| ii z 21 Nisan İZ ) | Keyif Verici Zehirler | | Japonya > Rusya i Protesto m Kaçakçılığı —wma Şarki Çinde askeri eN 240 bin altınlık bir muamele : Bu para da zehir işinde kullanıldı Fransa hükümeti bu malümatı aldıktan sonra her memleketteki alâkadarlara bildirdi. Bu ifşaat mühim bir ip ucu teş- kil ettiğinden muhtelif memleket - lerin zabıtaları bu ip ucu üzerinde tahkikat yapmış, pek mühim neti - celer elde etmişti, Bu neticelerin en mühimlerin - den biri şuydu: Çinde Tiyençin şehrinde oturan Jan Opalris namında bir adam vardı. Bu adam 1931 senesinin yal nız ilk yedi ayında Pariste çalışan İlyayolos biraderlere 240.000 al - tm göndermiş ve onlarla muamele | yapmıştı, Tiyençinde oturan Opatrisin bu kadar parayı ne üzerinde kullan - mış olabilirdi?. Tahkikat derinleştirilmiş ve nis hayet bu paranın uyuşturucu zehir işinde kullanıldığı anlaşılmıştı! “Olgrasyo,, nammda bir adamı ta- kip ve onun alâkadar olduğu bir işi tahkik ediyordu. Bu adamın da keyif verici zehirler ticareti yap - makta olduğu anlaşılıyordu. Del- grasyo, Amerikalıydı. Acaba o da | Miyabolos biraderler (o şebekesine © dahil miydi?. Almanya zabıtasının bu tahki - - katla meşgul olduğu sırada Gras - yonun kendisi Almanyada değil, o fakat (İstanbulda » Almanya zabıtası bu şüpheli ada - © mın 1931 senesi 30 teşrinisani gü- | e — yif verici zehir kaçakçılığı ile şöh- | © nü Berline döneceğini haber almış © ve Berline muvasalatı anında tev- © kif etmişti. Del Grasyonun maiyetinde, ke - — ret kazanmış Ebu İshak namında - biri de bulunuyordu. Zabıta Grasyoyu taharri etmiş - ve üzerinde son derece mühim ev - © rak bulmuştu. Zabıta bu evraktan . istifade ederek Hamburg limanın- © da bulunan 250 kilo morfini ya - — kalamıya muavffak olmuş, mor - — finin saklandığı depo sahibi, bun- © ların “Karl Frank,, namında birine ait olduğunu söylemişti. © Alman zabıtası tahkikatı de - — rinleştiriyordu. Anlaşılan ilk mü- — him nokta bu morfinin OPrağdan — sevkolunduğu idi. Morfin mükem- mel bir surette ambalâj edilmişti. Bunlar bir takım makine âletlerini - ihtiva eden sandıklar içindeydi. © Grasyonun üzerinde bulunan > evraktan anlaşılan diğer bir haki - © katonun meşhur bir zehir âmili ve - kaçakçısı ile alâkadar olduğu idi. > Aslen Belçikalı olan bu adamın a- dı Mişilerdi ve kendisi İstanbulda — açılan bir fabrikanın en bellibaşlı >“#emeliydi. Türkiye hükümeti bu a- “damın mahiyetini anladıktan son - ra onu hududu haricine atmıştı. Grasyonun Mişiler ile alâkadar “olması, onun İstanbulda işletilen — zehir fabrikası ile alâkadar olduğu “nu apaçık gösteriyordu. © Grasyonun üzerinde çıkan ev - raktan anlaşılan diğer bir nokta o- nun bir de Divinyo namında, Mi - .şilerin ortağı olan bir adamla bir- likte çalıştığı idi. Divinyo, eskiden Fransada uyuş turucu maddeler imal ediyordu. — Fransa hükümeti onun bu işi sui- ! buld Ayni sırada Almanya zabıtası | el e bulunuyordu. ! istimal ederek gayri meşru kazanç lar peşinde koştuğunu anladığın - dan elindeki o ruhsatnameyi geri almıştı. Ruhsatnamesiz kalan Di - vinyo bu kötü ticaretin kazancın - dan mahrum kalmamak için bir ça re düşündü. Mişilerle ( birleşecrk çalışmak! Mişiler bu sırada İstan- Kaçakçılığı kadınlar oeteklerinin altında mami yapıyorlar? fabrikayı idare ile meşgul olduğundan Divinyo da o - na iltihak etmiş, Türkiye hüküme- ti Mişileri Türkiye hududu harici- ne attığı zaman onun bu arkada- şımı da koğmuştu. Grasyo'nun üzerinde bulunan evraktan kaçakçılık şebekesine | mensup birkaç kişinin hüviyeti meydana çıkmış, ancak Grasyo ile İliyapolos (arasında münasebet bulunup bulunamadığı anlaşılma mıştı, Yalnız Grasyonun üzerindeki evrakın biri üzerinde şu iki keli - me nazarı dikkati celbetmişti: Dirniyor Etsuk! Dirniyonun kim olduğu anla- şılmıştı, fakat bu Etsuk neydi?. Bu kelime üzerinde oderinden derine tahkikat yapılmış, uzun u- .zadıya yapılan tahkikattan sonra bunun Berlinde ikamet eden bir kadının telgraf adresi olduğu an - laşılmıştı!, Bu kadın yarı alüfte, yarı esra- rengiz bir kadındı. Onun kiminle | düşüp kalktığı tahkik olunmuş ve Sayamus namında bir adamın dos- tu olduğu meydana çımkıştı. De - i mek ki Sayamus bu kadının adre- kullanıyordu. Sayamus derhal tevkif edilmiş, bü- tün evrakı ele geçirilmiş, bunların tetkiki neticesinde onun da Ilyavo. los biraderler şebekesine mensup olduğu anlaşılmıştı. Bu suertle şebekenin bütün sır- ları birer birer meydana çıkıyor - du. Yalnız Sayamusanın Berlin za- bıtası tarafından yakalanan evra - kı ile telgrafları hep şifre ile ya - zılmış ve bu şifrenin miftahı ele geçirilememişti. Bu şifreyi halletmek sayesinde birçok şeyler daha öğrenilecekti. Diğer bir hâdise, buna imkân verdi. Bu sıralarda Tiyençinde çalış- tığını haber verdiğimiz Jan Vo- yatzis, faaliyetinin omerkezinden hareket etmişti. İngiltere zabrtası bu adamı takip ettiği için onun hareketini her tarafa bildirmiş, o- nen Mısır tarikile o Yunanistana gitmek istediğini telgrafla tamim etmiş, bilhassa Mısır hükümetinin bu adamı şiddetli bir (o tarassuda tabi tutmasını istemişti. (Devans var) sevkiyata dair Tokyo, 20 (A.A) — Resmi me- hafil, Sovyet Rusyanın vermiş ol- duğu muhtıranın hakiki bir pro - testo mahiyetinde olmasına ihti - mal vermemektedir. Bu mehafil, Japonyanın Şarki Çin demiryolla- rı trenleri ile yapılan askeri sev - kiyatınm ücretlerini tediyeye ka « rar vermiş olduğunu beyan etmek- tedir, Yalnız Japonya, Mancuri hâdi- sesinden evvel Çine sevkedilen askerler için kumpanyanın istemiş olduğu tarifenin tatbik edilmesini talep etmektedir. Japonyanın şimdiden nakli - yat ücretine tekabül eden meblâ - ğı şimendifer idaresine (yatırmış olduğu beyan olunmaktadır. Sovyet arazisine geçmiş olan lekomotifler ve vagonlar mesele- sine gelince resmi mehafil, Rusya. nın 1924 senesindenberi Sovyet « lerle Mançurililer tarafından ida- re edilmekte olan Şarki Çin de - miryolu idaresine iade etmesin - den başka yapılacak bir şey olma- dığını beyan etmektedir. Diğer taraftan resmi omehafil, rakip hatların vücude getirilmesi yüzünden kıymeti (o eksilmiş olan Şarki Çin demiryolunu setin al - | mak niyetinde olmadığını ilâve ey | lemektedir. Hicaz kralı —— | Ibnissuut halife olmak niyetinde değildir Mekkeden yazılıyor : Bayram münasebetile buraya gelen Hi- coz kralı Ibnis- suut güzide bir heyet ve büyük bir kalabalık buzurunda uzun bir nutuk söy- lemiş ve müs- lümanların bu- günkü kötü va- ziyetlerinden babsetmiş, hi- lâfet meseles'ne geçerek demiştir ki : “Ben kalife olmak arzusanda değilim. Halife, irade ve emir- lerini dünyanın dört tarafındaki müslümanlara dinletem:zse ha- life olamaz. Halbuki bugün böy- le bir şeye imkân yoktur. Ben yalnız Arap vahdeti ve Arap milletinin saadeti için çalışıyo” rum.,, Sinemalardaki ilânlar Bazı sinemalarda dağıtılan tek yapraktan ibaret ilânlara, gaze- te adı verilerek pul yapıştırılmadı ğı görülmüş ve lâzım gelen mües seselere bu kabil varakalarm ga- zete sayılmıyacağı tebliğ edilmiş- tir. Bu tebliğden sonra pul yapış- tılmamış ilânlar görülürse, kanu - ni muamele yapılacaktır. man Türk-Yunan mahkemesi Muhtelit Türk — Yunan mah- kemesi yarın o toplanacak ve on beş davaya bakacaktır. O Bunlar- İ tanda “olan dan altısının müfaası yapıla- cak, dokuzu da karara bağlana" Küçük san'atların Türklere hasrı telâşa düşüyorlar ? Yunanistanda ecnebilerin pasapo ud rına “San'at yapmaları memnuduf" kaydını koymuyorlar mı? ATİNA, 20 (Hususi) — Yunan Başvekili M. Çaldaris, küçük sa- natlar kanunu müvacehesinde va- ziyetleri müteessir olan Türkiye- deki Yunan tebaası için dostane bir tarzı tesviye bulduğu için B vekil İsmet Paşaya müracaat et- miştir, Vakit: Son zamanlarda şeh- rimiz rumca gazeteleri küçük sa- natlar kanunu lâyihasının tatbiki ile fazla meşgul olmakta ve hattâ bu mesele hakkında Yunan hükü- metinin Ankara hükümeti nszdin- de teşebbüsatta bulunduğunu, İk- tısat vekili Celâl Beyin Atinayı zi yareti esnasında bu meselenin de mevzuu bahsedilsceğini yazmak- tadır. Yunan hükümetinin Türkiye hü İsmet Paşa Hazretleri (o nezdinde bu kanun münasebetile herhangi bir teşebbüste bulunup bulunma- dığından haberdar değiliz. Yalnız şurasını Yunanlı dostlarımıza ha- tırlatmak isteriz ki, küçük sanat- lar kanunu, ne Yunanlılara ve ne de herhangi bir devlet tebaası a- leyhine matuf değildir. Bu kanun Türk vatandaşlarına iş bulmak ve dünyanın her tarafinda)''üif'vas küçük «sanatları Türk tebaasına hasreltirmek gaye sile tanzim edilmiş ve Millet Mec- lisinden de geçmiştir. Hattâ bu kanunun tanzimi gecikmiştir bile. Türkiye hükümeti, bu kanunu tan zim ederken acele davranmamış, küçük sanatlerle meşgul olan ec-! nebi tebaasına vaziyetlerini kanu Dun icaplarına uydurmak için bir sene gibi uzun bir mühlet yermiş- tir Diğer medeni memleketlerde ol. duğu gibi, Yunanistenda da kü- çük sanatlar ecnebilere memnu- dur. Hattâ Yunanistan, oraya giden ecnebilerin ya © pasapoortlarına “herhangi bir sanat yapmaları memnudur,, damgasını vurmakta ve Yunan zabıtası da her on beş günde bir bu ecnebilerin Yunanis- tanda