İ | | i vi İ vi diyebilirsiniz. ede e doğru “Yyar Terbiye ” Sisan diye Tersine bahsediyorum, Ter- Karadeniz yalısı nda Karadeniz yö- akan bir de - *epe doğru akan selecek, diyecek - ie, a çomar, Eğer fi - i a, deki coğrafya bal Yeşilli, cicili, bici- ak yürüteçekse- F, ,, den dere Arası tuhaç | dereğ Soğrafya kitapla - IN bahsetmez. Sizin | ie duvarlarında yan- * 2 bu Mg dereyi cizgileri a- Sözün, kısası eliniz- e müelliflerin Geler: pçıların kâ - bah,,, > diye isimden, Bek iyeyim amma, ala, nin şeyler. Âde - hir *diyorlar, Dağlar Miele a dursun efen - e, Yerlerini bile değiş- ayy tadar gördüm e â seyyar bir va - Bi, Pozda alınmış re- harita görüyorsu - öle, * Sivas hattı almış N Bu haritaya göre a den geçmiyor! e m ta bizim ha- , Muharrir bu ya ar, Fesam istediğini ğim yok. Ev- | ia aklıma bu geldi. j OR gençlerle ko - Söz haritalara ea 3 N dey ritay düşükten - N n Sana $u cevabı ver - aa, A, Dize vekâlet bunu a » Talim ve Terbi- a, (7 Nasıl bozalım. iy Beçiyor, arasıra il, aktan ya, i .. 'alan da uğri - adem haritalara gö- Mi.” Kulaç Biz bu- tü İstiyor, iz İokomo- yi dp demki buradan ale pie biz de ce- - Sehajş. << için geçmez NO kar, mizle nasıl üle- Si niz. Biz bunu iliriz. Rh Ğ imz Ten, sirafında 80 kilo - ma per e 1 bir ucundan Yaylayrlan Yaylaya u- Soğuk yı. “ize bir hayli er. benizli kıraç top ilirsiniz ki yn 2800 met A a Gvrilmiyir er. şaş li va bir Tersine Akan Dere İnler ki size beylik bir amma ülema | Sergisinde : 718 ARKAMA yükseklik kapatır. İşte benim ter- sine akan dere böylece Karadeni- ze pek yakın olduğu halde stepe doğru koşup gider. Tersine akan| dere, ahali de ona bu ismi veriyor. | Sizin elinizdeki kitaplar dağlar a-| rasında kalan bu dereyi size an -| latmaya lüzum görmez. Çünkü bu; dere denize kavuşmaz. Bu derenin | büyüklük ile boy ölçüşecek guru-| ru yok. Ne sakarya gibi bir kahraman, ne de Kızıl ırmak gibi derelerin | derebeyi, ne Yeşil ırmak gibi ça- lımlı, ne de Çoruh gibi bıçkın. O tıpkı tıpkısma atsız Türk neferine sapanına yapışan Türk köylüsüne benziyor. Tersine akan derenin verimi bol, işi çoktur. Kızıl ırmak gibi suyu tuzlu değildir. Etrafını ço - raklaştırmaz, Yeşilırmak gibi co- şup coşup insanlar yutmaz. Onun her damlası bir tarlaya bereket ve- rir, her damladaki kuvvet bir iş becerir, Tersine akan dere Akdağdan çıkar. Tıpış, tıpış, tıpış gelir, Lâ- dik gölünü kurar, etrafını sular.. Havzaya kadar elli değirmeni çe-| virir. Bu değirmenler Karadeni - zin mısırını, buğdayını çıtır çıtır öğütür, hazmlar. Bu değirmen - ler sandığınz gibi kara, enti püf- ten, eski çapta değirmenler değil- dir. Bunların çoğu sizin anlıyacağı- nız kelli felli, modern un fabrika- sıdır. Tersine akan dere geceleri yatağının etrafını. bir ışrk denizi| haline koyar. Yaylanın bir köye-| Ti öbür ucuna elektrikleşen | medeniyeti sular taşır. Tersine akan dere henüz veri - mini bitirmemiştir. Amasyaya doğ | ru uzıyan Sulu ovayi ıslatır. Sulu ova onun için bir bahar sevinci , güzelliği