Ml e a a Rİ ü Vakıt'ın Büyük ie KİMSESİZ 8 Mayıs 1933 e siha, Ali Beyi görmemişti. Miş tuttuğu küçük çocuğu ile oy- *r, gülüyordu. Geniş şapka - li ned, yüzünü, gözlerini dig "yor ve gölgelikte, gözleri - al de gülüyordu. Senihanm Bizler değişmemişti, Kap kara eri, eskisi gibi ateşli idi, hattâ isinden çok daha ateşli idi. Bu - her hangı bir kalbi yaka - adar alev alev yaniyordu. nl akları, sakından yeni kopa- tike? güller kadar kırmızı idi. Se- yil, sanki bir demet canlı çi - wX birden, Şadiye ile arasına Salt gibi giren, siyah elbiseli, len tavırlı kızı hatırdadı... Fa- Maş atırlayiş uzun sürmedi. N e çal kayboldu. Seniha, genç, zari i li e yt alev bakışlı gül i Bey seslendi; Sa hal, Böy; iha başımı kaldırdı. ve Ali tak inme el sallıyarak koşa - d Nakleden: Selâmi izzet da değil, dedi, sizi çok sever, eğer görseydi, sevinirdi. Bunu samimi söylemişti. da sevindi: — Eğer beni unutmadıysa ne mutlu bana.. Benim de kendisine çok büyük hürmetim yardır. — Siz minik annemi bilirsiniz, o, arkadaşlarını unutmaz. Siz ©- nun arkadaşısınız, bem de ona ar- kadaş olan yalnız sizdiniz, bunu çok iyi hatırlıyorum. Birden sesine ciddi, ağır bir a - hek gelmişti. Nâsır anladı, Seni- hanın hatırına son görüştükleri gün gelmişti.. O da, o son günü hatırlamıştı. Nâsır, Şadiyeden bahsedildiği için memnundu. Daha dinlemek istiyordu. Fakat, biraz evvel Se - nihanın elinden tuttuğu çocuk ko- sarak geldi: Nâsır gidiyormuşsunuz. — A, ne çabuk. Nâsır gülümsedi: — Gitmek istemiyor musunuz? O Bonjür Ali amca... Emriniz?| Hani kalabalıktan hoşlanmazdı - api Mes fakat 2. >Nihan, "inde bain b Na Zatı, — enin küçüklüğünü ta- Şimdi tanıyamadı. ir ışık yandı: , dedi, ve elini u- tig al tanıdınız Seniha Ha - bi müzge tam konuşurken, yüzü- Üni Pi kıvrım “belirdi, ki Yün, m hatırıma geldi. Du- düm, Şalı, sizi Mak de.gür» buluna >kamı tutmak fütfünde 1dunuz, : Bey sordu; SeN dan > ie » şapkam rüzgâr - Yakaladı, ket versin beyefendi Misura döndü: —$. R Ni geziniz değil mi2, - , ©Zi yarı yoldan çevir- a seri çi hiha yy i bendenize najl oldu Se- Güyç im, — Ber Nasır konuşuyordu: Balibaz. amı çok seviyorsunuz baz «> olduğu zamanlar, Ka- Paya 1 hiç sevmem, zl Klm, , amma ne ya- Püm, «, “emin hatırı ici > Yok rı için geliyo- klana banyo saatleri çam - ie Bilge az ve buraya her An da ge Belirdim. asıl ği haya tordü; e“ İyidir Hanımdan ne haber? — 1; te Güme mı?, de bisai yaz orada oturacak, in oraya gideceğim. Vel şo, Müsait giderse, tesrini Sağı, a kadar Çamlıcada kalı. Pit beyaz. Anneni göreceğin gel- — ha konuş, Seldi. Her gü ? gün telef, m de Vi gür; biseti, 5... diy ünürkay iç iba Şadiye - ünyayı unutuyor n Ağır eN lara doğru yürü - Âli Bey bir in alm, Seniha keder 2 minik annem bra: İ $u beye aletim etmek| nız?. Seniha da gülümsedi: — Gitmek istemiyorum, çünkü gözlerindeki alevler! Şadiyeden © bahsedemiyeceğim... Çünkü burada başka kimseye mi- nik annemden bahsedemiyorum. — Neden?. —Ne bileyim?. Bir kere onu bu- ! rada seven yok.. Sonra ben sevdi- | diğim