b ar EŞE İŞ İİ p YANLI DEVL N.. Mubarriri : Celâl Nuri * İktibas nakil, tercüme hakları veshtuzder Ler Beş dinli Agop Efendi Din, dil gibi... Bazılarına göre birden ÖLÜR ziyade Bu yazımda, Osmantılık âle- sılsa bu namla yadolunan bir ma- kule Selânikliler değildir. Şu ma- kalenin zemini (mühtedi) lerdir. Bizim yetiştiğimiz devirlerde, hususile parlak zamanlarda, bin - lerce Avrupalı Türkiyeye gelir, ip- tida müslüman, sonra Türk olur - muş. Eski teracümü ahval kitap- larmı acımız. Bamlarm üc büyük bir kalabalık olduğunu anlarsmız. Benim gençliğimde (Hek din) i kabul edenler yok değildi. Lâkin bunun ardı kesildi. Vaktile hak dini kabul edenlere çok iyilikler edilirmiş. Bugün mühtedilerin far- kına bile varmıyor, o imdatlarma yetişmiyoruz. Tarihte bir mübhtedi, Sokullu Şehit Mehmet Paşa, dev- Tetin en büyük sadrazamı olabi- lirmiz, Şimdi bir mühtedi bir dai- renin kapıcısı olmak için bile güç- lük çeker. Padişahların, her ne- dense, Türke itimatları azdı. Onun için en büyük bendegân, mühtedi- lerden seçilirdi. Size mühtedilerin (yani tanı - dığım mühtedilerin) en yamanını tarif edeyim: Bir gün, Belçikadan gelen bir misafiri ziyaret için Perapalas o- teline gitmiştir. Kendisile görü- şürken bana sordu: — Meşhur profesör W. yi ta - nır mısın? — Profesör W. bu oteldedir ve benim eski ve aziz dostumdur. Haydi seni ona takdim edeyim, W. dünyanm en maruf âlim- lerindendir. Eserelri pek makbul: dür. Hele “Bir sahte frengin müs- Tüman âlemindeki seyahati,, gayet muteber bir kitaptır, Vaktinde çok , tesiri olmuştu.) İhtiyar âlimle tatlı tatlı görü - şüyoruz. Derken bizim £ Belçikalı dost, damdan düşer gibi şu” suali sordu: — Üstat! Siz hangi din ve z mezheptensiniz? — Mühim ve lüzumlu bir suaf sordunuz. Hep kulak olunuz; din. leyiniz. Ben Ukraynada bir yahu- di ananın oğlu olarak yahudi doğ- dum. Babamın kim olduğunu a - namdan çok defa sordumsa kat'i bir cevap veremedi. Kimbilir ki - min oğluyum. Çocukluğumda İstanbula gel - dim. Müslüman oldum. Bana (Hurşit) dediler, Büyük bir pa - şanm dairesinde iç oğlanlığı ettim. Oradan İrana geçtim. Iran gibi mezhep hususunda mütenssıp bir diyarda elbette ve elbette sünni müslüman Okalamazdım; İrana mahsus olmak üzere şii müslüman oldum ve o sayede terakki ve te - feyyüz ettim. Orta Asyada hanefi mezhebin. deydim. Meşhur adam olduktan sonra | © İngiliz veliahtı bana çok iltifat İline geldi. Bıyıklarını da bu müna- etti. Kendisinin sıkıfıkı dostu ol - dum. Bana aylık bağladı. Bu ni - metlere müteşekkiren ilk defa ol- mak üzere hıristiyanlığa girdim. Bittabi mezhebim protestandı. Pek tabii değil mi? de olur Yü İYARIY yesi mütehassıs mektebinin açıl - ma resmi yapılmıştır. Ankarada | Sonra şöhretim memleketime | bulunan meb'uslardan bazıları minde, dönmelerden bahsedece - | kadar geldi, dayandı. Hazreti İsa | ve hükümet erkânile muallimler ğim. Dönmeden maksadını her ma- | buyurmuş ki: (Hiçbir kimse kendi | hazır bulunmuştur. , nahiyesinde peygamber olamaz). İstanbulda bulunan ve bu işle | Lâkin tesadüf bu ya! Ben Ukray- alâkadar