şi n vi di pi si i © pi t şi ! Mmeydanlığa kurulmuş 10 Şubat 19393 d —— Pariste yapılan yeni tiyatro binası # Başınızı kaldırınca kendinizi yıldızlı bir yaz gecesi içinde sanıyorsunuz Rex sinema ve tiyatro salonunun içi Pariste yeni bir tiyatro ve si- | Dema binası yapılmıştır. Binanın İçnde geniş koridorlar, sofalar, irçoç vestiyerler, telefon odası, 8 po * ierkezi, hekim dairesi, / ârlistlere mahsus elli beş loca, duş salonları ve yirmi asansör vardır. Binanın dikkate çarpan bir hususiyeti vardır: İçinde, küçük çocu lar ve köpekler için birer ayrı salon vardır.Sinemaya gelen kadınlar,çocuklarım içinde çocuk- arı meşgu' edecek tertibat ve me | |! Murlar bulunan bu bakim salo- nunda bırakabi mektedirler. Şi- Memaya gelenler köpeklerini de Onlar için yapılmış olan hususi dairede birakmaktadırlar Sahne, içinde yüz saw'atkârın tahatça oynıyao'leceği genişlik- tedir. Sahnede ayrı ayrı idare *dilen dokuz asansör vardır. Si: | a perdesi yüz murabba met- van Salon dört bin seyirciyi tedi vaat alabilecek genişlik: â " Binanın en mühim busu e salonundadır. Çünkü sa- »» fanteziye ve hayale istinat *n bir tarzda ve &nema S$1- | e olduğunu hissettirmiyecek pa yapılmıştır. âhnenin önünde, büyük ve basit bir kemer vardır. "Bu ke m iki tarafında Fransanın ©vens o vi âyetindeki binalar jeklinde yapılmış, kuleli, kemer. » balkonlu birer köşk görül Berre Köşklerin cepheleri ı£ renkte sıva) Şiçekler, neba eee lüdür. Balkonlardan birinde ku kafesi bile vardır. Bu çiçek ? ve renkle dolu köşkler salonun du- varlarındadır. Ayrıca duvar yok- tur ve büyük salona girenler İki taraflarında duvar yerine Manzarası gözü okşiyan binalar Börerek kendilerini büyük bir anfiteatr rinde zannetmektedirler, Asıl » hissi tamamlıyan şeyde sa- “nun tavanıdır. Cünkü başıarını Yukanya kaldıranlar, başlarının tünde tavan yerine yıldızları ını pırıl açılıp kapanan mavi 'E yaz gecesi seması görmek” tedirler. 2 : # Ziya tertibatı, bilbassa dikka» © celbetmektedir. Salonun üs de tavan yerine yapılan bo- . müdevver gökteki yıldızlar İm gösterilirken de yanıp sön- ektedir, me, sayısı iki yüze varan bei Salonun yan duvarları projektörlerle aydınlatılmaktadır. Salonda yirmi makine, günde 300,000 metre mik'abı temiz ve ! portakal kokulu hava dağıtmak» tadır. Salonun yirmi beş tane çıkış kapısı vardır. Binanın inşasında ses, aydın- ık ve emniyet tertibatı nokta- sından büyük bir ihtimam gös- terilmiştir. Açık hava tiyatrosu ismi ve- rilen bu tarz bina, inşasındaki muvaffakiyet'e beraber ihtiva eltiği bususyetler itibarilede büyük rağbet kazanmıştır. Mösyö Jacgues Haik isimli bir sermayedar tarafından tes's edilen müessesenin ismi Rex'tir. Rex müessesesi, geçenlerde fa- alıyete cerm'gbr Tren içinde sergi Fransada belli başlı şenireri dolaşacak bir seyyar sergi ter- tp o'unmuştur. Eu sergi bir tren içindedir. San'atkârane bir şekilde yapılmış eşya ve tezyini san'atlara dair eserler bu sergi- de teshir #"'i'ma'tar'ip Modern.ze editen halk oyunları Dans muallimi Bahri Bey, Ka- radeniz sahillerinde, O bilhassa Trabzon ve Rize vlâyetlerinde oynanılan Oyunları, bir salon dansı baline getirmeği tecrübe etmiştir. Bu dansları, bugün saat ondan on altıya kadar Beyoğ'un- da yerli mallar pazarı yanında “Santral,, salonunda ilk defa o- larak davetlilere gösterecektir. Mr Tahiti adasında Pi- yer Loli abidesi Meşhur Fransız edibi Piyer Loti gençliğinde babriye zabiti iken gemisile Bahri Muhiti Ke- birde dolaşmış ve Tahiti adası- nada gitmişti, Piyer Lotinin eserlerinde bu