İl SosNA, (Hususi) — Köy ha - ky, Yeknesak olduğunu iddia e *» bir kaç gündenberi benim “İh,, Yum köyü görseler, fikir - 4 bag rirler. Bosna Sırbis - : ““udunda, Drina sahillerinde i i öy, Nehrin öbür yanı Bosna; ! tütünden vergi alınmıyor. İç, “itin köyde buram buram w Din, anı tütüyor . | köylüler bir ada keşfetti - ka Bagün bu keşfi tes'it ediyoruz. ti, * erkânı ve büyükleri nehir İ Mda toplandılar. o Vapurlar » Bindik, nehrin ortasındaki doğru yollandık. . , Sadan da bir vapur kafilesi ile adanın arasındaki * ve Sırbistanla adanın ara- i mesafe küçüldü. İlkbaha - leri Sırbistan namına iyi MA, “ir. Sular çekilmiş ve dört | * kadar bırakmıştı. Bu sene İN İçin geçen sene kendine ait adayı kaybetti. o Bosnalıları Da izin şenliklerine davet et - yeti kabul ettiler. Geçen se- e, Sırplar adayı kaybetmişler domalıların şenlik davetini ka- ip *tnişlerdi. havaliden Belgrada pek az et oluyor. o Ora hayatını t buluyorlar. Köyde, iki el M için çalışınca insan (kolay 2 oluyor. E, köyde de fazla iyaç yok.. Hem mühim bir daha var; bir koca, şehirde, tı köyde olduğu gibi, göz ö- 1 |, “© bulunduramaz. Harekâtını Sİ edemez.. yi; daki karı koca münasebatı “ieli , Mraklı, Bir kere kadın, me- oki kocayı ile kahveye giderken, 1 re geride yürüyecek, eğer ; sak bir şey varsa, kadın ta- Kahvede, kocası bütün selâm verip oturduk i e di 4 in © in, 8 — Almanyadaki ya- A vaziyetleri gün geçtikçe zor Hitler rejiminin sahasına geçmesiyle ; m yahudi düşmanlığı üze - gi bir çok yahudiler Alman - işlerdi. tı memleketlere giden acıyan yahudiler, N onlara gıpta ediyorlar... Almanya dahilinde iş bu- mütemadiyen tahkir edi- iyiler, şimdi harice de li ana başladığı zaman & Me Almanyayı terket- Son, e€re pasaport veriyor - Bünlerde hükümet, kon- bir tamim göndere - istiyen o yahudilere, verirken polisten ha İçin izin vesikası alıp N May Zinnamesi olmıyanla- N verilmemesi emredil- “ di i Bosna Hersekten Mektup | Sular çekilince... Yugoslavya bir ada kazandı “ahudilere karşı Alman- yada tutulan yol . Ahudilerin gitmeleri menedilince lar açlıktan ölüme mahkümdur tan ve kahvesi getirildikten sonra İ karısı yanına oturacak ve kahve - sini ısmarlıyacak.. Bir gün, bir köylü (ile karısını gördüm. Pazardan dönüyorlardı. Kocası bir domuz yavrusu satın al- mıştı, kadın domuzu sırtma vur - muş taşıyordu. Bu hafta köyün panayırı açıla - cak. Hümmalı bir faaliyet var.. Ba- rakalar çardaklar kuruluyor. Bu - rada her nevi musiki aleti var. Bakırı var, tahtası var, gayda * sı ve kemanı var. Sözün tam mâ - i nasiyle “toplanıp ehli hava, her bi- ri bir saz çalıyor,, ve kimse öteki - İ nin çaldığını dinlemiyor. Dansedenlere domuz kızartma- sı, koyun kızartması, rajika, kahve | ikram ediliyor. Bu köyde herkes , her aklına estiği anda danseder. İ Yemekler, geniş yolların kena -| İrmdaki büyük ağaçların gölgesin- | de yeniyor. Lotarya oynıyorlar, ni- şan barakalarında nişan atıyorlar . Ayağım dibinde, bir bez yığı- nı vardı. Bu yığın o yavaş, yavaş kımıldadı. İki karagöz