insanlardan behsetmesini sevmem, kıskanırım. Çok kıskan- cım.. Fena bir huy amma, kıskan- — Ben bu huyunuzu fena bul muyorum Seniha Hanrm, çünkü ben de kıskancım, hem de çok kıs- kancım. Bu söze Seniha sevindi: — Alâ, dedi, buna memnun ol- dum. — Yer yüzünde kıskanç olan yalnız ben değilmişim demek. Devamı Var Tahran belediyesinin imar faaliyeti İrandan gelen haberlere göre, Tahran belediyesi, şehrin imari işi- ne fevklaâde ehemmiyet vermek - te ve hazırlıklarda bulunmaktadır. Dolayısile şehir bütçesi, 919,000 tuman olarak tesbit edilmiştir. Şehirde baştan başa elektrik te- sisatr vücude getirilecek, büyük caddeler açılacak, bir cilt hastalık ları hastanesi yapılacaktır. Bunlardan başka, mükemmel bir şehir tiyatrosu yapılması da karar- laştırılmıştır. Binanın, Avrupanın en modern tiyatrolarından biri ör- nek alınarak yapılması düşünül - mektedir. Erenköy sanatoryomu Veremle mücadele cemiyetinin Erenköyünde geçen sene kurduğu sanatoryorm çok faydalı neticeler vermiştir. Alâkadarlar bunu, umul duğundan fazla, kelimelerile ifade etmektedirler. Burada yatan has - talara günde altı defa yemek ve - ga e i vapurile çarpışmıştır. Tefrika X30| Polis Haberleri arunassasarsazn sanar ssamasenaneranen. Çeşme başında kavga Galatada Arap camiinde bir çeşmede su dolduran Gülsüm ile! Zehra nöbet yüzünden kavga et - mişlerdir. Zebra baskın çıkmış, Gülsümü iyice dövmüştür. Hırsımı | alamıyan Gülsüm bayılmış güç hal| ile ayıltılmıştır. Apartmanın üçüncü katından düştü Erzincanlı Ali isminde bir ame- le dün Tozkoparanda yeni yapılan bir apartımana tuğla taşırken ü - çüncü kattan düşmüş, muhtelif yerlerinden yaralanarak hastaneye kaldırılmıştır. Motörle vapur çarpıştı Dün sabah Balat tütün deposun- | dan yükleği tütünleri Sütlüceye gö türmekte olan inhisar idaresinin 1 | numaralı motörü Hasköy önlerin - de Haliç şirketinin 16 numaralı Motörün bir çok yerleri hasara uğramış ve karava oturmuştur. Üzerlerine kaynar su döküldü Inhisarlar idaresinin Paşa bah - çedeki Rakı fabrikasında amele Vasil ile Osman rakı kazanını ta- mir ederlerken birdenbire üzerle- rine kaynar su dökülmüş, Vasilin elleri, Osmanm ayakları yanmış - tır. Her ikisi de tedavi altına alın- mıştır. Kumar e YE — 5 Istanbul Defterdar Hüseyin Cehennemi TARİHTE BÜYÜK YANGINLAR imei Sv eli — VAKIT 8 Mayıs 1933 EN b e. 5 — Efendinin Tavşan taşındaki sarayı nasıl yandı ? Kedikpaşaya inen kol buraları kasıp kavruyordu. O gün öğle e - zanı okumak için minarelere çı - kan müezzinler, halka yangına koşmalarını ilân ettiler. Fakat kimse ateşi söndürmeğe uğraşmı - İ yordu., Yeniçeriler bir çok yerler- de palalarını sıyırarak © intizamı! temin için uğraşıyorlardı. Ateş o gün de akşama kadar de- vam etti. Gedikpaşa evleri yan - dıktan sonra Kadirgaya doğru i- lerledi. Bu tarafa sığınmış olan, yangından kurtulanlar ateşin bu » raya da geldiğini görünce ellerin- ide kalan bir kaç parça eşyaları da burada bırakark canlarını kurtar- dılar,. İ Kadirga limanına kadar ilerli - yen alevler son nefesi deniz kena- rında verdi.. Bir gece evvel alev- lerin aksiyle kızıl bir atlas gibi serilen deniz bu gece gayya kadar korkunç, o derece karanlık bir kâ- busa bürünmüştü. Evlerinde birer kâse sıcak çorba içebilenler, aç, susuz ve çıplak kalan yüz binler- ce insana dua ediyordu. Sebze hali yangını Tophanede bostan. içinde Meh-| Tarihi yangınlar arasmda Seb-| medin kahvesinde kumar oynatıl- | ze hali yalnız muhitini değil, bü- dığı ihbar edilmiş, ansızın baskın | tün İstanbul halkını tedhiş etmiş- yapılarak Mehmet, Ali, Hulüsi is-| tir. Bir yangın zarar verdiği sa- minde üç kişi kumar oynarlarken | ha sakinlerini muztar, perişan bı- yakalanmışlardır. Ortada olan beş ! rakabilir. Yüz, beş yüz bin hane lira kumar parası müsadere edil «! halkı çırılçıplak kalır, Fakat bu a- b mişlir, Kayıkçıyı dövmüşler Balatta kayıkçı Ali Rıza ile tele- | fon amelesinden Şaban, kayıkçı| Muhsini dövmüşler ve demirle ba- şından yaralamışlardır. Bunlardan Ali Rıza yakalanmıştır. İç çamaşırı çalmış Heybeliadada dün bir don gömlek hırsızı yakalanmıştır. Don gömleği çalanın ismi Uzun çarşı- kı Yaşardır. Don gömleği çalınan Şem'i Efendidir. Yaşar eşyalariy- le beraber yakalanmıştır. Kunduracılar boğazlaştı Bayazitte dün iki kunduracı kavga etmişlerdir. Kavgacırdan birinin adı Sabri diğerinin Necip- tir. Kavgada Sabri Necbi elin - den yaraladığından hakkında 2a- bıtaca takibat başlamıştır. Taksimde yangın Taksimde dün bir yangın çık- mıştır. Yangının çıktığı ev Meşe sokağında Madam Katinanın evi dir. Madam Katina yukarı katta iken alt katta pirimus lâmbası parlamış ve buradan ateş eve si - rayet etmiştir. Evin bir kısmı yan- dıktan sonra etraftan yetişilerek yangın söndürülmüştür , Uçurtma yüzünden Kasımpaşada oturan Avram ö- tedenberi uçurtma uçurmağa me- raklıdır. Kasımpaşada oturan Ah- rilmektedir. Kısa bir zâman için-| medin uçurtma merakı da bundan de on dört kilo kazanan hastalar | pek aşağı kalmaz. görülmüştür. Sanatoryoma müra - Her gün olduğu gibi dün de ge- caat edenlerin ve sıra bekliyenle -! ne Avram ve Ahmet ayrı ayrı u - rin fazlalığı karşısında genişleti - | çurtmalarını uçurmağa başlamış - lecektir. Bu genişleme şimdilik | lardır. yirmi beş yataklı bir pavyon ilâve- si suretinde yapılacaktır. Li İmad İĞ gu ga, Fakat bir ara ikisi de biribirinin uçurtmasmı havada ( traşlamak fetten kurtulanların huzur ve sü- İ künları münselip olursa hakika - ten fecidir. Tarihin bundan tam 285 sene evvelinde kaydettiği bir yangının bütün İstanbul halkını tehdit etti- ği görülmüştür. Bu yangından sonra her türlü mekülât fiatların- da açıktan açığa ihtikâr yapıldı .. Bu hâdiseyi tarih şöyle kayde - diyor: “Mercimeğin kilesi iki kuruşa çıktı, Garaiptendir.,, Yalnız mercimek (değil her şey.... 1652 senesi Temmuzunda Sebze halinde mekülât ambarla - rında çıkan bu yangın bütün bir şehrin zahire ambarlarını kömür yığını haline getirdi. Bugün bile piyasa mahalli olan “Yemiş, ci - sanane veee ee ener s199E ERE ve kuyruğunu koparmak istemiş - lerdir. Evvelâ Avram uçurtmasını Ah- medin uçurtmasına yaklaştırmış, Ahmet te buna mukabelede bu - lunmuştur. Derken baş atmasın diye havada ip bırakmalar, ip çekmeler bir ara devam etmiş ve her iki uçurtma da biribirine takı- larak düşmeğe başlamıştır. Bu düşmede biribirlerinin ipini yağ- ma etmek ,koparmak istiyen Ah - met ve Ahmedin taraftarlariyle, varı, Zındankapı, Hasır iskelesi ve bu ralarda mevcut pirinç, bak- la, arpa ambarları kâmilen yan * dı. , Bir kısım zahireci perakende malları kayıklara yükliyerek ka- çırabildi. (o Fakat yanan miktara karşı bunlar devede kulak kabi - lindendi. Bu yangından sonra derhal ih- ükâr başladı, hariçten gelinciye | kadar yiyecek fiatları üç dört mis- li fazlaya satıldı. ğ Ateş pazarları yaktıktan sonra Ahi Çelebi cami ve mahkemesine sirayet etti, Tarihi bir kıymeti ha- iz olan bu iki eser yandıktan son- ra İhtisap ağalarının kasrma da 4. İ yandi. “Çarı tak,, ismi verilen bü muazzam saray da tutşutu. Bir sürü Yeniçeri ellerinde ko- valarla saraya bakmaktan başka bir iş yapamıyorlar. Koca sari çatırdıya çatırdıya yandı. Fak balk bu sarayı arpa (oambar kadar acımamıştı. Üç yangın... i 1682 yılında üç büyük yangın oldu. Birincisi (o Tavşan taşmda, Deftardar Hüseyin Efendinin sas ray kadar muazam evinden çık « it. Tarih “sarayı mezburun ef! piyveste olan binası anı vabitte haküsteri fena“ oldu, diyor. Sa raydan hiç bir şey kurtulamamı; - Koca saray büyük bir gürültü le çökerken, kopan alev parçaları kanatlanarak (mahalle aral : dağılıyordu. Bu vaziyet büyük b korku uyandırıyordu. Zira, saray- dan fırlıyan büyük kıvılcım par çaları her mahallede bir evi tutuş- turuyordu. Havanın, yangına müsait olma" İst tehlikeyi kat kat arttırıyordu. Saraydan fırlıyan bir parça Be - yazit minaresinin külâhına Ki yarak tutuşturdu ve minare, bu feci manzarayı bir mum gibi ya- nıp aydınlatmağa başladı. Bu yangının edebiyatını yapan tarih - çiler, “bir şatırı zerin külâha ben ziyen minare ol şebistane (bir şem'a fürüzan oldu.,, diyorlar. Beyazit camii minaresi erim ğe başladıktan sonra yangın da şid- İ detini kaybetmeğe başladı. Bu. ibir tesadüf, tesadüfün lütfuydu . Bütün bir semti yakabilecek ateş, beklenilmiyen bir anda bir sağnakla dindi. Karani uzanan alevler kamçılandı.. Kurşunlu mahzen Ayni sene Galatada Kurşunlu mahzende bir yangın çıktı ve bir hafta ateş söndürülemedi . ? Kurşunlu mahzen o vakit İstan bulda mevcut tarihi ve mukaddes Avram ve Avramın taraftarları biraz ip yağmasından sonra işi kavgaya dökmüşlerdir. Kavgada Ahmet te Avramla alt üst olmağa ve biribirlerin (o yum- ruklamağa başlamışlardır. Biraz sonra bu uçurtma kav - binalardan hepsinin fevkinde bir kıymet taşıyordu. Bu mahzen Bi - zans devrinde İstanbulun fethine gelen Araplar tarafından yapıl - miştir. : Emeviye devrinde Hicretin 96 bir rivayete göre 100 üncü sene gacıları zabıta tarafından ayrıl - ! sinde Galata fethedilmiştir. rak haklarında takibata başlan - | askeri yedi sene burada kalır mıştır. Devamı Var vE