bir maarifçi ile görüştük, nada bile meşhur oldum. Profesör / olacağım; fakat dinlerim ve mez- i heplerim müsait değil. Profesörlü- ğe tayin edilmek - için “ortodoks mezhebine girdim. Doğru bir iş. Dahil olmadığım mezhep kato - likliktir. Fakat hayret etmeyiniz. Bir insanım dört, beş dil bilmesi hayrefimizi mucip olmuyor da be - nim yahudi, sünni, şif, protestan İ ve ortodoks olmama şaşıp kalıyor- senüz. Din de, dil gibi bir âlettir, pratik bir nesnedir. Şu dört dine girmescydim hayatımda oynadı - ğım rolü oynayamıyacaktım. Din, kostüm gibidir: değiştirilir. Su a - sırda ise dinlerin hakikatine ina - nacak ciddi bir adam tasavvur e- demem. Yahudi, sünni, şii, protes- tan ve ortodoks ve her şeyden ev vel münkir, dinsiz, imansız... ».. Kulakları çınlasın, Agop Yal -| dızyan efendi isminde bir dinli: | rimiz vardı; o aklıma geldi. Hikâ: İzer şu veçhüzeredir: Agop efendi, Anadolumun bir bucağında su katılmamış ermeni, tam ermeni olarak dünyaya gel 4 İ mişti. Zaten şekli, şimatlı, dili, de- İrisi, saçları ve sakalı da onun şüp- hesiz ermeni olduğunu ilân edi - yordu. Evet! On defa ermeni... Agop efendi tahsil için bir ara- lık İsviçreye gider. Darülfünun ci- | varlarında çek milletinden bir kı-| za âşık olur. Biribirinden anlarlar, lâkin matmazel: — Efendi, der, pek alâ! Evle- nelin. Lâkin ben müteassıp bir ai- İenin çocuğuyum. Bizimkiler gre- goriyen mezhebinden anlamazlar. Lütfen katolik olur musun? — Ben ezelden katolikliğe â - şıktım. Hay hay, sevgilim. Meğer İsviçrede bir ermeni katolik papa- st, kilisesi, hatta cemaati varmış. Azop efendi kilisede katolik olur; konsoloshanede de evlenir. Ben, katolik Agop efendiyi tas nımıştım. Azep efendi, İstanbulda, er - meni katolik cemaati arasında rol- ler oynamıya başladı. Lâkin çevir- diği fırıldak pek aykırı gittiğin - den istiskal görmiye iptidar etmiş. Agop efendi cemâatte mevki isti- yor, cemaat buna yanaşmıyor. Bir gün Agop efendi gazetelerle cemaat papaslarımın ve ileri gelen: lerinin aleyhinde bulundu. Kavga, Gürültü, Bir dayak meselesi. Mah- kemeye müracaat. Agop Yaldız - yan efendi ermenilikten, ermeni İ katolikliğinden istifa etti ve gidip Osmanlı lâtin kançlaryasma yazıl- İ dr. Yani levantin - diğer namla tat. (lısu frengi - oldu. İsminin sonun - İdaki (yan) uçtu. Agop (Jak) ha. sebetle kazıttı, Oldu: Yaldız. Cihan harbinde çok korktu. Belki tehcir edilebilir? o Mezahip nezaretine söyle bir istida bastı: “Kulunuz yedi yaşımdan beri ne s Mösyö Jak resi bana (bey) unvanını da verdi. Onların başını artık bu aile ismile Bize şu malâmatı verdi: “— Bu ayın başımda Ankarada açılan yüksek beden terbiyesi mü- tehassıs mektebinin tahsil müdde- ti altı sömester ve her iki sömester bir sene olmak üzere üç senedir. Mektep binası dünyanın en mü - kemmel beden terbiyesi salonu - du. Rus milli futbol takımı son Ankarayı ziyaretlerinde mektebi gezdikleri zaman © antrenörleri; ! Rusyada böyle bir salonun henüz mevcut olmadığmı söylemiş ve mektep müdürünün elini sıkarak kendisini tebrik etmiştir. e Salon müteharriktir. Duvarları aynalarla kaplanmıştır. Bir kaç dakika zar- zaman ezan sesi işitsem gözümden yaş gelir. Kur'anı kerimi gerek aslından, gerek ( tercümelerinden birkaç defa okudum; hatmet - tim. Her okuyuşumda kalbim nur- la dolar, Bilhassa geçen kadir ge- cesi #lemi mânada evliyaullab ha- zeratı ile bulundum. Arzı ihtida e- derim, Lâtfen namımın (Yakub)a tahvili... z Dindaşımız Yakup bey. Kendisine dedim: — Yakup bey! Yaldızyan, Yal: dız namı ne oldu? — Olmadı.. Bu namı muhafaza etmeliydin. Meselâ oYaldızzade, | ve şimdi orta mekteplerde jim -| yaldızoğlu şeklinde. — Fakat azizim, mezahip dai: ağrıtabilir miydim? Bir de Yaldız Yaldızyan biraz ermeni kokuyor. Onun için bunun muhafazası aklı- ma gelmedi. — Yazık olmuş. Eğer istidayı bana gösterseydin, ben bu (Yal - dız) unvanmı pek güzel bir şekle sokardım. — Nasıl? — Meselâ Zehebizade Yakup bey şekline. — Aman ne güzel isim! Ben bu isme bayıldım. Türkçe yazı bilmi- yorum ki bir istida yazıp hemen bu ismi istiyeyim. Lütfen, o mü - barek kaleminizle. . . Hasılı, Yakup Beye tumturaklı bir arzuhal yazdım. Koşa koşa da- ireye gitti. Lâkin akşam üstü s0 - murtkan ve küskün gelmez mi? — Hayrola? Yakup bey! — Gittim. Müdür bey dedi ki bu iş ciddi değil. İstidayı sepete altı. 94: Mütarekede Yakup bey fena halde korkmuştu. Bu sefer protes- tan oldu. Her pazar incili kolunda ingiliz sefaretinin kilisesine gider- di, Şanlı ordumuzun İstanbulu is- tirdadında Mister Jack Gold (Yar | kup beyin yeni ismidir). Kıbrısa hicret etti, Orada memur olmuş. ek Ketliei İ yesi muallimi olacaklardır. Manj- I çevrilebiliyor fında değişerek sâlon tenis sahası olmaktadır. Mektep şefi İsveçte beden ter- biyesi tahsili yapmış (Nizamettin beydir. Bu seneki musllimleri derslerin nazari kısımlarını idare edecek bir Almanla gene derslerin ameli kısmını idare edecek Zehra Hanımdır. Zehra Hanım İsvçteki tahsilini bu yaz bitirerek Türkiye- ye dönmüştür. Mektep (o Gazi orta muallim mektebi ve terbiye enstitüsüne tâ- bidir. Sene başında vilâyetlerimiz- de müsabaka imtihanları yapılmış | ve talip olan 120 muallim mektebi mezunu gençten ancak 20 si kabul olunmuştur. . Bu seneki kadroyu yalnız erkek talebe teşkil etmek - tedir. İlk sene ihzari mahiyette - | dir. Ve şu dersler okutulacaktır: | Spor, oyun, nazari jimnastik, ame li jimnastik, lisan.. Lisan dersi İngilizce, Fransızca ve Almancadır. Talebe bu üç hi * sandan birini seçecek ve G lisan | mualliminin nezareti altında çalı- | şacaktır. ç Memleketimizin bazı yerlerin - deki muallimler mektebin açılma haberini geç aldıklarından müsa - baka imtihanına girememişlerdir . Yüzlerce muallim gelecek ders se- nesi başmı dört gözle beklemekte. dir. beden terbi- ları yarım verilecektir. Fakat bün- dan evvel İstanbulda açılan beden terbiyesi kurslarından mezun olan | nastik hocası olan muallimlerin vaziyeti son zamana kadar tesbit edilmiş değildi. * ? * Acaba kurs mezunları yerlerini mektepten mezun olanlara mı bi- rakacaklardır?. Yoksa tekrar mektebe alınarak okutulacak mı - dır?. Kurs mezunu muallimlere