24 Nisan 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 10

24 Nisan 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayfa: 10 Hayal değil , hakikat . i. Bir adam, kendisinin kim olduğunu Odino ismindeki bu Fransız, Amerikada; polisten | sonra şimdi doktorları meşgul ediyor. Acaba ben- Herkes neticeyi bekliyor liğini tekrar bulacak mı ? “kendi - unutan a * dam,, mevzulu filmler görürüz ve böyle filmleri, nihayet (hayali | mevzıxla bir film sayar, muvafrk | olmuşsa, beğenir, geçeriz. Bu arada “böyle bir şey sahi - den olsa, ne tuhaf olur!, der, sonradan mevzuu hatırladıkça, Sinemalarda bazan sinin kim olduğunu güleriz.. Fakat, son hafta içinde Ame- rikada böyle bir hâdise olmuş, ' önce polisleri meşgul etmiş, son- ra doktorları alâkadar etmeğe başlamıştır. Hâlâ, hâdise üzerinde tetkikler ve münakaşalar devam ediyor .. Hâdise, şudur: Çıplak adam ! Geçende, bir gün Şikagonun kenar mahallelerinden birinde, bir adamin kaldırım üzerinde çı- rılçıplak ve boylu boyunca yattı- ğı hayretle görülmüştür, İlk defa bir kamyonun şoförü tarafın- dan görülen çıplak adamın yanı - na sokulan şoför, önce bu ada “|! mın ölmüş olduğunu sanmış, fa - kat kalbini dinledikten sonra ya- şadığını anlamıştır. Şoför çıplak adamı omuzlarm- dan tutarak kaldırmış, uyandır- mıştır. Çıplak adam uyanınca, et- rafına bakınmış, böyle kaldırım üstüne çırılçıplak (bulunması - na şaşmıştır. — Siz kimsiniz, bu hal nedir?. Nerede oturuyorsunuz?. Çıplak adam, şaşkın şaşkın bakmış, sorulan bu şeylere karşı, | “bilmiyorum, farkında değilim!,, cevabını vermiştir. Deli mi ? Bir şüphe! | Şoför, bu adamın bir deli oldu- ğuna hükmetmiş, ayağa kaldıra - rak kamyona götürmüş, yanma o turtmuş, battaniyeyle çıplak vü - cudunu O mümkün olduğu kadar örtmüş ve kamyonu hareket ettir- miştir. Şoför, bu adamın deli olduğu kanaatini o edindiği için, yolda! birdenbire üzerine atılıvermesin - | den kuşkullanıyormuş. Bir aralık, çıplak adam, kolunu kımıldatın - | ca, ürken şoför, muhtemel bir sal- | dırışın önüne geçmek endişesiy » le, başına bir yumruk indirmiş, a- dam hiç ses çıkarmamış ve niha - yet polis mevkiine varmışlar. Hatırlamıyorum ! Şoförün teslim ettiği o adamı sorguya çeken komiser, şoförün sorduklarını tekrarlamış, o da bir şey öğrenememiş, cıplak adamı, yalnız şöyle demiştir: | — Bilmiyorum, farkında deği - lim.. Hatırlamıyorum... Yalnız... bildiğim bir şey varsa, o da, kaç gündür yalağımda yatmadığım - dır!.. Polis doktoru, muayene etmiş, bunun marazi bir hâdise olabile - ceği neticesine (o varmış, fakat, kat'iyyetle kestirip atamamıştır. Diğer taraftan, on senedenberi Nevyorkta oturan bir Fransız ai- esi, aile reisi olan Odinonun bir- “denbire ortadan kaybolduğunu polise bildirmiş, aranıp bulunma» smı rica etmiştir. unuttu !.. Ailesinden olanlar, Odinonun bir sabah evden çıktığını, bir da- ba dönmediğini anlatmışlar, ken- | disinin akli, asabi, ruhi her hangi bir hastalığı olmadığını da temin | İ etielerdir. Acaba öldürüldü mü? Ailesine mensup olanlar, Odi- nonun, sokağa çıkarken üzerin - de üç bin dolar bulunduğunu, bir İ karmanyola ve cinayetten endişe ettiklerini ilâve etmişlerdir. Polis, araştırmıya başlamış, tam o gece Nevyorkun kenar ma- hallelerinden birinde meçhul bir adamın tecavüze uğaradığı, pa - raşı alındığı ve ağır surette yara» landığı öğrenilmiş, doktor yeti - şinciye kadar bu adam ölmüş, ü- zerinde de hüviyetini gösterecek hiç bir şey çıkmamıştır. Polis, bu adamın Odino olması ihtimalini düşünmüş, aile mensuplarından i- ki ikişiyi morga götürmüş, cesedi göstermiştir. Bunlar, ölünün Odino olmadı. ğını söyleyince, aramıya devam edilmiş, bütün polis mevkilerine tekmil Amerikadakiler dahil ol - mak üzere, ortadan kaybolma hâdisesi haber verilmiştir. Şekli şekline uygun Derken, Şikagodan ortadan kaybolan adamın eşkâli sorulmuş, izah edilince, oradan Odinonun bulunduğu, sihhati yerinde oldu- ğu cevabı gelmiştir. Vaktiyle bir İ kaza neticesinde alnından yara - lanmış olan Odinonun alnındaki bu yaranın izi, çıplak adamın al ümda tıpki Lpkisine seçilince, is- mini, adresini hatırlamıyan a- damın kim olduğu tesbit edilmiş- tir. Odino, hâlâ kendisinin kim ol- duğunu, nerede oturduğunu ha - tırlamamakta, isim ve adresinin söylenilmesine (karşı, dalgın ve mütereddit bir tavır almaktadır . Bununla beraber, sile mensupları bu adamın Odino olduğunu tas - dik etmişlerdir. O, ailesinden olan kimseleri de tanımamaktadır. Simdi bir sana- toryomda tedavi ediliyor. Odino, tetkik mevzuu Çırçıplak bulunmasına gelin- ce, esrarengiz bir yalnız başına | dolaşma arzusuna kapılarak, mu- | ammalı bir tesir altında, evden, İ Nevyorktan uzaklaşan Odinonun Şikagoda karmanyola edildiği, tamamile*soyulduğu ve baygın bir hale getirilerek kaldırım üze- rine bırakıldığı şeklinde tefsir o- lunuyor. “Evden çıkarken üzerin- de üç bin dolar bulunması da, bu zannın doğruluğunu (gösterir, mülâhazası vardır. “Kendisinin kim olduğumu u- İ nutan adam,, , artık daha ziyade dektorların tetkik mevzuu ola - rak, sanatoryomda yaşarken, her hareketi takip edilmekte, benliği- ni nasıl bulacağını, marazi halinin nasıl bir seyir takip edeceği göze- ! tilmektedir. Boktorlar arasında Bir kısım doktorlar, bu ada - dar basta olduğu, akli, asabi, ru- VAK Poliste İki kadın | dövüştüler Taksimde Bekâr sokağında iki kadın saç saça baş başa gelmişler ve bunlardan biri öbürünü | iyice| pataklamıştır. Taksimde Bekâr Memnune isminde bir kadın otur- maktadır. Ayni evde Münevver hanım isminde bir kadın daha o-| turmaktadır. Uzun zamandanberi Memnune Hanımla Münevver Hanım bir türlü biribirleriyle geçinememek - sokağında İ tedirler. Evde çamaşır asmak meselesi, mutfağa girmek işi, çocukların or- talığı dağıtması bu kavgalarda baş gürültüyü teşkil etmektedir. Hemen her gün denecek şekilde devam eden bu kavga dün de baş göstermiş ve Münevver Hanım Memnune Hanıma atıp tutmağa , söylenmeğe başalmıştır. Memnune Hanım da buna mu- kabele etmiş, nihayet iş kavgaya dökülmüştür. Münevver Hanım (daha güçlü ! kuvvetli olduğundan Memnune Hanımı dövmüş ve Memnune Ha- nim da bunun © üzerine zabıtaya müracaat etmiştir. Zabıta Münev - ver Hanım hakkında (takibata başlamıştır. Kapı yoldaşları Beyoğlunda Bereket zade ma- hallesinde İbrahim ustanın fırı - nında çırakMehmetle aynı fırında çalışan Yakup kavga etmişler; Mehmet, Yakubu yaralamıştır. Hırsızlık Galatada oturan sabıkalı Onnik arkadaşı İsak ve Nihat Yeniköyde bazı dükkânlara müşteri gibi gir - mişler ;ayakkabı, tarak, omakas çalmışlardır. Üç açık göz kaçar - larken yakayı ele vermişlerdir. Kapıcının marifeti Pangaltıda Altmbakkal soka - ğında Hatice Hanımı İstiklâl a - partımanının kapıcısı dövmüş ba- şından yaralamıştır. Bir hırsızlık daha Hilmi isminde biri oOGalatada Nimet motörü kaptanı Durmuş e- fendinin yağdanlıklarını çaldığım dan hakkında takibata başlanmış- tır. Fındıklıda oturan Bakkal Ya - niyi şoför Akil döğmüş, yakalan- mıştır, Kaza Çarşıkapıda dökmeci Yani eli - ni makineye kaptırmış; (o mecruh | olduğundan Cerrahpaşa hastaha - nesine kaldırılmıştır. hi rahatsızlığı bulunduğunu tah « min etmekte, ailesinin “yoktu, demelerine karşı “farketmemiş - sinizdir. e Kapalı, gizli kalan bir hastalıktır.. Ve işte günün birinde ansızın bu şekilde açığa vurmuş - tur.,, demektedirler. Bir kısmı da, | evvelce hasta olmadığını kabul et- mekte, fakat bir adamın bu vazi yete izahı mümkün olmıyan bi: tesirle düşebileceğini farzetmek tedirler, Odino, acaba kendi benliğini tekrar bulacak mı ?. Ve bnlgbes | benliğini unuttuktan sonra başın » dan geçenleri hatırlıyacak mı ?.. Hatırlar veya hatırlamazsa, ne yapacak, ne diyecek?, Vaziyeti, | doktorlarda olduğu kadar, ahali- | | mın ötedenberi bir dereceye ka - | de de fevkalâde merak uyandır - mıştır. Yİ a Ma e e bir çocuk kis Muallimi, tarif etm için kelime bulamıyf' Dokuz gli tekelini telekieiimi klise dökmekten berati” muallimin anlattıklarını dinliyen herkes, şaşiP Viyanada Frants Tsah isminde bir mektep mualliminin talebele - rinden bir çocuğu dövdüğü iddia- sile muhakemesi görülmüştür. Şikâyete göre, muallim, Hayn- rih ismindeki dokuz yaşındaki ta- lebesini değnekle o derecede şid- | detli dövmüştür, ki değnek çocu" ğun sırtında kırılmıştır. Fakat, bu şikâyete karşı, mahkemede mual- limin anlattıklarını dinliyenler, şaşıp kalmışlardır. Muhakeme edilen muallim, şun- ları anlatmıştır: — Aleyhimdeki iddia, şikâyet tamamile asılsızdır. “A,, dan “z,, ye kadar, asılsız... Fakat, müsaa - de ederseniz, benim alatacakları- mın hepsi, doğrudur. Bu çocuğun yaptıklarının hep - sini anlatacak olsam, sizi saatler- ce işgal etmiş olurum. Yalnız, o gün, sabahtan öğle zamanına ka - dar yaptıklarımı anlatmak, hak - kında bir fikir edinmek için, ye - ter, Hattâ, üç saatlik bir zaman - dan bahsedeceğim. Bir gün saat onda ikinci sınıfta derse girdim. Haynrih, mürekkep- le yüzünü sim siyah etmişti ve ar- kadaşlarının yüzlerini, kitaplarını ayni hale getirmek maksadile, dört bir tarafa sıçrıyordu. Ders fasılasında, kafasını tos vurur gibi kapıya vurmakla güya eğlendi. Tabii, ayni zamanda ar * kadaşlarını da eğlendirdi. Sonra mürekkebe batırdığı bir süngeri arkadaşlarından birisinin yüzüne sürdü. Talebeden birini çelme ta - karak yere düşürdü. Bundan sonraki ders saatinde, derse ait olmıyan bir kitabım yap- raklarını çevirdi ve bir aralık, ki - ! tabı sağdan, soldan arkadaşları - i nın başına indirdi. Ceza olarak, di var dibinde durmak üzere, ayağa kaldırdım. Orada, kalorifere mun tezam surette ayakları ile vurmı - ya başlayınca, başka bir tarafa geçirdim. Bu dersten sonra elindeki ka - lemle arkadaşlarına hücum etti, rastgele kalemi vücutlarına batır- mak istedi. Bir talebeyi dövdü. esim dersinde, arka sıradan u - zanarak ön sıradaki arkadaşları- nın saçlarını çekti. Ceza olarak diz çöküp oturmasını emrettim. İ- nadına yere yuvarlandı, bu sırada eli ve dizi berelendi. Diz çöker - ken, arkadaşlarından birinin kas - ketini yakaladı, “dizlerim acıma» | sın!,, diye yere koydu. Kasketi kaldırdım, kendi çantasını yere koyup, dizlerini ü? i dirdi. “Gürültü bitsin 48“ çalışsmlar!,, diye s€9 © dım. Öğle teneffüsü.. Bir p*” nıfa girdim. Baktım, diZ* ten bıkmış, ayağa kal lim hokkasının kapağı” mış, hokkayı de kiz santimetrelik bir i olduğu halde, arkadaşlari” İıyor, canlarını yakmak Bu iğne ile altı çocuğu sekiz çocuğun da elbisel€ tı, yahut deldi. Bu hale bir nihayet zımdı. Ceketinin yakas"” tum. “Seni artık polise t€ ceğim!,, dedim. Cıyak © ğırmıya, tepine tepine koyuldu. Boş bir sınıfa Sö kapıyı dışardan kilitledi” — Fakat, vücudunda © ri varmış? — Mektepte değnek Diz çökme sırasında yer€ lanırken, eli ve dizi ber& Sonra, talebeden biri de” ni mektepten çıktığı za” hoş olarak yolda görmüş” şarda dayak yemiştir. il Bu çocuk, mektepte şi dar seksen kalem çalmışti” sene de ae elmasını aşırmış ve görü mayı geriye vermemek 4 mış, tükürüklemiş, bir a mek endişesile yüreği cede ağzmr doldurmuştu” hafta evvel de, yemekte; peşinden büyük bir bel tuğunu, onu kovalayıp &9 gisi ğunu arkadaşlarına kend miştir. Dediğim gibi, bu söyle 5 yaptıklarından pek si çocuk değil, bir âfettir. e haylaz, haşari..... Onu 18 muallim olduğum hald€ bulamıyorum, Bütün bs ş rağmen, nasıl olup ta me ben de şaşıyorum. vor" le, mazur sayılmalıyım. dövmüş de değilim! Neticede hâkim doktor larts, muallimin beraati”” vermiştir. GÖZ HEKİMİ DO ye Süleyman şö Birinci sınıf mütebii” Nr aldı, | Babıâli (Ankara caddefi HATIRALAR VESİKALAİ ça Gazetemizde ilâve 018 vucularımıza verdiğimi Paşanın hatırası üzerine inde nan tetkikler: kitap halini HER kitapçıda BULUN FiYATI: so KUF e

Bu sayıdan diğer sayfalar: