19 Mart1933 VAKIT'ın Edebi Tefrikası : Bir Yastıkta Kocay Nazif Bey, gözlerini Bedianın gözlerinden ayırmadan konuştu: — Perşembe günü ziyaretinize geldim. Bedia sordu: — Eve geldiniz mi?. — Evet, trenden indiğimin er- tesi günü geldim, haber vermedi ler mi?. — Hayır, söylemediler. — Nasıl olur?.. Bir de kart bı- rakmıştım. Sizi ne zaman ve nere- de görebileceğimi sormuş bir ran- devu rica etmiştim. Almadınız mı?. — Ha, sahi... Bakınız ben unut müuştum bile... Maamafih kartınız masamm üzerinde duruyor, nasıl olsa size bir cevap yazacaktım. Teyzem, Lâmia nasıllar?. — İyiler.. Siz sergiyi beğendi- niz mi?, — Fena değil. Nazif Bey, sözü şuradan bura- dan açıyordu. Bedianm, kendisini eve kabul etmek istentediğini, da-| ha doğrusu bunu yapmadan evvel, düşünmek istediğini sezmişti. Bu- nun için, sözünü gene sergiye in - tikal ettirdi. — Her tarafı gezdiniz mi?. — Gezdim ve yalnız gezdiğim için de, istediğim gibi baktım. İs- tediğim gibi dolaştım. — Öyleyse bana, çrkarken te sadüf ettiğiniz iyi olmuş. — Neden?, — Eğer girerken tesadüf et - seydim, sizi yalnız birakmıyacak, sergiyi beraber gezmemizi rica e- decektim.. Siz de, nazik ve kibar bir kadm olduğunuz için, beni “atlatamıyacak,, tınız. Bedia güldü: — Bir kere atlatmıyacaktım, şünkü Montekarlodan havadis al- mak istiyorum. — Ben de, uzun zamandır siz den ayrı kaldığım için, sizinle u- Zun uzun konuşmak istiyorum. Ama burada konuşamıyacağız. İs terseniz gidip bir yerde oturalım. — Size mâni olmıyayım, siz de sergiyi geziyordunuz. — İşsizliktendi. Başka bir gün gezerim. Haydi gidelim? — Bir kere dışarı çıkalım, ne - reye gideceğimizi düşünürüz. Nazif Bey yürürken, Bediayı tepeden tırnağına kadar süzdü. Bu nefis meyvadan tatmak arzusuyla yandı ve birdenbire sordu: — Sırf kendi zevkiniz için mi bu kadar şık giyindiniz?, — Pek mi şıkım?. — Hem de çok şıksınız.. zarifsiniz! — Memnun oldum. Demek ki, giyinmesini öğrenmişim. o Filvaki şi gezmek benim için zevk ol”'u. Ma: mafih lüzumsuz bir zevk. — Hiç değil. kidir, Çok Bir san'at zev - Tokatliyanın önüne gelmişler - di. Nazif teklif etti: — Girelim mi?.. Birer çay içe - Tiz... — Girelim. — Girdiler. Oturdular. tekrar: — Ne kadar zarif olduğunuzu tasavvur edemezsiniz, dedi. Bedia: — Artık bu bahsi (bırakalım, diye itiraz etti, biraz daha Monte- karlodan bahsedelim. Benden son ra hep orada kaldınız değil mi? — Hayır. Serseri olduğumu Nazif «| bir rüya görüyor gibiydi.. vw 24 Mediha Münir Almanyaya geç - Yazan: unutuyorsunuz... tim. Parise uğradım ve tekrar bu-! raya geldim. Bir müddet gene İs-| tanbulluyum. — Ne kadar müddet?, Bunu gayri ihtiyari sormuştu. | ve haf Nazif Bey: “Siz ne kadar isterse -| demek is niz, bu sizin elinizde,, ter gibi baktı, Bedia anlamamazlıktan geldi. Nazif Bey de fazla ısrar etme -| di. Bedia sordu: — Raşidenin mektubu geldiği zaman orada mıydınız ?. — Oradaydım. — Teyzem biraz yatıştı mı? — Vallahi bilmem. Teyzenizin günü gününe, saati saatine uymaz. Her halde bence Raşide İ pek iyi yaptı. Evlendi, bu kabahat İmidir?.. Siz onu haklı O bulmuyor