seyahatine ait intiba ve tahassüsler vardır. Bir hafta evvel, Şubatın üçün- cü günü Pariste askeri mahfel- de amıral Lacaze'ın riyaseti al- tında bir Tahiti süvaresi yapıl mıştır. Bu süvarenin basılâtı Pi- yer Loti komitesine tahsis edil miştir. Tahiti de teşekkül etmiş olan bu komitenin maksadı o diyarda Piyer Loti namına bir abide vücuda getirmektir. Tahi- tide meşhur Fransız edibinin bir beykeli dikilecektir. Heykel Fransız san'atkârların- dan Philippe Besnard tarafından yapılacaktır. Bu abidenin vücu- da getirilmesi için Tahiti ada: sında Pomare süjâlesinden olan kıraliçe tarafından bir iane def- teri açılmıştır. Para toplanılmak- tadır; Tabitide açılan defter, Pa- | riste kapaonılacaktır, Tiyatce Şaka Önümüzdeki Salı günü, yani 14 Şubatta, Darülbedayide Şaka i- simli bir piyes oynanacaktır. Bu piyesi nakleden Bedia Galip Ha -; nımdır. Şaka, Darülbedayi repertuarm- da yedi senedenberi muvaffakı - yetle oynanan süt kardeşler isim- li vodvil ayarında çok kuvvetli bir komedidir. Şakanm provaları, bu komedi - nin çok büyük bir o muvaffakıyet kazanacağma şüphe bırakmıyor. Çünkü, komedide oynıyacak ar - tistler, zaman zaman eserin neşe- sine kapılarak kahkahalarla gül - mektedirler. Şimdiden ( söyliyebiliriz ki, bu eserde, İstanbulun tanınmış bir çok şahsiyetlerinin isimleri geçmektedir. Şakanın tevziatında, topaz, süt- kardeşler, Kuok gibi piyeslerde çok muvaffak olmuş 1. Galip ile, bilhassa son zamanlarda kıymeti- ni herkese kabul ettirmiş Hâzim, kadm rollerde ise, Darülbedayiin en kıymetli üç san'atkârı Neyire- neyir, Şaziye ve Halide Hanımlar vardır. Şaka, bir çok kimselere takıl - makla beraber, şaka olarak kala- cak ve herkesin hoşuna gidecek - tir. m Arabasını tablo ile değiştirecek adam aranıyor Pariste çıkan Güzel San'atlar gazetesi Paris belediye satış sa- lonunda görülen ve dikkati cel- beden bir ilândan bahsetmekte- dir, Amatör bir ressam, bu ilân- da güzel bir tabloyu şehir için- de kullanılacak bir kupa araba- sile mübadele etmek istediğini bildirmektedir. Gazete bu ilâm haber ver- mekte, fakat ressamın tabloyu alıp sraba verecek adam bulup bulamadığını kaydetmemektedir. ie Persepolis sarayları meydana çıkarıldı Birkaç senedenberi eski Ira- ! lerdeki san'at hakkındaki malö- nın payitabtı olan (Persepolis)de | hafriyat yapılıyordu. Şikago da- | rülfünunu âlimleri tarafından ya- pılan bu hafriyat ile insanlığın ! vahşetten yükselmesine ait tari- bi iki devrin sırları ortaya çık- mıştır. Hafriyat yapan heyet er- kânından doktor Ernest Herzfeld- in yazdığı rapor, bunları aydın- latmış bulunuyor. Alimler, büyük Iskender tara- fından milâttan 330 sene evvel yakılan Persepolis sahasında yir- mi beş kademe kadar kazdıktan sonra İramn eski devirlerine ait birçok heykeller bulmuşlar- dır. Bu sahadan iki mil ötede taş devrine ait bir köy keşfolun- muştur. Doktor Herzfeldin Persepolis- teki keşifleri arasında nakışlarla süslenmiş büyük bir duvar var- dır. Dârâ ile Hüsrev tarafından yaptırılmış olan sarayın duvar larının güneşte kurutulmuş ker- piçlerden yapıldığı anlaşılmıştır. Fakat sarayın sütunlu salonları pencere çerçeveleri siyah renkli ve fil dişi işlemeli bir taştan dır. İran şahının kendisine tabi 21 memleketin sefirlerini nasıl kabul ettiğini gösteren resimler, son derece şayanı dikkattır. Bu sefirler, şaha takdim edilmek üzere getirdikleri hediyeleri de taşımaktadırlar. Bu nakışlarla resimlerin çoğu yapıldığı günde olduğu kadar güzel ve mükemmeldir. Bu re- simlerde İran hükümdarları, hiz- metçileri, arabacıları, atları, şaha ait yükleri taşıyan adamları gö- rülmektedir. Sonra bu resimlerin asıl renkleri de anlaşılmış bulu- nuyor. Çünkü bütün renklerini muhafaza eden parçalar da keşf- edilmiştir. Saray muhafızları kısacık kılıç- lar taşımaktadırlar. Bu kısa kr- lıçları taşımak adeti, sonraları, Yunanistana geçmişti. Diğer si- lâblar, mubafızların kemerlerin- den sarkmaktadır. Rivayete göre büyük İskender sarhoşluk sevkile İran şehnişah- larınm (sarayını yaktırmış, ve orada çıkan yangın yüzünden şark medeniyetinin garbi Asyaya bulülü tevekkuf etmiştir. Arkeo'ojik heyet, bu sarayla- nn bulunduğu sabayı karargâh ittibaz ederek müze haline ge- tirmiştir. Daha sonra ilerilere gidilmiş ve milâttan dört bin sene evvel yaşıyan taş devrine ait bir köy bulunmuştur. 300 kadem derinliğinde bir tabiye altında bu'unan bu köy, msbfuz bir haldedir. Köyün içinde uzun bir yol vardır. Everin içinde birçok şeyler, ocaklar, çanaklar bulunmuştur. Bazı tabakların içinde taştan yapı'ma bıçaklarda vardır. Bun- lar insanların 6000 sene evvel kullandıkları vastalardır. Bun- ların keşfile kablettarih devir- MA enaz mat artmıştır. Keşfiyat devam etmektedir. Hitit medeniyetini keşfeden âlim Sayce öldü Iogilterenin en meşbur arkeo- loji âlimlerinden biri olan Sayce birkaç gün evvel vefat etti. Doktor Sayce yakın şark ar- keoloj'si ile meşgul olmuş en değerli âlimlerden biri idi. Eski mısır ve Asur onun belli başlı mevzuları idi. 28 sene Oksfortta Asur tarihi müderrisliğini yapan doktor Sayce'nin Hititler, Babil- liler, Fipikeliler ve Asuriler bak- kındaki keşifleri, bütün dünya” nın mazi hakkındaki noktai na- zarını değiştirmişti. Doktor Sayce ber kesten ev- vel Kenan medeniyetinin saha” larını bularak hafriyat yapılma- sını temin etmiş, Hazreti Davut şehrinin yerini göstermiş, şark medeniyetini, Humerden evvelki Yunanistan medeniyeti ile bitiş- tiren Hitit devletini keşfetmişti. Doktor Sayce on sene evvel Hindistanın Pencap ölkesinde bir takım plâkalar bularak bun- ların Elam'ların şehri olan Susa- da bulunan plâkalarla cebinde bulunan plâkaların ayni ölduğu- nu tesbit etmiş ve neticede mi- * lâttan 2000 sene evvel Hindista- nın rouazzam bir medeniyet sah- nesi olduğunu bu medeniyetin yahın şarktan uzak şarka kadar yayıldığım, hatta bu medeniyet manzumesinin ekseriyetle aynı dili konuştuğunu, ayni mimari yazıyı yazdığını meydana çıkar- mıştı, Profesör Sayce 87 yaşında vefat etmistir. €debiyar Kralıçenin yazdığı roman Deyli Ekspreste okunduğuna göre Romanya kralı Karol, val- desi sabık kraliçe Mari târafın- dan yazılan bir romanın neşrini menetmiştir. Sebep, bu romanın kral Karol ile sabık zevcesi prens Helenin bususi hayatına istinat etmesidir. Bu emre rağmen kraliçe Mari, kralın Oemrini dinlemiyeceğini, ve eserinin pek yakında “Taçlı kraliçeler,, ramı altında neşrolu- bacağını söylemiştir. Romanın mevzuu genç bir kraliçenin, kocası tarafından ta- kip olunan hattı hareket yüzünden memlekelini bırakıp kaçması ve pek çoğalan hanedan sürgünlerint katılmasıdır. Kraliçe Mariden romanında kimi mevzubabs ettiği sorulmuş, oda eserinin kral Karol veya sabık zevcesi ile alâkadar olma» dığını söylemiştir. Bir diplomatın ver diği ma'ümala göre kral Karol valdesinin bu eseri neşretmemesi üzerinde ısrar etmiş, eserin mev. zuu ister muhavyel, ister hakiki osun, bunun meşrine müsaade etmiyeceğini söylemiştir. Buna mukabil kraliçe Mari, eserin tabedilmekte olduğu ve yakında intişar edeceği cevabını vererek oğ'unu dinlemiyeceğini anlatmıştır,