iie“ ve dünyada “essmanuyu Keyif Verici Zehirler Kaçakçılığı —-- EZ Avrupada komisyoncular keyif verici zehirlere müşteri buluyorlar Ötedenberi büyük (kazançlar) peşinde koşan ve onları temin i - çin sermayesini de batıran İliyapu İos, uzak şarka gitmeyi kabul e - der, Bunun üzerine bir gün ikisi de © Çine gitmek üzere Yunanistandan Almanyaya, Almanyadan da Rus- yaya giderler. Rusyadan Çine at - larlar, liyapulos, kısa bir tetkikten sonra Çin piyasasınm keyif verici zehirler için mükemmel bir tica - retgâh olduğuna kanaat getirir. Zaten bu sırada Çin piyasasında, zehir ticareti, şerefsiz, haysiyetsiz bir iş sayılmıyordu. Bu ticaret apa çık yapılıyor ve bir çok şirketler, bilhassa ecnebiler bu kötü işle meş gul olarak geçiniyorlardı. O halde bu işe atılmıya mâni olacak hiçbir sebep yoktu. İlyapulos da tetkiklerini ikmal | ettikten sonra bu işe atılmıyaka- © rar vermiş, Çinden tekrar Avru - © paya dönmüş, sonra 1927 de tek- © rar Çine dönerek Tiyençinde Jan Vuyatzis ile birleşmiş, ikisi birlik- te çalışmıya karar vermiş ve işe başlamışlardı. İki arkadaşın verdiği o karara göre İlyapulos Avrupada buluna- © cak, orada kâfi derecede keyif ve- rici zehir tedarik edecek ve arka- daşma gönderecekti. Janın vaizfe- si de bunları satmaktı. N Karar verildikten sonra İliya - © pulos Avrupaya dönmüş, Pariste yerleşmiş, Parisin Paradis cadde - — sindeki Nuveli mücsseseden iste - » diği kadar keyif verici zehir te - darikine başlamıştı, Bu müesseseyi Mösyö Kiferle Mösyö Mişiler namında iki adam i dare ediyordu. İliyapulos, sipariş- lerini hem bunlardan, hem de Di- © vinyo'nun Lâfayet caddesindeki 26 numaralı müessesesinden alı - yordu. Şebeke bu suretle vücut bul - maktaydı. İliyapulos ile muamele ettiği müesseseler sahipleri arasın- da günden güne dostluk kuvvet bu luyor, ve muamele ilerliyordu. İli- yapulos ,bu müesseselere lâzım o- — lan afyon hesabma para yatırıyor, - afyonları tedarik ediyor, sonra bunların bedelini hesaptan kesi - “yordu. 1928 senesinin ortalarına ka - © dar, Fransa kanunu, kanuni müsa : adeyi haiz komisyoncuları, uyuş- — turucu maddeler yapan fabrikalar dan alışveriş etmelerine müsaade — ediyordu. Komisyoncular, keyif verici zehirler yapan fabrikalara vukubulan her siparişleri muka - “ bilinde 25 frank kıymetinde bir ta» | > lepname imzalamakla mükellef - | biler. Kendilerine bu şekilde mü - | vicdan azabı duymağa saik olacak saade verilen komisyoncuların sa- Bu ihraç şehadetnamesinin he- defi, uyuşturucu maddelerin Fran- sada istihlâk olunmadığını ve ha- rice gönderildiğini ispat etmekti. 1929 senesi (okânunusanisinde Fransa yeni bir kanun çıkarmış, bu kanunla uyuşturucu maddele - rin ihracı mes'uliyetini komisyon- culara yüklemişti. Bu kanunu neşri üzerine ko- misyoncular ihraç ettikleri zehirle. rin miktarını göstermekten çekin - miye başladılar. Miktarın yalnız Fransanın değil, bütün dünyanın nazarı dikkatini celbedecekti. Ö - tede beride itirazlar yükselecekti. Bununla beraber, bu (maddeler, Fransa dahilinde istihlâk olunma» dığı için komisyoncular mühim bir tehlikeye maruz değildiler. Vaziyet 1930 senesi haziranma kadar bu şekilde devam etti. Fran- sa hükümeti bu tarihte uyuşturucu maddeler yapan bütün fabrikala - ra, ellerindeki siparişleri yapmak için üç ay mühletwermiş, 1930 a - ğustosunda uyuşturucu maddeler fabrikalarının bütün © faaliyeti durmuştu. Ortalıkta kokain, ero - in, morfin ve bunlara benzer mad- deler kıtlığı vardı. Fransa hükümeti bu sırada u - yuşturucu maddeler imalini kon - trol için yeni bir program hazırla- mış ve bu programı tatbika başla- mıştı, Bu program, uyuşturucu mad - deler imalini on beş muteber fab- rikaya bırakıyor, bu on beş fabri - kayı, kanunun abkâmmdan hariç tutuyordu. Alınan tedbirler tesirini gös - termişti. Keyif verici zehirler ima- lile büyük kazançlar teminine alı- şanlar, kendilerine yeni bir faali- yet merkezi aramışlar, İstanbulda açtıkları fabrikalardan ihtiyaçla - rını temine başlamışlardı. İstanbulda açılan bu fabrika - lar, ayda bir, bir buçuk ton eroin imal ediyordu. İliyapulos ile bü- tün arkadaşları da 1930 ağusto -| sundan 1931 mayısına kadar bü - tün siparişlerini İstanbuldan temin ediyordu. Onun verdiği ifade bu merkezdeydi. İlyayolos 1931 mayısından son- ra bu gayri meşru ticareti bıraka - rak temin ettiği büyük kazançlar - la ve orada yaşamıya başlamıştır. —Z. Bütün bu malümat İli İliyapu- losun itiraflarına istinat etmekte - dir. Bu kaçakçılar kralı bu malüma. tr ne sebebe mebni verdi?. Vicdan azabı duyduğundan mı?. — Haıyr!. Kendisi bunu reddediyor ve bir harekette bulunmadığını söy « yısı 325 kadardı Bunlar kimlerle | lüyor. muamele ediyorlarsa (masrafları | Z da onlar ödüyordu. ©» Komisyoncuların sipariş ettik- leri uyuşturucu maddeler Fransa - - dan ihraç olunuyor, hangi limanda — ihraç olunursa olunsun o limanm © gümrük memuruna bu maddeler > hakkında malümat veriliyor, bu - © na mukabil tacirlere bir menşe $e- © hadetnamesi çıkarılıyordu. (Devamı var) © Nazım Hikmet Bey Şair Nâzım Hikmet Bey yazdığı bir eserden dolayı mevkuftu. A- yın sonuna doğru muhakeme edi- lecektir. Evvelki gün bir gazete Nâzım| Beyin serbest bırakıldığını yaz- bein, | mıştı. Dün yaptığımız tahkikata! göre şair serbest bırakılmamıştır. İ Çok yapmak için Hergün üç baş soğan yemeli ! 4 120 yaşındaki Meksikalı kadının tavsiyesi budur: Fakat yapılabilirse .. Mümkün ğu kadar çok ya- şayabilmek, bütün insanların baş - lıca arzusu olduğu, kimbilir, kaç defa söylenmiş, yazılmış bir söz- dür.. Ve şimdiki halde, nihayet yüz sene yaşayabilmek, irişilmesi en mümkün olan hat gibi görünü- yor, çok kişi daha ziyadesini dü « şünse bile, yüzü bulmadan bu da- ha ziyadesini ağzına almıyor, Yüz sene, irişilmesi en müm - kün olan hat... Gerçi bazı müstes- nalar var, yüzü de bir hayli ge « çiyorlar.. Ama... Meselâ, meşhur Zaro ağa gibi.. (Bu geçiş, cabası | sayılıyor.. Şöyle yüz yaşına kadar yaşamağı tahayyül, kâfi derece - de bir zevk veriyor. Yüzü bulan yüzü geçen daha çok (olmasına göre... Bu, niçin tabii ömrün had- di olmasın?. Pek âlâ, mümkün - dür.. Yalnız, tesadüfe ve talie bırakmayıp, insan, kendisi de bi « raz gayret etse... Bir çaresini bulsa.... Bulmak için de araştır- mak lâzımdır!. Uzun zaman yaşıyanlar, neler yapmışlar, ne yeyip ne içmişler V.S... .İşte bu bir sürü suali ki yüze kadar yaşıyanlara sorulabi « leceği gibi... Tabii yüzü geçenlere tercihan sorulabilir!, Bunlardan biri de, Madam Tomaza Garza ismindeki Meksi - kalı bir kadındır. Meksikada To - reonda yaşıyan bu ka - dın, —Allah arttırsın — şimdi tam 120 yaşındaymış. Ayni zamanda sıhhati, kuvveti, iştihası, hafıza - sı., Hassasiyeti, her şeyi yerinde! Meksikanın bir köşesinde, se nelerdenberi inziva hayatı geçiren bu kadının yüz yirminci yıl dönü- münü tes'it ettiğini duyan Ameri- ka gazetecilerinden bir çoğunun muhabiri, soluğu Toreonda almış- lar, Tabii mülâkat yapmak için.. Karşısında fotoğraflar şıkır şıkır işlerken, kadın, etrafıma çepeçev « re oturarak harıl harıl not alan gazetecilere güler yüzle, tatlı dil- le şunları anlatmış: — Çok sükünet içerisinde ya » şadım... Küçükken geçirdiğim u « fak, tefek bazı hastalıkları say - mazsanız, hemen hiç hasta olma- dır, diyebilirim.. Ne hasta oldum, ne ilâç kullandım.. Hayatımda, çocukluğumdan » beri muntazam olarak yaptığım bir şey vardır. O da, soğan ye - mektir, Ben, hasta olmadan böy- le uzun müddet yaşamamın sebe- bi, her gün soğan yemekliğimde- dir, sanıyorum.. Benim kanaatim budur!. . Sabah kahvaltısından o önce, öğle yemeğinden önce ve akşam yemeğinden önce, birer baş soğan yerim, her gün üç baş soğan... Bu, hem iştah açar, hem de dimağı , vücudu kuvvetlendirir.. | İnsanı besler.. Bence bütün doktorlar, hastalarına reçete verirken, mide bozucu ilâçlar yazacaklarına, na- turalarına göre ne kadar (o soğan yemeleri muvafıksa, o kadar 80 - ğan yazmalıdırlar. Mademki bu * raya kadar zahmet ettiniz, bari siz olsun bu tavsiyemden istifade edin de, benim gibi çok yaşayın, evlâtlarım!, , Yüz yirmi yaşındaki kadınm anlattıklarını oyazan Amerikalı Ankara Mektupları ü Okutuculuk seferberi” ğinde Ankara mektepl 198 ilk mektep ve 18526 talebe bunun 7169 u kızdır Ankaranın binası ve tedrisatı mükemmel mekteplerinden Necati B. Yatı mektebi ANKARA, 19 (Hususi muha - birimizden) — Köylü çocuklarını yüksek tahsile kadar ulaştırmağı €sas tutarak köylü tabakası ara - sından tam ve münevver bir ordu çıkarmağı gaye edinen Maarif ve- kili Reşit Galip Bey aşiret çocuk- larını da okutmak için (o gönüllü hocalar alınmak suretile seyyar mektepler ihdas edileceği etrafın- da bir kanun lâyihası daha hazır- lamıştı, Maarif vekili Reşit Galip Be- yin açmış olduğu bu okutuculuk seferberliği karşısında Ankara merkeziyle kaza, nahiye ve köy- lerindeki halihazır maarif haya - tmı yazmağı, nerelerde yeni mek- tepler inşa edileceğini bildirmeği faydalı gördüm. Ankaranın genç maarif müdü- rü Rahmi Beyi dairesinde ziyaret ederek bu hususta malümat