e a A e Ie Ve e e e GAS e a a — Sanım, eğer beni başı Senin Dullar Bakaya ez nte iddi bir bahis mü- Ky Birisi sordu: “ası ör, * “edi, Bir kadının ko - maa kendisine hemen dul ölen ag, Patlanır. Halbuki karısı | Bildir. dul denmek âdet de - neden? bini iz ardan biri bunun sebe. —k etti; tekrar ev 1 ölen kadınlar hemen dan, “*ümek isterler de on- — vard olamayınca babası - Babası meyi oğlum git başımdan. İstersen bu Pa halleden. meseleyi » sıkılma söyle, Biliyorsun ya... Ben her Sözüne inanmam... — İyi a; BN cehataa baba, dedi. Senin DA ceza diy Yüzünden ben boylesi Yay Mmsafsızlık kanı, büyüz erden Akif Beyle i atel "essamlarımızdan bi m İle almayı Bitmişlerdi. Beş Maraz üz istiyorlardı. Karısı Medi, simlerinden bir kaçını Ve bie tahaz " da bir salkım üzüm talı resmi ayırdı. vwelâ : ” sordu; bu yemiş resmi- 25 iira isterim! e Bey bastonunu al- Seli “aziz di çilkalım ıd ral tef Var di edi. Bir de içtile bi ee mi? iyorlar. Bir tabak m üzüme 25 li- ndan atmak isti- tur. Üç müteveffa. Biri Hiristiyan, biri Müslüman, biri Yahudi. Üçü de bir günde ölerek Cennetin ka - pısına düşmüşler. İçeriden bir ses: — Sizin üçünüze de burada yer yok. Dünyada işlediğiniz günah - lar o kadar çok ki Cennete gire - mezsiniz. Bu haber üçünün de canmıo kadar sıktı ki ağlamıya başladı - lar, Cennet kapısının “arkasından gelen ses bu hıçkırıklar o üzerine biraz yumuşadı. — Peki, dedi. Sizi bir sene müd detle tekrar tecrübe edeyim. Yer yüzüne gidiniz. Bir sene sonra tek- rar gelirsiniz. , —İyi ama yer yüzünde şimdi ne yaparız. İşimizi gücümüzü kay- bettik, * — Zarar yok. Ne isterseniz size vereceğim. Evvelâ sen söyle ba - kalım, Hacı İzzet: Sen ne ister - sin? — Bana bir milyon lira ver. — Âlâ.. Ya sen ne istersin Ber- tran? — Bana Cenova konferansında bir âzalık. — Peki, Ya Isak sen?. Tabii Ha cı İzzetin istediğinden, yani bir milyon da sen istiyorsun mi? — Hayır, hayır.. Ben bir şey is- | temem. — Bir şey istemez misin? — Bana #ade Hacı İzzetin adre- sini ver, yetişir. Bir sual Annesi küçük Melihayı komşu - dan döndükten sonra bir güzel haşladı: — Koca kız oldun. Artık biraz terbiyeli ol. Hiç insan baş parma- ğımı emer mi? Meliha yüzünü © buruşturarak | sordu: — Öyleyse hangi parmağını e- mer anne? Cevapsız bir sual rür mü? — Görür evlâdım.. — Ya hava sisli olursa? “Cennet kapısında | J EĞLENCELİ BEAN e — Küçük Hanım sizin kibar insanlar- dan hoşlanmadığınızı işittim. — Doğru... Ama sizin için korku yok Davit tiyatroda Davit Efendi ile karısı bir gün Darülbedayie gitmiye karar ver - sında epey dedikodu uyandırmak la beraber tatbik olundu. Davit E- fendi ve karısı methini çok işittik- leri bir oyunu seyretmek © üzere| Darülbedayi kişesine baş vurdu - lar: — Birinci mevki kaç kuruş? | — 250, — Ya paradi? — 80 kuruş. — Oyleysam iki paradi ver. Biletleri alarak galeriye çıktı - lar; kuruldular. Karısı yerini pek beğendi. Kocasına sordu: — Birinci mevki ne taraf Da - | vit? | değil | Davit eliyle tam aşağıdaki kol- tukları gösterdi. Perde açıldı. Davit Efendi sah- neye biraz daha yakm olmak için bulunduğu yerden uzanmıya baş- ladı, Öyle ki galeriden aşağıya doğru sarkıyordu. Karısı O hemen I kolundan çekerek: — Yerine yel Davit. Sakin Sa - kin aşağıya düşersin. Orası birinci mevki imiş, 250 kuruş âlirlar, Kolay değil İki dilenci birbirlerine rast gel- mişler, konuşuyorlardı. Biri öteki- ne: — Neden artık âmayım demi - yorsun? — O yanımda gezdirdiğim piç kaçtı, âma olursam kolay yürüye- miyorum da.. Jlerlemek Bir müfettiş İstanbul civarında-! ki ilk mekteplerden birini | teftiş! etmiş, talebden bir kaçına bazı su-| aller sormuştu. Talebe O bahçede| — Anne, sahiden Allah gükyü - zünün en üst katından herşeyi gö- | müfettişin karşısında beklerken mektebin müdürü kemali endişe i-| le sordu: — Talebeyi nasıl buldunuz e - fendim? — Biraz geri buldum.. Müdür hemen talebesine döne - rek: — Biraz ilerleyin... Dedi ve talebeler hep birden iki a- dım attılar, yaş arkadaşım.. Merhum Şair Eşref epeyce mü-| him bir kütüphaneye sahipti. Hem kitaplarla dolu bir kütüphane... Bir gün ahbaplarından bir kütüphanesini gözden geçirirken Naima tarihine takılır: — Eşref Bey, der. Bana tarihi Naimanın üçüncü cildini beş on gün için verir misin? Okuyup ia - de edeyim. Eşref başını sallar: — Maalesef, der, kitap vermek âdetim değildir. Çünkü biliyorum ki bir adam kitap aldı mı geriye veremiyor. Sonra büyük kütüphanesinde - ki cilt cilt kitapları sıra ile göste - | rek: — Meselâ işte, der. Bunların hepsini ben okuyup geri vermek için almıştım. Rezalet Iki arkadaş sokakta dedikodu - ya başlamışlardı: — Haberin var mı, Hüsnü ev- lendi? — Deme Allah aşkına.. O çir - kinliği ile kendine varacak bir ka- dın buldu ha... — Hemde bir çocuğu oldu. A - ma çocuk çikolata renginde... — Çikolata renginde mi? Reza- let... Kabul etti mi bu çocuğu? — Tabii eni. Sokağa atacak değil ya... — Hakikaten... Zaten Hüsnü biraz aptalcadır da. Çocuğun ba - bası olmadığının pek farkında da olmaz. — Neden canım?.. Ha sahi, sa- na aldığı kadının hapeş olduğunu — Size Hanımefendiyi takdim ederim. 20 — Aman Neclâ. Neden böyle her kese ya- Bir mecliste edebiyattan musi- di? — Otuz iki.. Genç hayret etti: Hiç belli değil. — Nezihe Hanım memnun ol - du: — Teşekkür ederim. — Ben sizi elli yaşında sanıyor- ğ dum. Lüzumlu birihtar nin resmine başlamıştı. İlk hatlar kocası sordu: fırçanızı neye batırıyorsunuz? — Şu mu? Yağdır efendim... — Resmin karma iyice benze - mesi için sirkeye batırmalısımız. Adres Nazikter Hanım yeni aldığı hiz- metçisini çağırarak: sını bilir misin? — Hayır, bilmem ama usta bir kadın biliyorum, benim çorapları" Ona götürürsünüz. Mektup Bir köylü postahaneye (omek - tup vermişti. Postacı mektubu tar- tarak; söylemedim değil mi? Bir kadın Bir kaç arkadaş izdivaçtan bah- sediyorlar, nasıl bir kadınla evle- nebileceklerini birbirlerine anlatı: | yorlardı. Yaşını başmı almış, bi- raz aptalca ve bir hayli çirkin o - lan Salih dedi ki: | — Ben öyle bir izdivaç isterim ki karım genç, güzel ve çok zeki olmalı, pul daha ilâve edeceğiz. Öteden Fikri atıldı: — Hulâsa seni bir kadın., tamamlıyacak | | — Ya teşebbüs etmez na fona bir harekette bulunmıya te şebbüs ederse çek'nmelisin.. ne ? kiye, musikiden resme, resimden mişlerdi. Bu karar mahalleli ara - | de eski eserlerle, antika kıymettar | politikaya atladıktan sonra lâkır- dı dedikoduya döküldü. Bir genç zat | Nezihe Hanıma sordu: 0 — kaç yaşındasınız Hanımefen- Çallı İbrahim bir hanımefendi a çizildikten sonra sıra yağlı boya » i ya gelince yandan Çallıyı süzen j — Afedersin ama İbrahim Bey, — Kızrm, ipekli çorap yıkama » — Mektubun ağır geliyor. Bir j — O zaman daha ağır gelir ya.. i — Kızım dikkat et, eğer bu adam sa- mı yıkıyor. Size adresini vereyim.