23 Şubat 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

23 Şubat 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

gep EE Şabat 19 VAKIT'm Edebi Tefrikası: W 1 — m Bu nasıl iş? ir Yastıkta Kocayın .. | Küstahlık! Birinci kısım er Yeni roman 1 mw | ,, Hicran hanımın evinde, sanki aramızda,, toplanacaktık. Halbu ki iki salonla, küçük oda tıklım doluydu. Hicranın ahbap - a ile, ahbaplarının ahbapları, bu Çay, da kur yapmak © fırsatmı buldukları için, koşa koşa gel - Mişlerdi. Bir aralık, kalabalık ve gra - Mofon gürültüsü arasında kula - WE ğrma çınladı; güzel teyzeme: i Ç — Neden bu hanımı tekrar ev- dir miyorsunuz?. - deye soru - Yorlardı - böyle genç ve güzel bir ın dul yaşar mı? Baş göz edi- verin!... Sanki bu sözleri yeni ve ilk defa işitiyormuşum gibi, bunu “öyliyenleri terslemek istedim. ie arma sarılıp haykıracak- — Yeniden evlenmek mi?.. İş- te bunun imkânı yok. Sacide bun- dan sonra evlenmez... Rica ede - tim, üstünüze vazife olmıyan şey- lere karışmayın... N Fakat haykırmadım, sadece u- his) taklaştım. Ni Üç senedir dul yaşıyorum. Ge- İri Ne kaynanamla beraber oturuyo- tum. Kocam ölürken vasiyet etti: id | ,Anamdan ayrılma,, dedi. Biçare <adıncağızı, büyük acısı ile baş “şa brakmak da istemedim. Esa wn kaynanam beni beğenerek, te- oğluna almıştı. Ben, onun m istediği gibi bir kızdım. Zen- indim, kimsesizdim. Evde büyü: Müş, evde ökumuştum. Nikâhım kıyıldığı zaman haya- tn ne olduğunu kat'iyyen bilmi - Yordum. Dünyadan bihaberdim. Evlenmekiçin can attım, Koca kapısmı — cennet kapısı telâk - ki ediyordum, Evlendiğimin üçüncü günü al- dandığımı anladım. Eğer kocam tnasına fazla düşkün olmasaydı, belki de aldanmış olmıyacaktım. Fakat üçüncü günü, “Kaynana, dini gösterdi. Filvaki benim de kabahatim büyüktü: Oğlunun Yarı şefkatini, yarı muhabbetini çekip almıştım. Bir ana buna ta- ül edebilir mi? Buna tahammül © edemiyordu Ve ben onun bin bir aksiliğine ta- ül ediyordum. Kocam Kâmil, anasının sözünü dinlemiye, aksiliklerine itaat et - Miye öyle alışmıştı ki, benim mu- &zz6p olduğumu fark bile etmi - Yordu. O, evlendikten sonra da anası" nm çocuğu kaldı. Ona gene kör- rüne itaat ediyordu, bir sözün- den çıkmıyordu. Yavaş yavaş ben de onun gibi “lmıya başladım. Hiçbir şeye ka- tışmıyor, fikir beyan etmiyor, kay- Manam ne derse razı oluyordum. : Evin içinde adeta esirdim. Hiç şey yapmıya hakkım ve salâhi Yetim yoktu. Belki de bunun böyle olması A #ndi kabahatimdi. Evvelden, da- ii ilk günlerde isyan etseydim, p kocamı anasmmn — Yesayetinden çatma çalışsaydım, şahsiye- ç i kaybetmezdim.. Fakat yapa - | adım, Öyle sıkı bir terbiye al- çOMnıştem, ki evlendikten sonra bile Yesayetinden kurtulacak kuvve - Ni bulamadım. Hayat beni kendine rametmiş- Yazan : Mediha Münir ti. Boynumu büktüm, kaderime ra zı oldum.. Halbuki, benim de gayelerim, hayallerim vardı. Bunların tahak- kuk etmesinin bundan böyle imkân olmıyacağını anladım. Sessiz sedasız köşemde yaşamıya başladım... Uzun seneler böyle yaşadım. Kocam öldükten sonra da, iki sene, bu usluluğum devam etti, Fakat bu sene iş değişti. Bir - denbire kendime geldim. Eski ha- yallerim, emellerim, gayelerim ye- niden canlandı. Otuz beş yaşmdayım. Filvaki göstermiyorum ama, ne de olsa otuz beş yaşındayım. Bu otuz beş senenin ağırlığını omuzlarımda duyuyorum... Bir gün senelerin a- ğırlığı beni ezecek. Bunu da bili- yorum. Yalvarıyorum: “Bir az za- man daha geçsin.. İhtiyarlamadan evel ben de saadeti tadayım, dün- yadan güm alayım.,... - diyorum ama, neye yarar?.. Teyzemin evinde geniş bir ne- fes alıyorum. O da bu sene evini dostlarıma açtı. Onun da kocası, benim kocamdan bir sene sonra öldü. İki sene matemini tuttu. Bu sene eğlenmiye başladı. Teyzem, büyük kızı Raşidenin izdivacma çok üzülmüştü. Raşi - de evlendi, altı ay sonra ayrıldı. Kocamla kaynanam bu ayrılığın sebeplerini benden O sakladılar. Ben onun için, her şeyin söylen - mesi caiz olmıyan bir genç kız - dım. Ne çok zaman kaybetmişim... Kaybettiğim zamanın acısını çı » karacağım.. e Cuma Nefis bir kış günü... Hem güneş var, hem don var. Her taraf katır katır.., Tam öğle yemeğine oturacağım sırada telefon çaldı. Koştum: — Allo!... Sen misin Raşide?. — Benim... Kızımla beraber anneme geldim. Otomobile binip boğaza gideceğiz. Yeniköy otelin- de yemek yiyeceğiz. Sen gelir mi» sin?.. Geçerken seni alalım, Gelip alsmlar. Bu gün bir ye- re gidecek değildim. — Bekliyorum, geliniz. Bir çeyrek sonra geldiler. Tey- zemin gözlerinin içi gülüyor. Ra - şide pek keyifli değil. Gözlerinde bir gölge var. Kızları nerede?.. var he Şadiye, Teyzem dedi ki: — Lâmia kadınlı erkekli ar - kadaşlarile gezmiye gitti. Şadi- yeyi annesi almadı. Otomobille gezmeyi “kapanıp oturmak,, te- lâkki ediyor, Onu hava alsm diye bahçeye yolladı.. Keşki gelseydi değil mi?.. Teyzem Şadiyeyi çok sever. Bir torununa karşı zâfı var. Onu adeta kızından kıskanır. (Devamı var) Ne Lâmia Tire belediye hastahanesi Tirede mevcut belediye hasta - hanesi lâğvedilmiştir. Tire bele - diyesi bunun yerine 25 yataklı ve son derece mükemmel yeni bir hastahane tesis edecektir. Bunun için belediye bütçesine bu sene İ- çin tahsisat konmuştur. Türkiyede Türkçe konuşmak! kabahatmıymış ? Bir kariimiz idarehanemize ge- lerek bize acıklı bir müşahedesini anlattı. Kariimizi haklı bir tees - sür ve heyecana veren hâdiseyi bize anlattığı gibi anlatıyoruz: Evelki gün yataklı vagonlar şir keti Beyoğlu şubesine müracaat e- den tanmmış bir tacir, Ankara içinbir yatak bileti istemiştir. Ankara hattının yataklı biletle- yi ile meşgul olan bir Türk me - mur, o gün hareket edecek tren - deki yataklı mevkilerin tamamen satılmış olması hasebile trene ait | yataklardan Galata acentası em » | rinde bulunan yerlerden birinin boş olup olmadığını odaireden te- lefonla sormuştur. Bu muhavere türkçe cereyan etmiştir. Bir kaç aydanberi şehrimiz yataklı vagon ları idaresine gelmiş olan bir ec - nebi, Türk memurun telefonla türkçe muhaveresini işitmiş ve di- ğer memurlara galiz bir ifade ile fransızça olarak sormuştur: — Bu nece anırıp duruyor, türk çe mi? Diğer memurların evet demesi üzerine hiddetle Türkmemura dö nerek: — Baksanıza, Yataklı Vagon * lar şirketinde olduğunuzu unutu- yorsunüz. Burada lisanı resmi Fransızçadır. Türkçe konuşula - maz. Ben bunu menettim. Unut- i vermiş. Yanında bir de arkadaşı tunuz mu? Bu defairk ceza olmak üzere on lira vereceksiniz! Amirinin bu hareketinden izze- ti nefsi ve milliyet hisleri rencide olmuş olan Türk memur cevaben: — Ben Türküm. Ve vatanımda bir Türk vatandaşımla