gözlerime baktı, ve bez yığınının en mülev - ves bir köşesinden kirli bir el u -! zandı. Bu gözlerde bir sır, ayni za- | manda da yaşamak zevkinin pa - rıltıları vardı. Çingene çocuğunun kirli eline | bir dinar sıkıştırdım. Çingene ben den uzaklaştı. Başka birine gidip el açtı. Eve dönerken ,iki çocuk bana kiraz satmak istediler. Çarşı fia - tmdan yarı yarıaz istiyorlardı. Çarşıda istenilen para âdeta hır - sızlıktı. Fakat çocukların istedikle- ri fiat ta hırsızlıktan başka bir şey değildi. Yabancı gördüler mi, kaş göz a- rasında soymıya bakıyorlar. Hüseyin Saroviç izin kâğıdı vermiyor.. Sebebi, bunların, vergi borçlarını ödeme: | miş olmalarıdır. Halbuki Almanyada hükümete borçlu olmıyan hemen hemen yok gibidir.. Ne kiracı ev sahibine kirayı öder, ne de ev sahibi ver - gisini verir.. Polisten İzinnamesini almak mecburiyeti olmadığı zamanlarda pasaportlarını almış olanlar, şim- İdi hududtlardan geri çevriliyorlar. | Bugün yahudiler, burada perişan "bir haldedir.. Ne oldukları yerde rahat yaşıyabiliyorlar, ne de gide- biliyorlar.. Hitler rejimi yahudileri açlığa i mahküm etmiştir ve onları işkence ile imha edecektir. Bugün tutu- ilan yol bunu gösteriyor.. Otomobil çarptı Yeni bostan caddesinden git- i mekte olan yedi yaşlarında Tur - | han isminde bir çocuğa şoför Hak- / kının idaresindeki 2204 numaralı Mai "iç bir yahudiye İatomobil çarparak yaralamıştır. | de ayni işaretleri koyacaklardır. Kebap, pilâv Okka ile! Yakında arşınla makarna ve taneile fasulye başlarsa! İstanbulda tane ile satılan ka -| vun, karpuz, hiyar, patlıcan gibi şeyler, Anadolunun bir çok yerle - | rinde okka ile satılır. Sonra gene Anadolunun bazı yerlerinde ke - eml Sam g — VAKIT Kurt, Kuzu, Kartal Kavgası Muharriri : Omer Rıza — 44 — — Buna şüphe yok. Fakat Ti -| size şunu anlatmak isterim. Mer- tus bir emir vermiş, yahudilerin | yem müthiş tehlikeler içindedir.. eline sağ düşenlerin idam edilece- Domisyenin hafiyeleri hep onu a ğni söylemişti.. Siz onun emrine ramakla meşguldüler.. Onun için Meryem bu şehirden kaçsm. Tay | muhalefet ettniz.. Yahudiler ta-| | i 10 Temmuz 1933 —— | dirhem hoşaf!, . ratından esir edildiğiniz halde hayatınıza hatime çekmediniz ve Romaya avdet ettiğiniz zaman Domisyenin husumetini kazandı - nız.. Domisyen şimdi, Titusa se- bap, köfte gibi pişmiş etler de müş | teriye okka ile verilir. İşte şimdi İs- tanbulda da ilk defa olarak okka ile kebap satışı başlamıştır. Beyazıtta Koska caddesinde |. geni diyor kit Kastamonuluların — açtıkları yeni! | Bu adam benim sevdiğim bir bir dükkânda her türlü pişmiş et-| esireyi elimden aldı. ve bana ha- — pilâv okka ile satılmıya ba - karet etti. Artık sen de ona karşı anılmıştır. Şimdi oraya giden müşteriler: — Ver bize yüz dirhem kebap ! — Kes bize budun yağlı tarafın- dan yüz elli dirhem!. . — Bana yarım okka pilâv ver!. — Tabağm altına yüz dirhem pilâv, üzerine de yetmiş beş dir - | diyebilir?&. altınla mı döşenek lâzım. — Hayır... Altın kâfi gelmez.. Bu yolu inci ile döşemek gerek, açık söyliyeyim. İncili kız yok hem et koy! mu onu ver. Mesele hallolunu- Demektedirler. . li Bir bakıma bu hiç te fena bir Markus, maksadı anladı ve ce- usul değil, lâkin bu okka © usulü ei dir çorbaya, kabak kızartmasına, bi - ber dolmasına salataya, hoşafa da sirayot ederse işte o zaman aşçı dükkânlarında hayli zaman bir a - laydır gidecek.. Meselâ müşteri tezgâhtara : — Ver bana şuradan yüz dir - hem çorba!. Yahut yetmiş beş | — Ben domuzlarm önüne inci atan bir adam değilim!. — Asil Markus, bir kere daha düşünün. — Düşündüm.. Fakat teklifini kabul etmiyorum.. Kabule de im- rede olduğunu da bilmiyorum. leşi .. | — Sizin gibi asil bir Romalnm Dedi miydi ei iginde İ sevdiği bir kadına bu kadar vefa- artma Mv) lll İ kâr olması yaraşır. Ben vazife - hi Elli keli, İmi ifa ettim ve muvaffak olama- bek bir söy değilsin, ba gidiş - dım.. Artık bu kadını sramakla le aşçılar tutar da günün birinde meşgul olacağım ye SEE meali böreği, makarnayı arşınla, nohu - e 5 du, kuru fasulyeyi taneyle satı “| Çare Vi ki çen ya kalkışırsa o vakıt lokantalarda ger gü iye , | sonra Markusa Septimus namında 5 e yemekler tadından yen * | bir adamın kendisini ziyaret et- mez!. mek istediğini söylediler.. Mar - açak kus tanrmadığı bu adamı kabul ape e etti, Görünüşünden esnaf oldu - yakalandı | idi Melle oni Türk Bandralı Anteris vapurun: | &“ Mn a da dün araştırma yapılmış, iskam- | “7 ” d > gi e e Ze la bene a iz memu-| ope şey istemeğe gelmedim. ru yakal ” * v i ihtisas Benim vazifem muzterip olanlara mahkemesine verilmiştir , Sedali voletir.. Tejekkür > ederim. Çünkü Ma #1, — Teşekkür ederim.. Muhafız gucu bisikletçileri burasi tam ıztırap mabedidir.. Dinar, 9 (A.A.) — Muhafız gü: | — Biliyorum ve ıztırabınızın se- cü bisikletçileri saat 9.30 da Dina- | bebine de âşinayım.. ra girdiler. Kaza erkânı tarafmdan | -— Markus adamın yüzüne dik- karşılandılar . kat etti: © il BRİ — Hiritsiyan mısınız?. İtalya hava filosunun Misafir durakladı.. Markus ona seyahati çesaret vermek istedi: — Korkmaymız... Size benden zarar gelmez. Zaten sizin arka- daşlarımız içinde dostlarım da var. — Korkmuyorum, asilMarkus... İ Zaten Neronun devri çoktan geç- ti. ze dokunmuyor. Ben Romada hiristiyanların piskaposuyum. Si- zinle görüşmek için geldim.. Bel- ki size bir az teselli verebilirim. — Çok teşekkür ederim.. Fakat bana vereceğiniz teselli mukabi - linde ne istersiniz?. — Hiç bir şey istemem. — O halde sizi buraya kim gön- derdi?. — Sizi seven biri. Markus yerinden sıçradı: —Omu?. O mu?. — O.. Evet o, yani kızım Mer- yem.. Kendisi o, dadısı da şimdi Nevoyrk, 9 (A.A.) — Hava iyi olmakta devam ederse Italya tay - yare filosu bugün $afakla beraber İzlândada Reykijairk'dan Labra- dorda Cartwright'ye gitmek üzere havalanacaktır. Londra, 9 (A.A.) — Nevyork - tan bildirildiğine göre havanın bo- zuk olmasından Balbo tayyare fi- losu birkaç gün sonra kalkacaktır. —a. Alman tayyarelerinin yeni işaretleri Berlin, 9 (A.A.) — Bundan sonra Alman tayyare ve dirijayleri dümenlerinin üzerinde bir tarfnda siyah, beyaz kırmızı renkleri bir tarafında kırmızı zemin üzerine Hitlerci haçı ile (o “Deutschland, manasına (D) harfini taşıyacak - lardır. Hariçte uçacak (olan Alman . ç yelkenli ve motörsüz ( tayyareleri kadar himave edeceğiz.. — Size çok minnettarım. Fakat | bana yât ol! Buna karşı Titus ne! kân yok.. Çünkü bu kadının ne - | raya dönmün. Orada onun dostla- rı da, malı da, mülkü de vardır. — Ben de bunu düşündüm. Fa- kat kızımı buradan kaçırmağa im- kân bulamadım... Limanlardaki İ memurların hepsine Meryemin ev- safı verilmiş ve onu ele geçirip göndermeleri için emirler neşro - lunmuştur.. Bunu adamlarımdan haber aldım, ve benim adamlarım | Sezarın adamlarından çok sadık - Fakat sen bana yol gösterece - | b ğini söylemiştin, acaba bu yolu tırlar.. — O halde Meryemi Romadan çıkarıp deniz aşırı bir yere gönder meğe hiç mi imkân yok?.. — Bana kalırsa yalnız bir çare vardır. Fakat o çareye baş vur » mak bizim haddimiz değil.. Pa- ramız yelişmez.. — Bununne olduğunu söyleyin. — Bir gemi satın almak, gemi- nin bütün tayfasmı hiristiyanlar - dan temin etmek, sonra Merye- mi geceleyin gemiye kaçırmaktır. — Siz bu gemi ve mutemet a- damları bulun.. Ben de parasını temin ederim.. — Ben çalışmağa başlarım. Biz | gemiye ticaret eşyası da yükliye « ceğimiz için sarfedeceğiniz para « yı da yakında size iade ederiz. Piskopos bundan sonra Marku- su denemeğe başladı.. Onu hiris « tiyan cemaatine almak için uğraş- tı.. Ona türlü türlü mev'izeler verdi ve nihayet kalkıp gitti. Piskopos dört gün sonra tekrar geldi. Onun gelmesinden bir gün evvel, Markus, Sezar Vespasyenin davasiyle meşgul olmak istemedi- ğini ve kararı Titusabıraktığını öğrendi.. Markus, karar verilin - ciye kadar mahbus kalacaktı. Piskoposun getirdiği haberler mühimdi. Çünkü lâzım olan bu gemi bulunmuştu. Gemiyi almak ve tayfayı seç * mek kalmıştı. Sonra Ballus ile | karısı da ayni gemi ile suriyeye gidecekler ve orada yaşıyacak - lardı., > Markus lâzım olan paranın ve İrilmesi için adamlarına emir ver- Piskopos ziyaretlerini sıklaştır « mıştı.. Çünkü işler yolunda gidi- yordu.. Gemi alınmış ve hazırlan mıştı.. Sonramünasip ticaret €ş* yası ile de yüklenmişti Bu hazırlıklar içinde iki ay geçti.. Titus henüz avdet etme » diği için Markus hâlâ mahbustu.. Domisyen Meryemi bulmaktan i nevmit olmuş gibi ise de hasmın- Emirülhak Nespasyen de bi » dan intikam almak üzerinde israr se gemi bir hafta içinde hareket Piskopos Markusu hi - muvaffak olamıyordu.. Nihayet | Piskopos bir gün Meryemin veda- pamesini getirdi. Meryem diyor- du ki: — Markus istediği için Roma - dan ayrılıyorum ve tekrar ne za- man buluşacğımızı bilmiyorum.. Belki de buluşamayız. Fakat ne i olursa olsun, ben munhasıran o - rahattır. Hepimiz onu #onuns |nunum. Onun halâsı için gece gündüz dua ediyorum. (Devamı var) İdiz, “ ediyordu.. Müsait rüzgârlar eser: | edecekti.. Meryem Astiaya gö - ji türülecek ve oradan gemiye bindi- İ rilecekti.. ristiyan yapmağa uğraşiyor, fakat