Surası neşesini, şuhlu- lunukıskançça saklamış bir Cennet parçası .. #enedenberi bu şirin kasaba- ve onu kâfi derecede etüt anuyorum. Karışık sebep ötürü İstanbulda yerleşme- Ve onun hemşehiri olmıya ka- Herdiğim zaman şöyle düşün - | ADbul tam ve mutaassıp müslü « Beyoğlu Kızıl kâfirdir, Kadıköy ise hem kâfir k Müslümandır; onun kâfirliği i Müslümanlığı da mutedildir. SAF Ve asırlar içinde nefsi İs -! Vu sarsan ihtilâllerin hiç biri! “öyde doğmamıştır; battâo Ve büyük ihtilâllerin sarstı Pintisi buraya taşıp uzana - tir; mahut 31 Mart vak'ası in ve şuh Kadıköyün zevki- | Ve keyfini bozamamıştır. İnler Fethi Beyin Serbest fır- , türedeği zaman onda, o güne görülmemiş olan heyecan ve canlandı ve kendini göster İtihap için ilk kavga burada ilk kafa, göz burada yarıl - Patladı; lâkin bu hiç hoşa git , d uğursuz hâdiseyi gene Ka - | Hüler doğurmadılar, onlar bu f z işlerde kısırdırlar.. İ ellik, incelik ve sükünet yu- “lan bir yerde ne taşkınlık ne doğamaz. ... | köy benim gençlik hatıra - da canlandırır. Daha talebe e sanbalun en çok sevmiş ve iniş olduğum yeri Kadıköy “| "Yazın hemen her cuma sami- Mkadaş ve dostlarla buraya ge-| li bir gün geçirirdik. iköy bugünkü gibi o zaman », şuh ve serbestti; içtimai ilk defa bu güzel kasabada tur; bunu doğuranda bu k' Yuvanın ateşin kadmlarıdır. öy doğduğu gündenberi ate MEş'esini, şuhluğunu, kibarlı- h, V€ inceliğini kıskançça sakla - 1 Vİ cennet parçasıdır. , “köylüler bu iddiadadırlar: Oğlu bize yetişmek için daha vila muhtaçtırlar! iddia çok doğrudur. hn Oğlu caddelerini, akşamları 4 2ip tuvaletleriyle taşacak gi-! in koket ve kokotların! İşi İ Kadıköylüdürler. Şu halde N Nin kasabaya en doğru bir ad Ki, 9 Vermek için ona Kadmkö - enimelidir. h Kiş bir eğlence yerine ma İofiyan * Kadıköy, güz, yaz ve | mevsimlerinde bahtiyardır. i$ koyu tabiat güzelliğinin Yalığını nefsinde tamamen uştır; bu koy ilâheler ve pe- i Uğrağıdır. M., ! buralarda tenezzüh| N lar koyun bir fışkırma | Karaya attığı ilâheler gibidir - Burada oturanlar tabiaatin ve ğin zorlamasiyle şair, res - a aşıkı olurlar. Eğer 1 sanatlar alıcısı olsay- İygin ve kaniyim, Kadıköy bun- Mg, €n ince kudretlilerini yetişti- | İş Küdıköy beni bile yeni baştan .£ Yapmış gibidir. , “Sen yıl, Modanın, bana ilham bm ve türkçe bir Si a beğenmiş olduklarını söylemişler - di; aziz dostların bir kısmı da de- dikodu yapmış ve beni dile getir- mişlerdi. (*). Eğer gerçekten bir âşık olsaydım, bu aziz dostlara kar şı ne yapalım: Rusvalık âşıka ezeli sandır. Der, onları sustururdum.. 1. Muştak Bey bir gün bana sor- du: — Nasıl dile gidiyor musun?. Cevap verdim: — Dile gitmekten korkmuyo - 1um ama, dile gelmekten korkuyo- rum. Gerçek, Modanın dili tehli - kelidir. Bu korku kadınlar için da- ha ziyade varittir. Or: da âşık arayan kadınlardan birini bana gösterdikleri ve onun hayatı hakkında izahat verdikleri zaman ben bile, şöyle bir dediko - duculuk yapmaktan nefsimi men 4 edememiştim: İ Namlı kokotu bu yepyeni asırın | İşte bu farkı melikesinden Misir! rın Modanın Kleosu bu dilrüba fet *| tan. Öldürmeden vaslını etmededir rayegân! Kılıcoğlu Hakkı H. — Bu mektup uzayacaktır. K. 0. (9) Bu aziz dostlar arasında | “Vakıt,,ım baş yazıcısı M. Asım B.i' Sayarsam hiç günahına girmem: Tevekelli dememiğler: Allah