Türkçe ko nuşurum ! Demiş, bu ısyanın önünde daha fazla hiddetlenen yabancı âmir: — Görüyorum ki, hâlâ türkçe i konuşuyorsunuz. On beş günlük yevmiyenizi kesiyorum ve binaen aleyh size on beş gün için izin ve riyorum. Tekerrürü halinde sizi kapı dı- sarederim! Diye bağırmıştır. Bu tahkirin önünde Türk memü ru derhal çıkıp gitmiştir. Bu çirkin hareket gösteriyor ki, henüz Türkiyede Türklüğe ria - yet etmesini hâlâ bilmiyen ecne - biler var, Türkiyede resmi lisan Türkçedir. Türkiye topraklarmda türkçeyi bir ecnebi menedemez. Bu küstahlığa bir Türk olan şir ket mümessilinin de göz yummı - yacağı tabitdir. Hükümetin meseleyi ehemmi « yetle nazari dikkate alarak tah - kikat yapacağı ve ekserisi Yunan ve İtalyan tabiiyetinde olan me- murlar önünde ereyan eden bu çirkin hâdiseyi çıkaran ecnebiye haddini bildireceği şüphesizdir. — aaa Bağırsak Bağırsak ticareti piyasası son günlerde düşkündür. Bunun sebe - bi Amerikanın bu sene az mal is- temesidir. Maamafih Almanyadan son günlerde bazı gruplar bağır- sak satışı hakkında İstanbuldan malümat istemişlerdir. —zm— Suriye ve Irakta Köakiı k Gelen haberlere göre Suriye ve İrakta bu sene müthiş kurak - lık vardır. Bu mıntakalardaki tacirler şim- diden muhtelif memleketlere mü- racaat ederek hububat satın almak istediklerini bildirmişlerdir. | Istanbul ağırceza mabkem Yanlışlıkla... Kendisine tokat atan adam yerine * başkasını İstanbul ağır ceza mahkeme - sinde, dün öğleden sonra yeni bir cinayet davasına ait muhakemeye başlanmıştır. Davaya göre, vak'a, Tavşancıl- da olmuş. Şükrü isminde biri, Et- hem oğlu Halilin kahvesine gel -| miş, bir kahve pişirilmesini söyle- | miş. Kahveci Halil, pişirmek iste- memiş, “evvelâ biriken borç ö- densin de, sonr!.,, şeklinde cevap bulunan Şükrü, hiddetlenmiş, kar- şılıklı söylenmişler, Nihayet, Şükrü ve arkadaşı dı-| şarıya çıkmışlar. o Kahveci Halil| de, dışarıdaki iskemleleri içeriye almak üzere peşleri sıra ilerle - miş. Kahvenin dışarısında karşı - laşılınca, gene kavga başlamış, Şükrü “neye kahve pişirmedin ? ,, diye Halilin ensesine bir tokat at- mış. Kahveci, buna müthiş surette kızarak, derhal içeriye koşmuş, kaması almış, Şükrüye sapla - mak için tekrar dışarıya çıkarken, o sırada içeriye giren Etem oğlu Şahin isminde bir adamı, kendi- sine tokat atan Şükrü olduğu zan İ nile, vurmuş.. İş işten geçtikten sonra, yanlışlık anlaşılmış. Bağcılık yapan Mustafa oğlu Şükrü ile İsmail oğlu Ali ve Ha - lilin kardeşi Ali de, kavgaya ka - rışmaktan suçlu olarak muhake - me ediliyorlar. Kahveci Halil, sorguya çekilir- ken, şunları söyledi: — Şükrü, yanmda arkadaşı Ali bulunduğu halde kahveye girdi .. Ikisi de sarhoştular. Ben kahve pişirmeyince, Şükrü kızdı, bıçak çekti.. Bıçak çeken ben değilim .. Hattâ benim kardeşim Ali vak'a - da yaralanmıştır. Şükrüyü, köy muhtarı benim aleyhime teşvik et- miştir. Sebep budur! Kavgaya karışmaktan suçlu gö- rülen Şükrü ve arkadaşı Ali, ken- dilerinin bir şey o yapmadıklarını söylediler. Maktulün babası Etem ağanın vekili Etem Ruhi Bey, mahkemeye bir istida verdi. Bu istidada, Halilin cinayeti düşman- lık tesirile yaptığı ileri sürülerek, en ağır ceza ve beş bin lira tazmi - nat isteniliyor. , Neticede, kahveci Halilin kar - deşi Aliye tebliğat yapıldıktan sonra muhakemeye devam olun - masına, şahitlerin dinlenilmesine karar verildi. Maznunlardan Şükrü ve Alı, mevkuf olmıyarak muhakeme e - dilmek üzere, serbest bırakıldılar. 18 seneye mahküm balıkçı 1930 senesi temmuzunun yedin ci gecesi, Beşiktaşta köy içinde Vasilin meyhanesinde, rakı para - sından çıkan kavga neticesinde Vasili vurmak isterken, kurşunu yanlış isabet ettirerek (o Lâzari is- minde bir müşteriyi öldürmek ve İhsan isminde birini yaralamakla maznun balıkçı Aziz, İstanbul a » ğır ceza mahkemesince on sekiz | sene dokuz ayon birgün hapse l mahküm edilmişti. Temyiz mahkemesi, bu kararı bazı noktalardan bozmuştur. A - ğır ceza mahkemesi, bozma sebep” | lerini tetkik ederek, bir karar vers | mek üzere muhakemeyi başka bir güne bırakmıştır. 600 liralık pul öldürmüş Istanbul askeri mektepler muhase- beciliğinden omütekait (Ahmet Hamdi, yüksek mektepler muha - sebecisi İhsan ve askeri mektepler muhasebeciliği kâtibi Osman Bey» lerin muhakemesine, dün başlan- mıştır, Osman Beyin, askeri mektepler muhasebeciliğinde bulunduğu sı- rada, bazı ita emirlerini alıp sak - ladığı, kurşun kalemiyle iptal edi- len damga pullarından 600 küsur liralık pulu, evrak üzerinden sö « kerek tekrar kullandığı, bu suretle vazifesini suiistimal ettiği, mu - hasebeci Ahmet Hamdi Beyle on- dan evvel askeri mektepler mu « hasebecisi olan Ihsan Beyin de, murakabe vazifelerinde (ihmal gösterdikleri kaydile muhakeme yapılmaktadır. ad Bu husustaki Devlet Şürası ka - rarı okunduktan sonra, mahkeme- da hazır bulunan Hamdi, Ihsan ve Osman Beyler isticvap edilmiş- ler, o aleyhlerindeki (o iddiaların doğru olmadığını, bunun muhake- me neticesinde ( anlaşılacağını söylemişler, bazı izahat vermişler» dir. Davada, Sabri Bey isminde bir dava edilen daha O bulundu- ğundan, onun da mahkemeye cel- biyle, muhakemeye devam edil - mesine karar verilmiş, muhakeme | 12 nisan çarşamba saat onüç bus | çuğa kalmıştır. Tapu-Kadastro umum müdürü şehrimizde Tapu — kadastro umumi mü - dürü Cemal Bey bazı işlerin halli için şehrimize gelmiştir. Bir kaç gün kaldıktan sonra Ankaraya dönecektir. Cemal Bey dün Def - terdar Mustafa Beyi ziyaret et - ? miş ve bazı meseler üzerinde meş- gul olmuşlardır. Aldığımız malümata göre ka : dastro teşkilâtı mevcut mahaller « | de faaliyet devam etmektedir. Mudanya, Denizlide, Heybeli « | adada işler bitmiştir. Şimdi Hey « beli kadastrosuna ait sicillerle meşgul olunmaktadır. Şark vilâ « yetlerinde tahrir işlerinin sür'atle | bitirilmesi ve mevcut teşkilâttan | fazla randıman alınması içinlâ« | zım gelen idari ve kanuni tedbir« ler alınmış, memurların sayısı Ar“ tırılmıştır. —— Almanyadı vutiürta piyasası "Almanyada yumu" piyasası günden güne yükseli.. “tedir. Al- manyadan gelen haberlerde İstan- | bul tacirlerinin bu hususta nazarı dikkatinin celbedilmesi tavsive «- | dilmektedir. i Ticaret odası keyfiyeti ai?” dar tacirlere bildirmiştir. mi Şahsi teşebbüsleri himaye | Nisan başında Berlinde şahsi teşebüsleri himaye maksadi ile bir kongre toplanacaktır. | Tamamen iktısad? mahiyette o- lan bu kongreye İstanbul Ticaret odası da davet edilmiştir. . Ticaret odası bu dereti gelecek çarşamba günü toplanacak olan umum | mecliste müzakere edecek ve mü“. İl i Ara

Bu sayıdan diğer sayfalar: