'Harikulâde Aşk ve Macera öbeği Kadınlara Hâkim MEN ekser Makleden - fa, Ali Ramiz onu g ne bastır- mış, bir çocuk gibi sallıyordu: — Madem ki (o hatırlıyorsun, söyle canım, seni haftalarca mah | pus tutan bu alçaklar kim?. Dün akşam seni baygın bir hal- | de getirip buraya apartımanın ka- pısına bıraktılar. Seni orada bul - dular canım.. O kadar betin ben - zin atmıştı ki, seni evvelâ öldü zan nettik.. Ah.. Bu dakikalar.. hatır- ladıkça halâ içim parça parça olu- yor.. Söyle.. çabuk söyle oSelma.. Kimdi bu alçaklar.. Kim bunlar.. Söyle de gidip cezalarını vereyim. Selma, onun kollaıdan kurtul- mak için bir hareket yaptı: — Ramiz.. beni biraz rahat bı- ıak.. acıtıyorsun.. Ramiz, kendine geldi. Bin bir itinayla genç kadını yatağına u - zattı, ve tatlı bir sesle: — Hyadi yavrum, dedi, söyle.. Selma, uzun bir müddet düşün- dü: -- Hatırlamıyorum, dedi, hatır- lamıyorum... — Biraz gayret et.. Bak.. Da - rülbedayie gitmek üzere, oyundan iki saat evden çıkıp bir otomobile bindin!.. — Bunu hatırlıyorum. — Otomobil nereye götürdü se- ni? — Bilmiyorum... burasını bil - miyorum. — Düşün biraz.. Yakm bir ye - re mi?, Uzağa mı?. Tabii gece git- tiğin yeri farketmezsin ama.. Her halde mesafeyi tahmin edebilirsin. Hiç olmazsa evi.. dağlık bir yerde | miydi? Kırda mı?.. Nerede7. — Bilmiyorum... — Sahi mi?, Hiçbir teferrüatı - nı da bilmiyor musun.. Hiç!.. Ali Ramiz sustu. Canı sıkıldığı belliydi... Selma, yorgun bir halle: — Ramiz dedi, yorgunum.. Be- ni biraz bırak.. Ramiz, başını iğerek odadan çıktı. Selma, gözlerile onun dışa- rı çıkışını takip etti, Kapı kapanır kapanmaz, yatakta yüzü (koyun döndü, yüzünü kolu ile saklıyarak hıçkırıkları duyulmasın diye yastı- ğa gömdü, ve hüngür hüngür ağ - lamıya başladı.. Teselli kabul etmez göz yaşlari- le... LR Ferdi, Lâtfi ile arkadaşlarının vapura binmesini veya yetişmele rini beklemeden içeri girdi. Mat - mazel Luizle yanındaki genç çok- ten binmişlerdi. Ferdi, onlara gene görünme »| den, bir tarafa geçip oturdu. O - © turduğu yerden hem onlara gö- rünmeden görebiliyor, hem de is- keleden kalkacağı zaman, Lütfi ile arkadaşlarının geldiklerini gördü. Vapur, birçok iskelelere uğra - mış, Luizle genç kıpırdamamışlar- dı. Esasen biribirlerile o kadar meşguldüler ki, Ferdi bir an, onla- © rın, incelikleri iskeleyi unuttukları nı zannetti. Fakat (o aldanıyordu. Vapur, Tarabyaya gelince, iki genç indiler. Ferdi, Lütfiye soku - , Jarak, fısıldadı: »— Galiba, Petronun oteline gi- diyorlar, sen önden fırla.. Filhakika gençler, Petronun o- teline doğru ilerliyorlardı. Lâlfi tenha yolun ta öte ucunda durdu- ğu için, Ferdi, gözden kaybetmek tehlikesi olmadığına emin oldu, ve gençlerin otelin kapısından girme- lerini, iskeleden seyretti. On beş dakika kadar, Ferdi, iskelede durdu. Sonra, o da yavaş yavaş, gezmiye çıkmış bir adam gibi otele yollandı. Petro, içeriye Ferdinin girdiği: ni görünce sararmıştı. Fakat Fer- di: — Korkma, dedi, bu gün zan nettiğin mesele için gelmiyorum. Heri bu günlerde rahat durduğu - nu da biliyorum. Yalnız demin i - çeriye iki genç girdi. — He... — Onların yanında bir oda is- tiyorum. evet, — Bundan kolay ne var pa - şam. Buyurun çıkalım.. Zaten or- talarmda