iste- dim: Rahmi Beyin “VAKIT,, için verdiği malümata göre: Ankara merkezinde şimdiki halde 21 res- mi ve 4 hususi ilk mektep kaza, nahiye, köy mektepleride dahil olduğ halde vilâyet dahilinde 1983 ilk mektep ve ayrıca masrafı idarei hususiyeden temin olunan iki yatı mektebi, vilâyet merke - zinde de ayrıca büyük bir okuma odası bulunmaktadır. Ankara ve mülhakatinde ma - arife karşı gittikçe artan alâka bu adetlerin artması ihtiyacını hissettirmiş, kaza merkezlerinin hemen hepesinde son sene zarfın» ! da her türlü asri tesisatı havi ilk mektep binaları yapılmıştır. İşten el çektirilen memurlar Defterdarlık, tahrir komisyon- ları muamelâtı üzerinde tetkika- tına devam etmektedir. Görülen lüzum üzerine dün de Kâzım ve Salâhattin isminde iki komisyon azasına işten el çektiril miştir. İşten el çektirilenler Obu suretle on kişiye baliğ olmuştur. gazetecilerden biri, “sorduk, ya- şadığı müddetçe kaç baş soğan yediğini saymadığını söyledi!,, diyor ve ilâve ediyor: “Bu mülâ- kati okuyanlar, acaba er gün üç baş soğan yemeği mi tercih ede - cekler, yoksa yüz sene, hattâ da - ha fazla yaşamaktan vaz geçme - ği mi?. Çünkü, malöm a, her gün soğan yemek pekte hoşa git - mez!,,, Siz hangisini tercih edersiniz?. İ etmektedir . müdürü Raha”, Köy mektepleri inşaatma rei hususiyece yardım edilmek” dir. Bu suretle önümüzdeki içinde Ankaranın bütün köyl de yeni mektep binaları inş8 lecek ve yeni sene tedris yeni binalarda başlaması t lunacaktır . Ankara merkezinde de bu gi” lerde yeni ve büyük ilk ekti binasının temeli atılacak ve lisi umumice kabul edilen bet” nelik bir inşaat programının biki suretiyle bina ihtiyacı yeğ den ve esaslı bir surette halle miş bulunacaktır. Ankara vilâyetinde mekte köylerde yapılan O seyyar si dershaneleri teşkilâti bu der#” nesinde 77 yi bulmuş ve bu gi le mektepsiz köylerde 8000 **, tandaşa Türk harfleriyle api” yazma öğretilmiştir. Ankara vilâyeti Suda ders senesinde köy yatı meki leri teşkilâtr da yapacak, kö9'* cuklarını kısa bir zamanda 9. mak hususundaki maarif p' mını da diğer taraftan bu ser tahakkuk ettirmeğe çalışaca” i Ankara vilâyeti dahilindeki iz mekteplere 18526 talebe d€ Bunlardan (o 11357 si Sw 7169 u da kızdır ki, bu rs Arkaralıların maarife kar$t gö terdikleri derin alâkayı ispat? fi bir delil olsa gerektir. A. Cemalettin Fotoğrafçılıkta yeni Ni mühim bir terakki | Kısa bir zaman mukadde” ef rupadan gelen -haberler foto ğe çılığın yeni fakat son dere€€ “ him bir terakki adımı attığı” diriyordu. Bu haberlere gör? a fotoğraf zifrii karanlık için ei Immaktadır. Fotoğraf alı” w fotoğrafçı yüz veren şahsı kati görmüyordu. Çünkü kul kırmızı şua, gözün karanlığ” Mi masma müsait değildi. Kullan" cam, fotoğrafı iki saniyede tır. Ayni şerait dahilinde si lan alelâde bir cam hiç bir ye mamıştır. Z numaralı ca göstermektedir. Yüz veren ayni şahsiyetin mal şerait dahilinde de ek alınmış, karanlıkta alman bek raf gündüzün ışıkta sie ek raf arasında mühim bir fi rülmemiştir. i