İn - gilterenin en meşhur muharrirle - rinden James Douglas bu fırsat - tan istifade ederek bu büyük mu- harrir ve mütefekkirle (o görüştü.| Kendisiyle bir çok mühim mese -! İeleri konuştu.“Ona hayattan, #hti- yarlıktan, ölümden sonraki hayat- tan, dünya meselelerinin en bü - yüklerinden bahsetti. Ayni gazete- de birlikte yetişen bu iki büyük kafalı adamın mülâkalı, gazete sütunlarında tesadüf edilecek mü - lâkatların en değerlilerinden biri - dir. Bu mülâkatı naklediyoruz: “Mişter Şov, zevcesiyle beraber sakin bir otelde oturuyor. Karısr,' onun sıyanet meleğidir. Bir kimse- nin onu yormasina müsaade et - mez. Onun her kanundan farksızdır. Evvelâ üstadın yıl dönümünden bahsettik. Şov, her yıl dönümünü bir lâtife, bir nükte, bir kometli gibi karşılar ve güler. Bugün de öyle oldu. Şov güldü, karısı güldü ve ben güldüm. Mavi gözleri, halâ rakseden bu tığ gibi sözü, genç adamın yetmiş yedi yaşımı basmasına imkân var mı? Asla! Kalktık, birlikte tiyatroya git - lümsiyerek karşılıyordu. Ilk saf - | zim medeni i dur. | hurdahaş oldu. sil, İlerkek bü İhiyay genci gil »| ettirebileceğimizi zannediyorduk. larda oturduk. Ve “Sen Polün ih-| tidası,, atlı eserini temaşa ettik, E- ser on beşinci asrın mucizeli piyes- lerindendi. Şov bu eseri zevkle seyrediyordu. Meçhul muharririn seyyal nesri, üstada gıpta nöbet - leri geçirtmekteydi. Onun için: — Keşki bu muharrir gibi ya- zabilseydim! dedi. Perde indikten sonra dışarı çık tık. San'atkâr Harriet Cohen üs - tadı görünce: — Ruhum! diye bağırdı ve şiş- nuşa yürüdük, Söz iktısat konfe - manladığını söyledi. Konuşa ko - ransıma intikal etti, Şov anlattı? — Devlet adamları, burada toplandıkları zaman, kafaları pek müşevveşti. Kafalarının leşevvü - şü biraz daha artarak ayrıldılar! O geceyi ayni otelde geçirdik. Sabah kahvaltısından sonra iki sa- at kadar dağlarda dolaştık. Otel - den çıkarken üstadın arabasına bindik, Anlattı: — Sosyalist olduğum için Rolls Royce markalı bir araba almanın bana yakışmıyacağını söylediler. Ben de bunu aldım. Bir tepenin başında arabadan indik. “Büyük çocuk,, beni yanı -| na alarak eritinceye kadar dolaş - tırdı, Ceketimi çıkardım. Gene e - ridiğimi hissettim. Bu sefer yele - ğimi çıkardım. Gene eriyordum. Yüzümden, gözümden ter boşanı- yordu. Fakat Şov bir çınar kadar serindi. Uzun bacakları geniş, ge- niş adımlar atmaklaydı. Nihayet bir yerde durduk ve| konuştuk. Şov şikâyet etti: | — Arasıra, dedi, Londrada bir iki saat yürüdükten sonra bir ara- baya atlıyorum. İhtiyarlıktan ola - cak! Üstat için ihtiyarlık buydu. Dikkat ettim. Şovun mavi göz - leri çok gencti. Teni, bir çocuk te- ni kadar taravetliydi. Pürüzsüzdü, kırışıksızdı. Sesi bir çan sesi gibi canlıydı. Kahkahaları tatlıydı. Aklrma Tolstoyun sefil ihtiyar- lığı, feci ölümü geldi. Arada ne| büyük fark vardı. Sordum: — Nasıl olabildi de bu genç kalabildin?. kadar — İnsanın kafasmda hep tekâ- mül'eden, hep inkişaf eden bir şey | var. Beni de genç tutan budur. | Sonra devam etti: | “Seninle ikimiz gençken, me - | deniyetin ilerlemekte olduğuna kanidik. Fakat arkeolojist Klin - ders Petri, bugünkü medeniyetten | evvel yedi sekiz medeniyetin, Yur | nan, Roma ve bizim medeniyeti mi bütün | mizin geçirdiği safhaları geçirerek mahyolduklarını ispat et İ ti. Bütün bu medeniyetler de, bi - imizin vardığı nok-| taya vardıklan sorra muzmahil ol du. Çünkü onlar da, tam dönüm İ yerinde dönemediler. Acaba bizim İeniyetimiz de dönüm yerinde önebilecek mi? asıl mesele bu - “Görüyorsun ya, gençliğimizin | en bellibaşlı kanaatlerinden biri | izin bir hatası daha | imento makinesiyle | tahakkuk ! “Gençliğ var. Biz par sosyalizmin emellerini Bir ekseriyet kazanırsak, merami - mıza nail olacağımızı sanıyorduk. “Dikens ilk ciddi romanı küçük Dorritte, opaârlâmertonun bir iş yapmıya liyakati olmadığını söy » lemişti, Ne kadar haklıymış! “Parlâmento, esas hükümdarların, asilzade itibariyle, ki - | lisenin tahakküm ve temerrüdüne rin, karşı bir müdafaa vasıtasiydi, Bu- | günse, yapılması icap eden işleri | geciktirmekten, yapmamaktan baş ka bir işe yaramıyor. “Demokrasi, hareket edemiyor. Yalnız incindikçe bağrıyor, inli -! yor. “Meselâ şu Makdonaldı ele a- lalım. Vaktiyle müfritti. Başvekil olur olmaz mürteci oldu!,, Şov daha sonra Leninden, Mu- sol'niden, Stalinden bahsetti. Ken- disi Stalini seviyor. Çünkü Stalin, nükteperver ve kan dökücü bir a- dam değil, “Stalin, birdenbire açılmıyor. | Evvelâ dinliyor ve sizi söyletiyor. | Ondan sonra her büyük adam gi- | bi, ihtiyatsızca söylüyor. | Sonra bana sordu: | — Her büyük adamın ibtiyat - sızca kopuştuğuna dikkat ettiniz- mi? Cevap verdim: — Napolyon gibi! Bernar Sovun yeni piyesi hak - kında malümat almak istiyordum. Şov da büyük adam olduğu için ibtiyatsızca konuştu: — Yeni eserimin adı “Kayalar üzerinde,, dir. Vak'a Londrada, başvekâlet makamında oluyor ve| işsizler başvekil dairesinin camları | nt kırıyorlar. Ortada bu günkü gibi milli bir hükümet var. Yalnız! başvekil Makdonald değil! — Geçen eserinizde muvaffak | oldunuz mu?. | — Neden muvaffak olmıyayım. Her hafta bin sterlin aldım, Yeni eserimin büyük bir tiyatroda oy - nanmasını ve fiatlarım bir şilinden beş şiline kadar olmasmı istiyo - rum. — Demek ki yeni eserinizi Bar- nutuk söyledikten edilen yerli maller sergisinin beşincisi bu gün saat 16'da merasimle açılacak tır. Merasime Büyük Millet meclisi | reisi Kâzım Paşa Hazretleri reişlik | edecekler ve sergiyi bizzat açacak- lardır. Merasime deniz orkeslrası tara” fından çalınacak İstiklâl marşı ile başlanacak, Sanayi Birliği u » mumi kâtibi Nazmi Nuri Bey bir sonra Kâzım Paşa Hazretleri sergi kapısındaki kordelâyı keserek sergiyi açacak >! lardır. Sergi saat on yediden iti -| baren ümüma açılacaktır. Memleket sanayiinin geçen bir | yıl içindeki terakki derecesini can» ( İı bir surette göstermek (o ve yerli mallarımızı halka tanıtmak nokta sından çok faydalı olan sergilerin bu yıl tertip edilenide çok muvaf- fakıyetli olmuştur. Sanayiciler, serginin faydaları gittikçe daha ziyade anlaşıldığı çin, bu seneki sergiye daha büyük mikyasta iştirak etmişlerdir. Bu- nun için serginin Galatasaray lise- sinde işigal ettiği yer bu yıl daha büyüktür. Sergi bahçesinde ayrı ayrı bir çok pavyonlar, içeride de standlar yapılmışlır. Bilhassa mensucat, her türlü deri mamaulâtı, ipekli mensucat ve çorap imal eden fab- rika ve müesseseler setgide çok ul tur, l Sergi tertip heyeti; iştirak eden müesseselerin pavyon ve standları nı tanzimde daha fazla itina ile| harekete teşvik için bir vitrin ve dekorasyon müsabakası tertip et- miştir. Bir hâkem heyeti sergide en gü zel tertip edilmiş pavyonu ve vit» rini seçecek, kazananlara kıymetli hediyeler verilecektir. Bu müsaba» | ka sergiye iştirak eden müessese | lerin gayretini bir kat daha çoğalt mıştır. İ Sergiye gelen halkm eğlencesi | de düşünülmüş, ona göre tertibat ry Jaksona vermiyeceksiniz ! — Hayır. Barry çok zengin. O | kadar zengin ki, her sene 5000 sterlin zarar edebiliyor. Şovun dünya hayatından son - raki hayatı hakkındaki fikrini öğ- renmek istedim, Kar gibi beyaz genç kafasını salladı ve şu cevabı verdi: — Elimizde sisler içinde yanan bir mumdan başka bir şey yok! Sisler ortasında yanan bir mum! Ben yorgun argın bir haldey - dim. Üstat dimdik, terütaze idi. Bana baktı: — Seni yormadım ya!. Dedi. * — Hayır! dedim. Bernar Şov, bu gidişle yirmi; yıl daha çalışabilecek ve her gün bir fikir şahıkasına yükselecek! Doğrusunu isterseniz Şov hâlâ otuz üç yıl evvel gördüğüm gibi. Yalnız o zaman saçları ve sakalı kırmızıydı. Bugünse kar gibi be - yazdır. | Bey, Panço Abdi Bey (bakır fab- | kırtasiye, Nilüfer gazoz fabrikası, idi mahdumu, Malül gaziler tom - i ribarcı), Ali Rafet Bey (kehribar- İs, Faik Ruşen ve lunacak, deniz orkestrası çalacak, ! geceleri filmler ( gösterilecektir. Sergi radyosu plâklar çaldığı gibi | reklâm neşriyatı da yapacaktır. Bu yıl sergiye iki yüze yakın | yerli fabrika ve müessese iştirak gide bulundukları yer sirasi ile, ' aşağıya yazıyoruz: Bahçe Zımgal şirketi, İktisat Vekâleti fabrikalar ve havuzlar müdürlüğü, | Zümre zâde Şakir Bey, İsak Ni -| yego Bey (ayna ve cam fabrikası), | Hanımlar esirgeme derneği, Kar- tal gazoz fabrikası, Pril maden ci- lâsı, Rahmi Bey (kehribarcı), Rad- yolin, Ancoplu (şekerleme ve pas- ta), Yayla süt mamulâtı, Şevki B. İ (şekerci), Fotö amatör, Colman çis | viti, Mandıra tereyağı ve süt ma- mulâtı, Sanino sabunu, Kisarna maden suyu, Turan yağ fabrika - ları, Besler (o bisküvit ve çikolâta | fabrikası, Bomonti, Nestle şirketi, ! Mağo gümüş kaplama, Şabaso ga- | zozü, Hüseyin Avni Bey (şeker), Mehmet Riza (Kâğıt ve zarf), As-! kanaz B. (şekerci), (Sait Nizami! rikasiı), Umumi kütüphane, Şunlar Karakulak gazoz fabrikasi, Meh » met Kemal Bey (şeker), Hazine - dar tuğla * ve kiremit “fabrikası, (Spor eğlenceleri) Sait Bey, Ya » lova süt mamulâtı, Kristal (mer- sucat fabrikası), Loryan, İzmir 9. Eylül panayırı, Hilâliahmer maden suyu, İtriyat, Kuru kahveci İhsan Bey, Kuru kahveci Mehmet Efen- | balası .. | Sergi içi Zühtü Bey (oyuncak), Doğu mecmuası (Galatasaray), Çocuk sesi mecmuası, Hovikyan kova ve | aglvaniz fabriki Süreyya Paşa | mensucat fabrikası, İbrahim Ziya | Bey (mensucat fabrikası), Kuştü- yü ve halı fabrikası, Lüks itriyat , Şevket İzzet o Bey (Kehribarcı), Mehmet Selâhattin Bey (kehribar cı), Mehmet Selâhattin Bey (keh- cı), Ali Osman B. (kehribarcı), Mustafa Nuri B. (kebribarcı), Hak kı ve Eşref Beyler (kehribarcı), Mehmet Faik Bey (kehribarcı), İskender Bey (kehribarcı), Hilâ » liahmer san'at evi, Adapazarı bez fabrikası, Elmas mekik mensucat fabrikası, Karayan Bey oyuncak fabrikası, Yarkiyadi Bey (albüm), Armanak Mığıryan (Bey (şapka! kalıbı), < Sıddık Bey Sabri zâde Fuat Bey trikotaj fab- rikası, Kiryakidis Bey ( (trikotaj fabrikası, Kastoryano Bey triko «| taj fabrikası, Kabo çorap fabrika Zeynelâbidin Beyler, Edip Hikmet ve Suat Bey: ler, Enver Bey, Ayaz zâde Osman Atıf Bey, Gotikyan Efendi, Melih Zeki Bey, Şabuh Kürkciyan Bey, Recep Bey zade İzmail Kâzım B., Ziya Koyuncu Bey Zeki Duhani B., | Evliya zade Nurettin Bey, Kâzım Bey, Niyazi <Bey( Etem Pertev) | İtı, Bardizbanyan Bey Sanayi sergisi bugün açılıy9 | Sergiye iştirak eden müessesele! | | Milli Sanayi birliği tarafından | alınmıştır. Bahçede bir kazino bu- / fabrikası, Bioks diş anes” | bir kaç yıldanberi" tertip tahya çini, Bernhart Çizlavet şirketi (lâstik)» yu Hayrettin Yaşar Bey, Şer j0 fabrikası, Hovakimyan * an? Bıçakçı Remzi Bey, Arhan İ (bakır), Necip Bey Griy İ etmiştir. Bunlarm isimlerini, sere | mer Bank fabrikalar mensucat, Beykoz deri, tabii bez, Feshane mensucat gi rı, Bursa pazarı (ipekli " Yalova ecza deposu, bl Nikola Bey, Beb kravat fa Türkiye mensucat limite a İsmail Suphi Bey, Sepon “ Sevim itriyat, Kanaat si, Nobar Baharyan Bey! zade Ahmet Şevket Ber ayi Yahya hanım, Kuyumcu “ ge ri Bey, Nikola Zervodaki | ya ve yağ, Hayık Gülyar of i vant Keçeciyan Bey, Dog Sezai Bey karyola fabriks*" ci zade Muhittin Bey ipe sucat) İbrahim zade ve Bi | Beyler, Kuyumcu Enis *. Buldanlı Cemal OBey, nı? | Yusuf Kemal Bey, Çani# | sı, Mehmet (o Kemal B- ge İnhisarlar idaresi, Bu H. (Badem yağı), Remi ? inesi, Milli konserve fabr pullu şeker fabrikası, Si (möble), Karamürsel $i zuk eczahanesi, Trbbi , rıkası Miş itriyat fabrikti m fa Hakkı Bey lâborstu' ; çin mürekkebi, Oska a Gi rikası, Ahmet Kemal Kli rikası, Deri fabrikaları gf Hayrettin Bey, Mehmet * ge Celâl Ergun Bey, Ren meci; Taksim Sebat me” rim Bey Kadızade, Moi di ve Nisim Nisker Beyi li Asım Bey, Zeynelâbit e. Mehmet Sadi Bey, Mi Toros Berberyan (Bey Kemal Bey. Sanayi Birliğinden: İstanbulda bulunan eri meb'uslarımızın adres diğimizden davetiye dik. — Beşinci yerli 1— Ağustos —933 sak 16 da Galatasaray Ti leyh cağından müsa, lerini rica ed 0 Eter GEN TİER eva pi i z Kırlasiye:ma A YA SD EY MA per Te > Le ERE bare TE İZ çe iy” Her nevi kırğa” . vi KA il Mi eğe Lal Yi “e K Sik ap ME a lk V Kay Kü