mmm Vakıt'ın Büyük Romanı * * ” N ve er Tefrika A: 32 KİMSESİZ 10 Mayıs 1933 har sk duran pencereden, dam -! â arasından denizi o görüyor - di Alçalmıya başlıyan güne - kırmızı vi dalgaları ka - yordu... Tatlı bir rüya gö - ! Tüyordum sanki... Coşmuştum... “Birdenbire uyandım. Odada olmadığımı hissettim... Ba- di Şimı çevirdim. Nâsır Bey, dıvara ie; beni hem dinliyor, hem seyrediyordu. m bir şey yapması o doğru Sd ildi değil mi? Ona darıldım diye, m Kendi kendi - de ım. Çünkü darıldığımı yam Neden ona karşı Söyle zayıfım? 'eket versin o, bu zâfımı an- ama Endişeli göründü. Mah - P bir tavırla sordu: — Dartldınız mı? — ir. ukta ge Didar miami, beş bus! İmemi söylemişti. Ben de im. yon girdim. Sizi meş - Sördüm, rahatsız etmek iste - Teme su köşeye büzülüp bekle- ai ei dinliyebilmek fırsa- Pana 'mak istemedim doğ - Bunun ü üzerine dedi ki: Meli a gizlice beni dinleme - Kendin, iniz... Ben şarkıyı, ancak a ön im icin söylerim. lerimin ; içine bakarak sor - > Neden? ve; Sünkü sesimin iyi olmadığını Pim fena çaldığımı bili « Gülümaç gi, İitız X ban ETİN biraz evvel çaldı » Sasını hiç dinlememiş - var Besteyi da murıldandı, O and, bie kap vap 4 bana ne oldu, nasıl bir aldın, bilmiyorum Şadi - va e Piyanomun başına geç- z Ni Banr Beyin istediğini çal < ni çalyordum. Me 4 salın... Bunu söyleyin... gen Yylüyor, Onun her istediğini ça - Dek te ; iyi me Yaptığım şeyin Memiyord, T #ey olmadığını düşü- Tetming ti Yalnız arada sırada kıyordum ve odada o - oluyorsun, Yari almamış gibi geli - dy ma ea retmini göremiyor ii i wi ; görüyordum. Oda - ünde kia e idik san - ağ Sünkü beni Bey artık senin e vie arkadaşım oldu... nemin pek hoşuna git Ma yan öbeği Kama TN lynce i biraz çatıldı, son- Ni KEL dam, ik rr Senihayı a - nuz. mi üzerine ben usulca oda - Nakleden: Selâmi izzet “Buradaki hayattan da bıktım. Her gün gez, her gece misafir, il -l 'lallâh1!.. Sana kavuşurken, biraz| da sessizliğe kavuşacağım. Başı - mı dinlemekliğime ihtiyacım var. “Hem sana her zamandan fazla muhtacım minik annem. Nasihat- larına muhtacım... “O musiki musahabesinden son ra, Nâsır Beyden uzak durmıya başladım. Ninemin bir iki imalı sözü, beni buna icbar etti, “Esasen kendi kendime düşün - düm. Kendime itiraf ettiğim gibi, senden de gizlemiyeceğim: Her - kesten kaçtığım kadar, Nâsır Bey den kaçmamıştım.... Hattâ ona 80 kulmuştum. İçimi açmıştım. Ne - lerden hoşlandığımı, nelerden hoş lanmadığımı anlattım. “Bunu neden yaptım? Arkada- şmız buna emniyet ve hürmet tel - kin ediyordu? Bilmiyorum. Her - halde bunu neden yaptığımı bera- ber hallederiz. Bana yol göstersin değil mi minik anne? “Nihayet karar verdim. Şimdi —herkesle nacılsam— Nâsır Bey - le de öyleyim. Soğuk duruyorum, konuşmuyorum. “Nâsır Bey bu halimin pek ça - buk farkına vardı. Bir şey söyle - medi, fakat vardığını anlıyorum. Yalnız bekliyor. Amane bekli- yor? Bunu da beraber halledece - ğiz, anlamıya çalışacağız minik anne... “Ben, tek başıma, ne anladığı - mı anlatayım: Dün büyük tura çık tık. Yarı yolda arabayı durdur - duk... “Ben milim, Koca Saim iel a- rasına tırmandım. Biraz sonra ar- kamda bir ses duydum, önümde bir gölge gördüm. “Nâsır Bey omuz başımdan so - ruyordu: — Sizi darılttım mı?.. bahat mi işledim? “Hayır,, demek ister gibi başı - mı salladım. — O halde neden değiştiniz? Neden eskisi gibi benimle arka - daşça konuşmuyorsunuz? (Devamı var) Bir ka - Şehrimizdeki Fransız edibi Bir haftadanberi (| İstanbulda bulunan Fransanın genç o ediple- rinden Mösyö Löon Pierre - Ouint dün akşam Beyoğlunda “Union Française, de “Marcel Proust, hakkında son konferansını verdi. Mösyö Pierre « Ouint bu akşam Ankaraya gidecek (orada bir müddet kalarak hükümet merke- zini tanıyacaktır. Muharrir, bundan sonra İstan- bula dönecek, fakat (daha evvel Yalova tarikile Bursayi da ziyaret edecektir. Mösyö o Löon Pierre - Guint Türkiyeden Bulgaristana Roman - yaya gidecek, sonra Fransaya dö- nerek bu seyahati hakkında ihti- saslarını makaleler halinde neşre- decektir, Evvelki akşam, Tokatliyanda, Fransız edibine Darülfünun Emi- ni Muammer Raşit Bey tarafından bir çay ziyafeti | verilmiştir. Mu- ammer Raşit Bey rahatsız olduğu için, kendisini çayda arkadaşları Ziyafette, Darülfünun profe- » daha on gü - | sörlerinden Müslihittin Adil, Ma - i içinde nesli ıslah edici kümes hay- EE AYÇA YE Hayvanlar için Nizamname Hayvanlar birkaç iskele- den ithal olunabilecek Hayvan sağlık zabıtası nizamna mesine yeniden bazı maddeler ilâ- ve edilmiş ve nizamname İcra Ve - killeri heyetinin tasdikinden çıka - rak vilâyetlere bildirilmiştir. Nizamnamenin yeni maddeleri - ne göre, neslin ıslahı için kullanıl mak ve damızlık olmak üzere Tür- kiyeye sokulacak kümes hayvanla- rı, İstanbulda Sirkeci, Galata, Hay darpaşa iskelelerile İzmir, Sam - sun, Trabzon, Mersin iskeleleri ve Uzunköprüden © sokulabilecektir. Ve buralarda hastalıkları teşhis i» çin birer lâburatuvar açılacaktır. Hayvan sahiplerine birer sıhhat şehadetnamesi verilecektir. Hay- vanların gümrüklerden Türkiyeye girebilmesi için hastalığın birbiri - ne sirayetini mucip olabilecek su - rette bir arada gelen bütün hay - vanların kan muayenelernin menfi netice vermesi şarttır. Memleket vanları yetiştirmekle uğraşan res- mi ve hususi müesseseler ve kü- meslerdeki ana tavuklar ile ıslah e- dici horoz ve piliçler senede bir kere billoroz noktacından muaye - ne edileceklerdir. Kümesteki bü -| tün hayvanlar menfi teamül gös- terirlerse virus o taşımadıklarına dair şehadetname verilecektir. Mu syenede müsbet teamül gösteren! hayvanlar tazminatsız kesilecekler ve teamül menfi netice verinceye kadar her altı ayda bir muayene / edileceklerdi,. Menfi netice verme dikçe bu kümüeslerden canlı hay - van ve"yumurta satılması me'mnu- dur. Yalnız kırılmış ve pişirilmiş yumurtalarla ihşası imha edilmiş kümes hayvanları serbestçe çıka - rılabilecektir. Polis Haberleri Miiriemden Da kurşunlar | Fatihte, Bahriseyyah medrese -! sinden bir hafta zarfında 119 ok-| ka kurşun çalınmıştır. Takibat Be-| ticesinde hırsızların Rıza ve Ali! isminde iki kardeş