beni dostlarımdan saklasın, ben düş - manlarıma karşı korum. Sarhoş süvari | Evvelki gün cuma olması dolayı sile oldukça kalabalık olan Ok meydanında bir çok eğlenceler ya- pılmakta idi. Bu arada atla gezen: | ler de göze çarpıyordu. Bir aralık kalabalık arasma biri atını koşturmıya başlamıştır. A - tın altında ezilmemek için kadın erkek bağrışarak koşuşmuşlar, bir çokları da atlıyı azarlamışlardır. Sonradan sarhoş olduğu anlaşılan | atlı halkın bu bağrışmasından ke - yiflenmiş olacak ki atını daha hız- la sürmiye kalabalıkları etrafa koş turmıya başlamıştır. Kadınlar çığlıkla bağırırlarken atlı tabancasını çıkarmış: — Bağırmayın yoksa... Diye elini havaya kaldırmış, bu hal herkesi büsbütün korkulmuş - tur, | Bu esnada birbiri arkasından i- | ki el silâh patlamış, halk birbirine | karışmıştır. : Zabıta yetişmiş ve İranlı Hida- yet ismini taşıyan bu adamı yaka - lamıştır. mk Yüzerken yaralanmış Evvelki gün Pavli Adada bir ka za olmuş Cemil isminde bir gencin kafası yarılmıştır. | Cuma deolayısile bir çok fabrika | işçileri müşterek bir tenezzüh ya - parak Pavli Adaya gitmişlerdi. Bu | rada muhtelif eğlenceler yapılmış ve denizde yüzülmüştür. Cemil E- |için başı bir kaya (parçasına fendi, derin olduğunu zannettiği bir yere kayıktan balıklama atla - İN Polis Haberleri Bir hamal gibi .. (20 okka esrar kaçırırken yakalandı Evvelki akşam Sirkeci vapur is- kelesinde 20 okka esrar yakalan - mıştır. Hamal kıyafetli bir ada - mın omuzuna yüklediği bir bavul- la geç vakit sandaldan çıkması muhafaza memurlarından birinin dikkati nazarına çarpmış hama- ın yanına yaklaşarak bavulu mua- yene edeceğini söylemiştir. Bu hal karşısında hamal kıyafetli adam hiç şaşırmadan: — Anahtar önde giden sahibin- de. Bavul dursun anahtarı alıp ge- leyim! demiş ve bavulu yere bıra” karak tramvay yoluna doğru koş muştupr.Aradan dakikalar geçip te meçhul adam gelmeyince bavul a- çılmış, içinde 20 okka esrar bulun» muştur. Tahmine göre, bavulu bırakan adam kaçakçıdır. Ve şüpheyi cel - betmemek için hamal kıyafetine girmiştir. Bavulu limandan tran -| sit geçen bir ecnebi vapuruna ve - recekti. Muvaffak olamayınca rıh- tıma dönüyordu. Bakır çalarken .. Ortaköylü Süleyman, Çiftlik parkı yanındaki kulübelerden ba - kır çalarken yakalanmıştır. İsmail ile metresi Bülbülderede İsmailin evinde a - raştırma yapılmış, 175 dirhem €s - rar bulunmuştur. İsmail ve metresi Eftimya yakalanmıştır. Silâh aranması Evvelki gece şehrin muhtelif semt lerinde silâh aranmış ve bir oçok kimselerin üzerinde kama ve sus- talı çakılar bulunmuştur, Küçük - pazarda yapılan bir aramada Tuz- lalıHasanın üzerinde bir bıçakMeh medin üzerinde sustalı bir çakı, hamal Hasanm üzerindede bir sustalı çakı bulunmuştur, Tahtakalede Şeyh Davut hanın- da yapılan aramada da Hacmm ü zerinde bir kama, Çarşambada Os manın üzerinde bir bıçak, Lâlelide Cümhuriyet cadedsinde OHasanm kahvesinde Artinin üzerinde bı - çak, Çadırcılarda Sarnıçlı handa odabaşı Ahmedin üzerinde bir bı- çak bulunmuş ve hepsi yakalan - mışlardır. $ Çorlu 27 plâka numaralı otomo- bil Bayazıttan Çorluya © gitmekte Alinin iken 3310 numaralı şoför idaresindeki otomobille çarpışmış" tr. Çorlu otomobili hasara uğra - muştır, $ Hürriyet tepesinde Bulgar has- tanesi önünde henüz ismi anlaşıl - İmıyan biri bindiği atla Zekeriya isminde birine çarparak < yarala - mıştır. Zekeriya hastaneye kaldı- rılmıştır. $ Taksimde Macar caddesinde Ar | ettiğini anlıyarak silâhlarmı bıra - den yürüyor, yahut bunlardan kur. navut sokağında oturan terzi Ha * ci kat taraçasından düşerek ağır surette yaralanmıştır. $ Şoför Mehmedin kullandığı 1323 numaralı otomobil seyyar sa- ter Markoya çarpmış, başından yaralamıştır. $ Beyoğlunda Meşrutiyet cad - desinde yapılmakta olan bir apartı manda çalışan amele Alinin başına kiremit düşmüş, yaralamıştır. çıkmadan kanlar fışkamıya baş - lamıştır. Cemilin atladığı yer sığ olduğu çarparak yarılmıştır. Yaralı der - hal Büyük Adaya götürülerek te - mu okuyucların çok | mış, fakat daha kendisi su yüzüne | davi altına alınmıştır. | Kurt, pe Kalip, sisten istifade ederek ka- pıya yaklaştı. Ve bir deriden ke - seyi bütün kuvvetile yukarıya at - tı. Kese, Meryemin ayak ucuna! düştü. Meryem çömelerek kesenin ağzını dişlerile açtı. İçinde bir par- ça ekmek ve suyla dolu bir o deri| kap vardı. Ekmeği kemirdi, fakat! suyu içemedi. Çünkü kabı açama - dı. Ellerini çözmek için bir çare! bulmak lâzımdı. Meryem (ayağa! kalkarak elindeki zinciri, sütun daki demir çengele sürmeye baş -| ladı. Sürttü, sürttü. Bütün gün du- rup dinlenmeden iki demiri biribi- rine sürttü, Kolları acıyor, şişi - yordu. Fakat Meryem ağlıya ağ-! lıya, canı acıya acıya, demirleri; ! sürtmekte devam eli, anca! akşam üstü elindeki demiri iyice aşındır- mış ve kolunu çıkarabilmişti. ! Romalılar da bu kızın kim ol- duğunu merak ettikleri için kapr-! ya yaklaşarak bağırmışlar, ve ona niçin bu halde olduğunu sormuş- lar, Meryem onlara lâtince anlat- mıştı: — Bir Romalıyı ölümden kur - tardığım için beni buraya attılar! Di g— VAKIT inik Kuzu, Kartal Kavgası | SEYE ANDI EA ” gi ESEN t iğ 1933 — Muharriri : Ömer Rıza yordu. Onun ilerisinde Roma kar- talını tutan bir zabit gitmekte idi. Bu bizzat Titus idi. Her tarafta yangınlar alev saçıyor, kanlar dö- külüyor, ve Titusun kan dökülme- mesi, can yakılmaması için verdi» ği emirlere aldıran bile olmuyor- du.. » Mabedin her tarafı ateş içinde idi. Mabet, kül oluyordu. Mabe- din altın kaplamalı kapıları açıl - mış ve Jehovanın son harimi, son yuvası yad ellere düşmüştü. Titus mütemadiyen ilerliyor ve bir avludan bir avluya geçiyordu. Kendisi “Sırrülesrar,, yani mabe - din en gizli, en mukaddes köşesi- ne vardığı zaman emretti: - Altm şamdanları dışarı çıka- rımız, çünkü ilâh yurdundan çıktı.. çıktı. Dedikleri derhal yapıldı!. Bin yüz otuz senedenberi Movâ tebesinde duran mabet, bir alev, bir yığın duman olmuştu, Burada takdim olunan adakların en müt- hişi, bu mabedin yanması idi!. Askerler mabedin altınlarını ve Yahudiler yaklaşan Romalılara oklar atmışlar, fakat Romalılar Meryemin sözlerini duymuşlardır. Yahudiler sisten istifade ede - rek toplandılar. Bunların dört bini mabedin “İsrail avlusu,, nda birleşerek onun kapıları ile Nikan- norun kapılarını bir anda açmış - lar, kadınlar avlusuna geçmişler, Romalıları koğmuşlar, Romalılar da mukabil taarruza geçmişlerdi.. Titus bütün kuvvetiyle ilerliyerek münadiler vasıtasiyle yahudilerin teslim olmasını istedi. Bu sayede mabet kurtulacaktı.. Yahudiler, teslimiyeti kabul etmiyeceklerini ilân ederek hasımlarile dögüşmüş- ler, muharebe bütün gün devam| etmişti. | Meryem kollarını o demirden * kurtarmağa muvaffak olduktan sonra bir kaç yudum su içmiş, ve gerisini muhafaza etmişti. Meryem, belini saran zincir den kurtulmanın yolunu düşün - meğe başladı. Meryem bu işle meşgul iken yahudiler kapılarını bir daha açarak hamle ettiler. Bu onlürın hayat ve memat hamlesi idi. Fakat Romalılar, bir çe lik tufanı gibi bunları karşı” lamışlar, yahudiler geri dönmek istemişler, Romalılar onların peşi- ni bırakmıyarak ilerlemişler, ve | yahudi beytullahmın eşiğine ka - dar varmışlardı. Ölen, yaralanan ve yıkılanların hesabı yoktu. Re- malıların bütün rast geldiklerini biçerek beytullaha vardıktan sor-| ira yahudiler son dakikanın hulül kıp kaçmağa başladılar. Demek | san kızı 4 yaşında Aris evin ikin - ki Yahova kavminden feragat et - | mişti, | Kaçanlar, ya şehrin yukarı kıs- | mına gidiyor, yahut Romalıların mızrakları ucunda can veriyorlar» dı.. Bir kaç yahudi beytullaha ilti- ca etmek istemişler, Romalılar bunları meşalelerle takip etmişler, askerlerin biri mabedin pençerele- rinden birine ateş vermiş, bir kaç | Miş zabitler içinde at sırtında dakikada Yahovanın evine ateş den bir sima belirdi ve bütün Z sirayet ederek içini kızgın bir fr. | askerlerle zabitler bağırdı: k rına çevirmişti. Tam bu sırada, başı açık, be-| Titus!. yaz elbiseli bir adam: — Yol verin, yol verin!. Diye| de askerleri tarafından Sezarlığa | bağırarak at sırtmda ilerliyor ve| yükseltilmişti. elinde fil dişinden bir sopa taşı - müzeyenatını, mukaddes evaniyi topluyor ve ipek perdelerini par- çalıyorken yahudiler oldukları yer de ölüyor ve mahvoluyorlardı. Kılıç altında mahvolan yahudi- er enin içinde can veriyorken Ro- malılar zafer sayhalariyle şâdgâm oluyorlardı. Hepsi bağırıp çağı * rıyor, müthiş bir yangın çat ları gibi feryat ediyorlardı. Her yerden sütun sütun alev yüksel - mekte idi. Nihayet bütün mabet müthiş bir alev tufanı olmuş, ölü- lerden başka onun yanında dura- bilecek bir kimse kalmamıştı. Bu kadar haşyet verici bir man- zara nâdir görülebilirdi. Öldürül- miyen bir kimse kalmamıştı. Yal- nız şehrin yukarı tarafında birkaç | bin yahudi bulunuyor, bunların hepsi de ağlıyor, sızlıyor, hepsi feryat ediyrlardı. Meryem bu manzarayı temaşa | ede ede ona tahammül edemez olmuştu. Alevler onun gözlerini körletecek derecede kuvvetli idi.. Onun hayatta görebileceği yegâ - ine medetkâr, deriden kese içinde i kalan bir yudum su idi. Meryem | suyu son damlasına kadar içti ve (| olduğu yerde bihuş kaldı. “ Meryem tekrar kendine geldi - ği zaman ortalık ağarmıştı. Dün- yanın en muhteşem âbidesi olan mabedin enkazından, bulut bulut kara dumanlar ötede beride alev- ler ile yükselerek fezayı kaplıyor- du.. İsrail avlusu ölülerle o kadar dolmuştu ki Roma askerleri bir (| | halı çiğner gibi bunların üzerin * tulmak için onları yangınlara yu- varlıyorlardı. o Kurban sahresi » nin üstünde mızrağa benzer bir sk rığm tepesinde iki yılan kıvrılıyor yılanların tepesindeki küre östün de kanatlarını germiş bir kartal | görünüyordu. Romalı askerler bu israil oğullarının mihrabı önünde Roma sancağına tapmakta idiler. Birdenbire bunların önüne parıl parıl parlıyan sırmalarla süslen — İmparator Titus, imparator Titus kazandığı zafer sahnesin- ği 3 (Devamı var) 0 e. me