4 Mart 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

4 Mart 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünyanın öbür uçlarında © yaşıyan acaip insanlar 6 Pek misafir perver bir habeş : Karısını, kulübesini misafirlere bırakıyor —Asıl yamyam bunlardır: karısını kesip yemiş, kadının babası da bu ziyafete konmuştu.. Te Hikâyelerini yazdığımız pek misafirperver bir karı - Koca ve çocukları —-—i— Dünyanın bizden aylarca uzak yerlerinde hayatım nasıl geçtiğini anlatmak için aldığımız bu not - lar meşhur bir seyyaha aittir. Bu seyyah - vahşilerin, o Habeşlerin, Afrikalı, Amerikalı barbarların, Bahri muhitteki o haritaya bile geçmemiş adaların ahalisinin a - rasında yaşamış, son zamanlarda Avrupaya dönerek hatıralarını yazmıştır. Librevil, Afrikanın tam Arap- lardan ayrıldığı ve tam habeşle - rin başladığı yerdir, Dakarın ce - nubunda bir şehir.., Bu şehrin biricik otelinde ben biricik yatıcı müşteri idim. Fa - kat yemek yemeğe gelenler eksik değildi. Bu hale şaştım, otel sahi- bi izah etti: — Biz burada böyle yalnız ye- mek vermiye çok alıştık. Yolcu - lar, seyyahlar burada mutlaka bir kadının evinde yatarlar da ondan. Bu sözden sakın fena bir ma» na çıkarmayınız. Librevilde hiç bir fahişe yoktur, Böyle bir şeye ihtiyaç ta yoktur. Burada her be- yaz adamın beğendiği bir Habeş kadma sahip olması hakkı imiş, Merak ettim. O gece bir kah- veye uğradım, içkiye dalan odun kesicileri dinledim. Şöyle konu « şuyorlardı: — Bu gece nereye gideceksin? — Gene onun . Ya sen? — Bakalım. Bu adamlarla hemen ahbap ol. dum, zaten bunu onlar istiyorlar- dı sanki..,. Dışarı çıktık. Sağ - da deniz, dalgalı ve hırçın... Sol da gittikçe kararan yeşillikler, ni- hayet orman var. Bunların önün - de köçük siyah lekelere benziyen yanına, kulübeler... Sessiz, kimsesiz ku- | lübeler... İki tarafında parmak- İk bulunan, kilitsiz kapıları açık va Kendilerine refakat ettiğim a- damlardan birisi bir kulübenin kapısına yaklaştı, ayağile itti, İçe- riye girdi. Biraz sonra aralıklar- dan bir aydınlık gördüm, lâmba yakmışlardı. Bir kac dakika son- ra kulübeden çıkan bir karartı - am bu büyücek köyde kayboldu- ğunu gördüm. Bu adam kulübedeki kadının | kocası idi. Onu dışarı atmıştı, o- İ nun yerine kendisi hasıra, uyku- dan yeni gözlerini . açan kadının i yanma kurulmuştu. Biz kulübeden içeri girdiği- miz zaman o sanki bu evin sahi- | bi idi. Siyah kadına emrediyor - du: — Git ,kız kardeşini de getir.. i Hem bize biraz da içki ver. Bütün bunlar on franga, yani 75 kuruşa mal oluyordu: Kadın, kız kardeşi, içki... Hepsi içinde. | Hattâ kocasının çekilip gitmesi des.» İ Bu eğlencede bulunanlardan birisi şunları anlattı: | — Geçen akşam bir yerde eğle- | niyorduk. Altı kişi idik, Bir kulü- | beye bir düzüne kadın getirtmiş- | tik; bir hayli de perno şişesi top- | ladık. Siz bizim, bu kulübede bir âlem yaptığımızı sandınız değil mi? Hayır, öyle değil. Bu kadın. ların hepsini, şişeler, içkilerle be- raber bir araya topladık. Bura - dan yirmi beş kilometre uzak bir | oramana gittik. Orada açık hava- da adamakıli içtik, eğlendik. Dö- nüşte kadınları orada bıraktık, arabaya atladık. Kadınlar arka « mızdan bağırdılar, durdular, Biz yolu tutmuştuk. Bu adamın anlattıklarının doğ- ruluğuna burada kadınların bir kedi yavrusu kadar kıymeti olma- ması kâfi delildir. Bu kadmlar i- şinde bir çok çirkini, gudubeti ol- duğu gibi bir çok ta güzel, tatlısı vardır. Siyah bir heykele benzi - yen vücutlar içinde son derece te- miz, pürüzsüz olanları insanı çi - leden çıkartabilirdi, Buna muka- bil erkekleri ufak tefek, lâkayt, | faakt tatlr adamlardı. Herkesin bir düşmanı .. Bu memlekette her adamın mutlaka bir veya bir kaç düşma- nı vardır. İşsizlik, güçsüzlük her- | kesi, biribiri aleyhine can düş - manı yapıyor. Bu düşmanlık ve bu hırs ta olmasa hayat pek tat- sız geçecek. | Köylerin mutlaka birer de bü- yücüsü vardır. İhtiyar fakat baba- yiğit bir adam hali gösteren bu büyücüler düşmani olanlara ilâç | tedarik eder. Habeşlerden biri | büyücüye müracaat ederek: İ © — Bana filâncayı öldürmek is | çin bir ilâç ve bir çare bul. Deyince büyücü yedi günde mi üç ayda mı, birsenede mi hangi - sini İsterse o kadar zamanda di manı öldürecek levazrmı kendisi- ne verir. Bu levazım ekseriya ze- hirli buğday tanelerinden ibaret- tir. Buğday taneleri, suyun, çor- banın içinde kolayca eriyor ve a- damcağızın bağırsaklarını istenen müddet zarfında harabeye çevi » riyor. Maamafih, bu Habeşler hiç te vahşi adamlar değildirler. Bir a- İ damı durup dururken öldürdükle- ri görülmemiştir. Yalnız öldür - dükleri adamın etini de kurda kuşa ziyafet çekmek istemedik- leri için oturur, yerler. Bir gün, civar ormanda bir a- ğacın dibinde insan kemikleri gördüm. Yerlilerden birisine sor- dum: — Acaba böyle kenarda köşe- de rastgeldiğiniz adamı öldürüp yer misiniz ? — Yemek için öldürmeyiz, e- ma lüzumunu görerek öldürdüğü» müz bir adamın etinden niçin is- tifade etmiyelim! Bundan anladım ki, bulundu - ğum memleketteki adamlar yam- yam değildir. Asıl yamyam bun * lara denmez. Ben asıl yamyamla- rı Kongoda görmüştüm. Bunlar | iki adamdı, Kayın pederle damat Bu Kongolular iri gözlü, mü - kemmel vücutlu iki adamdı. Da- ha garibi biri damat, öteki kayın peder... Damat karısını altı keçi vere- İ rek almış. Kadın geçkince oldu - ğu için adam çabuk bıkmış ve ka- yın pederine: — Ver benim keçilerimi, al kı- zını geriye... Demiş. Fakat ihtiyar keçileri geriye vermek istemediği için bir akşam kulübesinde karıcığı ile başbaşa otururken birden fırla - mış. Kadını öldürmüş. Sonra da oturup karısını yemeğe başlamış. Komşuları hâdiseyi görerek hemen kadının babasma haber vermişler. İhtiyar, iş işten geçtik- ten sonra yetişmiş.» (Devamı var) Dün talebe senelik kongreleri için toplandılar Milli Türk Talebe Birliği umu- mi heyeti dün Halkevinde senelik kongrelerini yapmak üzere top - lanmışlardır. Kongre reisliğine (omühendi; mektebi mümessili Tevfik Bey s€- çildikten sonra içtimaa başlanmış tır. Fakat içtimada bulunan muh- telif fakültelerle, yüksek mektep talebelerinin mümessilleri aras - da evvelâ salâhiyeti haiz olup ol - madıkları görüşülmüş ve buna ka- rar verildikten sonra müzakereye devam edilmiştir. Ruznameye göre idare heyeti - nin bir senelik raporu ve intihap encümenin raporu okunacaktı. Raporlar okunmuş, fakat çok şiddetli münakaşa başlamıştır. Muhtelif hâtipler söz alarak in- tihap encümenin raporunun aley- hinde ve lehinde beyanatta bulun- muşlardır. Bunun en büyük sebebi yeni i- dare heyetinin intihabı idi. | İnti- Kongrede bulunanlardan bir grup hap encümeni raporunda federa. yon ile konfedarasyon şekilleri hakkında izahat vermiş ve idare heyeti intihabının yeni bir şe- kilde yapılmasını teklif etmiştir. Fakat talebe mümessilleri ken- dilerinin bu yeni şekil lehinde ve aleyhinde söz söylemek için salâ- hiyeti olmadıklarından bahsede » rek derhal intihaba © geçilmesini istemişlerdir. İntihap