Özek ariel kn aim hersene yıfa: 8 İİ Harikulâde Aşk ve Macera Romanı No.38 ah m Kadınlara Hâkim ede Bir an süküt... Şüphesiz Cev- det hazırlanıyor. Fakat, biraz son ra, endişeli soruyor: | — Nen var canım?.. o Yüzün çok fena.. Rengin uçmuş.. Hasta | mısm?.. — Evet.. Biraz... | — Yarabbi... ne oldunuz? Ben mi sebep oldum? Ben ki sizi mes- ut etmek için çırpımıyorum.... Şöy- | le... ister misin.. gel... Seni kuca-| ğıma alayım... Çocuğum gibi kol - | larımda sallayayım... Luiz asabi bir kahkahayla gül- dü: — Of... diye (o haykırdı. Of.. hâlâ mı? halâ mı?... Artık seni fi- lan düşünmüyorum.. İstırap senin yüzündendeğil ... Seninle, bir ha - yal kurmağı düşünmüştüm. Fakat | görüyorum ki sana zorla telkin et- mek istediğim rolü (yapabile - cek kudrette değilsin... Git... Bir kelime daha ilâve etme... o Aptal. ca sözlerini dinlemek © istemiyo- rum.. Sen aşkın ne olduğunu daha bilmiyorsun. git.. — Ne oldun Luiz?.. Ne oldun böyle? — Ne mi oldum?. Nemiolk| dum? O halde dur da sana söyli - yeyim... Kalbim parça pârça olu- yor.. Çünkü sevdiğim adam... Aş- kile deli olduğum hain, hem de mukaddes efendim.. Belki şu dakikada, kollarında.. l Ah.. söyliyemem, O söyliyemem.. Benim sırrım değil bu.. (Senden! nefret ediyorum.. Aptal... Enayi... git... Haydi çabuk... adam... Hem Ferdi, kapının hızla kapanışın- | dan, Cevdetin çıkıp gittiğini an- lamıştı Sonra, odada, Matmazel Lüiz'in uzun uzun ağladığı hıçkır- | dığı duyuldu. : .. Bir saat sonra Matmazel Luiz, yüzü gözü ağlamaktan şişmiş bir halde otelden çıkıp bir otomobile biniyordu. Ferdi (ovearkadaşları da, bir başka otomobile binip ar- kasından takibe başladılar. Matmazel Luiz; Sirketiye kar dar otomobille geldi, istasyonda indi. Ferdi, otomobili biraz (geride durdurtmuştu. Yolda (o gelirken Ferdi hep, genç kızın odadaki söz lerini düşünmüştü. Küçük bavu- lunün içinde Spinoza'nın “Ephi- gue,, eserinin kapağı ile iki üç sa- hifesi eksik oluşunda Jeneviyev- in kaçırılmasında methaldar oldu- ğu anlaşılan bu genç kiz, her hal de garip bir kızdı. Şimdi Ferdi, arkadaşlarıma zin cir usulünün tatbik (edilmesini » tekrar etmişti. Bu zincir usulünü, Ferdi icat etmişti. Birisini takip edecekleri zaman, dört beş arka- daş onar, onbeşer metre mesafe ile arka arkaya takip (ederlerdi. Yalnız, takip ettikleri (o şahsın ö- nünde de bir iki kişi bulunurdu. sonra gidenler yavaşlar, arkadan gelenler hızlaşır, yerletini değişti- rirler. Bu suretle takip edilen ar- kasımdan ve önünden gelenlerin daima değişdiğini görerek, takip edildiğinin farkına varmazdı. Matmazel Luiz, Sirkeci istas - nundan bavulunu aldıktan son - trene yürümemiş, tekrar geri| | üüş Cemalbey lokantasına gi- | rerek yemek yemeğe başlamıştı. Ferdi de, fırsattan istifade ede | i komiser rek yanındaki lokantaya girdi, arkadaşlarını nöbetçi bırakarak, yemeğe başladı. Saat 8 ze geliyordu. Hava ka- rarmağa başlamıştı. Biraz sonra Luiz çıktı. Lütfi, hemen Ferdiye haber verdi, onlar da çıktılar. Genç kadın, yeniden bir oto- mobile binmişti. Zincir usulünü otomobille de tatbik edebilmek için, polisler üç otomobil oldular. Luiz'in otomobili Şişliye doğ - ru gidiyordu. Şişliye gelince, Hürriyeti Ebediyeye doğru saptı, ve alt katı küçük bir meyhane o - lan bir evin önünde durdu. Bu ev bir bahçenin içinde idi. Ferdi ile arkadaşlarının otomo- billeri, durmadan geçtiler, ve kö şe başına gelince, yavaşladılar, üç otomobilden de birer kişi yere atladı, hemen geri döndüler, Mak sat hiç bir şüphe uyandırmamak » tı. Yere atlıyanlar Ferdi, Lütfi ve Ahmetti. Beş dakika sonra, bepsi bir kenarda toplam | mışlardı. Ferdi, orada talimat ver di. Polisler, hemen © silâhlarmı çektiler namlıya birer kurşun sür- düler. Sonra Ferdi: — Herkes vazifesi başına! Diye emir verdi, polisler dağıl- dırlar, lel parlâmentolar ' konferansı ROMA, 22 (A.A.) — Beyne milel parlâmentolar konferansı i- kinci toplanışmı yapmış ve Orta Avrupa ziraat omemleketlerinin mali ve iktisadi kalkınması mese- lesi hakkında ki, müzakerelerini bitirmiştir. Yuğoslavya murahhas viç ve Romanya murahhası Radu- çano, Tuna memleketlerinin men- faatlerini ve İvanovskinin raporu- nu müdafaa etmişlerdir. M. İva- novski harpten evvelki Avusturya» Macar blokunun her ne şekilde o- lursa olsun tekrar tesisine şiddet- le muhalefet etmiştir. Italya murahhası M. Michelis, daimi komisyon reisi sıfatile İva- novsk tarafmdan yapılan teklifle- rin ziraat memleketlerinin teklif- leri. olduğunu tasrih ettikten son- ra Bvahsen Tuna formülünü mab- zurlarını göstermiştir. —i — Amerika paraişleri! VAŞİNGTON, 22 (A. A.) — Ayan meclisi bankalar encümeni, | ayarını indirmeği teklif eden tak- on reye karşı on reyle doların altın riti reddetmiştir. Federal Reserv borsasına, fe - deral Reserv o sistemine mensup bankalardan ihityat akçelerini el- lerindeki mevduat nispetinde art- tırılmalarmı veya eksiltilmelerini talep etmek suretile enflasyonun önüne geçmek mezuniyetini veren tadil teklifi kabul edilmiştir. Cümhuriyetçiler komitesi, ayan meclisi kabul ettiği takdirde M. Ruzveltin mümessiller (o meclisine yapmış olduğu eflâsyon teklifleri- ne muhalefet etmenin boş bir ha- reket olacağı mütaleasındadır. “ Jankor | İMakine tahripçiliği Rusyadaki Ingiliz mühen- dislerinden kurtulanlar memleketlerine gidiyor VARŞOVA, 22 (A. A.) —Dün saat 13 te Leh hududundaki Stolp- çe istasyonuna Moskovadan Lon - draya dönmekte olan ingiliz mü - hendisleri gelmiştir ki şunlardır: Monkhouse, Cushny, Gregory, Nordvall, sonuncusunun refaka - tinde zevcesi ve müdafaa vekili| bulunmaktadır. | Mühendisler istasyonda tayyare ile gelmiş olan 14 ingiliz gazete - cisi tarafından karşılanmışlardır. Mühendisler Moskova - Stolpçe seyahatini yalnız başlarına yapmış ! lar, beyanatta bulunmaktan imti - na etmişler ve yalnız - Good mor - ning - diyebileceklerini söylemiş - lerdir. Leh hududundaki demiryolları memurları mühendislere ve ga - zetecilere her türlü kolaylıkları | göstermişlerdir. Müehendisler ve (o gazeteciler İ saat 14 te Varşovaya hareket ve| 22 de oraya muvasalat etmişler -| dir. VARŞOVA, 22 (A, A.) — As- len Rüs olan ve zevcine refakat İ eden ingiliz mühendisi Norvaldm zevcesi, hareketinden bir gün ev- vel istisnai olarak ingiliz tabiiye - Uni iktisap elmiye muvaffak ol - muştur, Kendisine hareketinden i»! ki saat