10 Şubat 1933 933 «e AKITın edebi tefrikası N 39 J CANIM AYŞE K # Hiç bir şey yapamamıştı!.. i Bu asi kızın kalbine nüfuz e - dememişti. İlk günden bugün a- Tasında hiç bir fark yoktu. i Beyhude yere uğraşmış, a- 4 ÇİM servetine rağmen, Ayşeyi ken- a dine ram edememişti. 6) Mısırdan, malikânelerinin, kâ - #ünelerinin, Sudandaki köşkü - Rün resimlerini getirtmişti. ün bu yerler, peri masalların - daki Peri padişahının oğullarnm Sturdukları yerlere benziyordu.. €rmer evler, binbir tarhlı bah - Seler, tunç heykeller, rengârenk Yuzlar,, Bütün, bunlara Ayşe bakmamış- | » Söyle bir göz almış: > Güzel!.. *mekle iktifa etmişti... Unun üzerine Ahmet bey bir yat almağa kalkmıştı. Avrupadan | Modeller, ve plânlar getiriti.. selen modeller arasında, küçük gö şık bir yat vardı.. Bembeyaz yalı, sarı prinç bacalı bu gemi Sidden güzeldi. Fakat Ayeş dudak büktü. Ahmet Barımi bey şaştı: — Beğenmediniz mi?. — Beğendim. — Buna biner, doğru Mısıra gi- deriz. — İşte bunu beğenmedim.. — Neden?. — Büyük, güzel vapurlar durur- ken, bu küçücük gemiye binilip gidilir mi?, Bir fırtma çıksa. — Ne olur?. « — Çok fazla sallanılır.. Ben bu #“miye dünyada birmem., Ahmet Baruni bey, yat almak tan da vaz geçti, Ayşe tek “yap - müm !,, dediği şeyi yapmıyacağı * Na kanaat getirmişti. Başka bir gün, Ahmet böy —..., tâya kocaman bir sandik koydu. Ayşeye: 3 Latfen açmız! dedi. Yşe sandığı açtı, içinden bü - Yükce bir iriği çıktı. a dmet bey, genç kıza bir anah- Uzattı: > Lütfen bu çekmeceyi de a- Sihiz, Ayşt açtı. m ekmecenin içi, tıklım tiklim cevher dolu idi. İnciler, yakut- Gü feet zümrütler ışıl ışıl Ayse bu sefer itiraf etti: — Çok güzel, Ahmet Baruni bey göğüs gerdi: — Bunlar, iğ zaman ak. Düğün gecemiz- aşan gürkan Herkesin ka» oğla nun üzerinde ka- Ayşe, elmaslara tu, Yalnız belli ar letini muhafaza etti, Dedi ki: — Peki ama, ya karmız fazla göze çarpmak istemezse? Bu ç . Dün için azap olur. Hayır, Ahmet Baruni bey, bu derece inat karşısında hiç bir şey / Yapamazdı. Yapamıyacaktı. Bir genç kızın inadını yenmek, ” sele gönlünü ele geçirmek, zan Ye tahmin edildiği kadar kolay “değildir. Genç kızlar, pek çabuk *İe geçer gibi görünürler, fakat | «al wzatıldığı zaman, insan boşlu- tutar, İşte Ahmet bey de mütemadi « Yen boşluğu tutuyordu. Ayşeye yakınlaşması ibtimali Selâmi İzzet | olmadığını anlıyordu. Her sözü, her hareketi iflâs ediyordu. | Bursada boş yere vakit kaybe- | diyordu. Milyonları onu sevdir - meğe kâfi gelmiyecekti. Bursa - da hem vakit kaybediyor, hem de her gün biraz daha muazzep olu - yordu. Çünkü her gün biraz daha Ayşeyi seviyor, ona biraz daha bağlanıyordu. Ahmet Baruni Beyin içine kor- ku girdi. Bu azap onu çileden çı» karacak, pek namuskâr olmıyan şeylere tevessül edecek, namus - suzca hareket edecek, o hud'aya, şeytanete baş vuracaktır. Ayşenin aşkı onu katil bile ede- bilirdi. İşte, o sıcak günde, bahçede İ bunları düşünerek dolaşıyor, Bur- | sadan kalkıp gitmeği kuruyordu. Buradan, Ayşeden firar etme- | silâzımdı. Selâmeti için bunu yap- malr idi, Peki ama, o buradan gidecek olursa Ayşe ne yapacaktı? Bu sualin cevabı meydanda i - di: Kemalle evlenecekti. Bu düşünce ile, Ahmet Baruni beyin kalbi yerinden oynuyor, kan beynine sıçrıyor, gözleri kararı - yor, başı dönüyordu. İçinde bir kin kabarıyordu. Bu kin, Ahmet Baruni beyin mahvma sebep olabilirdi. İntikam almaktansa, terki diyar etmek müreccahtr. Kemalle Ayşeye bin bir inkizar ederek, hemen o akşam, vapura binmeğe karar verdi. Eşyalarını bazırlaması kolay - dı. Dadı'da ona Yardim ederdi... Etrafına bir göz gezdirdi. ibtiyar çamaşır asiyordu. Etrafına © balâiyör, bir daha bu yerleri göremiyeceği için içini hü- zün bağlıyor, derin derin göğüs geçiriyordu. Bu köy evinde ettiği rahati, hiç bir kâşanede bulamaz dı, çünkü burada sevdiği bir kız vardı. Seven gönül, sevgilisile be- raber olunca cehennemi cennet sanar. Ne yazık, ki bu genç kız onun ! gönlündeki şefkatinin kadrini bi- lememişti. Birden arkasından, birinin ko- şarak geldiğini duydu. , Ne Dönüp baktı. Ayseydi. 4 Ayşe, koştuğu halde, sıcağa | rağmen sapsarıydı. Ahmet Baru- ni beyi görünce haykırdı: — Babam!.. Ahmet Baruni bey şaşırdı: — Babanız mı?... Nerede ol duğunu bilmiyorum, İçerde de - gil mi? ü Ayşe heyecan içinde, kekele - İM — Yere düştü, kendini kaybet- ti. Yüzü mosmor... — Konjestiyondur! İkisi birden eve koştular. Oraya girdikleri zaman, yerde ihtilâçlar içinde kıvranan, ölmek üzere olan Şefik Nuri bey gördü. — Hemen bir doktor lâzım. — Nereden bulalım, nasıl bu- lalım... — Hemen otomobile atlar, on dakikada bir doktor alıp gelirim. Kaybedecek vaktimiz yok, — Aman koşunuz! (Devam var) VAKTT M:; Venizelosa göre harp tehlikesi (Trau) hâdisesi üzerine cihan efkârı umumiyesinin dikkati Bal- kanlara çevrildi. İtalya ile Yugos- | lavya arasında bir harp çıkması ihtimali sık sık mevzuu bahsolma- ğa başlayınca (Le Journal) gaze- tesinin seyyar muhabiri (Hele - sey) Yugoslavya, Yunanistan, Bulgaristan gibi Balkan memle - ketlerinde tetkikat yapmağa çık- tr. Helseyin yazdığı mektuplar - dan bir kaçı gazetesinde çıkmış » tır, (Journal) muhabiri bu mek - tuplardan birinde (Venizelos) la mülâkatından bahsediyor. Gaze - teci evelemirde Balkanlarda bir | harp tehlikesi olup olmadığı hak- kında Yunan başvekilinin fikrini öğrenmek istemiştir. Sonra şayet bir harp olursa Yumnistanm ta - kip edeceği hattı hareketi sormuş- tur. Venizelosun verdiği cevaplar mühimdir. Bilhassa bu cevaplar İ kadın, bahçenin ta öbür köşesinde | Ahmet bey, ona doğru yürüdü: | kendinden geçmiş yatan, yalnız | arasında Türkiyeye taallâk eden bir kısmı da vardır. Onun için ev- velce ajans tarafından tebliğ e - dilmiş ve gazetemize de derco - lunmuş olmakla beraber Venize - losun sözlerini aslından bir ke - re daha ve aynen tercüme ve nak» lediyoruz. Yunan başvekili (o Venizelos (Helsey) in suallerine karşı şöy * le demiştir: — Balkanlarda bir harp çık» ması ihtimaline inanmak istemi - yorum. İnanamiyorum. Yunanis - tan böyle bir” tehlikâiin önüne geçmek için her vakit elinden gel- diği kadar çalışacaktır. Fi yet bü'ün bu gayretleri men harp biremri vaki olursa Yunanistan felâketin hududunu | mümkün olduğu kadar daraltmak İ için'en stkr bir bitaraflık takip e- decektir. Böyle bir vaziyette Türk dostlarımızın faydalı yardımla - rına itimat edebiliriz. Şu noktaya çok iyi dikkat ediniz ki biz vak - koştuk. Fakat bunlar artık bit - miştir. Biz yalnız Yunanistan için ağır olan Lozan müahedesine im- zamızı koymakla kalmadık. Biz o muahedeye dudaklarımızı ve kalbimizi de bağladık. Bütün o eski şeyler artık bir mazi olmuş « tur. Biz onların hepsinin üzerine bir haç diktik. Mağlüp olan mem- leketler mağlübiyetlerini samimi bir kalple kabul . etmedikçe bu dünyada devamlı bir sulh ola - maz. Biz Yunanlılar tam bir sa - | mimiyetle ve kat'iyyetle başımızı eğdik. Biz dünkü düşmanlarımız- la yarım bir sulh değil, tam bir sulh aktettik. Biz bu sulha ebedi olarak sn4rk kalncağız.,, —ş—ş— m Söz derleme faaliyetleri İlk tedrisat müfettişleri dün ma- arif müdürlüğünde toplanarak söz derleme işlerinde ilk mekteplere a- it faaliyet tarzlarını tespit etmiş » lerdir. ——— Millet mektepleri yeni devre tedrisatı Millet mekteplerinin yeni devre tedrisatı yirmi sekiz şubatta bite « cek ve mart haftasında imtihanla- ra başlanacaktır. Muvaffak olanla ra diplomaları verilecektir. ğ >. i tile büyük hayaller arkasında | Biri ö'dürtm imiş; bu iddia d Unkapanında işlenen bir cina- | yetin muhakemesine dün İstanbul | ağır ceza mahkemesinde devam €- dilmiştir. ? Bu davada, Mehmet Ali Efendi | isminde bir çiftliksahibi, kayın bi- raderi Lütfü Efendiyi öldürtmek viki üzerine öldürmek suçlarmdan maznun bulunuyorlar. Cinayetin sebebi de, iddiaya göre, Lütfü E « fendinin eve sarhoş olarak gelmesi ve Mehmet Ali Efendinin buna kız masi imiş... Dünkü muhakemede dinlenilen bir şahit, Mehmet Ali Efendinin bu cinayeti teşvik ettiği kanaatin- de bulunduğunu söylemiş, buna karşı maznun vekili Rifat Bey, eve sarhoş olarak gelmenin, bir ada - yacağını ileri sürmüş, şahit, bunun Bir müüdet evel Beyoğlu sokak larından birinde çıkan kavga ne - larmdan birinde çıkan kavga ne * tcesinde, “Beykoz” klübünden Sa- it Bey vurulmuş, ölmüş, onu öl - dürmekle maznun olarak İstanbu! ağır ceza mahkemesinde muhake- me edilenlerden Bahriyeli Cemal Efendi ile şapkacı Reşat Efendi, gayri muayyen fail esasından, mah küm edilmişler, Kâzım ve Salâhat tin Efendiler de kavgaya karışmak tan mahküm olmuşlardı. Temyiz bu kararı bozmuştu ve son zamanlarda yeniden muhake- me görülüyordu. Dünkü celsede, yeniden muha - keme neticesinde verilen ki bil /Darülbedayitalebe ve | muallim gecesini kaldırmamalı! Darülbedayi son zamanlarda operetlere ehemmiyet verdi. öy» İle anlaşı'ıyor ki bundan sonra öperetlere (o sabnelerimizde sık sık tesadüf edeceğiz. Belediye tiyatrosunda eskiden salı akşamları temsili mual'im ve talebeye tahsis edilirdi. Her salı akşamı muallim ve talebeler İ tenzilâtlı tarife tatbik eden ti- yatroyu baştan başa do'dururlar- dı. Operetler sabneye vazedilme ğe başlandıktan sonra bu salı İ akşamı muallim ve talebeye ya- pılan tenziât ortadan kaldırıldı. Operetlerde belki biraz açık saçık te âkki edilecek sahneler bulunabileceği için talebenin bu i eserleri görmeleri arzu edilmiye- bilir; fakat muallimler için böyle bir vaziyet mevzuubabs deği'dir. Bu itibarla Darü bedayiin ope ret'erden gayri piyes'erde tenzi- iâtlı talebe ve muallim gecesini | tekrar tatbik etmesi, opetetlerde de muallimleri tiyatroya tenzi'ât- hı biletle kabul etmesi lâzımdır. Darülbedayi idaresinin bu ciheti temin etmesini temenni ederiz. —di Amerika elçisi Amerika elçisi M. Şerril dün ak- şam Ankaraya gitmiştir. ve Bedri isminde biri de onun teş» | mın öldürtülmesine sebep olamı -| İn Şe ek, öteki de öldürmekle maznurn.. Cinayetin sebebi,maktulün sarhoşluğu oğru o'abilir mi? üzerine Mehmet Ali Efendinin vak tile kendi oğlunu bir meseleden hiddetlenerek jandarmalara döv « dürmek istediğini iddia etmiştir, Bundan sonra, davacı varislerin vekili Ethem Ruhi Bey, şöyle de - miştir: vi, içtimai, es - adır. Polis, ilk tah- kikatı i sıl düşmü: rette araş açıklığile meydana çıkar. Bu hu - suslaki tahkikatı yapan polislerin mahkemede dinlenilmelerini iste- £ Bey, bu is- teği muvafık görmüş, mahkeme, polislerin çağırılmasma karar ver- be günü saat on üç buçuğa bırak- | muştr. Genç futbolcünün katli hakkında temyizce bozulan karar üzerine cezalar indirildi... miş, muhakemeyi 23 mart perşem- | dirilmiş. Cemal ve Reşat Efendiler j yedişer sene altışar aya mahküm edilmişler, Reşat Efendi yirmi bir İ yaşmı tekmillemediğinden, cezası | beş sene altı aya indirilmiştir. Kavgaya karışanlar da yirmi bir gün hapis edileceklerdir. Cemal ve Reşat Efendiler, te - hevvürle katilden on beşer seneye | mahküm edilmişler, gayri muay » yen fail vaziyetinden dolayı, ceza" larınm indirilmesi kararlaştırıl » mıştır. Bu ikisi hakkımdaki karar, ekseriyetle, diğer iki maznun hak» kımdaki karar ittifakladır. Cemal ve Reşat Efendiler, ay rıca maktulün varislerine üç bin İl tazminat vereceklerd Tut ün işi Yunan'standa bir mütehassısımız var ATINA, 9 (Hususi) — Türkiye sefiri Enis Bey, bugün Yunan ha « riciye nazırı Mihalakopolosu ziya ret ederek tütün meselesi hakkm- da salâhiyettar Yunan makama» tile temas etmek için bir Türk tü « İtün mütehassısınm Atinaya geldi ğini tebliğ etmiştir. Tütün meselesinde Türkiye ile Yunanistan arasındaki teşriki me » sai, cemiyeti akvama tütün hakkım da müşterek bir rapor vermekten ibarettir. Çünkü cemiyeti: akvam | meclisi dünya tütün istihsalâtı mes selesini tetkik edecek ve ihtiyaçtan ; fazla olan istihsalâtın tahdidi için münasip tedbirler alacaktır. Yunan darülfünununda grev ve talil 3 ATİNA, 9 (Hususi) — Darül İ fünun talebesi grevlerinde israr ettiklerinden hükümetçe Darül « fünunun muvakkat bir zaman için seddine karar verilmiştir. rarın dünden itibaren başlanmıştır. tatbikingi