tati! kursları açılarak ayni dersler oku- tulacağını ve kursları bitiren bu muallimlere yüksek beden terbiye. mektebi Ankarada açıldı Mektebin Kölebekrik salorili, bir anda tenis yerine si mütahassıs mektebi şahadetna- mesi verileceğini öğrendik. yara Matbaamıza gelen eserler : Yeni icra ve iflâs kanunu şerhi Yazanlar : Kayseri meb'usu Sait Azmi, Tokat meb'usu Nazım izzet Perşembe günlü çıkıyor Tevzi mahalli : Muallim Abwet Halit kütüphanesi Bir Çin âlimi nazarında istikba! Kolcalı Abdülâziz Bey tarafın - dan kıymetli bir risale neşredil - miştir, Risalenin ismi “Bir Çin âli- (mi nazarında istikbal — Şarkın güneşi Gazi Mustafa Kemal Haz - retleri — Umüm Türklerin ve bü- İ tün insaniyetin ittihadı,, dır. Maruf bir Çinli müderrisin bir Çin gazetesinde neşretmiş olduğu makale münasebetile Abdülâziz — Rekor değil mi? Profesör W | Beyin vaktile VAKIT'ta çıkan ya- den bir din fazla. zısı bu risaleye esas teşkil etmek- vsiye ederiz. De ! MAJiK'te' Mevsimin en meraklı filmi MiLYONLAR HIRSIZİ Mümessili : WiELY FORST Rejisör : E. A, DUPONT icera Istanbul Belediyesi: Darülbedayi Şehir Tiyatrosu Temsilleri : Bu akşam İSTANBUL BELEDİYESİ A are İğ LEİBEN 6 Şubat 1933 Nukut (Satış) TE - 20 1 Frasşz Nİ, —İ: Gülin Ar, — * Sierlin 1 Pezeta e 1 Böler 1 Mark Sı 30 bire 1 Zola 4— 4 L Belgi 1 Peügh — : Gi Ley 10. 80 Prahmt “ $6S0 İS ga, i5— 20 Meriçre <0 | Sp eryaman s 20 beya —İ takın. asm tilafin *5—İ 1 Mecediye 34— Me Kuron Çek (72.— 1 Bankze © Çek fiatları (kap. sa, 16) TERİ Prka Paris 1553— tondra 70150 İ Viyana 40775 Sev-Yarı 0 Midrtş s— bilg 918 - | Berlin 19707 Brökyei BATMA | Varromu 4.1902 Avna 822315 Pes 34019 Cenevie o Şağel| Bükreş mas-j Sofya 4565— | Relgrat 333 İ Astetdam Mirskeva ha enkzer 10 — | ei Eri Asadolu 25.— | Çiner 1305 Reji 434 | Önyon Dey 4,— Şir. Hayıiye 18, | Sark Mey 1,40 Tramvay 430 | Italya 2— U. Sigorn 094 | Şark m cem 3S | Folmanti — 24,290) Telefon 123 istikrazlar Tahviller ten, dahili 90,50 | Elektrik - Fark Dıygllar o GOS | Tramvay '1.S0 D.Mevahlde 64— | Tünel 4.0 Gümrükler Rüytem (a0 Sayi mahi 35 | Aradala i Baldır «53 | Anadal ti i TA Miüreşeii 12 Şevval 13 Şevval i gün doğuşu 704 7.04 a0 op 15,28 S2 1745 1906 3 a 705 17,38 60: >... 1416 Sabak namazı Öğle gâmazı Ikindi Baraz Akşam namax Ya m namazı uesak Yalın geçen günleri Katan HAYA — Yeşiiköy Askeri rasat mer- kezinden verilen malümata göre, bügün ha- va bulutlu ve kismen olacak » tr. Rüzgür parti istikametlerden - esecek tir. Dünkü sıcaklık en fazla #, an sz öde Tece, hava tazyiki 760 milimetre &di, Radyoda: İSTANBUL — 14 den 18,45 e kadar (Mnktmle Harun), 1845 ben 1930 a Orkestra, 19,39 dan 20 e kadar Franszof ders Gletlermizlere mahsus), 20 dan 30,44 “ * kadar Saz (Hikmet Rıza Hasım), 2045. w 71,40 « kadar Saz (Servet Hanım), 2'İ dan 22 ye kadar Nimet Vahit hanım tara?” dan taranni, 22 den 22,30 a kadar Geamu fon, Ajans ve Borsa büberi, Saat ayarı, , Suadiyede bir köşk yandı Suadiyede hat boyunda Sait yin köşkürlen yangın köşk tamamen yanmıştır. Yı mangalm devrilmesinden zi ,