Yakıtın Büyük Romanı Tefrika N 16 KİMSESİZ 24 Nisan 1933 Sadiye, ancak bir saat sonra! Sika Yanına gidebildi.. | Kapıdan girince, genç kızın| lerini gördü. Seniha gözlerini | E5 1, miş, bakıyordu. 5 Yumadın mı Seniha?. e seni bekliyorum. » Senihanın ateş gibi ya-| Na tini ellerine iii Sağ , Sn yavrum?, e başını çevirdi: ç asıl olduğumu sorma; has - z iy istedim, hastalandım. 5 E,alanmak mı istedin?, Se vte, hastalanmak istedim. . ini de dinle, Söyliyeyim . kl MN sesi samimiyetle ada. Şadiye çok mütehassis “iğildi, kızın ateş içinde ya” aklarını öptü: 2 yle yavrum, seni dinilyo - | aç vibe biraz doğruldu, Şadiye-| li sarıldı, büzüldü, ,entarisi ile, küçücük, | day ir kız olmuştu. Şadiye, Ma kalbinde, sahiden bir a» Petkati hissetti, tayini Yavaş sesle konuşmıya dey , övliyeceklerimi dinleme - İ, beni böyle (sevip ok- a, Sana, daha “ik geldiğin €na bir kız olduğumu söy > tm, müthiş kıskandım ve bü- *ha huylarım ayağa kalktı. , sensiz canım $ıkılaca - ia yordun bile... Seni kız- im, İçin, ters sözler arıyor - "nana beni affet. Bana da- ma, “İN ya? Sakın benden kaç - » Bugün beni yalnız br 8 pm pie Miri pek sdelerim ok - hheyie neye kaçayım Seni » diğini söyl Beni seviyorsun ve sev “ üyorsun diye mi? mâ, HAYır, yalnız kendini düşü - da önd , hırçın bir çocuğum Bep, d an. Evden çıktın, gittin. | Mirg *; seni, herne pahasma o -| Mace, 2 sün kendimle meşgul etti- rn Sare düşündüm ve... Yor hanın sesi gittikçe alçalı - < vadiye güç işitiyordu: VW. ia doğruldu, Şadiyenin göz- e içine bakarak devam etti: Maş lem vardı. Sokağa çık - Yür Çıkmamam için 1s - tarla edin. Ben de, | dansettim, ve terimi açık pencere ö- um. Hastalanacağı - Bul *mindim. Amma benimle meş- Aya için ben ölmiye bile ra- “uz kızın kısık, nefes gibi se - habbeyız. Bu çocukça bir mu - isi sa; Şımarık bir çocuğun sev- T, İ, fakat candan geliyordu. » Şadiyenin sıkı sıkı boy- 4 3 > Affeş beni!.. Yaptığımd Mer de are Püm, y, aPayım, seni çok seviyo - İnn ; hız benimle meşgul oldu- k kalmıya razı olamıyorum. arkey böyle değildim. Eskiden lâkayt kalırdım, İlk gör - Sün seni seveceğimi anla - Sevmemek için uğraştım, a - beni biraz seviyorsun a Simdi Nakleden: Selâmi izzet — Şimdi... Bir saniye sustu, Dikkatle o da Şadiyeye baktı.. Sonra devam et - ti: —..... Hiç kimseyi sevmedi - ğim gibi seni seviyorum.. Eğer an- nem sağ olsaydı, onu da ancak bu kadar severdim.. oSeni elimden kimse almasın diye, dünyada iki- miz kalalım istiyorum.. Bir masum çocuk sevgisi, Şadi- yenin gönlünü ısıtıyor, kalbini dol- duruyordu: Senihayı bağrına bastırdı: — Merak etme Seniha, beni senden kimse ayıramaz.. Ben se * nin sahiden annen olacağım.. İs - ter misin?. ” —ister miyim de söz mü?. Rü - ya görmiyorum ya?. İğildi, Şadiyenin elini uzun u - zun öptü... o Başmı kaldırdığı za - man gözleri yaşarmıştı. Usulca mırıldandı: — Anne!,. Benim cici anneci - im! Bir saat sonra.. Seniha himmalı bir uykuya dal- mıştı, Şadiye, hâlâ genç kızın baş w- cunda bekliyordu. Senihanın “An- ne,, diyen sesi kulaklarında çım- ıyoru. Bütün apartımanda derin bir sessizlik vardı. Şadiye düşünüyor- du. Bu kızı, bir kardeş gibi değil, sahiden bir anne şefkatile seyi - yordu.. Onun da, kardeş, abla muhabbetine değil, anne muhab - betine ihtiyacı vardır, Bundan böyle, Senihayı, hergün biraz daha seveceğini anlıyordu. Her geçen dakika, onu bu genç kıza biraz daha bağlıyacaktı. Peki, bu muhabbetin sonu ne o- lacaktı? Hiç!... Seniha bir iki sene sonra evle - necekti, Çocukları olacaktı. Kal - binde iki muhabbet. beslemesine imkânı olmadığından, onu unuta- caktı. Evvelâ kocasma, sonra ço - cuklarma düşecekti. (Devamı var) Ceneral Nobile öldü mü? ROMA, 23 (A.A.) — Mosko- vada bulunan jeneral (o Nobile'in öldüğü, Morning Post gazetesinin Roma muhabirine bildirilmiştir. Fakat jeneralin (ailesi bu haberi teyit edecek hiç bir malümat al - mamıştır. Jeneral Nobile'in hasta olduğu ve bir apandisit buhranmdan muz tarip bulunduğu bildiriliyordu. Fakat Moskovadan gelen son haberlerde Jeneralin tamamile iyi leşmek üzere olduğu ve ay so- nunda İtalyaya döneceği bildiril - mekte idi. Salâhiyettar mahafiller bu ha- berden malümatları (o olmadığını söylemektedirler. SER daki? Suriye kabinesi istifa etti BEYRUT, 23 (A.A.) — Suri- ye kabinesi reisicümbhura istifası - nı vermiştir. İstifa kabul edilmiş- tir. Suriye meclisi yarın açılacak- tır. Meclisteki vatani fırkasına mensup meb'uslar müzakerata iş- tirak etmiyecektir. i a.i ği ii di a 000 Dİ Yeni 14 sözün karşılığı İ ve kullanılışları 1 — Cerbeze: Beceriklilik, Gi- rişken, Çok becerikli adamdır. Gi- rişken olmıyan — ağzile kuş tulsa para etmez, 2 — Cesaret: Yiğitlik, pek yü- reklilik. Yiğitlik kolay (değildir. Yiğitim demekle kişi o yiğit olsa dağ taş yiğit kesilirdi. Pek yürekli olmıyan, yufka yü- şaramaz. 3 — Cev: Hava, Hava raporu- mu Fatin efendi hâlâ vermedi. 4 — Cevap: Karşılık. Buna sor- du, ben de karşılığını verdim. 5—Ceza:? 6 — Cezim: Kestirip atma, İn- kelâpların nerelere varacağını da- ha evvelden kestirip atmak her baba yiğitin harcı değildir. 7 — Cihet: Yan, yön, ötürü, Ne yana baksam hep seni gördüm. Doğu yönünden, batı yönüne ka- dar bütün dünyayi dolaşmıştır. Vapuru kaçırdığndan birinci derse yetişemedi. 8 — Cins: Soy. Buğday, arpa, yulaf bir soydandır. 9 — Cinsiyet: Kadın erkek far- kı. Belediye seçkilerinde kadın er- kek farkı gözetilmez. 10 — Cırrm: Büyüklük. Ateş ol- san büyüklüğün kadar yer yakar- sin. 11 — Cisim: Gövde; yer tutan. Adı var gövdesi yok. 12 — Cüret: Atılmak, atılgan- lık, Hesapsız atılganlık fayda ye- rine ziyan getirir. 13 — Cürüm: Suç. Suç işliyen- ler kanundan korksunlar.... | 14 — Cüz: Parça. Parçalar bir araya gelince bütün olur. Yabancı sözlerin karşılıkları İstiklâl Lisesinden Mümtaz Zezi — Mustafa Niyazi Beylerin buldukları karşılıklar ötürü Zabıt (zabt)— Tutmak, Yumur-| Sağlık. Bakaya — Geri kalanlar. cak küçücük ama bir türlü tuta -| Basiret — Uyanıklık. o Basit — —Güçlük. Vaki — Olagan. V: ön siperleri | Düz. Bazan — Arasıra. Belâ —| ta — Aaracı. Vebal — iç tuttular. Kâtip efendi dün Mehmet | Kötülük. Belâhet Bönlük. Beraet çeki. Vecit — Kendinden madım, Bizimkiler Efendi için tuttuklarını oku . Zâf — Düşkünlük. Böyle şeyler | dır.) Berat — Buyurultu. Berbat| Vicdan — İç duygusu. Yadigâr doğrudan doğruya düşkünlükten |. Bozuk, pis. Bereket — Bol, sü -| Anmaç. Yakm — Beri. Yani — gelir.. Zafer — Elde etmek, kazan - Zam «—- Katma. Borcuma bunu da katınız., Zarafet — İncelik. Kadımdaki incelik, erkekte aranmaz. Zarar — İçeri girme. Yeni tut - tuğum işte çok içeri girdim. Zaruret — Yoksulluk.. Düşün yedi yıl yoksulluk içinde yaşadım. Zem — Yirmek, Kızı görücüle- re yirmiş fitne karı. Zeyl — Ard. “Haşarat Yatağı,, “Tiribule,, nin ardıdır. Zihin — Anak. (Anağından yüzler geçti.) Zillet — Aşağılık. niz bir aşağılıktır. Zimmet — Borç. İstanbul £t inci ilkmektep hoca- larının buldukları karşılıklar Fark — Ayrı, başka. Fa- Yaptığı - sahat — Açık lâkırdı.. Fasıla —| yur — Böbürlenme. Günah — Suç.İsim yapılmıştır. Bu Aralık, Feza — Boşluk. Fazla — Artık. Felâket — Sıkıntı. Fera- ğat — Vazgeçme, sıyrılma, Fert —Tek kişi. Fesat — Karışıklık, gizli dolap. Fesik — Bozmak, da- fıtmak. She ik ANA KANAYAN rekli, çıt kırıldım adam ev işi ba-| . İlama, İhtiyaç — Yoksulluk. İhti - Lİ Mİ Z İst. 5 ci ük mektep hocalarının buldukları karşiliklar İcabet — Uymak, varmak. ih - ire — Kız. Baliğ —Ergin . Ba- til — Boş. Becayiş — Yer değiş - tirme. Bedbin — Kötü gören. Be sfal — Ağırlamak. — Titicas —| d“İ iz Değer. Beden — Gövd A Duymak, ihtimal — Alabilir. ihti - | Bedevi — Göçebe. Bedihi — Bek. va — Toplama. İhtiyaç — Yok li. ş i sulluk. İhtiyat — Yedek. İspat — İstanbul 20 inci mektep hocala- Doğrultma, itham — Suçlamak . rının buldukları kor şıbikler N ittihaz — Edinmek. Zaif — Artık. Zaman — Çağ « İst, 70 en ilk mektep hocalarımın Zat — Kendi. Zebun — Zaif, dü ” buldukları karşılıklar kün, Zebunküş — Gücü yeter. ; | Zekâ — Analyış. Zerre —Toz. sai Maholmak. e © |Zeval — Bitme, öğle vakti. Zm - Genişlik, Hâil — e — z-İ dan — Karanlık yer. Ziyan — Yu- Koruyan. o Haps kilmak *“— tulma, kaybolma, Ziyaret — Yok- Harç — Katkı, » Te e “| lamak. Zümre — Küme, bölük. — Olum. — Yarış- meze ala alin ii şii. Hik tedrisat müfeltişlerinden Tap. ia e fik Beyin bulduğu karşılıklar vi — İçine alan. | Zait — aFzla, ek. Zaman — > 1 | Çağ. — Zat — Kimse. Zebun — İst, 1 ci ük mektep hocalarının üşkün. İnkain 2 ii ekl Yİ Sal küne atımıyan. Zekâ — Keskin anlayış. Zerre — En küçük p Zeval — Yok olma . Zindan — Bodrum, kodes. — Ziyaret — Yoklama, Zümre — Küme, İstanbul 53 üncü mektep hocale rının buldukları karşılıklar Tabi — Yyan. Tabut — Ölü kabı. Tecil — Geri bırakma, Ti dip — Tepelemek. o Teemmül Düşünüş, eenni — Kollıyarak. Tes essüf — Gücenme. o Teessür Gücenme, küsme. Teessüs — Yer leşme. Tehir — Geri koyma, alı icabet — Erişmek. — İhtifal — Şenlik. İhtimal — Olabilir. İhti - sas — İyi anlayış. İhtiva — Kap- yat — Yedek . Ispat — Doğruya çıkarma . İtham — Kötüleme. İttihaz — Edinmek. i o Kahir — Kahredici, ezen, ye - ten, üst gelen. Kail — Söyliyen , katlanan. Karar —Söz verme, söz sonu, durma, kımıldanış. Karz — Ödünç borç. Kast — İstek bi - linerek ypaış. Kasvet — Tasa, yü- e va lak, ri .| koyma. Tekit — Üsteleme. Teli İ mi ğ , | — Yazıcı, ara bulma. Temin YeĞk e Sağlama bağlama. Tesir — İz br siyet — Berilik, Arılık. Kurban — ' Kesekli, koyun kesme. Kur'a — rakma, Çeri seçimi, vurma, çarpma. İstanbul 15 inci mekdep hocaları: nin buldukları karşılıklar z Ist, 14 cl ilk mektep hocalarının buldukları karşılıklar Abes — Boş. Abus — Tanla - malar. Acaba — Değil mi?. Ace - le — Evmet. Acemi — Çırak, (a- cemi çapylâk bu kadar uçar) görgüsüz. Âciz — Boyun büken. Adalet — Doğrudan ayrılmamak. Adet — Görünmek. Âdeta — Eni- konu. Adi — Bayağı — Afiyet — İbda — Yaratma. — İbra — Kurtarma. İcmal — Toparlama. Icra — Yapkı. İçtihat — (çerenmek.). İdare — İddia — Diretme. İdman — tırma. İdrak — Kavrayış. İhale Üzerinde bırakma. ihdas — İst, 12 nci ilkmektep muallimle.. rinin buldukları karşıdıklar Vahişet — Yabanilik. Vahârı Kurtulma (Beraet ozimmet aslı -| Veda — Ayrılık. Vesika — İn rekli, Beşaşet — Şen. Beşeriyet — | Demek ki. Yegâne — Biricik. Kişilik. Bezil — Bol verme. Tadenkali 16 inc mekdep bala İstanbul 7 inci mektep muallim. rınin baldukları karşılıklar lerinin buldukları karşılıklar Def — Kovma, savma. D iş Facia — Acıklı. Fahiş — Aşırı. | Kez. Defter — Kütük. De Faide — Kazanç, yarar. Fail — Klavuzluk, Delil — Klavuz. Derç İşliyen, yapan. Faiz — Gelir, geti-| — Araya yaymak. Derece — rim Fatih — Alan, açan. Fazilet| samak. Derkenar — Kıyı — Erdem. Feci — Korkunç, acı.| Derman — Güc. Ders— Fecir — Tan. Feda — Gözden çı-| me. Dert — Kaygu, ağrı, üzi Sanli Deruhde —Üstüne alma. İstanbul 7 inci mektep hocaları. — (1 nın buldukları karşılıklar Alman mezarlığında Gadir — Ezme. Gaflet — Dal - yapılan merasim gınlık, duygusuzluk. Gaile — Ta-| Dün umumi harp sen sa, üzüntü. Galebe — Yenme, Ga-| ordumuzda çalışmış olan, nimet — Çapul. Garaz — Fenalık, | Ceneralr Müşir Fon der Golç P fena düşünce, Garip — Kimsesiz! #anm Bağdatta öldüğü günün ) Gülünç. Gavamız — Derinlikler ,| dönümüne tesadüf ediyordu Gaybubet — Görünmemek. Ga -| Bu münasebetle dün Ti ye — Son. Gıda — Azık. Gma —|ki Alman sefarethanesi bah Bıkkınlık. Girdap — Uçurum. Gu | deki Alman mezarlığında Başvekil İsmet Paşa namma Cek İsti anburl 54 üncü mektep hocalar. | er rının buldukları karalıklar Bahil — Verimsiz. Bahis — Gö-| İstanbuldaki Almanlar ile rüşme, Bahusus — Hele. Baht —| Paşayı seven Türk zabitleri de bu- Alın yazısı. Baki — Kalan — Ba: lunmuşlardır. k v lim. icki