— 8 — VAKIT 10 Mayıs 1933 Harikulâde Aşk ve Macera Romanı ——>—>—>—— Kadınlara Hâkim EŞ eden Sonra, münakaşa etmek isteme- diğini gösterir sert bir sesle tali | mat vermekte devam etti: — Gelip seni dua odasında bu- lunca, onu kollarına alırsın, daima kendisini düşündüğünü, ar- tık bundan sonra günlerinin hep karanlık geçeceğini, şayet bir gün bir başkasını sevdiğini duyarsan artık ölümden başka bir şey düşü- nemiyeceğini söylersin.. O, bu söz- lerden müteessir olacaktır, Sana, ona, yüzüğü o tutacaktır. Zira, ikinizin | de ayni şeyleri düşündüğünüzü an- lamış olacaktır. O zaman, onun gözlerinin içine bakarsın, yavaşça ellerinle şakaklarından tutarsın, daima gözlerinin içine bakarak tat İı ve sıcak bir sesle “Sevgilim.. Mut lak sevgilim,, dersin. O baygın bir hale gelecektir. Sen devam eder, “Ebedi sevgilim,, dersin ve niha - yet onu, dudaklarından bitmez, sonsuz... bir öpüşle öpersin... Kont Villano yüksek sesle ko - nuşarak rüya görüyor gibi idi. San | ki bu tarif ettiği sahneyi bizzat ya şıyordu. Birdenbire şeytani bir kahkaha ile güldü: — Müdafaasız, diye haykırdı, müdafaasızdır. Kendisini, bir kü- çücük bile olsa müdafaa hareketi yapmadan verecek. Çünkü, müca- dole edemiyecek kadar saftır. Ay-| ni zamanda onun kalbinde derin bir aşk yarattım. Göreceksin ki kollarına nasıl düşecek..O dakika: | da beklemeden, ona malik olacak- sın. Çılgıncasına, hattâ vahşicesi- ne... Ha.. ha.. ha.. O masum çiçek.. Saf Bakire:! Mağlüp olacak, acı du yacak.. Buna'da tahammül edecek. Çünkü kadınların hakimi böyle is- | iyor. Gözleri parıl parıl yanmağa baş- lamış olan ihtiyar şamdanı uzata-| rak ilâve etti: — Haydi, dedi, git.. Çabuk.. O zaman bir hâdise oldu. De- Vikanlı kati bir sesle: — Gitmiyeceğim. Dedi. Kont Villano put gibi ye- rinde mıhlanıp kalmıştı. Hayretle hiddetin karıştığı bir sesle sordu: — Ne diyorsun?.. Delikanlı tekrar etti: — Gitmiyeceğim.. — Niçin?.. Kont tehditkâr, ilerliyordu. De- likanlı başını çevirdi. Belli idi ki Köntun bakışlarına tahammül e - demiyordu. Kont devam etti: — Ne o, isyan mı ediyorsun? Nankör!. Sayemde hayatında gör- mediğin şeyleri gördün. Bütün ka- çamlar karşında diz çöküp yalvarır yorlra. Onların kalbini ben yakı- yorüm. Sana, sadece onları ku- caklamak kalıyor. — Bu feci komediyadan çoktan bıktım. Artık yalan söylemek is-| temiyorum.. Sizin aldattığınız ve| benim de tekit ederek bu yanlış yolda ikna ettiğim kadınların ha- | tıraları bir türlü aklımdan çıkmı-! yor. > Hele gözleri. Zavallıları ha- | yallerinden çıkarıp ta hakikatle karşılaştırdığınız zamanki gözleri. Hıçkııkları, yalvarışları.. Hayır, Hayır. . yapamıyacağım.. ti r şeytani bir sesle sordu: öyle ahlak meseleleri dü -| sünecek kadar şehvetten bıktın! mi? Haydi, itiraf et, sana dünyada tadamıyacağın seyler tattırmadım | m1?, — Evet, ilk zamanlar.. Başlan - gıçta beni istediğiniz şekilde bir biçime getirmiştiniz. Bende şehe- vi hisleri tahrik ettiniz.. Fakat be- ni büyüttüğünüz « bu tenha yerde aşkın bu olmadığını nasıl bilebi - lirdim. Kont Villano ellerini onun ©- muzlarına koydu: — Bana bak, dedi, bana bak.. tediğini açıkça söyle. — Ne çıkar. — Ne mi çikar? Bu baheetiğin jsun?. — Tanıyorum. — O Halde aldanıyorsun. seviyorum zannediyorsun. le: — Seviyorum, dedi, seviyorum.. Şimdiye kadar buraya celbedip aldattığınız kadınlara karşı duy - duğum cazibe veya merhamet, o- na karşı duyduğum heyecanın ya- nında bir şey değildir. Hattâ de- min söylediğiniz sözler bile bazı noktalardaki endişelerimi sildi.. Çünkü, ben akşın huzurunda aynı zamanda cahil ve alimim de.. Ben, gençliği olmamış ihtiyar bir çap- kın gibiyim.. Kont Villano o müthiş kahkaha- larmdan birisini attı: İ rememiştim. Kollarını havaya kaldırmış, san- ki tavanın direklerini şahit tutu - yormuş gibi müstehzi, haykırdı: — Don Juan aşık... Yarabbim.. Don Juan aşık... Delikanlı isyan etti: — Reca ederim bana bu ismi vermekten artık vaz geçiniz. Ar- tık bugün, iplerini siziri çektiğiniz bu kuklayı öldürmüş bulunuyo - rum. Bundan #onra kim bilir ne biçim ilâçlarla tahrik ettiğiniz ve kendilerine prenses ünvanları ver- diğiniz hizmetçilerinizle bir daha beraber bulunmıyacağım.. Artık bitti. Bitti. Bütün vücudile gerilmiş, deli- kanlı, hiddetinde çok samimi ve ka rarında kati görünüyordu. İhtiyar Kont şaşırdı: — Ya eserim... Dedi.. olacak?. Şimdi ses yalvaran bir çocuk se- si gibi olmuştu. Hattâ gözlerinde İ yaşlar göründü. — Yavrum.. Dedi.. Yavrum. Ba- banı düşün.. Onun şerefini düşün.. Şmidi hıçkırıyordu: — Eserini düşün... Şimdi diz üstüne çökmüştü: Beni, sana karşı haksızlıkla itiham edebilir misin?.. Buraya geldiğin gündenberi, seni bir prens gibi yaşatmadım mı?. Şimdi kızgınsın, görüyorum, kim bilir neden? Fakat geçecek. Biliyorum, zaiflere karsı merhamet senin ru- hunda vardır. Zaten baban da öyle idi. Zavallı adam, seni bana emanet ederken: “Kadrinin, de- mişti, bilhassa bu hissini terbiye | ediniz Anlıyor musun Kadri?.. Babanın sözlerini dinledim ve $e- nin bilhassa bu tarafma hiç do- kunmadım, bilak Yalnız beni i değil. psikolojiyi düşün.. Bu ilim- de lâf çok.. Tecrübe azdır.. Ben, bu eserle, birdenbire büyük bir hadise yaratmış oluyorum.. Her kes Kont Villano kadınların sırrını Eserim ne | buldu, onların hepsini mağlup et-! ti, diyecek. Bir hamlede ayağa kalkmıştı. Sana emrediyorum. Ne demek is-| aşk nedir?. Sevdiğini tanıyor mu» | Onu | Delikanlı içinden gelen bir s0s-| — Doğrusu kaderin oynayacağı ! bu cilveyi bir türlü hatırıma ge-| ee rr a m Memleket Haberleri o! ANA meselesi ne diyor? — Mahkemeni IZMIR, (Hususi) — İzmirde; 1928 senesinde köylünün © parası, i köylünün emeği ve yılmaz üşen - mez ellerin çalışmasile vücut bu - lan bir esnaf ve ahali bankası var» dır. Güzel bir maksatla meydan a lan bu teşekkülün kurulduğu gün- denberi yalnız İzmir şehrinde de- gil, kazalarda açtığı 7 şubesile memlekete yaptığı hizmetler, tica- ret erbabına gösterdiği yardımlar cidden şükranla kaydedilmiye şa- yandır. Ödenmiş bir milyon lira ser * mayesi bulunan İzmir esnaf ve a- hali bankası; şimdiye kadar, ta - cirin küçük esnafın, osan'atkârın velhasıl bütün iş sahiplerinin mali itibarlarını temin ve takviye etmiş ve bunların inkişafına mâni olan esbap ve avamili ortadan kaldır - mak için çalışmıştır. İzmirin iftihar ettiği bu kıy - sız dedikodulara sahne olmakta - dır. İzmir efkârı Ooumumiyesini ve İzmir matbuatını günlerden beri işgal eden bu mühim meselenin e- sası şudur: Esnaf ve ahali bankasının bü - tün bu dedikoduları geçenlerde toplanan hissedarların umumi içti- madan başlamaktadır. His- sedarlarmı içtimaa çağıran banka meclisi idaresi; tam toplantı gü - nü her nedense bu içtima: muva - fik bulmamış, kanuni omahzurlar olduğunu söyliyerek buna mâni ol mak istemiştir. Fakat; hissedarlar idare mecli- sinin bu teklifini daha ziyade ka- nunsuz bularak cümhuriyetin bah- şettiği haklardan istifade ederek, noter huzuruyla içtimalarını ak - tetmişler konuşmalarına devamla yeni idare meclislerini intihap ey - liyerek toplantılarma nihayet ver - mişlerdir. | Mesele vekâlete aksetmiş, ve - kâlet bu işi mahkemenin hallede- bileceğini bildirmiştir. Her iki ta- raf mahkemeye müracaatta bulun- muşlar, muhakeme devam eder - ken gene her iki heyet bir anlaş - nihayet hissedarların toplanması muvafık görülmüştür. Bu müzakere cereyan ederken eski meclis, müdür Nahom efendi- yi işten uzaklaştırmış, müdür mu - avini İbrahim beyi muhasebe ka - lemine almış ve banka memurları arasında tebeddülât yapmıştır. Ümit edilmiyen bu hal hissedar- EA PARAMETREYE Tekrar eline, masaya koyduğu! şamdanı aldı, delikanlıya uzata- metli banka, bugünlerde yakışık -| ma üzerinde yürümeğe başlamış, | nedir ? Kongre kanunlu mu, kanunsuz mu ? — Vekâlet in kararı beklenilirken.. larm Balen mucip olmuş, her taraftan bankaya protestolar yağ - da kalmamış, iki gün zarfında ban kadaki mevduattan (200) bin lira gibi mühim bir para Oyekünu da| çekilmiştir. Bundan sonra bankanın eski i- dare meclisi galeyanın önüne geç- İmek ve vaziyeti kurtarmak için müdürü vazifesine iade etmiş, ga- zetelerle de bir beyanname neşre - derek kendilerinin bu mevkide bu- lunmak hevesinde olmadıkları, felerini ifa edeceklerini, hatta u - mumi heyetin kendilerini intihap etse bile bu vazifeyi ka - bulde mazur eylemişlerdir. İdare meclisinin bu mesi üzerine hissedarlar beyanna - sükünet bulmuş, umumi heyetin toplantısı- na intizar etmiye başlamışlardır. Fakat, vazifesine iade eski müdürün işe karıştırılmıyarak ancak sandalyesinde oturması için bankaya alındığını, memurlar ara- smda yapılan tebeddülâtm naza - rı itibara bile alınmadığını gören hissedarlar bu defa bütün, bütün sinirlenmişler, gazetelerde hisse - darlarm fikirlerine tercüman ola - rak yazılar yazmıya başlamışlar - dır. Bankanın dahili vaziyetleri; karışmak ve bu vadide fikir y mek bize düşmiyen ve bizi alâka- dar etmiyen bir iştir. Memurlar a- rasmda değişiklikler yapmak, ni - hayet intihap için propagandalar- da bulunmak belki doğru olabi - lir!, Fakat; doğru olmıyan bir şey varsa; tekâmül devresine ( girmiş olan bir bankanın sarsılmasını in - taç edecek işlere meydan vermek» tir. Esnaf ve ahali bankasını öldür. mek için değil; onun devamlı bir eser, payidar ve feyizli bir mües » sese olarak yaşaması uğrunda ça- kşmalıdır. İzmir şimdi 15 mayısta topla » nacak umumi heyetin vereceği ka- rarları beklemektedir. Muammer Kemal © Gümüşanede feyezan Gümüşanede yağan şiddetli yağmurlar ve eriyen karlar yüzün- den Harşat suyu taşmış, etraftaki | tarlaları bsamış ve bazı köprüleri | söküp götürmüştür. Tehlikeli köp- ! rülerden de geliş geçiş menedil - miştir, Bu köprüler bu sene tamir edilecektir. rak: | — Yavrum, sevgili yavrum, hay- | di git. Bakireyi uyandır. Seni bekliyor.. Sana söylediğim tarzda onu... Bütün vücudile doğrulmuştu.. ! Değişik bir sesle: — Eserimin en güzel sahifesini yazacağım, dedi. Fakat delikanlı onu yavaşça itti: | iceğim, i (Devam var) Mersinde ekim MERSİN, 8 (A.A.) Mersin vilâyetinin ekim miktarı geçen se- neki kadardır. Bu yıl hububat ve pamuk vaziyeti geçen yıldan daha iyidir. Roketlenin geçen yıldan çok fazla olacağı umulmaktadır. Arpalar ermek üzeredir. Çiçek döken buğday ve pamuk bu sıra- da yağmur ihtiyacındadır. Yağ - lü bu yıl geçen yıldan fazla olacak ! İtar, mıya başlamıştır. Mesele bununla | heyetin toplantısına kadar vazi -| tekrar | bulunduklarını ilân | edilen | Yeni yapılan yapılan park gezinti yerleri Erzincan, (Hususi) — E” | etrafı dağlarla kapalı genif vadır. Merkeze yakın köyl€ lik ve bahçelikir. Yazın bu İ rin bir çoğu halkın gezinti " lik ve bahçeliktir. Yazın bü lere otomobiller, arabalâf yapar, halkı taşır herkes leminde yaşar, akşam şehre "&, ler.. Bir kısım şehir halkın” İlerde arazi ve bahçeleri * İ Yazın şehirdeki evlerini & İler, yazı köylerde geçirirlef” baharda şehre naklederle” buna benzer daha bir çok " yetler vardır. Beythatı, P Fırat adası gibi bir çok mahalleri vardır ki zamanı riayrı yazılacaktır. Erz” | göze çarpan bir nokta V İ yolların ve sokakların ekti tal İtibarile bir hattı müstekim “8 di de yapılmış olmasıdır. Bir # bir ucundan bakınca mün* görebilirsiniz. Gezinti m arasında belediyenin biri icivarında, diğeri Şerefiye i mak üzere iki parkı vardır. | ye parkı yeni yapılmakta, P“4 bu, yece bu parka ehemmiyet i Vin mektedir. Yakında açılacakif diz. ray parşı hükümet civarıdı”* 4 Urfa ve yılan ti Yılanın ihracat maddelefi sına sokulması hakkında 9” Ticaret odasında yapılan W Urfada büyük bir alâka mıştır. Çünkü Urfa yılan! © olan yerlerden biridir. Gi Urfada eski bir köprünün *. “i “İsa kalkışılmış ve söküle? bir taşın altından bir çok “i çıkmış, hepsi öldürülmüş, bir taşın altında 700 tan€ çıkmış olduğu hayretle tür, i Askeri muhakeme Askeri muhakeme usulu nunun 34 üncü maddesini” | tirilmesi ve bir fıkra öve ği kımdaki kanun vilâyete * lunmuştur. y Değiştirilen maddeye si keri ve adli hâkim veya ” rm muhakemeleri maaşç# yi leri olan zabitlerin tabi, mahkemede görülür. > bunlarla iştiraki halinde , me, rütbe, sınıf derecesi lan maznuna göre kurulu” g ilâve edilen fıkraya 8 ni Müdafaa Vekili hukuki davası açmak için amir .. İ mir verebilir. Bunun üZ€” adli ilk tahkikatın mi reder. —— Bir Soyyet piy ani Sovyet Rusyanın ta8'" ve) | nistlerinden M. Zomm€" ist şam Sovyet konsolodi an za) İstanbula gelmiştir. Pi konser verecektir. ni piyanist oki bir konser verecektir» —— gi Muallimler birliği k oi Mualimler birliğinde ş | reli hafta tam” e muallimler birliği Birliğimizin geçen yıllık kongre nisap dığından 51 115-933 1 — Hayır, dedim ya.. Gitmiye -| mur az düşse bile buğday mahsu: | kalmıştır. Arkadaşlar!” e se at 15 te birlik merk “leri rica olunur.