7 Şubat 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

7 Şubat 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e | Ak .. £ 1 v deceğine, SB. Onun “Acaba onu unuttuğumu mu zannettirmeğe, inandırmağa ça İişıyorum? Onu nasıl unuturum? bir yahudi, koluma biraz gülyağı damlattı, Öyle kuvvetli kokuyor, ki artık o elbiseyi giyemiyorum... Bu kokuyu hiç bir şey çıkaramı - yacak. O Ayşenin, Canım Ayşenin hatırası da, kalbimde büko- ku gibidir. £ Çıkmasma “im- kân yoktur... Kalbimi çı- karacak olsalar, bu hatıra vücu - düme öyle nüfuz etmiştir ki, ge - ne Ayşeyi unutamam, onu ölün - ceye kadar unutmıyacağım. “Görüyorsunuz ya, lirik olma- ğa başladım. Bu ra şairlerini oku- yorum. Manzumelerinde hep si - yah saçlı sevgilileri terennüm e * diyorlar. Ben gecelerden doğan bir kadını değil, şafakların kızını seviyorum. .. “İşte gene lirizm başladı. Ha- fif tertip müvazenemi kaybetti - ğime hükmedeceksiniz. Doğrudur müvazenem bozuk. Düzelmesi i- çin elimin içinde küçücuk bir elin hararetini duymem lâzım. Bana Ayşe lâzım, Ayşenin, canım Ay - şenin yanımda olması lâzım. “Bu mektubu kendisine oku - mazsınız değil mi? Maamafih o kursanız da darılmam. “Kocana ve &izi ederim uhtereni Kardeşim. ” Kemal,, Kemal, bu suretle, OAyşeden haber almağa başladı. Artık Ayşenin İstanbulda ne yaptığını, ne ile meşgul olduğu - nu, nerelere gittiğini biliyordu. Ayşe, kimsenin kur yapmasına tahammül etmiyor. Kimsenin yü» züne gülmüyor, Kemalin hatıra - sma sadık kalıyordu. Bu haberlerle teselli bulan Ke- | mal, menfasının azabına iyi yü - rekle katlanmağa başladı. Fakat günün birinde, Leylâ Cemalden aldığı bir mektup onu altüst etti. Ve derhal cevap yazdı: “Neler söylüyorsunuz Leylâ?.. Ayşe benim sadakatimden mi şüphe ediyor? “Benim burada bir Fransız kızma âşık olduğumu mu zannediyor? Bunu ona kim söyle- di? Ben muntazaman Fransuazm “vine mi gidiyor muşum? “Size bunun aksini nasıl ispat Ke şaşırdım, Verilen ma - em doğru, hem yanlış, İ - İN eğin. za Tansuaz mösyö Perelinin kı- zıdır. Bizim Kenan beylerin ah » bapları imis. Kenan bey oradan mektup yazmış, beni takdim et - miş. Mösyö Perelin bir gün, bana geldi. Evine davet etti, davetini kabul etmek mecburiyetinde kal dım, Ertesi pazar günü gittim, “Mösyö Perelinin, Tunus say . fiyesinde nefis bir villâsı var. Bü- yük bir babçe, havuzlar, akar su- lar, palmiyeler, portakallarla do- ha. İki tane de oğlu var: Piyer ve süsyen, Atmaca avına çıkıyor - «r, ata biniyorlar. Bu ailenin ba- A gösterdiği hüsnü kabul doğru- kâğıda sarılarak osu höşuma gitti, Pek çabuk dost “Anlıyorum, bunlardan bahse- matmazel Fransuazdan bahset diyeceksiniz. ve “Fransuaz, güzel bir kız de « gibi bin bir tane kız ey Yalnız iyi ve terbiyeli bir Fevkalâde nazik, Daha ileri Selâmi Izzet İ Iktısat OHaberleri i Almanyada ceviz kütükleri Almanyadaki Türk Ticaret oda- gideyim: Onu görür görmez be - | smdan gelen bir mektupta Alman- ğendim. Kendisine karşı bir sem- pati duydum. . “Şimdi itiraflarıma başlıyo - rum. “Konuşmağa başlar başlamaz bana dedi ki: “.. İstanbulda tanıdığınız gü- zel bir kız varmış. . . “.— Tanıdığım pek çok güzel kız var matmazel. . “vw Hayır bir tanesi müstes - na güzelmiş, Kenan bey yazdığı mektupta methediyor. Ayşe ha - nım... “Ayşeyi torıdığımı gizliyeme - dim. Biraz tanırım dedim ve gü - zelliğini ben de methettim. Fakat bu medih esnasında coşmuş ola - cağım, ki Ayşenin kalbimde ne kadar yer ettiğini derhal sezdi. “Akşama doğru çaya oturduk. Sofrada bir de mösyö Fernand vardı, Genç, güzel bir Çay içerken, Fransuazın bu gen ce bakışlarından, ben de onun kalbinde kimin yer ettiğini der - hal anladım. “Aşk ne garip bir halet Leylâ. İnsan, sevdiği bir insana bakar - ken, gözlerinin ışıkları değişiyor, manası değişiyor. — Bal .şimşökler çakıyor. Sevgilerini giz» lemek istiyen iki sevdalınm bir arada bulunmaları tehlikeli, Hal - den anlıyan bir adamın, bu aşkı sezmemeşine imkân yoktur. Ben buna çoktan kani olduğum için, İstanbulda iken, başımı Kaldırıp Ayşenin yüzüne bakmazdım, e * İ'ğer Balkskydim;ne'ben dayana bilirdim, ne de etrafımızdakiler bu aşkı anlamamazlık edebilir - lerdi. “Biraz sonra, Fransuaz, gene Ayşeyi mevzuu bahsedip bana takıldı. Ben de Fernanddan bahis açıp ona takıldım. “Güldü.... |, “Kızardı. ... “O günden sonra, yavaş yavaş biribirimize açılmağa başladık. “İtiraflar kendiliğinden geldi. “O da, benim vaziyetimde idi. Ailesi Fernand ile ( evlenmesine razı olmuyordu, Adam henüz iyi bir mevki sahibi değil... İyi bir iş buluncıya kadar biribirlerini beklemeğe karar vermişler. “Biribirlerinden (ayrılmadan bekledikleri için onlara gıpta edi- yorum. “Yalnız mösyö Perelinin gizli bir maksadı olabilir. Belki beni evine davet ederken, Fernandı atlatacağımı zannetmiştir. Belki de'bu işi yapayım diye bana bu derece hüsnü kabul gösteriyor. Fransuazla başbaşa, ateşli ateş li konuştuğumuzu görenler, biri- birimize kur yaptığımıza O zahip olmuşlardır. Halbuki ben ona Ayşeden, © bana Fernanddan bahsediyoruz. Konuştuğumuz ye - sâne mevzu budur. “Muhakkak Kenan beye yaz - mış olacaklar, “Seni namusumla temin ede - rim Leylâ, bu Fransız kızile aram- da bundan başka hiç bir şey yok. Şimdi bir an evvel nişanlanıp ev- lenmelerini temenni ediyorum. Evlenseler de canım Ayşemin kalbi rahat etse. “Bu mektubu yazarken kolum kanadım kırıldı. İşte Ayşe ile a- ramda ilk anlaşamamazlik, ilk suitefehhüm,,. o Bizi ayırmağa Ha di bu meseleyi yada ceviz kütükleri satışlarının pek hararetli olduğu bildirilmek- tedir. Memleketimizin belli başlı ih - raç maddelerinden birisi olan ce - viz kütükleri ise Türkiyede hara - retli alınıp satılmamaktadır. Bunun sebepleri hakkında İstan- bul Ticaret Odası tetkikata başla- mıştır. Öğrendiğimize göre ceviz kü - tükleri yalnız Almanyada değil belki de Avrupanın en büyük memleketlerinde aranan bir mad- dedir, Fakat her memleketin ceviz kü- tüklerinin imal edeceği maddeye göre uzun, kalın şekillerini ara - maktadırlar, Memleketimizden ihraç edilen ceviz kütükleri, ihraç edilirken bu kabil tetkiklerden geçmediği için “ | Avrupa piyasalarına göre çok ucu- za satılmakta ve Hamburg'da da satış için beklemektedir. Ticaret Odası tetkik neticesin - de ceviz kütüğü satışlarının ziya - deleşmesi için tacirlerin ehemmi - yet vermesi lâzım gelen maddeleri tespit etmektedir. Bu maddeler bütün tacirlere bil dirilecektir. Yunanistanda kontenjan Yunanistandaki © kontenjanm kaldırılıp kaldırılmaması hakkın - da Yunan ticaret odalart bir rapor hazırlıyarak hükümete vermişler. dir. Öğrendiğimize göre Yunan ti- caret odaları kontenjanın kaldı - rılması fikrini ileriye sürmektedir- İer. Yunanistan ve tütün inbisarı Yunanistanda eski kabine za - manında tütün inhisarı için bir ce reyan vardı. Öğrendiğimize göre M. Veni - zelos kabinesindeki bazı nazırlar da tütün inhisarma taraftar ol - duklarından inhisar yapmak için kuvvetli bir hareket başlamıştır . Yunan hükümeti bu hususta tetki- kata başlamıştır. Tavuk hırsızı Cihangirde Fatma Hanımın bahçesine Mahmut isminde birisi girmiş, kümesten lavuk çalarken, bekçi Mehmet boğazları sıkılan tavukların sesini işitmiştir. Bekçi hemen işin farkına varmış, bahçe- ye atlıyarak Mahmudu tavukları bir çuvala doldururken yakalamış- tır. e Mekânsız takımından olan Mahmut üşüdüğü cihetle bu küme se girdiğini, maksadının o tavuk çalmak olmadığını o söylemiştir. Tavukları neden çuvala doldurdu- ğu sualine ise: — Kümeste beni rahat yatırmı - yorlar, oradan oraya atlıyorlardı. Hem beni rahat bırakmaları ve hem de üşümemeleri için tavukla- rı çuvala: doldurdum! cevabını vermiştir. ii Mahmudun muhtelif semtlerde tavuk hırsızlığı yaptığı anlaşıIlmış- tır. Adliyeye verilecektir. m e a a m Ama izah ettim. Kim bilir yarın daha neler icat edecekler, ne iftiralar edecekler, « « »» (Devamı var) Dün ilk mektep hocaları Derleme işlerinin taksimini yaptılar Söz derleme işlerine son za - manlarda ehemmiyet verilmekte - dir. Memleketimizin her tarafın - da ocaklar faaliyete geçmiştir. Bu işle alâkadar herkese Türk dili tetkik cemiyeti tarafından birer söz derleme defterile birer söz der- leme kılavuzu verilmiştir. Bu kıla- vuzun başında şu kayıtlar vardır: “Dil inkrlâbımm üç veçhesi var- dır: I— Dili zenginleştirmek, TI — Dili yabancı sözlerden te- mizlemek, HMI — Dili güzelleştirmek, Dili zenginleştirmek için hehüz bulundukları yerlerde diriliklerini kaybetmedikleri halde umumi di!- de unutulmuş eski söz köklerinin mâna sahalarını genişleterek ya - hut darlatarak yeniden diriltme; halk dilinde bulunan bu Türkçe le sözleri yazı, edebiyat ve ilim dili- ne alarak kullanış sahalarını ge - nişletme ; mevcut söz köklerinden, çok zengin olan lâhikalar yardı - miyle, yeni sözler yapma yolları açıktır. Türkçenin üstünlüğünü temin için yapılan bu çalışma dilin ya - bancı sözlerden arıtılmasını (tas - fiyesini) zaruri kılar. Dilin güzel- leştirilmesi ise dilin edebi işlen - mesi demektir. Dil inkılâbı icat ve terviç denilen şeyi Arapça, Acem- ce Tügatlardan kelime aramak mâ- nasma almaz, Türkçeden söz be- ğenmek mânasma alır. Bu işleri başarmak için Türk di- li malzemesini toplıyarak bir lâ - gat yapmak ilk adımdır. Her yurt- ta bu kutlu yapıya bir kerpiç ol - sun taşımalıdır. Derleme yolları da şu şekilde gösterilmektedir: Kelime fişlerinin doldurulması Halk edebiyatından (o san'atlar hakkında yapılan araştırmalar «| etmektedirler. Istanbul - Edirne asfalt şosesi İstanbul — Edirne şosesinin as- falt olarak inşa ettirilmesi tasav- vuru etrafında İstanbul (Nafia baş mühendisliği bazı tetkikatta bulunmaktadır. Tetkikat bitince Trakya velileri şehrimize davet edilecekler (ve burada yapılacak toplanmada bu şose üzerinde kat'i kararlar veri- lecek, vilâyetlerin hisselerine düşe cek miktar tesbit edilecektir. Eğer bu tatbikat iyi neticeler verirse İstanbul — Eskişehir yolu- da asfalt olarak yaptırılacak ve bu | yola ait hususatı tesbit için de İs - tanbul, Kocaeli ve Eskişehir vali- leri bir toplanma yapacaklardır.. Kalp para Aynalıçeşmede oturan Rıza oğ- lu Hâmi isminde birisi dün Tünel kişesine kalp bir yirmibeşlik ver - miş ve yakalanmıştır. Hâmi, para- hte olduğ bilmediğini söylemiştir. Zabıta tahkikate de - Söz Derle me faalıyeti Defterlerle kılavuzlar tahkikile meşgul olacaktır. dan çıkarılacak ve yahut tek ba « şına derlenecek sözler Türk Dili Tetkik cemiyetinin (gönderdiği zımbalı defterlere şu tertipte kay» dolunacaktır: i — Kelime, TI — Derlendiği yer, İyi — Kelime isim sıfat yahut zamirse bunların izafet ve cemi halleri, fiil ise müzari üçüncü şa» hısları, i IV — Kelimenin mânası, i v — Kelimeyi derleyenin adı, sanı, v1 — Kelimeyi derleyenin keli- me üzerine düşünceleri, Vi — Kelimenin derlendiği ta“ rih.. : Bu münasebetle her mektep bir derleme ocağıdır. İsanbul mektep- leri de bu işe başlamış bulunuyor * a Derleme defteri ve kılavuzu her muellime verilmiştir. Müallimler muhitlerile temas ederek kelime derlemektedirler. Dün İstanbulun ilk mektep ho - caları mıntakalarında müfettişle * rinin nezareti altmda bu işlerin taksimini yapmışlar ve mektepler muhtelif smıflara ait derlenecek kelimeleri aralarında taksim et - mişlerdir. i Hocalar memnun İstanbuldaki söz derleme faali - yeti bilhassa tarihe karışan eski esnaf ıstılahları ile eski İstanbul sözleri etrafında olacaktır. a Muallimler defterleri doldur - duktan sonra müfettişler vasıtasile söz derleme merkez komitesine vereceklerdir. Dünkü içtimalarda bütün muallimler söz derleme i- şinde kendilerine verilen büyük dj vazifeden dolayı çok memnun - durlar. Muallimler bu işi en kısa zaman zarfında bitireceklerini vat merikalı mütehas- sısın gümrükteki tetkikatı Amerikalı gümrük mütehassısı bir aydanberi İstanbul gümrükle « ri baş müdüriyetinde tetkikatte bulunmaktadır. Gümrük mütehassısı bir ay zar“ fında ambar, manifesto muamelâ- tı ile diğer şubeleri yavaş yavaş tetkik etmiştir. Mütehassıs şimdiki halde güm - lâmat almaktadır. Öğrendiğimize İmat almaktadır. Öğrendiğimize | göre evvelki gün gümrük mütehas İsısı ithalât gümrüğünde tetkikat yaparken bir manifesto almış bu- nun iki senedenberi kaydedilme - diğini görmüştür. Mütehassıs bu vaziyet karşısm » ida hayret etmiş ve gümrük baş - müdüründen malümat istemiştir. Gümrük mütehassısı tetkiklerine devam etmektedir. 1 Mülkiye müfettişi “İstanbul mülkiye teftiş heyeti reisi Haci Hüsnü Bey Ulukışlaya gitmiştir. Orada bazı meselelerin A

Bu sayıdan diğer sayfalar: