ii “| İŞARETLER ; gidenler tanırlar. Sam daş sur bir İsmail efendisi! İ he Si smail efendi elinde uzun pü Ve renk renk boyanmış bir © İlanı 5 taşır. Süpürgesini hangi! <8 nın önüne gider de yere sü- ns Onu uğur getirdi diye se - silik, şılarlar, İsmail efendiye dil Şi edilir, Zin anlıyacağınız, İsmail E - # ve Süpürgesiyle uğur dağıtır. “ getiren her şey gibi güler karşılanır. İsmail efendi ile “im. Konuştum. İsmail efendi | asılı kale anahtarına ben- rı evire çevire anlattı! va belinde bir iple bağlı çım- çaldı. Ne sordumsa bana gü- Jerek cevap verdi: > İsmail efendi Samsuna yağ- «Yağar mı?, ta Yağar.. — Ne kadar yağar?. «> Yağabildiği kadar yağar!. emel efendi çoluk çocuğun | di: | — Var! 1 «> Ne kadar?. «> Olabildiği kadar. asil Efendi kaç kere ev- ah ie ım k | a 0 p . a?, «0 Evlenebildiğim kadar. >> İsmail efendi limana vapur « gelir mi?. 7” Gelebildiği kadar gelir. il efendiden ayrıldım. Ve ar bu adama neden bu itibar ediyor diye doğrusu 9li hayret ettim, ar dit *» » 5 ia Samsundan ötomobille yer köy- yü, Sluna iniyorum, Otomobil - eg 4 Ordum: p , > Tren vaktinde bizi Yer kö- çi kapiMiştirebilir misin,, şoför göz a açlı: 1labildiği VR mü iği kadar “ua i Beyle müderrisler ve talebeler ta - Temmuzda Kış! Dünkü yağmur Misafirlerimiz sarsan sere ser meram sese Ispanyol talebesi Dün Darülfünunu ziyaret ettiler | Şehrimizde müsafir bul e İ Dün İstanbul havası pasyol darülfünumunun kız ve er- kışladı. Her taraf Temmuz içinde kek talebeleri dün öğleden SORTA | ir Kânun manzarası aldı. Öğle Darülfünunumuzu resmen ziyaret | dinleye başlıyan. frak Hflmden ii reaeiari sonra bardaktan © boşanırcasına Talebeler darülfünunda, darül- | sağnaklı yağmurları çevridi. fünun emin vekili Tevfik (Recep Pazar olmasına rağmen sokak - rafından karşılanmışlar ve darül - fünunun bütün sınıflarını ve gör - meğe değer yerlerini gezmişlerdir ve nihayet merasim (salonunda toplanan misafirlere hitaben da - rülfünun emin vekili Tevfik Recep Bey Fransızca bir nutuk irat elmiş İspanyol darülfünunlularının Türk darülfünunu sakafı altında bulun» ! masını, iki memleketin kültür yo - lundaki yüksek duygularımın birer misali olduğunu söyliyerek bu mi- safirliğin Türk — İspanyol millet - lerinin yaklaşması şeklinde tavsif etmiştir. Tevfik Recep Beyin nutkuna İs- panyol darülfünunu edebiyat fa - kültesi reisi M. Gariciyo mukabele ederek Türk darülfünununu selâm lamış ve demiştir ki: “.- Hayalimizden geçmiyen bir hâdise karşısında kaldık. Modern bir darülfünun bulduk . Türkiye cümhuriyetinin büyük tinde pazar günlerine mahsus olan kalabalıktan eser yoktu. Sokağa çıkmış olanlar ekseriya şemsiyesiz oldukları gibi üzerlerin- ide de hafif yaz elbisesi bulunduğu için şiddetli sağnaklar altında ta- bii sokaklarda dolaşamıyorlardı. tacıların kapılarına toplanıyorlar , yollarına devam (edebilmek için yağmurların biraz olsun kesilme - sini bekliyorlardı. Fakat bu bekleme saatlerce sü - rüyor, yağmur bir türlü kesilmiyor. du. Sabahtan evlerinden çıkma - mış olanlar tabii öğleden sonra yağmurun başladığını görünce ih - tiyatlı hareket ediyorlar, dışarıda ıslanmaktansa evlerinde bekleme- ği tercih ediyorlardı. Onun için bu yaz (mevsiminin 3 | DUYUN | yağmurlarından esnaf takımıda ŞAM v3 olan büyükleri çok şikâyetçidir. Çünkü sokağa çe geri seomarm. Oo0o0O0â (kan halk az olunca pastahanelere, Sizi bu ziyaretimiz tarihin an'a - | İahvehanalara; gizi Hara da yek nevi mazisinde mevcut olan dost * | 4x kimseler Güm yeniden | İ “ğe . | İngilizce, Fransızca ve Almanca ©- lar âdeta tenha idi. Beyoğlu cihe-| Dükkânların, mağazaların, pas-! Fenabi dil kursu nde Erkek muallim mektebi çalışmıya başladı Maarif Vekâleti tarafından orta | mekteplerle liselerde ecnebi lisanı | kutan muallimere Amerikanın ta - nınmış maarifçilerimizden Dr. Fau | cett'in idaresinde olmak üzere İs- | tanbul erkek muallim mektebinde | birer kurs açılmıştır . Maarif Vekâletinin verdiği e - mir üzerine bu kurslara İstanbul i- le Anadolunun muhtelif tarafla - rında bulunan bütün İngilizce mu- İ allimleri mecburi olarak iştirak et- mektedir. İ Almanca ve Fransızca kurslarına ise yalnız İstanbul orta mektepleri ile lise muallimleri (o mecburi ve | Anadolu muallimleri ise ihtiyari olarak devam etmektedir. Kurslara başlanmıştır. Dr. Fau- cett yalnız İngilizce muallimleri i- le meşgul olacağı için Almanca kursuna Pertevniyal lisesi Alman- ca muallimi Dr. Kristi ve Fransız- ca kursuna da Galatasaray mual - limlerinden M. Mambury'i tayin €- dilmiştir. Bu iki zat Dr. Faucett'in direk- tifi dairesinde hareket edecekler - dir. Kurslar bir ay müddetle her gün 9 dan 11 e kadar 8 Ağustosa ka- darı devam edecektir. Dünkü ilk derste Dr. Faucett ve diğer kurs muallimleri Türkiye i cümhuriyetinin maarif inkılâbın - dan bahsetmişler darülfünundaki 3 — VAKIT 10 Temmuz 1933 sem SOHBETLER Smokin ve Tek gözlük Geçen gece, cazbandlı bir otel bahçesine gittik. Hava —her na - sılsa — güzeldi. Bahçe kalabalık» tr. Durup dinlenmeden dansedili - yordu.. Erkekler hafif giyinmişler* di. Kadınların pek çoğu çorapsız- dı. Bir aralık, arkadaşlardan biri £ — İspanyol misafirlerimiz de buradalar, dedi. O zaman, gözüme biraz ötedeki bir masa ilişti. Masadaki kadınlar, biraz daha ağırca tuvalet giymişler di. Fakat erkekler açık renk elbi « seliydiler. Yalnız içlerinde iki genç vardı. İkisi de smokinli ve tek göz- lüklü idiler . Kendi kendime güldüm. Bir yaz gecesi, kadmların çorapsız, erkek « lerin yakasız, ve kravatsız geldik- ileri bir bahçeye smokinle gelmek ve yakaya kırmızı gül takmakta ne mana vardı?. Gençler yakalarma da birer gül takmışlardı. Bunlar her halde İs - panyol misafirlerimizden ikisi ola- caktı. Gece bir yere davet edilmiş - ler ve nereye (o götürüleceklerini bilmedikleri için, smokin giymiş olacaklardı. Peki amma, neden arkadaşları smokinli değillerdi?. Onlarında böyle yarı resmi geyinmeleri lâ - zımdı, Açık yakalı gömlekli gençlerle l emprime düz elbiseli, çorapsız ka- dınlar dansederken, smokinler sı « rıttıkça sırıtmağa, göze batmağa başladı. Bir aralık, ben sinirlenirken, ars “ ni i > Beyim, dedi, makineyi zor- dap pi Gidebildiğimiz! OM. Garciyo bundan sonra Türk MTİZ, darülfünununu da İspanyaya davet undan 150 kilometre M6 | etmiştir. yatan