evvel bri diplomaf'k pasa- İ port verilmistir Şüpheli bir evde fena bir kavga.. | Düngecs'Şişlide bir randevü- cünün evine taarruz ettiler ve ran- devü evindeki sermayelerden bi- rini dövdüler, | Vak'a şöyle oldu: Şişlide Osmanbeyde kunduracı Kemal Efendi isminde biri otur- maktadır. Yine Beyoğlunda Sakızağacın- da Nadide Hanım isminde biri vardır ki, bu randevücülük maktadır. İ Nadide Hanımın sermayeleri a- İ rasında da Nigâr isminde bir kız İ vardır. yap- | Kunduracı Kemal Efendi uzun ! zamandanberi Nigxra abayı yak- mıştır. Onun için zaman zaman Nigârı görmeğe gitmektedir. Dün gece de biraz kafayı tüt- sülü olan Kemal Efendi doğru Sa- kızağacında Nadide Hanımın e- vinde soluğu almıştır. Nadide Ha- nım evvelâ Kemal Efendiye kapı» yı açmamak istemiş, bunun üzeri- ne Kemal Efendi de kapıyı tek. meleyerek içeri girmiştir. Bundan, sonra iş biraz daha bü- yümüş Kemal Efendi Nigâra: “- Haydi yürü beraber gezme- ğe gideceğiz!,, demiştir. Nigâr, Nadide Hanımdan kor- kusundan bu teklifi raddetmiş ve beraber gidemiyeceğini söylemiş- tir. Bundan dehşetli surette sinirle- | nne Kemal Efendi Nigârı döğ- müştür. Bir düzeltme İzmirden gelen telgrafnamede ! İnkılâp lisesine Kemalettin Efen- | di isminde sahte vesika ile girdiği yazılmıştı. İnkılâp lisesi böyle bir talebenin kaydedilmediğini bildir- mektedri, İ günü bilirsiniz. Bir kameriye pey - i zel havada gündüzün hilâlin gör 16000 metreye çıkı neler öğreniliyor Profesör Pikar'ı 9. ; :. konferansından nakleden 1 M8“ wi dini Hareket esnasında yapılan manevra bir bozukluk yapmıştı Çok ziyalı bir havayı nesimi tabakası ötesinden güzel havadaki bir peyzaja bakınca nasıl görüldü- | zajı üzerine güneşin tulüunu, g nüşünü tabii gördünüz. Günün ziyası içinde ay güneşin ziyasına garkolmuştur. Ve pek az görülür. Ayni suretle yukardayken en ha - fif sis olunca arza bakarsanız bu ziyayı sis iyi tefrike mâni oluyor. Günün onda dokuzu altımızda ol- duğuna göre çok görmek imkân - sız. Yalnız memleket tanılırsa veç- he tayini mümkün oluyor. Yavaş yavaş Alplere doğru indi ğimizi farkediyorduk. Ancak öğle- den sonra saat beşte Bavyera Alp- lerine vardık. Buna memnunduk. Çünkü, bizim için en büyük tehli - ke denize varmaktı. Halâ süpapı çekemiyorduk. İki tehlike karşı - sında bulunuyorduk: Denize var- mak ve kamaradaki havanın kaç - ması, Kamara yekpare gibiydi. Fa- kat bir çok cisimler vardı. Bu sebepten mütemadiyen hava | kaybettik ve dahili tazyik daima azalmak istidadını gösterdi. Aşa- ğı inemediğimiz içinbuiyi bir şey değildi, Bereket versin hava kaçıran mühim delikleri tukamak için lüzumu miktarı macunumuz vardı. Bir çok defalar ilk hava ka: gıran yer açıldı, her defasında o - Du tamire muvaffak olduk. Bizi en ziyade sıkan şey hararetti. Bi - lirsiniz ki on on iki bin metre irti- fadan itibaren hareket yeknesak - tır, tahtessifır 55 derecedir... Ay- ni zamanda güneş gayet sıcaktır. Kamarada ne kadar hararet ola - cağını düşünmüştük ve içimden: | “Eğer kamara beyaz olursa hava| çok soğuk, siyah olursa daha sı - | cak olur. Çünkü siyah güneşin şu- | alarını bel” eder “yutar,,. Belki. o | vakit lüzumundan fazla bile sıcak | olur.,, diye düşünmüştüm. Bunun | için kamarayı yarı beyaza yarı si- İ yaha boyamıştım, Ve hava çok s1- cak olursa beyaz tarafını, çok 40- ! ğuk olurs siyah tarafımı güneşe çevirmek için bir usul icat etmiş - | tim, i Maamafih benim icat ettiğim makinenin işlemesi ve elektrik motörünün iyi hareket etmesi okömülütörün “court-cireuit,, de! verani cereyan yapmaması ile | meşruttu. Halbuki hareket esna - | sında yapılan yanlış manevra bir | court circuit ihdas etmişti, Bütün | sabah kamaranın siyah tarafı gü- | neşe maruz kaldı. Ara sıra kımıl - danıyordu. Beyaz tarafının güne - | şe gelmesini ümit ediyorduk. Fa - kat tekrar dönüyordu. İptidasın - da biraz üşüdüğümüzden buna sevindik, Çabuk çıkmıştık. Kama- ranın içi kırağı ile dolu idi. Sonra ve| ! derecei hararet on dereceye yir « mi dereceye çıktı. Bu çok hoştu. Yirmi beş derecede de fena değil- di. Otuz dereceye çıkınca fazla gelmiye başladı, otuz beş dereceyi | bulduğu zaman çok sıcak duyduk. | Hele kırk dereceye varınca daya - | nılmaz bir sıcak şeklini aldı. İn - san çölde oluyor da kırk derecei hararete tahammül ediyor diye - ceksiniz. Biz de öyle yaptık. Bere- K| ) kis “ii ket versin kamaranm a#8ğii h serindi. En aşağıda durun retten daha az zahmet © duk, Bu vaziyeti bize daha i kılan şey son dakikada vw muz şeyler arasında suyu” | ması idi. istediğimiz kadaff içemedik. M. Kipfer soğuk tarafından akan suyunu keşfetti, Orada bire” j kattar su toplıyabildik, bu"? iyi idi. Bir alüminyom mayi oksijen konulabilec#i düşündüm. (Mayi oksije” seksen derecedir) o vakit dışarısı bir dumanla kap ve duman çabucak dunuyof” sonra bir kalın kırağı tab sule geliyor. Oksijen uçtUP'ü man bukırağı yenilebiliyof 4 leziz bir şeydir! (Kahkal kışlar). Saat öğle oldu.. Bir old” oldu.. Balonun o inmek Tü” bulunmasını bekliyorduk ci barometre tazyikini ettik, Baro metre yavaş yayi v seldi cıva bir iki milimetre f (ii ti. Sonra bir milimetre düşt rar iki üç milimetre yükseldi saat sonra bu inişle ne ka! kitte inebileceğimizi: hes#! Tam on beş gün lâzımdı: of günde insan nerelere git” & kat sürat fazlalaştı. tüneli Bi, sapta kırk sekiz saatte ji ğimiz neticesine vardık. Deh ra, öğleyi beş altı saat geçi at intizam kesbetti. Müt: tazyik kazanıyor, milimeti©, ilneliyoii tre ba: tre yükseliy0”" 4 metre barome w Üsküdar Amerika” Bi kız lisesinde y Dün Üsküdar Amerika * sesinde Milli Türk hükü kuruluş gününün yıldönüsÜ nasebetile merasim yap Türk ve ecnebi bütün taleb” ) muallimler mektebin #9 salonunda toplanmışlar; * marşı söylenilmiş, hürmet a ta dinlenilmiştir, Bundan yi | merasimde söz söylemek metep idaresi tarafında” edilmiş olna Sadri Etem konferans vererek “ 23 ” e tarihini, manasını, Jy9 hemmiyetini anlatmıştır. A dinlenilen ve çok alkışla. 4 güzel konferanstan 801 talebe tarafından Bozkur! riyet marşı söylenilmiştir: —— , Konferans ve von gi Konya lisesinden yetişe” Ni liğinden: Bugün saat 17 de Halki, nunda müderris muavip' gif Sadi B, “Almanya'da we tahsil hayatış adlı bir verecektir. natkârımızdan f.., ve yeğenleri ““ B.,, taraflarından klâsik den ibaret alafranga verilecektir, Bu toplantı” ; gelebilir.