— 6 — VAKIT 1 Ağustos A. MAM. MN MR Yeni Üniversite Teşekkül Etti Istanbul üniversitesi 4 F akülte ve 8 Enstitüden kurulmuştu! Fakülteler ; Edebiyat — Fen — Hukuk — Tıp. Enstitüler ; Türk inkılâbı — Milli iktısadiyat V£ içtimaiyat— Coğrafya —Türkiyat —Morfoloji —Kimya —Elektro mekanik — Islâm tetkikler! (Baş taratı 1 inci sayıfada) | yeniden kurulmağa muhtaç bir hal | riyaziyat, heyet ve (fizik tahsil| de bulunuyordu. | ettiği halde memlekete dönüşün- Cumhuriyet idaresi altında! de altıncı belediye dairesi rüsumat Klemind klip Çayi daiimiş, da» Milli maarif işlerimini faaliyet | ha sonra darülfünunun © açıldığı| e ee başıma koytnüş > ra olan cümhuriyet bir taraftan tev - ise kendisine, | e : rine üNHiyarüklal -| hidi tedrisat kanunuyla medrese .. ileri kaparken öbür taraftan da da İ rülfünuna elini uzattı. Bu müessese nin kendi kendine inkişafı, terakki ve tekâmülü için, başta hükmi İ şahsiyet ve ilmi muhtariyet imti - manlar sade teknik ve tatbiki bil-: ve tekâmülü izin, başta o hükmü gilere delâlet eder bir tabir olduğu | nevi her türlü imkânlar temin etti. halde Türkiyede yeni ilmi, yeni| 1923 ten 1932 ye kadar geçen do| etmek için açılan | kuz yıl zarfında Türkiyenin bü - müesseseye darülfünunun adı ve | tün münevverleri gözlerini darül- rilmesi ne bir yanlışlık ne de bir | rülfünuna diktiler. Her sahada in- lisan zuhulü neticesi idi. Bu, o fünuna diktiler. Her sahada inkı -| zamanki zihniyeti çok manalı bir|lâp geçiren yani Türkiyede darül- surette ifade etmek üzere verilmiş | Mi gidişine uygun bir tekâmül gös- isimdir. Riyaziyat, fizik, kimya, | termesini beklediler. o Memleke - tarih, coğrafya, hayvanat, neba-| tin hiç bir meselesi darülfünun işi tat ve saire gibi ilimlere o zamanki | kadar umumi alâka uyandırmadı; | hiç bir müessese onun kadar ten- kide uğramadı. Lâkin bütün alâ- Çünkü onların itikadınca hakiki alara, bütün bu tenkitlere rağ - “ men İstanbul darülfünunu o Türk ilim,, yalnız ve munhasıran nak; se şi iie m gaya Z münevverliğinin kendisinden işti- Ni bilgilerdi. “İlim,,in yeri ancak a ad X sse ölakilirdi, | yak ve ihtirasla beklediği salâha, Ğ İ inkişaf ve terakkiye eremedi. Eski Darülfünunun alâkasızlığı zaman riyaziyat kürsüsü limliği verilmişti. Müesseseye da- rülfünun adının verilmesinde med- reselerin zihniyetinin tesir ve nüfu zu olmuştur. Fen kelimesi o za - irfani temsil medrese üleması ancak “fenler,, denihnesine müsaade ediyorlardı. mc : darülfünunu kuranlar “fen yun cemi olan fünun tabirini kullanmakla memlekette medrese- ve ye Karşı mütevazı, hatta ürkek bir müessese çıkarmış oluyorlardı. Açılma resminde arapça duala- rm okunduğu ilk darülfünun bu gün anladığımız manada bir ilim yurdu değildi. Sadece yeni ilim - lere ait bazı bahisler üzerine ser- best umumi dersler veren bir nevi mektepti. Başka türlü olmasma imkân da yoktu. Henüz orta hat- ta ilk mektepleri bulunmıyan bir memlekette darülfünun (o kurula” mazdr. Zaten bu ürkek teşebbü - sün ömrü de pek kısa oldu. Hoca- lardan ikisinin takrir (oesnasında ağıfarından kaçan iki masum cüm ! değişiklikler Memlekette siyasi, içtimai bü - yük inkilâplar oldu. Darülfünun bunlara karşı bitaraf bir müşahit kaldı; iktisadi sahada esaslı hare- ketler oldu. Darülfünun bunlardan | habersiz göründü, hukukta radikal oldu, darülfünun yalnız yeni kanunları programina almakla (iktifa etti; harf inkılâbı oldu, öz dil hareke ti başladı. Darülfünun hiç tınmadı; yeni bir tarih telâkkisi milli bir hareket halinde bütün ülkeyi sardı, darülfünunda buna bir alâka uyan dırabilmek için üç yıl kadar bek- lemek lâzım geldi. İstanbul da- tedrisat | rülfünunu artık o durmuştu, ken - disine kapanmıştı, vüstai bir te- cerrüt içinde harici âlemden elini, ayağını çekmişti. leyi vesile tutarak meşihat ve med- rese erkânı, halifenin bir irade - siyle, bu darülfünunu kapatılar. ikinci Darülfünun Türk camiasmın (hayat seyri Ikinci darülfünun, 2 inci Ab-| içinde bu kadar tecerrüt halinde! dülhamit saltanatının son zaman - | kalabilen (İstanbul darülfünunu larında kâruldu. Fünun, edebi İ dünyanın başka yerlerindeki ilim yat ve ülümu şer'iye şubelerinden | hareketlerine karşı da bittabi, ya- teşekkül eden bu darülfünun sade | kınlık ve alâka gösteremezdi. Ve| ce bir nevi yüksek mektekten iba- ! bunlardan da uzak kaldı. İstan - retti, Tedrisatı, bazı dersler iti- bul darülfünunu ilmi tahatri ve tet- bariyle bugünkü liseler seviyesin- | Kikler için bir faaliyet sahası ola- de sayılabilecek bu müessese meş madı; şahsi mesai , için fırsat ii rutiyet devrine kadar sürdü. İşte imkânlar veren bir çalışma muhiti bugün ilga edilen İstanbul darül -| haline giremedi. Tedrisatının tarz ve usulünü mümasil grap müesse- selerindeki tarz ve usullere uygun fünunu ilk temelini bu “darülfünu | nu şahane,, teşkil etmiştir. Meş - sini ancak bir ecnebi o mütehassıs | lerin, harici iş ve alâkalarının çok | getirilerek bu müessesenin esaslı |luğu yüzünden, o darülfünundaki! bir surette ıslah ve tensiki şartiyle | vazifelerini ikinci derecede saya - kabul etmişti. Bu maksat için ça- | cak kadar müesseseye ilişiklerinin ğırılan ecnebi mütehassıs geçen yıl ! azaltmaları. darülfünunda esaslı tetkikler yap 10. Darülfünun Oo tedrisatının Gördüklerini ve düşündükleri- memleketin hayat ve faaliyetleriy- ni birraporla hükümete bildirdi. (le temasını kaybederek nazari bir ii İtecerrüt halinde kalması, Po epin Boheme 11. Haydarpaşada kendi Yukarıda bir kaç : FA AĞ z i minde kalan Tıp fakültesinin şeh- dede tesbit oedilen in h i rin hastaneleriyle temas edememe si yüzünden tıp tahsil ve terbiye - İ sinde birinci derecede ehemmiyeti İolan klinik tedrisatının pek mah- İ dut bir sahaya mahsur kalması, 12. Bir kısım müderris ve mu allimler yıllardanberi darülfünun- da çalıştıkları halde ortaya henüz ilmi kiymeti haiz belli başlı bir eser çıkarmamaları, 13. Basit bir tercümenin bile “Thöse,, olarak (o kabul edilmesi ve bu yüzden şahsi tetkik ve teli- fin kıymetçe hiçe indirilmesi, 14. Ayni fakülte dahilindeki | müderris ve muallimler arasında bile mesut ve semereli bir fikir ve ideal, birliği, ilmi mesai teşriki yerine zıddiyet (ve münaferetler hüküm sürem$si, 15. Eminlik, reislik, divan a- zalıkları gibi vaziyetlerin, sadece | bazı müderrisler arasında ihtiras ve muhasede doğuran birer man -| sıp ve makam halini alması, İ 16. Darülfünun muhtariyetinin | yalnız mevki ve makam ihtirasları | kaynaştıran menfi bir amil dereke. | sine inmesi, Bunlar İstanbul darülfünununun | tekâmül ve terakkisine, kendi ken- disini ıslah etmesine şiddetle mâni olan birçok sebepler arasından der hal hatıra gelenlerdir. Tarihe karışan Darülfünun Bu hal karşısında İstanbul da - rülfünununu ıslah etmek için yapı:| lacak teşebbüslerin, evelce yapıl mış olanlar gibi, semeresiz kala- cağına kanaat getiren (hükümet, bu müessesenin ilgasını teklif et -| meyi memleketin ilim ve irfanı için en kestirme hayırlı hareket saymış tır. İşte, memlekete yapabilece- : silanle İğini yapmış, verebileceğini ver - Tevfik Recep B. | miş, hayatımı o tamamlamış olan yen saatlerdeki derslerinden mesil | İstanbul darülfünunu yukarıda sa sayarak ilmi tetkik ve taharriler | yılan sebeplerden dolayıdır ki B. den üzak kalması, M. Meclisinin 2252 numaralı ka - 4. Talebe ile tedris heyeti ara: | nununun birinci maddesi hükmün- sındaki münasebetin dershane hu- | ce artık Türkiye hayatından çekil-! dudu dahilinde (kalarak, bunun | miş ve bu günden itibaren tarihe haricinde, talebenin (her türlü| karışan müesseseler zümresine il-| rehberlikten uzak, kendi başina | tihak etmiştir. kalmasi, i Mülga darülfünuna ait sözleri- 5. Tedrisatın, gene ekseriyet! mi bitirmeden evel bu müessese- itibariyle, müderrisin ( takririne! nin şimdiye kadar elinden gelebi- mad-| âle- noksan- Muammer Raşit B. lar ecnebi mütehassısın raporunda da ayrı ayrı zikredilmiştir. Bunları belli başlı şöyle tasnif edebiliriz: 1. Darülfünunun fakülte ve müesseseleri arasında ilmi mesai teşrikini temin edecek bir irtibat bulunmaması, 2. Bazı fakültelerin münhası- ran tedrisat ile alâkadar olarak bir meslek mektebi vaziyetinde kal maları. 2. Tedris heyetinin, ekseriyet itibariyle, kendisini yalnız muay * İ müessesedir. Ananesi k İlayıcı ve birleştiri inhisar etmesi; talebenin öğrenme len derecede hizmet etmis olduğu rutiyetten sonra tensik edilen bu| müesseseye o zamana kadar müs- takil birer meslek mektebi halinde | değ&m eden tıbbiye ve hukuk mek| tepleri ilâve edilmiş ve adınada Darülfünunu Osmani dnilmiştir. Umumi harp içinde Almanya- | di edilemezdi. Esasen 10 yıldan! ya, daha ziyade demonstrasyonla dan getirilen profesörlerle az çok ıslah yoluna girer gibi olmuş e bir hale © getiremediler. Türkiye gibi radikal bir inkılâp memleke - tinde vatanın müstakbel zimamdar larmın terbiyesi hayattan bu kadar uzak kalan, inkılâbın seyrinden bu kadar geride duran bir mücsse |lâfzı murat bir halde kalması, seye artık daha uzun müddet tev- beri İstanbul © darülfünunu kendi kendisini islah izin kendisine veril» | aliyette bulunması ve tetkik usul nu söylemek ve orada ( ellerinden | gelebildiği kadar çalışmış olanları | hürmetle © anmak vazifemi de | yapmalıyım. Dünya uzaktan ba- ekseriyetle, | karların gözlerini karartacak su - | İrette ileri gidiyor. Biz bir çikar 7. Lâboratuvarlarda, ekseri- | içinde yarı boşuna çabalıyan bir irfan cihaziyle daha yüz asır, ile ri gidenlere yetişemeyiz. Geri ka- lanlar hayat haklarmı günden gü ne kaybetmiye mahküm olanlar -| mesuliyetinin de muayyen bir ki - tabın sayıfaları veya müderrisin takririnden tutulan notlar hududu dahilinde kalması, 6. Seminerlerin iktifa edilerek talebenin şahsi fa - Türklerin öz malı bir ilim yaral” lamaz. Ve Türk milleti yaba” raaitilmi terakkilerin haraçsi” rı olmaktan kurtarılamaz. Mg leket için her sahada ilmi - gli ler merkezi olacak, talap telif ilimlere ait metotlarla taharrilere sevkedecek, şevk, heyecan dolu bir fikri hayat 16 yi yaşatacak yeni bir irfan yap!#” manm katilüzum ve ihtiyaç" , ğunda hiç şüphe edilemez ki rülfünunun bütün muhterem 1€ heyeti mutabık ve Omütte Uzun yıllar kuvvetleri yettiği , recede ve imkânlar sınırlar! ”., de çalışmış olanların yeni gi versite o kadrosunda bulunm” ları şereflerini hiç bir suretli siltmez. Memleketimiz üni dışmda birçok sahalarda viyol lerin hizmetine ve emeğine 9. dar muhtaçtır ki onların Vi severlik duygularını tatmin ai cek yeni mühim vazifeler bul ları pek tabiidir. Açıkta kalanlara masfy, Hükümetin — teklifiyle B-. Meclisi kendilerinin bu deği” lik yüzünden her hangi bir “ uya düşmemeleri için bir yil Y, detle veya yeni bir vaizfe KN kadar şimdi almakta ogi İl mass tam tutarını temin ğ naslığında bülünmuştur. B. Ni li lisine bundan dolayı Maaff , | kili sıfatiyle burada da yük. rımı tekrarlarım. o Maarif leti emektar e evel yeni sahalara geçehi için her suretle ve bütün ii riyle çalışmayı vazife bilecek” Yeni kurulan Istanbi) Üniversitesi (| Bugün kuruluşu başlıy#” " tanbul üniversitesinin dünk tanbul darülfünunu ile hiçbir” sebeti yoktur. Üniversite yeri iy . iy | Y vs) başlıyacaktır. Müessese Cemiyetince öz Türkçe bir ad buluncıya kadar ün adını taşıyacaktır. İstanbul üniversitesi, isminin aslı delâleti veçbi bir “ olacaktır. Yüksek bir de eli sası kendi bünyesinde yaf yaratan bir uzviyet olacakti uzviyet kendisinden dahs uzviyetlerin, yani (bir İstanbul şehrinin, diğer büyük vatanı teşkil eden milli varlığın daima cani” hassas bir tefekkür ciha”* v0 Ticaret, mühendiei Mülkiye mektel ei 2252 numaralı kanund” | gi edilen mülkiye, mühend de sek ticaret mekteplerini” ia site topluluğu içinde kar / fikri bu o müessesede yel yi inkişafları içinde ehe *v her cepheden tetkik “© e mevzudur. Yeni ine de tır. kikatleri araştırmak vi tirmek bilgiyi deri ini mek ve yaymak gayret , İstanbul darülfünunu umumi har- İmiş olan ve her yıl tekrarlanan bol lerine alışması imkânlarının asga- bin son yıllarında ve hassatan mü- İve geniş fırsatlardan istifade etme. | ri hadde indirilmesi, tareke günlerinde ağır sarsıntılar | di. Geçen zaman ile geçirilen tec- 8. Telifat ve neşriyatın yok de ra uğradı. O kadar ki cümhuriyet | rübe de kâfi idi. Büyük (Millet necek derecede azlığı, devrinin başlarında bu müessese | Meclisi darülfünunun 1932 bütçe-| 9. Ekseri müderris ve muallim- HEMME GELE LERİ EE SES LEE BEZ SELE EE EEE dır. Yalnız ders okutan, ilmi,| © Yeni üniversite Bi fennt araştırmalara ve çalışmalara | teşkilâtın verimini e” 7. hiç denecek derecede mevki veren | receye çıkarmak, mesi fi ibir darülfünun ile hiç bir zaman (Devamı 7 inci gs