musunuz?. mes'ut olacağını anladı ve mes'ut oldu. Saadetten kaçılmaz. — Elbette. Herkes, bildiği gi - hayatını tanzim eder. İnsau mes'ut olacağını anladı mıydı, der hal saadete doğru yürümelidir. Yol değiştirmek hata olur.. Ben Raşideyi bu yoldan müdafaa et - tim. Lâmia benden yana çıktı. Yalnız küçük çok müteessir. Yav» rucak yuvasız kaldı. Görüyorsu - nuz ya, aşk ne kadar hodbin! — Doğru. — Teyzeniz hep sizi düşünü - yor. İstanbulda yalnız kaldı, sıkı - | lacak diyor. Kendisine: “Merak etmeyiniz, ben * gidiyorum, Bedia Hanımı gezdiririm.,, dedim; İbi ! — Ben zaten geziyordum. — Ama emin olunuz, ki yalnız gezmek başka, bir arkadaşla do - laşmak çok daha O başkadır. Her | değil mi?. Beraber O gezebiliriz. Beni arada sırada refakatinize kabul edersiniz değil mi?. Hafifçe başmı (salladı. Adeta Birden uyandı, silkindi. — Teşekkür ederim, dedi, fa - kat sizi eğlencelerinizden mah - rum etmek istemem.. Nazif Bey asabiyetle omuz silktiz (Devamı var) Askerlik Fatih askerlik şubesinden: 325, 326 doğumlu yerli ve ya - bancı piyade efradiyle 327 do- Hanım | İ — Haklı buluyorum. Raşide| İ VAKIT. İDİLİMİZ! ın .. Ye 12 kelime Türkçe karşılığı ve kullanılışları On iki kelimenin karşılığı: HAFIZA: Saya Anadoluda bazı köylerde afıza manasma saya kullanı - lir. Kitaptan okuma, sayadan oku. HABER: HADİSE: HAKİM: Hâkim lahı) Buyuran Türk dünya milletleri arasında her zaman buyuran bir millettir. HAKİMİYET: Buyrukluk Devletimizin batıdan doğuya kadar buyrukluğu vardı. HAL: Duruş, iyi, kötü Bu duruş iyi değil. Halim kötü — İyi değilim, yeri- ne göre pârasızım, yerine göre sihhatim iyi değil manasma gelir. HALİS: Öz, temiz, eri Bu çocuk benim öz oğlumdur. Ne temiz adam. Eri buğday. HARİKA: HASILAT; Verim (adliye ıstı- Bu tarlanm verimi bu kadardır. | Daha fazla ne istiyorsun? HASSA: Yarar. Bu adamın yararı şunlardır: göreneği yektir, çalışkandır. HATIR: Gönül Bunu yaparsan gönlüm kırılır. HTIRA: Yad Beni yadet, unutma, Çıkan 7 inci liste- deki kelimelerin karşılığı M. Nurettin Beyin bulduğu karşılıklar Gadir — Yazık (Bu, bir tek manasına karşılıktır. Öteki mana- halde biz artık iki eski arkadaşız | larına karşılık bulamadım). Çocuğa yazık etti . Gaflet — Dalgınlık, boşbulun - ma Yahu, bu ne dalğımlık! Boşbulundum, yanlış davran - dım. Gaile — Tasa Bir yandan geçinme tasası, bir tarafta hastalık, canıma tak etti. Galebe — Yenmek Nihayet düşmanları yenmek el- verdi. Garaz — Kuğ, (garez) umdu Onun zaten bana kuğlu oldu - ğunu bilirim. Bü işte bir umdum, bir bekle- rim yoktür. Garip — Tuhaf, öksüz, kimse »- ğumlu jandarma ve muzika efra -| siz, boynubükük, ecişbücüş, yaban dı kâmilen sevk edileceklerdir. 326 doğumlu ve bunlarla mua- Ne tuhaf adam. Çocuğun o öksüz, boynubükük mele gören ve kısa hizmet hakları| hali bana dokundu. reffedilen piyadeler de sevk edi- lecektir. Tam veya nısıf bedel (o vermiş olanlarla bu defaki celpte bedel verecekler kâmilen sevkedileceğin den 9 Nisan 933 akşamına kada: her gün saat 9 dan 12 ye kadar yev mi içtima İZ nisan 933 sabah sa - at 9 dadır. Yevmi mezkürdan son- ra gelecekler hakkında muamelei | kanuniye ifa edilecektir. Bir ırza tecavüz mahkümu Bir Hanımın ırzına tecavüz et -| mekle suçlu Osman oğlu Hüseyi nin ağır cezada muhakemesi bit miş ve kendisi bir sene hapise mah küm edilmiştir. Hüseyin 13 yaşım- dadır. ğ Yol, iz bilmemesi yerli olma - yıp yaban oluşundandır. Gavamız — Özler, derinlikler Bu işin özlerine, derinliklerine yarabildiniz mi? Gaybubet — Yitiklik Adamın birdenbire yitikliği du- yuldu. Gaye — Ülkü, erek, varak Zavallı, ereğine, varağma ere- medi. Gıda — Yiyecek, besim Yiyeceğini beraber aldı. Bu yömekte tat var amma, be- sim a2. Gma — Bıkkmlık Artık bu işten brkkınlık geldi, ağıl | Muharrirleri : nıflardan koleje kadar İsa bir kur tarıcı olarak ve hayat (kendisine ramolmuş gibi gösterilir. Sabık müslümanların teşkil ettiği İranda ki kuvvetli kilise senelerce sarfe - dilmiş bir mesainin semeresi ol » makla beraber her hususta ve bil: hassa terbiye hususunda İsayı ba- şa geçirmenin neticesidir.,, “Bütün İranda terbiyevi ve sıh- mesleklere gufrana isal etmek için birleşirler. Mekteplerde müdür ve muallimler hastanelerde dok - tor ve hastabakıcılar talebe hastalara doğru haberi vermek gi çin çalışan papaslardan çok daha | Jiyi muvaffak olurlar. Bu sonuncu: ların da yardımı sepkat edebilir, vi mile muvaffak olabilmek için an- cak müessesenin doktor veya mu- allimi doğru yolu gösterebilir. Makale “Doğrudan doğruya hiristiyanlık neşri, idareli diğer bir serlevha ile göyle devam edi - yor: “Hıristiyanlığın neşri için kul » landığımız usulleri anlatmam is - tenildi. Ben bu hususta her şey - den evvel ateşli bir ruh ve kuv - vetli bir imanın lüzumuna kaniim. Usuller ikinci oderecede Müslüman kalpleri süizan, ceha - let ve fenalık dağlarile çevrilidir. Bu dağları yıkmak için kuvvetli bir imana ihtiyaç vardır. Ancak ondan sonradır ki, aşk kalbe doğ « ru yolunu bulur...,, “İncilin diğer kitaplarından daha geniş ve daimi bir ( surette yayılması için çalışıyoruz. Bir kaç sene evvel hıristiyanlığı kabul et « miş elli kadar İranlıya kendilerin! bu dine cezbeden ilk âmilin ne ol- duğu sorulmuştur. On dokuzu! bunun İncil veya ondan Oo almma bazı parçalar olduğunu söylediler. Yirmi ikisi de hıristiyan olmaları - nı kelâmullaha atfediyorlardı. Bir çokları da İranda bir komite ta - İ rafından çok iyi bir surette dağı * tılan din kitaplarından İsaya nandıklarını söylediler.....,, Ayni Mecmuanm 14 üncü sayı» fasında Robert P. Wilder imza - sile “İran ve Arabistanda hafta,, başlıklı yazıdan şu parça ları naklediyoruz: “İsfahanda hıristiyanlığı neş « re memur olan peskopos Y.H. Hinton müsafiri idim. hirde kilisede, Kollejde, hastane - lerde ve mektepler de olmak üze * re cem'an on üç konferans ver - dim. Yalnız burada beş yüzden Kırşehir köylerinde) Denizdeki öyürme kayığı çevir- di. Gölün üzerinde düden var, Kıyıda busk Gurur — Böbür, övün Böbürleniyor, övünü çok. Günah — Suç Tanrı suçunu bağışlasın. Düzeltme: Dünkü sayıda çıkan sözler ara- İ sında (Facia) kelimesi için (A- hi mesai erkek ve kadını muhtelif | Fakat hrristiyanlaştırmakta tama- İ kalır. altı! “| programı Bu şe-| MISYONERLER Ş Müslümanları nasıl hıris-. 'tiyan ettiler ve ediyorlar? Mu ittin Abdurrahman ve /decdut Sait ; “Tahrandaki misyoner mües -| fazla Müslümanım çocukları vaf « şi sesesinin terbiye programı her| yerdekinden daha geniştir. İlk sı | Müslüman vaftiz edilmiş ve sonra tiz edilmiş. 1884 te yalnız bir | 1890 a kadar hiç kimse tenassür etmediği halde o sene üç kişi İsa dinini kabul etmiş. 1895 te ilk Müslüman kadmı vaftiz edilmiş. Bu hâdise ilk vaftiz edilen erkek- | ten on sene sonra cereyan etmiş v& bu müddet zarfında yalnız on bir erkek hıristiyan olmuş. Bundan j sonra vaftizler daha sıklaşmış ve simdiye kadar (3 Teşrinisani 1929) 156 erkek, 199 kadm ve 149 çocuk İslim dininden hıristi « yan dinine geçmiş bulunuyor 1884 tenberi de burada 46 Yahu « di tanassür etmiş. Bu mutanas “ smlar Archdeacon Garland ve Yabareh'in idaresinde çok iyi ça .. İ ışıyorlar. Mühim olan diğer bir husus ta 914 tenberi Stuart Me T morıal College talebe ve mual g Bmlerinden 23 kişinin (o İslâmiyet | ve Yahudilikten dönmeleridir. Bu mektep muallimlerinin misyöner « lik gayretleri çok şayahı takdir - dir. Pazar günü öğleden sonra orada konuştum. İkisi Müslüman ve biri Yahudi olan son smıf ta * lebesinden üç kişi hıristiyanlığı | teyit ettiler. Ayni sabah İngiliz kilisesinde konuşmazdan evvel üç Müslüman vaftiz edilmişti. Bu misyöner müessesesi oüzerinden Hakkım daimi lütüf ve inayeti hiç eksilmiyor.,, “Peskapos Linton akşam ye 5 meğine bir kaç mütenassır davet | etmişti. Bana maceralarını anlat *, | Birisi Muhammedin ahfa « | dından olan bir baş mullânın oğ- luymuş. Gene mollâ olan bir di « erinin bıristiyan olduğu için, biraderi tarafından ölüm fetvası | imzalanmış. Ölümden kurtulmuş, | | fakat sürgün edilmiş. Bir başka - sı İşfahana gelirken her ne paha « sma olursa olsun (Müslümanlığa | sadık kalacağını ahtettiği için a » 2 dımı (İmani) koymuş. Şimdi ha : İ kiki bir hıristiyandır. Ve İsanım müminidir. Diğer biri vaftiz ol i dileceği saatte evine hapsedilmiş, fakat öğleden sonra serbest bıra » kıldığı zaman doğruca İngiliz ki « lisesine giderek vaftiz edilmiş...,, (Devamı var) tılar, Istanbulun yol Vilâyetin beş senelik yol proğ 44 ramını tetkik edilmek üzere Ankas | raya götüren vilâyet baş mühendi- İ si Cevdet Bey Ankaradan dönmüş | tür. Öğrendiğimize göre proğram | nafıa vekâletince tasdik edilmiş, | yalnız inşaat sistemlerinde bazı da ğişmeler yapılmıştır. Yollar (©) dan sonra beton, asfalt olarak yi pılacaktır. Münakasalar yakında | ilân edilecektir. al Ee El “ Bir kâhyanın katli ve maz» nunlardan birinin 3 mahkümiyeti | Büyük çekmecede Bilâl Salihle imam Hasan isimlerinde iki şahıs Hasan kâhya isminde birisini öl « dürmekle maznun bulunuyorlardı. || Dün muhakemeleri bitmiş Bilâl Sa | Girdap — Öyürme (Eski türk- | cıkir inci) diye garip bir karşılık | lihin beraetine, imam Hasanm 10 | çede) düden (Konya ve Niğde| gördüm. Bir yanlışlık olmus ola» | ##ne hapise mahkümiyetine yn köylerinde) beer (Ankara > cak. / kam