olduğu anlaşıl- | mış ve dün yakalanmışlardır. Taksimde evvelki gün bir kaza olmuştur. Kasımpaşada oturan Yu- da, Taksimde Hasip B. apartıma- nmdan eşya taşırken araba üzerin den düşmüştür. Yudanın kolu kı - rıldığından Etfal hastanesine kal- kaldırılmıştır. $Pangaltıda bir kadınla bir erkek alcaak yüzünden evvelki gün kav! ga çıkarmışlardır. Kavga edenler Pangaltıda Âfet sokağında oturan Antranik ve Angeliikidir. Kavga - da Antranik Angelikiyi dövüp ya- raladığından suçlu hakkında taki- bat başlamıştır. $ Üsküdarda bir tramvay kazası olmuştur. Bağlarbaşına giden 115 numaralı tramvaydan Osman E - fendi atlamış, fakat bu sırada ar- kadan gelen 2727 numaralı oto -| mobil kendisine çarpmıştır. Os - man Efendi yaralandığından has- taneye kaldırılmıştır. 2727 numa « ral otomobilin şoförü Arif yaka - lanmıştın.. Gülhane müsamereleri Gülhane beşinci tıbbi müsame- resine 14 - 5 - 933 pazar günü sa at 17 de Gülhane hastahanesinde ! Baruthaneyi kurtarmak 5 Tİ Istanbul Cehennemi TARİHTE BÜYÜK YANGINLAR | m Yangın içindeki hamamdan sipkik iğ fırlıyan insanlar arasında facia Yangını söndürmek için çağrı - lanlar yedi mahalle öteye kaçı - yorlardı.. Hiç kimse mal ve mül- künü düşünmiyordu. Herkes can | kaydine düşmüştü.. Yangın saha-| sını görenler, takip ediliyorlarmış | gibi arkaya baka (baka bir kaç| mahalle öteye kaçıyorlardı. | Bu derece korkunun sebebi var- dı.. Ve halk kaçmakta belki de haklıydı. Zira , heran topraktan su çıkartacak kadar müthiş bir iş| tiğal bekleniyordu. o On bir sene| evvel inşa edilen baruthane yan - i gin sahasının önünde bir heyulâ gibi yükseliyordu. Ateşin önü ke-| silmekle korkunç bir felâketin ö - nü alınmış olacaktı. oFakat yüz metre ileriden bir krvılcim sıçra - ması ihtimalini düşünenler ölüm teri döküyordu. İ Yangının bir ucu Aksaraya ka- dar ilerlemişti. Yeniçeriler bütün kuvveti bu tarafa (o veriyorlardı... için hiç bir teşebbüsün netice vermiyeceği | anlaşılmıştı. Onun için Baruthane | civarında tek insan kalmadığı gi -| bi, civar evler de boşaltılmıştı. Aksaray tarafında © ilelemekte olan ateşi söndürmeğe uğraşanlar her an müthiş bir iştial bekliyor- du. Ateş Lâleli önlerine kadar i | lerledikten sonra söndürüldü... Baruthanenin hâlâ iştial etme” diğini merak edenler Şehremini yangınının da söndürüldüğünü du- yunca hayreten dona kaldılar . Bu büyük felâket bir tesadüf netice - sinde atlatılmıştı. Bir kıvılcım, asıl Baruthaneye yakın depoya sıçramış, burada mevcut yüz kantar barut patlı - yarak ateşin mahzenle arasmıa - yırmıştı.. Büyük felâket atlatılmış- tı.. Fakat Şehremininden Lâleliye kadar bütün mahalleler bombar - dıman edilmiş bir harp sahasını andırıyordu. y Şehremini yangınından sonra Bitpazarında çıkan bir (o yangın, pazarı ve Mercan © yokuşunu ta- mamile yaktı, bundan ( sonra iki sene İstanbulda kayda değer yan- gın çıkmadı. 