encümeni âzaları ise talebe mümessillerinin sözleri - ne cevap vermiye basladıkların - dan tekrar münakaşa şiddetlen miş ve nihayet öğle zamanı ol - muştur. Teklif üzerine öğleden sonra içtimaa devam (edilmek şartile celse tâtil edilmiştir. Öğleden sonraki içtimada ge - ne münakaşalara devam edilmiş, nihayet birliğin eski reisi Canbu - lât Beyin teklifi reye konulmuş tur. Canbulât Beyin teklifi şuydu: “— Talebe mümessilleri arasın da mümessili bulunmıyan talebe, mülkiye ile diğer yüksek mektep- ler de bir hafta içinde intihap ya pılsm. Bu mekteplerden gelecek arkadaşlar, gelecek persembe gü nü toplanarak veni vaziyeti mü xere etsin. Bunun de beş k bir encümen teşkil edil sin.,, Canbulât Beyin teklifi kabul e- dilmiş ve talebe miimess'İlerinlen Seniha Hanım ile Namık, Kemal Adnan, Besir Beylerden müre* kep bir intihap encümeni seçil - Birlikte |Anave kızını nikahlamış İkisinden de iki çocuk var Son günlerde İngiltere mahke- meleri çok garip bir dava ile kar- şılaşmıştır. Zabıtanın mahkemeye sevkettiği bu dava, bir adamın, bir ana ile kızını aldığını ayni za- manda nikâhı altında bulundur - duğunu göstermektedir. Davayı tahrik eden Mister Amy Mapvell namında bir kadındır ve Mister Mapvell namında vilâyet gazetelerinden birinin baş muhar- riri olan bir zatın kızıdır. Mister Amy, babası Mister Mapvell ye » gâne varisi olduğunu, babasınm bütün mallarını kendisine bıraktı” ğını, ve bu vadide bir vasiyeti bu- lunduğunu iddia etmektedir. Fakat mister Arthur Wilmer namında olan ve mister Amy'nin biraderi olduğunu söyliyen bir zat bu iddiaya karşı gelmiş ve miras - tan hissesini istemistir. Bu ip ucu üzerine yapılan tah » kikat neticesinde Mister Mapvel)- in bir ana ve kızı ile ayni zamanda evli olduğunu ve her ikisine de i zevce muamelesi yaptığı anlaşıl- mıştır. Hâdise derhal zabıtaya havale olunmuş, zabıta meseleyi derin - den derine tahkik etmiş ve şu ne- İiceye varmıştır. Müteveffa Mister Mapvell'karı- sının kızı ile bir aralık gezmeğe çıkmış, ve bu gezinti esnasında o- munla evlenmiştir. Mister Mapveli ileyeni karısı bir aralık işi anasm dan saklamış, fakat bir müddet sonra valide işi anlamış ve bu yüz den bir rezalet çıkmış. Valide ko- İ casına hücum ederek onu boğmak İ istemişse de kızı müdahele ede - ek ikisinin de kocasını kurtarmış, i Jİaha sonra kızla kocası bir müd - | İ det için evden ayrılmışlar ve bir arada yaşamışlar. Daha sonra ana kız kadere mü- İ tavaat ederk tekrar birletmisler ve mister Mapvell 1931 de vefat etmiş!.. Çocukların biri analan öteki İ kızdan olduğu için arada ihtilâf yıkmıştır. Mah'om« Ww davayı rüyete de- ım edecektir. ———. dikten sonra içtimsa nihayet ve - rilmiştir. İntihap encümeni bu hafta i - çinde talebe mümessili (o olmıyan mekteplere giderek intihap yapa * caklar ve talebe mümessillerinin seçilmesine nezaret edeceklerdir. Seçilen murahhaslar da gelecek cuma günü umumi bir (toplantı yaparak birliğin yeni (faaliyet! hakkında müzakere bulunacak” lardır. Gençler birliklerinin tebrikleri Talebe birliğinin dünkü içtims* mda geçen cumartesi günü Türk dilinin tamimi için yapılan nüms” yişten dolayı Gaziantep gençler birliği ile Ankara hukuk taleb* cemiyetinden talebe birliğine 89 len telgraflar okunmuştur. Gelen telgraflarda talebeni” coşkun hareketlerine tamamen i* tirak edildiği bildiriliyor ve tal€ ler tebrik ediliyordu. Bu telgraf” lar alkışlarla karşılanmıştır. İz #di sb dns ii e do» “nm Mr e a, er) —

Bu sayıdan diğer sayfalar: