Sayıfa: 6 Bizd yp Keyif Verici Zehirler ——— Kaçakçılığı —— ve dün da m » alay a e Bir zamanlar dünyanın keyf verici zehirler menbaı İstanbuldu Keyif verici zehirler kaçakçılı- | ğı, bugünkü insanlığı tehdit eden en büyük felâketlerden biridir. İnsanların aklı ile oynıyan, insan- ları insanirktan çıkaran bu keyif verici zehirlerle, bu zehirlerin ka- çakçılığı ile bütün medeniyet âle- mi mücadele ediyor. Yedi denberi bu kaçakçılık O sayesinde milyonlar kazanan çeteler takip o- lunuyor, fakat en şiddetli takipler yapıldığı, en müessir tedbirler a - Imdığı halde bir neticeye varıla - mıyordu. Dünyanın her tarafına zehir dağıtan, insanların beynini kemiren haydut şebekesi faaliye- tine devam ediyor, her memleke - tin zabıtası bu işi meydana çıkar- mak için uğraştığı halde kat'i bir muvaffakıyet kazanılamıyordu. Gerçi ötede beride küçük büyük kaçakçılık vak'aları takip olunmak taydr, fakat asıl şebeke, her şeye, her tedbire rağmen faaliyetine de- vam ediyor, ve dünyanın ber tara- fıma zehir dağıtarak (milyonları kazanıyordu. Bütün dünya merak içindeydi. Bu zehirler nerede (yapılıyor, ve nasıl tevzi olunuyor?. Bunları kimler yapıyor ve kimler dağıtı - yor?. Bunu bir bilen yoktu. Şebeke çalışıyor, fakat ele geç- sene- miyor, ve bütün takibat boşa gidi-! yordu. O halde netice ne olacaktı? Bir aralık her starafta sesler yükselmişti. Dünyanın keyif verici | zehirler ticareti menbaı İstanbul - du. Çünkü Mısırda uyuşturucu mad deler istihbarat dairesi İstanbul - dan kaçırılan heroin, afyon ve es- rardan bahsediyordu. Bu daire 1929 senesinde 64 kilo afyon bul - muş ve bu afyonün İzmir afyonu- na benzediğini tesbit etmişti. Son- ra bir takım meyva sepetleri için- de gene bir miktar afyon bulun- muştu. Oyularak içi esrar ile dol - durulan değirmen taşlarının İstan- buldan çıkarıldığı tahkik netice - sinde anlaşılmıştı. Sonra gene ay- ni daire bir defa 200 kilo eroin, 200 kilo kokain, sonra 1100 kilo eroin, yakalamış ve bütün bunla - rm Türkiyeden ihraç olunduğunu iddia etmişti. Mısırdaki uyuşturucu maddeler istihbarat dairesi bir aralık son derece ileriye giderek Msrırda kullanılan bütün eroinin İstanbul - dan ihraç olunduğu ve kaçırıldığı- nı iddia etmişti. O zaman Mısırda eroin kulla - nanların sayısı ise 500,000 e varı - yordu. © Kaçakçıların eroini o kaçırmak için kullandıkları hileler karşısın- da hayret etmemek mümkün de - ğildir. Kadınlar en mahrem yerlerini kaçakçılığı (kolaylaştırmak için kullanıyorlardı. Oğlanlar, def'i tabiiye mahsus yerlerini bu süfli kaçakçılığa kira- ıyorlardı. Bütün bu hadiseler vukubulu - "yor ve neşrediliyor fakat bilinmi - yen bir şey bu müthiş ve korkunç işi idare eden şebekeydi. Dört sene evvel Milletler cemi- yeti, keyif verici zehirler için men- şe şehadetnamesi gösterilmesi usu- lünü kabul etmiş, bütün medeni i memleketler bu usulü tatbika baş- lamışlardı. Bu usulü koymaktan omaksat, hükümetlerin bu zehirleri kaçır- makla meşgul olanları takip husu- sunda birleşmeleriydi. Halbuki bu maksat tahakkuk etmemiş, ve ka- çakçılar şebekesi faaliyete devam etmişti. Bu şebeke kimlerden müteşek - | kildi?. Bütün Avrupa ve dünyada ze hir kaçakçılığını ve ticaretini ida - re ve idame edenler kimlerdi?. Bu suale ancak yedi senelik me- sai neticesinde cevap vermek müm kün oldu. Yedi sene evvel Avrupa hükü - metleri keyif verici zehirlerle mü - cadele için anlaşmış olsalardı, in- sanirk âlemi, hiç şüphesiz bu veba- dan daha evvel kurtulmıya imkân | bulurdu. Avrupa devletlerinin an- laşmaları ve bu korkunç şebekeyle mücadele etmeleri için yedi sene gibi uzun bir zaman geçti. Bugün Avrupa hükümetlerinin hemen hepsi bu çeşit kaçakçılarla mücadele ettiği için işin iç yüzü az çok anlaşılmış, bu gayri meşru ti- cafeti yapanların bütün föaliyet merkezleri tesbit edilmiş © bütün resmi makamlar vaziyetten haber- dar olmuş bulunuyor. Onun için kaçakçıların yıldı - zı sönmiye başlamıştır. Bu men - hus yıldızın büsbütün sönmesi için daha bir hayli çalişmak icap edi - yorsa da vaziyet aydınlanmış, şe- bekeyi idare edenleri felce uğrat - mak için bütün ip uçları ele geç - miş bulunuyor. Artık bu (mel'un! şebekeyi: mahvetmek işten değil - dir. 5 # » 1931 senesi başlangıcında Pa- riste “İlyayolos biraderler,, namı - nı taşıyan bir şebeke keşfolunmuş- tu. Bunnu keyif verici zehirler ka- çırmakla meşgul olduğu anlaşılı- yordu. Bu şebekenin en bellibaşlı âza- sından biri Goryovides o namında biriydi. Gayri meşru işlerle meşgul olanlar arasında ya kazançları tak sin edememekten, yahut herbiri - nin aslan payı istemesinden ergeç bir münazaa çıkar, Goryovides ile arkadaşları buna mi masil bir 48-| bepten dolayı kavga etmişler, bu adam da arkadaşlarından intikam | almaya karar vererek Fransa hü- kümetine müracaat etmiş, şebeki - nin sırlarmı faşedeceğini söylemiş ve bu sayede şebeke hakkında son derece mühim malümat alınabil - mişti, (Devamı var) Bir maden kazanı patladı! Essen, 19 (A.A) — Lohberg'de Bir madende bir kazan patlamış, makinelerin bulunduğu binayı tah rip etmiştir. Maden parçaları ile binanın ah- şap kısmının tahta parçalrı 200 metre uzklara kadar fırlamıştır. 4 amele ağır surette yaralanmıştır. Birinin hayatı tehlikelidir. Yunans&ik Darülfünunu hüri- yete sahiptir nazırının bir cevabı Atinada (o Fransizca çıkan “Messager d'Athönes,, de okun - muştur: Bundan birkaç gün evvel, bir darülfünun talebesinin verdiği ma lümata istinaden hukuku ( esasiye profesörü Mösyö Svolosun darül - fünunda Komünizm öğrettiği hak- kmda bir yazı yazıyordu. Bu yazı, matbuatta bir münakaşa uyandır - dı ve maarif nazırı, mösyö Svalo- su nezdine davet etti. Mösyö'Svalos maarif nazırının bu davetine bir istifaname yaza rak cevap vermiş, istifanamesin - de aleyhindeki şayiaları tekzip et- tikten sonra, kendisinin sosyalist efkârında olduğunu kat'iyyen sak- lamadığını, esasen bütün neşriya- tile sosyalist olduğunu, darülfünun tedrisatının serbest olduğunu, bil- hassa böyle gülünç iddialar üzeri « ne kontrol edilemiyeceğini söyle - dikten sonra demiştir ki: — Bu kontrol ne kadar nazikâ- ne olursa olsun, hatta, idare â - mirleri tarafından bir malümat ta- lebi şeklinde olsa bile, hakikatte İ ilim ve fenne bir tazyik teşkil e - der, Demokrasinin esası olan hürri- yeti fikriye olmadan, profesörlük yapmak alçaltıcı ve nankör bir şeydir. Bu sözlerden başka, Mösyö Svalos, matbuata bu hususta hiç kimseye izahatta bulunmadığını, zira, izahat vermeyi bile kabul et- miyeceğini söylemiştir. Bu mektubu ve istifanameyi a - İınca, maarif nazırı mösyö Svalosu tekrar davet etmiş ve bu sefer da- vete icabet eden profesörle nazır anlaşmışlar ve nazır, profesörün istifanamesini kabul etmemiş, ge- ri aldırmıştır. Bu suretle meselenin kapandı - ğı zannedilirken bir muhalefet ga- zetesi, istifanamenin metnini neş - retmiş, ve nazırın, profesöre, da - rülfünun tedrisatında kontrol ya - pılamıyacağını, profesörlerin her türlü tedrisatta bulunabilecekleri - ni söylediğini yazmıştır. Maarif nezareti bu neşriyata hayret etmiş ve gazetelere bir tav- zih göndermiştir. Nezaret, Yunna kanunuesasisi mucibince, hiç kim senin kontrolsuz iş göremiyeceği - ni bildirmiş, ilmi ve fenni taharri- yatm serebst olduğunu, Mösyö Svalos cesareti medeniye ve fik- riyesini takdir ettiğini söylemiş - tir. Bununla beraber, mezaretin bilhassa hükümet aleyhinde propa ganda yapıldığı takdirde, daima kontrol hakkını, darülfünun ida - ri teşkilâtile birlikte muhafaza et- tiğini de ilâve etmistir. 50 yıllık bir Alman elek- trik şirketi Berlin, 19 (A.A.) — Bütün dünyada olduğu gibi berlin umu - mi elektrik şirketi bugün Edison Alman şirketi namı altında tesis “| etmesinin ellinci yıl dönümünü tes'it etmektedir. Bu şirket teşehhüblü lâmbalari tamim etmiştir. İlk sermayesi beş milyon iken 1887 de 12 milyona çıkarılmış ve ilk firmaya tahvil e- dilmiktir. Merkezi Berlinde olan umumi elektrik şirketinin Almanya bir çok şehirlerinde fabrikaları var - dır. İ değiştirilmesi teklifini futbol hey- m mi i “BP 20 Nis E eeasen vee er ere var van eranee e ve1 meveene 1018. sekmamE | BAL AAAEYER ME MEK “ Bema revan veris ane #9 save 380 aaa 00108rUUK 081 90099 Ver Bea ERA VEREMEM 04 Beran SEN sar sa sane | l Sofyaya gitmiyelim | Bir inünükaşa Ve 'mkarif Son hadiseden sonra Türk - Bulgar milli takıml karşılanmaması yolunda bir cereyan var Milli futbol takımımızın Mayı- sın ilk haftasmda Bulgar milli ta- kımiyle bir maç (yapmak üzere Sofyaya gideceği malümdur. Dün duyduğumuza göre, Bul - garistanda Türk mezarlara ya -! pılan çirkin tecavüz hâdisesi do- | layısiyle milli takımımızın Sofya- ya giderek maç yapmasından vaz geçilmesi yolunda (kuvvetli bir | cereyan başlamıştır. Türk gençli- ği ve Türk sporculuğu bu suretle | bu çirkin (o hâdiseden duyduğu teessürü işaret ve hâdiseyi protes- | to etmiş olacaktır. Mezarlığa tecavüz (hâdisesi bittabi bütün Bulgarları alâkadar | etmiyor.. Fakat bu vaziyet, bâdi - senin bütün Türk yüreğini inci - | ten acısına bir cevap olmasini mez. Bilhassa mütecaviz grup” nevver sayılması lâzım 8© Bulgar talebe kütlesinin bu! ğunu işaret eden son haberi sonra Bu cereyanın başında bul lar diyorlar ki: — Doğrusu bu son hâdis* bir kaç gün sonra Sofyay& rek maç yapmak sporculaf” çok muazzap edecektir. Bi dostluktan bahsetmek bir psi cı gelecektir. Bu itibarla, b ki milli temastan vazgeçmeli | bu taze hâdisenin acılarını evimizde yaşamalıyız. Bursadaki hâdise Maçta cereyan ın eden pdeni İzndisei bi hakkında hakem Kadri Bey Geçenlerde Bursada bir futbol maçı esnasında bir (o hâdise olmuş ve hâkemin bir kaç kişi tarafından te - cavüze uğradığı haber verilmişti . Dün maçta hâkemlik eden Kadri Bey- den şöyle bir mektup aldık: “Gazetenizin (12—4—933) ta- rih ve (5478) o saysının (6) ıncı sayıfasında “Bursadaki hâdise,, başlıklı yazıyı yol işleri için ha - riçte bulunduğum için bugür gör- | düm ve okudum.. Bu haber tamamen yanlıştır. 31 Martta Askeri lise © takımiyle | San'atkârlar takımı arasında ya- | pılan maçın hâkemi bendim. Birinci devre sonlarına doğru muhterem gazetenizin yazdığı ha» | berin aksine olarak Askeri lis» o- yuncularından bir efendi San'at- kârlar takımına mensup bir efen- diyi havadayken iki eliyle iterek tehlikeli bir surette yere düşür - müştür. Bu hareketinin tehlikeli olduğunu ve tekrarı halinde saha harici yapacağımı kendisine söy- ledim.. Kendisi cevaben “Siz be- ni çıkaramazsınız,, dedi. Bunun üzerine bu oyuncuyu saha harici yaptım.. Haftaym arasında hâkemin eti reisindeni haber aldım. Gaze - tenizde yerimi ancak muallim Faik Beye terkedebileceğim ya * zılmaktadır. Bu da yanlıştır. Ben iki takım kaptanları vafakat ederlerse hâkemliği ter - kederim dedim.. o Rakip takımın baş kaptanı muallim Faik Bey -| dir. Yazının son kısmında hâkem | kendisine taş atıldığını iddia ede- rek ve oyunu vakitsiz terkederek kendisine vakit var diye hitap e « den talebeden korkarak sahanm ortasma doğru (kaçtığı ve gayri kabili içtinap bir hâdiseye mey - dan verdiği yazılmaktadır. Bu da doğru değildir. Oyun bitimine (sekiz dakika kalarak duhuliye kısmında bulu- nan bazı kimseler tarafından a - tılan bir taş yağmuru altında kal- dım, ve elimi havaya kaldırarak tiribünün ilk safında bulunan | mektep müdürüne karşı vaziyeti şikâyet için yürüdüm. Bu anda karşıma çıkan talebe- | cettik y ne diyor? den bir efendi oyunu neden * ettiğimi ve daha vaktin bit ğini sordu, cevaben taş atıldı ve bu vaziyeti şikâyet için m rüne gittiğimi söyledim. , Bu efendi yüzüme O yum! vurdu. Bunu arkamdan bir takibetti, Ayni zamanda kü leşen bir grubun üzerime def) yürüdüğünü gördüm ve sal ortasma kaçtım. Sağdan, koşarak toplanan talebe > tasında tortop olarak yere yö” Cümhuriyet Halk Fırkası w yet kâtibi Saim Beyin yardı zabıtanın müdahalesiyle bir çe olarak kurtarıldım.. Beni kovalıyan bir kaç ul değil, sahanın dört bir tarafi” Ki dan yüklenen kalabalık gruf” dır. i Bundan sonra bir polis kor ri ve bir memuru refakat rabayla stadyomdan çıkarıli bir kaç talebe tekrar kütürle baya hücum © ettiler ve bü polis mâni oldu. Hakikati hal bundan ibs” v Bursa Vilâyeti Nafis işlerinde ai VAKIT — Bu maçtaki h dair gazetemizde çikan yazılar” r cak Bursadan akis ve intişar ed” vi kısım telgraf ve mektupların bir hülâsasından ibaretti Esas€” de bunu işaret etmiş ve büyük © / essürle karşılanan ve yer tikal ettiği söylenen bu hâdi kiki çizgilerininin ancak zi neticesinde (o taayylin edebil: yazmıştık. Bu itibarla pi doğru olmadığını, işaret ettiği » lerin gazetemizle münasebefi azdır Bitaraflıktan ayrılmış olm çin Kadri Beyin mektubunu Avusturya-Italya doi Roma, 19 (A.A) — M. Mer ni, M. Dollfuss'den bir telf” mıştır. Avusturya Başvekili bü el, fnamesinde Roma seyahati” vusturyanı5 daima İtalyan” İ luğuna ve müzaheretine gü bileceğini görmüş olduğun" mektedir .