1703 te Alaca (o hamamda çı- kan bir yangın senelerce İstanbul halkının dilinde dolaştı. Yangın bir gece hamamdan çıktı, ani o -| larak binanın etrafı alevlerle sa-| | rıldr. Hamam sahibi ve bir takım iş- | çiler kendilerini kapı dışarı dar | attılar. Yıkanmakta olanlar tabii | yangından habersiz, kendi âlem- lerinde idi. Fakat uzun müddet | içeri kimsenin O girmemesi nazarı dikkati celbediyordu. Tellâklar- | dan biri dışarı çıkmak istedi. Ka- İ pıyı açınca her tarafın duman i- çinde olduğunu gördü. Şaşkın bir halde geri Fırladı: — Vah bire yandık!.. Diye ellerini yüzüne (O kapadı.| Neye uğradıklarını anlayamıyan | birkaç kişi kapıya yanaşınca du- manı ve kızıl alevleri (o gördüler. Dona kalmışlardı. Yapılacak bir şey yoktu. Kapıdan çıkmak im- kânsızdı. Diri diri yanacaklardı. sonra sana | cit, Suphi Nuri (Beyler ve Mösyö| başlanacağından bütün iü Dökruaza hazır bulunmuştur. Pi ix Dİ taşların gelmesi rica olunur. A, NY re e 7 ri AMY meslek- | Çatırtılar artık iyiden iyiye duyu- luyordu. Herkes şaşkına döndü. vi, MLr.4 İ Üz hil — VAKIT 10 Mayıs 1933 — Yazan : Niyazi Ahmet Kimse bir şey herkes biribirinin © yüzüne bakı- yordu. Göz göre (göre yanmak- tansa dışarı fırlamağı göze alan cesur bir kabadayı eline geçirdi- ği havluları ıslatıp vücuduna sar» dı. Kapının önüne gelerek: | — Ya allah!.. diye nâra ata rak dumanın içine saldırdı. Ç Fakat henüz iki adam çıkmıştı. ki: 7 — Medet... yandım... diye bas ğırarak dumanlar arasnda kay». boldu. a Hamamdakiler artık ku / yollarının kapandığını anladılar, Göbek taşı gittikçe (o kızarıyord Külban tutuşmuştu. Yangını söndürmekle uğ bekçiler içeride (kalanlara mış olacaklar ki kapıya doğru lan sahayi söndürmeğe uğraşıyor- lardı. Ateş etrafı yakmış, Mu çarşısına (o dayanmıştı. Hamam ; civarı söndürülmüştü. Fakat koyu bir duman etrafı kaplamıştı. Bir yeniçeri (o kapıya doğru ilerliye- rek; i — Bire hamamcılar (sağ 5127... Diye haykırdı. İçeride ölüm terleri döken hi mamcılar bir hızır sesine yen Yeniçerinin nârasına muyorlardı. İçlerinden baygın bir halde: iğ — Sağız bire kardaş... Bizi ku tarasız.... i Diye yalvardı. Yeniçeriler koşuştular. tehlike kalmadığını sezen cılar biribiri arkasından dışarı fırladılar, Telâştan üstlerine havs İu bile almıyanlar vardı. ai lerce ölümle baş başa titriyen vallılar yeniden (hayata ge kadar seviniyorlardı. Temiz ba- vayi ciğerlerine dolduran bir sü rü çıplak hâlâ şaşkınlıktan ku tulamamışlardı. Bir kaçı göz bekleri yerinden fırlamış bir d gibi etrafa bakınarak karanlık kaklara doğru koşmağa başla, lar. Bunu gören muzip bir Ye: çeri: i — Habre ateş var nereye gid siz? Diye haykırdı. Korkudan zaten © serseme nen çıplaklar © yeniden yan korkusile alabildiklerine koşma». ğa başladılar. Yirmi kadar çı adamın bu hali Yeniçerileri k yılıncaya kadar kahkaha ile dürdü. Senelerce hamamcılar hi l unutulmadı. Dilden dile dolaştı. (Devamı var) Zehirli gazlar hakkında yarın son konferans Fen fakültesi uzvi kimya derrisi Ömer Şevket Bey taı dan yarın dört buçukta D: nun konferans salonunda gazlar hakkında sonuncu bir ferans verilecektir. söylüyemiyeezii biri yarı 7 lerle zehirlenen kimseleri mak içn almacak tedbirler ve gösterilecek ve sis tecrübeleri y pılacaktır.