ekli nil efendi | Her iki mutuk şiddetle alkışlam: Mdaydı SEENİR mış bundan sonra misafirler ha - 0 ve zırlanmış olan hususi otomobiller- le köprüye inerek Şirketi Hayriye- nin 53 numaralı vapuru ile Ta - rabyada Tokatliyana gitmişlerdir. Tokatliyanda İstanbul darülfü - nunu tarafından misafir darülfü - Bunlular şerefine 300 kişilik bir ziyafet verilmiş her iki darülfü - nun talebe ve profesörleri bu fır - ; sattan istifade ederek samimi has bıhallerde bulunmuşlardır. Talebeler ayni vapurla geç va - kit köprüye avdet etmişlerdir. Darülfünunlularm bugün git - mesi melhuzdur. > olacaktır.,, ta R ül Bir Mektep müdürüne rasgel - Iu > Ne kadar talebeniz var di «dum, 4) Gelebildiği kadar talebe "ke gidiyor. Dedi. rs il efendi terbiyeci olarak va çıktı. Ziraatçiye rasgeldim. O gün in yağmurdan şikâyet e e Sordum: Burada yağmurun, en çok > Yağışı miktarı ne kadar- iv N a Li ğmur yağabildiği kadar Reşat Şemsettin Bey Maarif Vekâleti ilk tedrisat w- mum müdürlüğüne tayin edilmiş olan Reşat Şemsettin Bey, bir haf- ta mezuniyetle Ankaradan şehri- mize gelmiştir. yi kay N | efendi teknik adamı o - karmdaydı. yi 9 $ 4 “ v i bir yoldan geçtim. Bu iş- 40'E ayn kötülüğü nakliye işlerini si t Kırıyordu. yi” X Vaziyeti valiye anlattım. | Mgiizim, dedi, yapabildiği - Yapıyoruz. » » ş radesi istediğini yapacaktı. “Bilmek yapmaktır,, diyenlerin torunları felsefeleriyle, ilimleriyle derin düşünceleriyle, mantıklariy- N le tabiata hükmedeceklerdi. NN şi konferansı açıldı. Dün-| O Fakat neticeyi gördünüz: . xleri oraya çevrildi. Düm Londra konferansının yaptığı alak bedenine çare, çar - | işlerin hulâsası ancak İsmail Efen- pm derman, fersiz | dinin mantığı ile izah edilebilir. “vet hep Londrada top-| (o “— Dünya işleri ancak gidebil- i zekâsından bekleniyor | diği kadar yolunda gidiyor. hij, âlim, devlet adamı, tek-| | İlmimiz bir büyük palavradır. a “iyi, , hulâsa medeniyet bütün vasıtalar orada| © Şimdi İsmail efendi, bütün in - Ki Vi Kurtarmak için seferber sanlığın çırılçıplak zekâ ölçüsü o - ” ağdan imdesi tabiatın bü | larak karşımda canlanıyor. ini yenecek, insan İ- Sadri Etem luğu ve samimiyeti takviye etmiş | Bilhassa Ada, Boğaziçi, Suadiye | yenilikten sonra orta mekteplerle gibi sayfiye yerlerindeki gazinocu- | hiselerdeki vaziyete intikal ederek lar işsizlikten çok müteessir görün- | ve bu mekteplerdeki yeniliğin de mektedir. Hepsi de bu sene çok 22- | lisan derslerinden başlandığını İ- rar edeceklerini söylemektedirler. | jâve etmişlerdir. Yağmurlar son haftalarda zira - Bundan sonra lisan derslerinin at sahasında zarar vermeğe başla” | hususi ehemmiyetinden bahsede - mıştır. Denildiğine göre üzümden | rek 3 orta ve 3 te liseden ibaret 6 başka her mahsul bu fazla yağ - | sınıfta Türk talebesine ecnebi li - murlardan müteessir olmaktadır . | sanının ne suretle okutulması lâ- Buğdayların başakları kuruyama - | zım geldiğini söylemişlerdir. makta ,tarlalarda çürümektedir . Bu husuta da Dr. Faucett'in Binaenaleyh havalar bu şekilde | kendi usulünun tatbik edileceğini daha bir müddet devam ederse ge- | bildirmişlerdir. çen seneye nisbetle daha (büyük Dr. Faucett'in usulüne göre bolluk ile beklenen hasat mevsimi-| orta mekteplerle lisedeki talebeye nin zarar ile kapanması (ihtimali | darülfünuna devam ettiği zaman vardır. ecnebi lisanlarmı takip (ederek malümat sahibi (olabilmesi için V A K | P 2500 kelime öğretilmesi lâzımdır. ida MM O Bu kelimelerin 500 ü orta mek - Istanbul Ankara Cüddesi, VAKTI yurdu tebin ilk smıfşımda 500 ü daha yu- Teleton Numaraları karı sınıflarda okutulacak talebe dala İM lisenin ikinci sınıfına geçtiği ol İŞ m İNER man istediği ve alâkadar olduğu Posta kutusu Na, Ağ Ki mesleğe dair kitapları ookumağa | abime bear başlıyacaktır. Burada muallimlik | m kiş vaziyeti talebeye kitap tedarikin - den ibaret olacaktır. İlk sınıflardaki 2500 kelime Türk hayatından ve Türk çocuğu- nu alâkadar eden kelimelerden se- çilecek ve çocuk ilerledikçe o li - sandaki hususiyetleri de yavaş yavaş öğrenecektir. Dr. Faucettin usulüne göre muallimlerin tedariki; talebeye o kutma şekilleri için bir çok şartları vardır , Bu kursların devam ettiği bir ay içinde İngilizce, Almanca ve Fran- sızca muallimlerine bütün bu usul ler ve şekiller gösterilecek o kurs muallimleri tarafından da ayrıca | nümune dersleri verilecektir, | Senet” 8 aylık 3 aylık 1 aylık Eesmi İinların bir satırı 10 kuruştur. —— Küçük ilânlar: Bir defası 30 Iki defam 50 üç defam #8 dört ılefası 15 ve ön defası 100 kuruştur. Uç aytık Hân verenlerin bir defam metta Bendir. Dört antırı geçen UAnların fasa satırları beş kuruştan hesap edilir. i rmdan ikisi... kadaşlardan biri: — Şu smokinlilere bak, dedi, tek gözlükleri gözümü çıkaracak. Güldüm: vk — Tek gözlüklerine (o kızmağa hakın yok, yalnız smokinler haki- katen sırıtıyor.. — Ve insanın asabını bozuyor. € — İspanyol misafirlerimiz, ku - sura bakma, , Arkadaşım hayretle baktı: —Ne İspanyolu yahu!, Bizim hariciyenin altıncı smıf memurla- ed, Ve usulca ilâve etti: | “77777 — Onları tanırım, tek gözlükleri de düpedüz camdır!.. Selâmi Izzet 0000 108 004008090 01 ETA 0 AA ts gianna vana vana eser ari J 715 Yıl Evelki “VAKİT | ğ Zeren a0 02 önerme en B08 008810808 008 0 0 A0 AE BAAR N 10 Temmuz 1918 — Bir kün bir kaş memur O Unkapanı köprüsünün iki neuna ip gerdiler. Binek ve yük urahalarımı otomobilleri, yürüyen canlı seylerden başka bütün vesaiti o menetmiştir. Günler, haftalar, aylar geçti; Almanya Sır - bistanın bütün berhava edilmiş o köprülerini İma etti, yeni demiryolları, o yeni munssam köprüler yapıldı. Anarşi içinde bulünan Ras- va bütün bozulmuş köprülerini yeniden yap » tı. Unkapanı köprüsü tamir edilmek değil , tamir edilmeğe bile başlanmadı » Yeni köprü bir gün küçük bir Arızaya uğ- rarsn ne olucağını biliyor musunuz? Nüzsardan en küçük adama kadar bütün insanlar Yemiş iskelesi piyndeleriyle, malap - mesinden ev eşyasına kadar bütün nakli, mavnnlarla era edilecek. , Üsküdara asma köprü yapmağı paytaht en dar nehirler Kadar dar olan Ha- içte meflüç kalacak? Tink bir köprünün aylarca © halatlerin keşt güzara kapal trtulması meselesi, sah. #iw yalnız bir Ihtiyaç, bir © sikâyet meselesi değil, bir izzetinefs meselesidir. vi yüzüme ğ