bir de kapı var, eğer.. — Çok iyi, çok iyi.. Petro önde, o arkada yukarı çıktılar. Merdivenin (Uyarısında, Ferdi, Petroya: — Sen, dedi, bana hangi oda - Ga olduğunu göster, öteki odanm da anahtarını ver ve üst tarafına karışma. Petro, indikten sonra, Ferdi, hiç patırtı etmeden koridora yürü- dü, bin bir ihtiyatla kapıyı açtı. Burası, alelâde bir otel odası idi. Bir karyola.. bir komodin ve ü- zerinde tuvalet eşyası. Odanın, iki gencin bulundukla» rı odaya açılır orta kapısınm ö « nünde, küçük bir dolap vardı. Fer (Devamı var) Kadın yüzünden bir kavga çıktı! Galata birahane sokağında müt- hiş bir kavga oldu. Bir kadın yü - zünden bir adam diğerini yarala - dı, Vak'ayı aşağıya yazıyoruz. Galatada birahane (sokağında kahveci Azizin bir çırağı vardır. Bu çırağın ismi Niyazidir. Niyazi bir müddettenberi Galatada bir kadın sevmektedir. Fatihte otu - dır ki, evde ayni kadını sevmek - tedir. Bunun için zaman zaman Niya- | maktadır, Dün de gene böyle bir kavga ol- za geldikten sonra Cevat kundu » racı bıçağını çekmiş ve (o Niyaziyi yüzünden başından yaralamıştır. İ Niyazinin yarası ağır olduğun - dan hemen hastaneye kaldırılmış- tır. Cevat hakkında zabıtaca taki - İ bata başlanmıştır. Tütün ikramiyeleri Fatih askerlik şübesinden: 1 — Fatif askerlik şubesinde kayıtlı olan şehit yetimlerile malül zabi- tan ve efrattan olup (930 senesi tütün ikramiyelerini almasma ve kaydına muvaffak © olamıyanlar varsa senei mezkürdan ikramiye leri celp edilmek üzere zeyil def- teri tanzim edilecektir. 2 — Bunlardan kayıtları lâyiki veçhile tesbitine (o medar olmak üzere yedlerinde (mevcut vesait ve maaş senedi o resimlerinin de birlikte getirmeleri icap eder. 3 — 933 senesi nisan 23 ten mayısın 15 inci gününe kadar mü racaatları, bu müddet o zarfında kıt olacağı ilân olunur. 5 Lİ ran Cevat isminde biri daha var - | zi ile Cevat arasında kavga çık - | muş, Cevatla Niyazi boğaz boğa » | | frank ile 4,27 dolar tedarik edili - Kami ea Bir dil ve tarih A s| TürkiyeninTürkçesi nedir? Ankarada Tarih Cemiyeti yük- | sek re ğine: Vakıa tarihi mese- leler üzerinde işlemek hukukçulardan ziyade sizlere ver gi ise de çoktanberi zihnimi yo-| hakkında bütün | Türkler ile beraber benim de ay- dınlatılmamı sizden rica ederim. salâhiyeti ran bir mesele l İngiltere, (o Almanya, Fransa, Londra, Viyana, Marsilya, Mos kova gibi memleket O isimleri ve gene posta, borsa, pasta, lira, ga- zete gibi sair isimler sonlarına İ- talyan kaidesi üzerine birer konularak kullanılıyor. a, | Bizim “Türkiye,, miz de böy- İ ledir. Yani bugün kulandığımız| “Türkiye,, nin her ne kadar aslı “Türk,, kelimesi ise de sonundaki “a,, veya “ye,, İtalyancadır. Yani İtalyanlar İngilizlerin memleket- lerine “İngiltere, (o dedikleri gibi| Türklerin memleketlerine de “Tür kiya,, diyorlar. | Biz de İtalyanları taklit rek yurdumuza “Türkiye,, diyo- ruz, Vakıa “Rumeli,, diye bir kıt'a İ mız vardı. Fakat “Türkeli, diye | bir tabirimiz, bir kıt'amız yoktu. “Anadolu,, kelimesinin de den geldiğini pek bilmiyorum. | istedi- | ede | nere- Asıl sizden öğrenmek ğim şudur: Acaba bu İtalyanca “Türkiya,, kelimesi meydana çıkmazdan ev- vel, yani Osmanlılardan evvel Türkler yurtlarma ne diyorlardı, onu nasıl yadediyorlardı? Saygılarımı sunarım efendim. Suphi Nuri | Amerikada para işi Dolar düştükten sonra.. NEWYORK, 20 (A.A.) —-Dün kambiyo piyasasında dolar, mü - him surette düştükten sonra kay - betmiş olduğunun yarısını kazan » mış, İngiliz lirası 3,67 olarak ka -| panmşı, yani dünkü kapanış fiatı - na nazaran 16 çent yükselmiştir. Borsada takriben beş milyon esham satışı yapılmıştır. Bir çok | esham fiatlarında bir ilâ on bir pu- an tereffül kaydedilmiştir. VAŞINGTON, 20(A. A.) — Altın üzerine konulan ve dünden itibaren mer'iyet mevkine giren ve doların diğer dövizlere o nazaran düşmesini intaç edecek olan am - bargo, yakında yapılacak iktisadi mükâlemelerde beynelmilel na - kit istikrarını temin etmeği iste - mek hususunda reisicümhura daha | ziyade kuvvet bahşedecektir. Esham borsasmda dolar, dün düşmüştür, Sabahleyin 4 dolar 100 Fransız frangı idi. Akşam ise 100 yordu. VAŞİINGTON, 20 (A. A.) — Altın üzerine ambargo vaz'ı, halk tarafından umumiyetle istihlâk o- lunan maddeler fiatlarını o slaha matuf bir tedbirdir ve deflasyona mâni olmak için kontrola tâbi ye- ni fiat servisleri ve kredi getirmek için yapılacak mücadele- ye doğru atılmış ilk adımdır. On iki Federal banka müdürü, | federal reserv sistemine (mensup bankaların ellerinde bulunan sağ - lam esham karşılık gösterilmek ü » zere banknot çıkarmalarına o dair oan yeni kanunun tatbikma ait plânları müzakere etmek üzere ha vücuda dır. 21 Nisa, 16000 metreye çıkınd neler öğreniliyor *' Profesör Pikar'ın konferansından naklede 9m 2 ei Balon için bir kaç günde yüz yirmi milyon iane verildi Şimdiye kadar balonlar on bin metreye ve tayyareler az daha yük seğe çıkabilmişlerdi. Fakat biz on alir bin metreye varmak istiyor - duk, O kadar yükseklikte insanın nfes alamıyacağını bilirsiniz. Ora daki hava ağırlığı da yaşamıya ye- tişmez. Demek ki nefes alamıya - | cağımız ve yaşıyamıyacağımız bir | yere varmanın yolunu bulacaktık. Dedim ya hem “baloncu,, hem “mühendis,, gibi düşünüyor- dum. “Baloncu, “Oraya ka- dar çıkılamaz, hendis karşı geldi: “Şimdiye ka - dar çıkılamamışsa ne yapıp yapa - rak çıkmalı bu işi başarmalı.,, gibi Lâzım olan şey, kapalı kafes bi- çiminde bir lâborâtuyarı o kadar yükseğe çıkarmaktı. O kafesin i » çinde yer yüzündeki hava ağırlığı ! bulunmalıydı. İşte, biz de bunu yaptık, İş bu yüksekliğe çıkacak bir ba| lon yapmaktı, dedim. Bu balon bem pek büyük hem pek hafif ol - malıydı. Bunu elde ettik. Daha doğrusu tasarladık. Artık bir eksi» ğimiz vardı. O da masrafı yap- mak için para.. Bu çok güçtü. Bel- çikada üniversiteler zengin değil, Avrupanın öteki memleketlerinde de böyledir ya. Bir fen tecrübesi yapılması için bol keseden para vermezler. Bereket versin, Belçika da bir “İlim araştırmaları milli! sermayesi,, vardır. Birkaç sene ev vel kral Alber ön ayak olarak böy» le bir sermaye toplanmış. Bu ser - mayenin toplanması için kral bü - tün sanayicilere: “Araştırma | boratuvarları çok para ister, bu pa- rayı devlet veremez, araştırmalar: | dan asıl kazanan sanayicilerdir. Onlar lâzım olacak parayi verme lidirler. diye tamim © göndermiş. Birkaç günde Belçika sanayicileri ve halk yüz yirmi milyon frank