içindedir. Fakat bu ka- dar verimli işler gördükten sonra o, başkalarınm sağlığı için damar- larını açıp kanımı boşaltan bir fe dakâr gibi cılızlaşır, incecik bir su | halini alır. Stepe doğru alır ba- şını, denizin yosun kokusunu, de- nizin buğulu rüzgârına hasret çe- ke çeke kaybolur. Onu bilgin tanımaz, onu harita | kaydetmez, adı mekteplerde geç mez. Atsizların ve yalın ayakların i arasında tıpkı onlar gibi belirsiz, i anlaşılmaz, atsız bir daüssila ile akıp gider. Sadri Etem br TüA8 488 e em ra ami Balkan haftası Gelen murahhaslar memleketlerine döndüler | Balkan haftası o münasebetile şehrimize gelmiş olan murahhas - lar memleketlerine dönmüşlerdir. Romanya murahhası M. Manesko hareketinden evvel gazetecilere şunları söylemişitr: “.— Evvelce balkan birliği fikri- | nin ameli faydalarverip vermiye - i ceği noktasında çok şüphe vardı. / Halbuki şimdi bu tereddüt ve şüp-| he hisleri tamamile zail olmuş, en | betbinler bile birlik fikrinin fay - dalarını idrak etmiştir. | Balkan birliğinin ilk gayeleri | sulha hizmet, balkan memleketle- | ri arasında her sahada srkr bir iş-| Galatasaray lisesi sulistimali Baştarafı Birinci Sayfada i kadaşına yapılmış olan işler gös - terilmiş, yapılan masraf hakkında sonradan gayri resmi bir keşif yaptırılmıştır. Eski bir binanın ilk şekli bozulduktan, iki sene devam etmiş olan tamirat ve tadilât ya » | pıldıktan sonra nasıl olur da ke -| şif yapılabilir? Böyle bir keşifle sarfedilen paranm hakiki miktarı nasıl takdir ve tahmin olunabilir? Hülâsa inşaat ve tamirat işlerine başlanmadan © evvel yapılan bir | keşfin hiç bir vakit sonradan ya - pılmış keşif yerini tutamıyacağı a- çık bir şeydir. Bundan başka ya - pılan tamirat işi usul dairesinde ihale edilmemiştir. Yalnız U yirmi sekiz bin liralık kadarı Tanilyan isminde bir adama ihale olunmuş- tur. Bundan sonra yapılan bütün sarfiyat kireç, taş, kum satım al- mak, yahut muhtelif işçiliklere ve- rilmek gibi şekillerle kapatılmıştır. Bu arada mübayaa komisyonunun hiç bir kararına istinat etmeksi - zin binlerce liralık masraflar ya - pılmıştır. Fethi Bey mektebin müdürü - dür. Böyle bir vaziyette olan za - lin tedrisat ve idareye ait o kadar çok ve mütenevvi işleri vardır ki ayrıca senelerce süren bir tamırat işinin teferrüatı ile şahsan meşgul olabilmesi âdeta imkânsız gibidir, Öyle olduğu halde gariptir ki Fet- hi Beyin bu tamirat ve inşaat işle- rile pek sıkı alâkadar olduğu gö - rülmüştür. Âdeta bu işlerde kendi- sile mektep muhasebecisi Kâzim Beyden başka vazifedar olan kim- se görünmemiştir. Acaba bunun sebebi nedir? Malümdur ki Fethi Beyin emri altında Galatasaray lisesinde ida: re işlerile alâkadar olabilecek bir çok memür vardı. Bir dahiliye şefi vardi. Hesap memuru, deppoy ve ambar memuru amları altında yedi, sekiz memur bulunuyordu. Bunlardan ve icap ederse mektep” dahilinde olan diğer müstakil me- murlar arasından seçilmiş bir kaç kişilik bir mübayaa heyeti yapı - labilirdi, İnşaat ve tamirat işleri - nin idaresi böyle bir heyete bıra - kılabilirdi. Müdür kendisi de yük- sekten yapılan işleri kontrol ede - bilirdi. Acaba bu tarzda hareket edil - memiş olmasın hikmeti nedir? Tahkikatımıza göre Fethi Bey raevzuu bahis inşaat ve tamiratı kendisi ve arkadaşları için suali mucip bir mesele gibi değil, bilâ - kis mükâfat ve takdir olunması lâzım gelen bir muvaffakiyet ola- rak gösteriyormuş, Çünkü mektep talebelerinden alman ücretlerden iki senede tasarruflar yapmış. Bü- tün bu inşaat ve tamiratı o tasar - ruflarla yapmış. Mektep talebesinden alınan üc- retler bir mektep müdürünün şah- sına karşı yapılmış teberrüler de - mek değildir. Bu ücretlerin de dev. ete ait varidat cümlesinden oldu - ğu, binaenaleyh bunlardan yapı » lacak tasarruflarda dahi diğer sarfiyat hakkındaki usulleri tatbik | etmek lâzım geldiği gözönüne ge- tirilirse bu tarzı müdafaanın ne dereceye kadar doğru olduğu der- hal takdir edilir. Diğer usulsüzlük. ler hakkındaki izahatımız devam edecektir. vermeğe başlamış, meselâ İstan -! bulda bir “Balkan ticaret ve sana- yi odası,, kurulmuştur. Oda meclisinin bu seferki top- AP 9 — VAKIT 2 Haziran 1933 saa SPOR Galatasaray - Fener Kollejde atletizm bayramı Sipahi ocağında bi Bugün şehrimizde çok mühim ve sayılı spor hâdiseleri vardır. Bu spor hâdiselerinin en başında Kol- atletizm müsabakaları geliyor. hakiki bir tarih ve ehemmiyet a- lan bu bayrama bu defa Yunan at- letlerinin davet edildiklerini yaz - mıştık. Bir refikimiz dünkü sayı- sında bu atletlerin Atinadan gel diklerini yazmışsa da bu haber idoğru değildir. Yunan atletleri beklendikleri halde gelmemişler - dir. Gelenler yalnız Balkan mü- sabakalarma iştirak için Sofyaya dır. Kendilerinden öğrenildiğine gö- re Yunanlı atletler pasaport çıkar- mak için geciktiklerinden vapura yetişememişlerdir. Bu itibarla ken- dilerinin bugünkü vaburla gelme- leri ihtimali vardır. Pireden evvelki gün kaklan Sey- i risefain vapuru bugün gelecektir.. i Bu posta alelekser saat ikide lima- | nımıza vasıl oluyor. Bu vapurla / geliyorlarsa müsabakalara vaktin- de yetişebileceklerdir. Eşeklerle lej sahasında yapılacak senelik! İstanbulun atletizm hayatında! giden milli Yunan futbol takımı- nicilik müsabakaları Gelmesi beklenen bu atletler son anlaşmaya göre Yunanistanın 40 ve 800 metre şampiyonu Stav- rinos ile 110 ve 400 mani koşan Miorpulostur. Bu atletlere bir hafta evvel va- pur biletleri gönderilmiştir. Bu- nunla beraber yukarda yazdığımız gibi gelip gelemiyecekleri şüpheli bulunmaktadır. Yunanlı atletler gelmeseler dahi müsabakalar çok hararetli olacak birbirlerine rakip olan muhtelif kulüplere ve kolleje ! kayitli atletler arasında hararetli bir mücadele cereyan edecektir. Diğer taraftan bugün Kadrkö « yünde Galatasaray ile Fenerbah- ! çe takımları, Taksimde Vefa ve Süleymaniye takımları karşılaşa » caklardır. Bu müsabakalar etrafımda ev » velce tafsilât verdiğimiz için teli rar yazmayi lüzumsuz buluyoruz.. Bununla beraber güzel iki maç | görmek temennisini tekrar etmek» ten de kendimizi alamıyoruz. Gene bugün Taksimde Sipahi başlanacaktır. Avrupaya seyahat edecekler! Bu seyahat Seyahate meraklı olan, fakat pa- ral: olmıyan bazı kimseler düşün - müşler, taşınmışlar, Avrupanın en güzel şehirlerini ölmeden bir kere görebilmenin çaresini aramışlar - dır. Seyahat meselesi görüşülürken içlerinden birisi seyahatin eşekle yapılmasını teklif etmiştir. Kristof Kolombun yumurtasına öenziyen bu keşif seyahat meraklıları tara - | fmdan hararetle karşılanmış ve hemen bu seyahatin tertibi işinin görüşülmesine geçilmiştir. Fsekle Avrupaya seyahati ileri sürer za - tın fikrine göre: 1 — Eşek piyasası çok düşüktür. Seyyahlar bu suretle kendilerine ucuzca birer binek temin edöcek - lerdir. 2 — Eşek, kanaatkâr bir bay - vandır, Yolda bulunacak az yiye » ceğe kanaat eder. 3 — Eşekle seyahat, hele kafile halinde olursa çok orijinaldir. Al- lâkayı uyandırır. 4 — Eşek süratli yürümediği i - için yollarda geçilen zerler iyice görülebilir. Bundan başka daha bir çok se - , bepler ileri sürülmüş, neticede eşek le İstanbuldan Parise kadar bir se- yahat yapılmasına karar verilmiş- İ tir. Programa göre, bu seyahate o- | tuz seyyah satın alacakları #<ekler ile iştirak edeceklerdir. Eşeklerin balkan gümrük birliği projesi bü- yük bir ehemmiyeti haizdir. Bu İ proje konferans tarafından kabul edildiği zaman bu seferki balkan tiraki mesaiyi temindir. Bu bera “| lantısmda hazırladığı ve dördün “ haftasının en büyük eseri vücude berce çalışma şimdi meyvelerini | cü Balkan konferansına verilecek Tayini bilek va i getirilmiş olacaktır. * i se ğiğrlki iv Istanbuldan Parise kadar sürecek, büyük şehirler geçilecek yiyecekleri, gümrük vergileri sa - hiplerine ait olaacktır. Bir sabah İstanbuldan kalkılacak, Edirne, Sofya, Peşte Viyana, Berlin yoliyle Parise kadar gidilecektir. Kafilede ayrıca bir iki yedek eşek te götüzü- lecektir. Eşekli seyahatin üç ay Na» dar süreceği tahmin edilmektedir. Kafileden bazıları Paristen dönü « şün eşekle olmayıp trenle yapılma sı fikrini ileri sürmüşlerse de eşsk- lerin Pariste satılamaması iltima- line mebni bu fikirden vaz geçil « Bu seyahati tertip edenler turihg klübe müracaat etmişler, seyahat - lerini haber vermişlerdir. Seyahati tertip edenlerin başında bir seyyah tercümanı bulunmaktadır. Turing klübün ileri gelenlerir - den bir zat bugün bu seyahat hak- kinda dedi ki: “Bize böyle bir müracaat yapıl - dı. Fakat müsaade verecek biz de- i ğiliz. Sonra beynelmilel seyahatler ocağında senelik müsabakalara miştir, / de böyle eşekle seyahat yoktur. E- şeklerin her memleket gümrüğün- de baytarlar tarafndan sıkı bir muayenssi yapılır ve eşeklerden a- gir vergi alınır. Ben bu seyahatin yaptırılmama- sı fikrindeyim.,, sarar means Çuvallar altında. Pangaltı da Ergenekon cadde - sinde bir yapıda çalışan amele Ha» lilin başına dün çuvallar düşmüş, Halil başmdan yaralanarak hasta- neye kaldırılmıştır. r ği “ği yg gi ye Ef