niçin kaldıklarını, ne ile ge çindiklerini tahkik eylemektedir. Halbuki Türkiyede ecnebilere kar $ı böyle takyidat yoktur. Bugün Türkiyede henüz ikamet vesikası almamış Yunanlılar pek çoktur. Vakıa küçük sanatlar kanunile 2 3 bin Yunan amelesi memleketi- mizden gidecek, fakat buna mu- kabil, bu kadar issiz vatandaşı- mız, kendi öz topraklarında iş bu- lacaktır. Bundan en ziyade müste fit olacak olan marangoz, kundu- racı, duvarcı, ve saire gibi Rum işçileridir. Memleketimizde o ka- dar çok ecnebi tebaası işçi vardır ki memleketleri kambiyosunun ga yet düşük ve Türk parası gayet yüksek bulunduğu cihetle, çek u- cuz bir ücretle çalışmakta ve ken- di amelemizle rekabet yapmakta- dır. İstanbulda yapılan inşaatta, kunduracı dükkânlarında ve sair sanatlerde çalışan amelenin tabii- yetini i tetkik etmek bu iddiamızı isbatı İ yet geniş bir zihniyetle hare İ larma peşkeş çekmeye artık küme*i ve Başvekil M, Çaldarisin | i Kaçak Yünan cene! zansın diye kendi öz teb siz bırakamayız ve her memleketin hakkından da fi edemeyiz. Ecnebilerin meml mizde küçük menfaatlerle m olmaları, eski kapitülâsyon rinden kelma bir şeydir, kap” yonlar gibi, o bunu da kaldi meeburiyetindeyiz. va Mazmafih cümhuriyet hü#” 4 ti, bu kanunu tanzim ederke” miş, Türk vatandaşlarına has” zım gelen daha birçok san?” ecnebilere memnu sanatlar #i na koyacaktır, Türkiyede ec” ler ve sermayeleri için gemi$ 4 liyet sahaları mevcuttur. kendi fakir tebaamıza eki rası kazandıracak sanatleri 2” bur değiliz.” Rodosta çıktı | ATINA, 20 (Hususi) — DU tör Plâstirasın Kalimbos a6 ve oradan da Rados adasına SI mİ e — YU m m m tığı tahkkuk etmiştir ie i han konsolosu hükümete 5 telgrafnamede Plâstirasn geldiğini bildirmiştir. Diktatö Anadan ne suretle kaçıtğı” kında şu tafsilât alınmıştır: yi 7 Ceneral Plâstiras, paskaly# tularınm arifesinde Atina zabi J smın kiliselerde inzibatı temi” meşgul olmasından istifade“. rek Pireden bir yelkenli ge” binmiş Patmos adasına kaçımif' radan da İtalyaya ait on iki ad rasında seferler yapan İl bandralı Stomgla vapuruna rek Radosa gitmiştir. | Yunan Başvekili, Plâştirası" 4 nanistana teslim ve iadesi İ talya hükümeti nezdinder teşebbüs yapılıp oyapılm hakkında Hariciye nâzırile Mek el veli efkirda bulunmuştur, nan Boşvekiline göre Plâstir#* j yasi bir mücrim değil, fakat d. bir canidir. Zira son darbeli mette birçek vatandaşların hal na girmistir. Bu itibarla hükümetinin kendisini iade © si lâzımdır. 2 amanda sem Türk-Fransız mahke” | Türk — Fransız muhtelit kemesi mayısın birinden iti” tekrar işe başlıyacaktır. Moy | yında kırk altı davanın görü kararlaştırılmıştır. Duydui muza göre bu davalarda istenilen tazminat yekün sie dört milyon Türk lirası tu dır. i Periye bankası — şehven ti davasına ait tazminat çeri ye bu rakama dahil değildir. bu dava mayıs ayında v davalr arasında bulunmam” dır. Belediye lokantâ9 ,, Çok rağbet gören beledi? kantasının gehişletilmei tırılmıştı. Lokanta yanın i 8 ğer salonun da ilâvesi genişletilecektir.