toplamışlar. İşte biz lâzım olan parayı bu i-| lim araştırmaları osermayesinden aldık ve balonumuzu kurmıya başladık. > Balonu nasıl yaptığımızı ince » den inceye anlatmıyacağım. Bir m, Balonun çok bü evvel söylemi yük ve çok hafif olması şarttı. Biz İ yapacağımız yuvarlağın en büyük genişliğini “kutrunu,, otuz metre olarak ve yuvarlağın hacmini de | 14,000 metre mikâbı ' olarak he - sapladık. Pek ince fakat çok sağ “ lam bir kumaş $ , balonu ta - doldurmaktan i Çünkü on dört bin metre “idrojen,, gazı “müvellidülma,, on mam vaz. İ beş on altı tonluk bir ağırlık ve - rir. Buna da havalanamaz. Balon zarfınm kısmını (Oodoldurmıya kala zarf yerden kalkarken boşaltmıya karar verdik. Balon yükselirken gazin “hacim,, i büyüyecek tuttu - ğu yer 14000 mikâp metreyi bula- caktı, Bu kadarı da balonu, araştır - müracaat etmiyenlerin hakları sa- | zine nezaretinde toplanacaklar - ma kamarasını, içindekiler, bolca yükseltmiye eydi. Pu AY 5 A derken mü -| nu yapmak için balast | bir takım büklümler yapt” ) rada iş güçleşti. Ya bu ağın büklümleri arasına i İ olursa... Bundan kurtulmıy? y Mi | çare buldum. Ağı kaldır8' ağsız balon işimi daha iyi S ti. Şurasını söyliyeyim ki bu" iğ ğimi yapmadan düşünüle” | İ şey vardı. Acaba, ağı çıka” sonra balon lâzım olduğu sağlam kalacak mıydı?. A sağlam tutmak için koyarl” cecik kumaştan zarfa gü ağdan vazgeçmek nasıl olur? Uzatmıyalım, bir takım lar yaptım. Sonunda kumas” sız olsa (oda dayanabili nanışımın temeli yalnız 7 p hesaplardı. O hesaplara bu ” güvenişime gelince, “balon, | “mühendis, olduktan başk* gö kı zikçi,, loduğumdandı. insa? sine güvenirse önde, sonda ni yapar (Alkışlar). Balonun kamarası alümin?! dandı. Bu kamarayı nerede ”, tırdığımı duyunca gülec€” Bunu bira fıçısı yapanlar Belçikada birayı (o alüminy€ fıçılara koyuyorlar. Belçikâ,. | fabrikaları alüminyomu “16” perçimlemek için bir usul b lardır. Bu yolda o kadar ii dilmiştir ki üç buçuk milim: İ İmlığında alüminyom büyüğü, genişliği iki metre 9” tim'olan bir yuvarlak yap"! Böyle bir yuvarlakta bütün yet şartları bulunur. Eğer yeri lak yolda açılsa içindeki havi mış olsaydı birdenbire str#” tabakada yaşamak için lâze” havadan daha az bir hava ! : kalacak, ölecektik. Onun içi varlağın gayet sağlam ol İ son derece dikkat ettim. Yu" si yapıldıktan sonra sınandı. | sınayışlar sağlamlığını iy | Balonu Almanyada Augoburf İon fabrikasma yaptırdım. fabrikanın sahibini eskide” “e yordum. Bir de, denizlerde? p geldiği kadar uzak haval ği zım olduğundan Almanya EĞİ | bunda yükselmek istiyordu” gi sonbaharındaydı. Augsb” | fabrikanın uçuş gerine he yel | hazırlandı. İyi bir hava duk. Bir sıra hava açıldı. İ l Z dan gelen haberler orada br düştüğünü bildiriyord”” denberi değişmiyor" le 9 R emi vi ini dolma#' zinin zarfa dol gbi musluk açıldı. Fakat © bird? ispanyadaki ağırlık bulund tarafın havasına geldi. 78” di lanacağımız sırada rüz$ ör diğine eserek bolnu yap sarsmıya başladı. Sarsınti ii İ çoğaldı. Biz de balonu bos. | yükselmeyi baka güne * zi mecbur olduk. | veni iki duğumuz yerde hava old | gundu. Bir öğle üstü © yükselmiye karar verdik: sız havada yükselmemiz lâ duğunu biliyorduk. O ge€€ re gayet güzeldi. bezi